30.08.2017 / Burçak Evren - Okullarımızdaki Sinema Eğitimi Üzerine


     Bir zamanlar düş olan bir olgu günümüzde öylesine yaygınlaştı ki, neredeyse sinema üzerine eğitim vermeyen ya da bu konuyla ilgili bir bölümü ya da dersi olmayan üniversitemiz-yüksek okulumuz yok gibi. İletişim fakültelerinin sayısı sanıyorum yüzün çok üzerinde; onlar kadar değilse de, güzel sanatlar dalında eğitim veren fakültelerin sayısı da bir hayli kabarık... Tüm bu sözünü ettiğimiz okullarda ve benzerlerinde sinema üzerine eğitim verilerek yarının sinemacıları yetiştiriliyor. Kaba bir hesaplama ile sanırım her yıl en az bine yakın kişi sinema konusunda bir diplomaya sahip oluyor.

 

     Elbette her diplomaya sahip olan, kendi alanında çalışacak diye bir zorunluluk yok. Yalnızca sinema konusunda değil, tüm alanlar için geçerli bir durum bu... Zaten konumuz da sinema bölümü mezunlarının ne olacağı değil, nasıl eğitim gördükleri...

 

     Projeksiyonsuz Sinema Dersi

 

     Sinema eğitimi veren belli başlı okullarımızın sistemine bakıldığında bu konuda iki ana çizgi (ya da yöntem) göze çarpıyor: İlki sinemaya teorik yönde eğilmek, ikincisi ise pratiğe yönelik bir sistemi uygulamak. İkisinin de kendilerine özgü yanları ve yararları denli, sakıncalarının olduğu da bir gerçek... Birisinde, donanımlı bir teknik okul mantığında teknisyen yetiştirilirken diğerinde pratikten yoksun bir sinemacı olmaya aday kişi yetiştirilmektedir. İkisinin koşut olarak verildiği ya da dengelendiği bir sistemi ise ne yazık ki okullarımız birçok nedenden ötürü uygulayamamaktadır.

 

     Sinema eğitim veren okullarımızda öğrenci yetiştirmekteki iki ana sorunu, alt yapı ve öğretim kadrosundaki yetersizlikler oluşturuyor. Bunlara bir de yetenek sınavına gerek duyulmadan merkezi sisteme göre öğrenci alımı eklenince ana sorunlar kendiliğinden ortaya çıkmış olmaktadır.

 

     Ne yazık ki sinema eğitimi veren çoğu okul, bırakın donanımlı bir altyapı ya da stüdyoyu, en basit araç ve gereçlere sahip değildir. Örneğin ülkemizin en saygın ve de büyük üniversitelerimizin birindeki sinema bölümünün dersliklerinde, görüntülü ders yapmaya olanak tanıyan projeksiyon aleti bile yoktur. Anaokullarının bile her dersliğinde var olan bu basit ve ucuz aletin nice sinemacılar yetiştirmiş bir üniversitemizin -hem de devlet üniversitesinin- dersliklerinde, ihmalden değil, kimi olanaksızlıklar yüzünden bulunmaması da işin bir diğer acı yanıdır.

 

     Önceki Mezunlarla İletişim

 

     Buna karşılık kimi üniversitelerimizin sinema bölümlerinin alt yapıları da diğerlerini kıskandıracak denli zengin... Ama ne var ki bu zenginlik de yeterli, deneyimli ve birikimli öğretim kadrosu yoksunluğu yüzünden pek yeterli olamıyor. Altyapı yatırımlarının insana yönelik yürütülememesinin tüm çelişkileri bu tür eğitim veren kuruluşların yetiştirdiği öğrencilerin başarı hanelerinde kolaylıkla gözlenmektedir.

 

     Sinema eğitimi veren okulların bir diğer sorunu da öğretim kadrolarındaki nicelik ve nitelik sorunudur. Bu sorun, devlet okullarından daha çok vakıf üniversitelerinde görülür. Bu tür üniversitelerde nicelikten yoksun nitelik kadar, nitelikten yoksun nicelik de eşit oranda ortaya çıkıyor. İlkinde derslerin yoğunluğuna karşın, diğerinde hocaların yetersizliği ile derse göre hoca değil de, hocaya göre ders bulma mantığından ötürü yaratılan derslerle kendini gösteriyor.

 

     Bana “hangi sinema okullarını tercih edelim” diye danışan öğrencilerimizin özellikle bu konulara dikkat etmelerini tavsiye ediyorum. Bu yıl sinemayı tercih eden öğrencilerimizin girmeyi düşündüğü okullardan mezun öğrencilerle bu konular üzerine konuşmalarında sayısız yararlar var. Elbette tek amaçları, diplomaya sahip olma değil de, sinemacı olma arzuları da varsa..


     Aydınlık Gazetesi - 30.08.2017, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5768479
Online Ziyaretçi Sayısı:19
Bugünlük Ziyaret :677

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.