Necati Doğru - Zülfü Livaneli'nin Şarkıları

     Bizim gazeteden haberlerin beyefendisi Yayın Kordinatörü Atilla Güner ve Cumhuriyet’ten yazar dostum Mustafa Sönmez ile “Açık Hava Tiyatrosu”nun kapısında buluştuğumuzda saat 21’e geliyordu. Zülfü Livaneli’nin konseri birazdan başlayacaktı. Taksim, Harbiye, Maçka, Nişantaşı yönünden ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder, “Zülfü’yü dinlemeye” geliyorlardı.

     Kimisi genç evli çiftlerdi.

     Yanyana yürüyorlardı.

     Kimisi yirmisinde iki sevgili...

     Koklaşarak yaklaşıyorlardı.

     Otuzunda gösteren baba ile kızı eleleydiler, anne ile oğlu kolkola... Aralarında “dede-baba-torun” üç kuşak birarada öbek olmuş gelenler de vardı. Atilla’ya “Tiyatro’nun kapısına akan insan yürüyüşü neye benziyor?” diye sordum.

     O da bana sordu.

     Sizce neye benziyor?

     Sıcak Ağustos gecesini sallayıp duran mum ışığına benziyorlar dedim.

Atilla, “Hayır” dedi.

Sıcak Ağustos gecesine “bizi aşkımızdan koparma adlı toplumsal bildiriyi” sunmaya gelen bir ezgiye, bir şarkıya, bir türküye benziyorlar.

     ***

     Sahnenin duvarlarına yerleştirilmiş barkovizyon dev ekranlarda; Livaneli’nin şiirlerinden besteler yaptığı Nazım Hikmet’in, Lorka’nın, Abidin Dino’nun, Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Uğur Mumcu’nun oynaşan portrelerinden büyüleyici sarı aydınlık ışıklar yayılıyordu.

     Açıkhava silme dolmuştu.

     Zülfü, sahneye çıktı.

     Coşkuyla, sevgiyle, özlemle alkışladılar. Bu Zülfü Livaneli, kendisine kutsal bir misyon yüklemeden, dinleyicisiyle tadına doyum olmaz birliktelikler kuruyor.

     Şiirin büyüsü.

     Müziğin gücü.

     Zülfü’nün hüzünle gülen yüzü!

     Çok geçmeden silme dolu tüm tiyatro; genç evli çiftler, sevgililer, babası ile kızı, annesi ile yavrusu, dede-oğul-torun, üç kuşak birarada, “Sevgi Korosu” oluşturuyorlar ve “Karlı kayın ormanında yürüyoruz geceleri...” diye hep bir ağızdan şarkı söylemeye başlıyorlar. Zülfü Livaneli ile O’nun dinleyicileri; aynı şarkıları, yıllarca, bıkmadan, yeniden ve hep bir ağızdan; “sevdikleri çiçeklerin adları gibi... sevdikleri sokak adları gibi... bütün sevdiklerinin adları gibi...” hiç unutmadan sarsılmaz bir uyum içinde söylüyorlar.

     ***

     Dün gece şunu gördüm.

     Zülfü Livaneli de yıpranmamış yüreğinin bütün kabiliyetiyle ve var gücüyle seyircisini kavrıyor. Bu insanlar; sevgililer, yeni evli çiftler, anne ile oğlu, baba ile kızı, dedesi ile torunu, sevgiyi doruğa çıkartan çağlara tutunabilmek ve insanı yerden yere vuran faşistçe hoyratlıklara karşı da diklenebilmek için Zülfü Livaneli’nin iyi şairlerin dizelerinden seçilerek yapılmış bestelerine sarılıyorlar. Onu dinleyenler Zülfü’nün şarkılarıyla; zaman içinde sonsuz bir zamanı yaşama duygusuna (Bu duygunun adı aşktır) giriyorlar. Dün gece Zülfü’nün konserinde sonsuz zamanı yaşadık. Konser dağıldığında geceyarısını geçmişti, martılar alçaktan uçuşuyor, İstanbul Boğazı’nın mavi sularının nöbetini bu martılar tutuyordu.

     Gazete Vatan / Necati Doğru – 09.08.2009, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789811
Online Ziyaretçi Sayısı:20
Bugünlük Ziyaret :903

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.