01.01.1997 / Mahmut Sarı - Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri’ndeki Bazı Sorunlar*


     Ülkemizde son yıllardan beri, genel liselerin yerini meslek liseleri almaya başladı. Başına “Anadolu” sözcüğü getirilerek “Turizm”, “Ticaret” vb. dallarda liseler açıldı. Bunlardan son olarak “Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri”, resim ve müzik dallarında olmak üzere (önce İstanbul’dan başlanarak - 1989) sırasıyla Ankara, İzmir, Adana, Bolu ve Diyarbakır’da faaliyete geçti. 1994-1995 yılına kadar bu liselerin sayısı 11 iken bu yıl 15’e, öğrenci sayısı 1.500’e, öğretmen sayısı ise 178’e çıkmıştır. Bir ara ders geçmede kredi sistemi uygulanan bu okullarda, 1995-1996 öğretim yılından itibaren yeniden sınıf geçme sistemine dönülmüştür.


 

     “Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri”, ülkemizde sanat eğitiminin geliştirilmesi açısından iyi bir başlangıç olmuştur. Zaten yurdumuzda “Sanat Liseleri” kurulma düşüncesi daha eski yıllara dayanmaktadır. Geçen dönemin Milli Eğitim Bakanı Sn. Avni Akyol, bu yönde çok olumlu bir işi başlatmıştır.


 

     Müzik ya da resim, çok küçük yaşlarda başlanması gereken dallardır. Çocuğa okuma-yazma öğretilmeye başlanırken, yaşına uygun bir çalgı da (orff çalgıları, piyano vb.) öğretilmeye başlanmalıdır. Böylece ondaki oyun ve yaratıcılık yeteneği aynı anda geliştirilebilir. İnsanlarımızda bu yönde büyük bir istek mevcuttur. Örneğin her yıl ilkokullardan sonra “Devlet Konservatuvarları”na girmek isteyen aday sayısında sürekli bir artış olmaktadır. Sınırlı bir kontenjanı olan bu okullar, büyük ve hevesli öğrenci kitlesini okul dışı bırakmaktadır. Bu nedenle olumlu bir adım olan “Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri”ni, ileriki yıllarda orta, hatta ilkokul düzeyine (örneğin müzikli ilkokullar gibi) yaymak, böylece daha geniş bir tabanı kucaklamak mümkün olacaktır.


 

     Her yıl belli bir kontenjanla orta üçüncü sınıftan sonra öğrenci alan “Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri”nde ilk yıl “hazırlık sınıfı”dır. Bu sınıfta yabancı dil (İngilizce) ağırlıklı olup temel sanat (müzik ve resim) dersleri de görülmektedir. Lise I. ve II. sınıflardan sonra son sınıfta üniversite sınavlarına hazırlık ve yönlendirme ağırlık kazanmalıdır. Örneğin müzik okullarının giriş yetenek sınavlarına girecek adayları ayrı, müziği meslek olarak seçmeyip diğer dallara (tıp, mühendislik, iktisat vb.) yönelecek olanlara ise ayrı bir öğrenim programı uygulamak yerinde olacaktır.


 

     Öğrencilerin diğer sorunlarından bazıları da barınma ve ulaşım sorunudur. Ders dışı zamanlarda pratik becerilerini geliştirmek zorunda olan “Müzik Bölümü” öğrencileri için zaman büyük önem kazanmaktadır. Dersten önceki ve sonraki zamanı iyi değerlendirmek gerekmektedir. Bunun için de yatakhane ve yemekhanenin okul içerisinde bulunması öğrenci açısından çok büyük zaman tasarrufu sağlayacaktır. Yapılacak planlamalarda bu nokta gözden uzak tututlmamalıdır.


 

     Söz konusu liselerin “Müzik Bölümleri”nde ses eğitiminden çok çalgı eğitimi ağırlık kazanmalıdır. Bunun nedeni çocukların (özellikle erkeklerin) bu yaşta ses değişimi (mutasyon) çağında olmalarıdır. Öğrenci çalgısında öğrendiklerini  “Birlikte Çalma” (oda müziği, piyano eşlikli sololar vb.) gibi derslerle pekiştirmeli, birlikte müzik yapma zevkini tatmalıdır.


 

     Okuldaki çalgı dersleri için yeterli sayıda ve kalitede öğretmen sağlanması, çoğu zaman sorun olmaktadır. Okul kampüsünün eğer varsa “Eğitim Fakülteleri’nin Müzik ve Resim Bölümleri”ne yakın bir yerde seçilmesi yerinde olur. Böylece öğretmen açığı bu bölüm elemanlarınca karşılanabilir.


 

     “Müzik Eğitimi Bölümleri”nden iyi derece ile mezun olup çalgısını çok iyi kullanabilen müzik öğretmenleri, doğu illeri hizmet süresine bakılmaksızın bir yıllık stajlarını tamamladıktan sonra bu okullara sınav sonucu atanabilmelidir.


 

     “Milli Eğitim Bakanlığı” bünyesinde, bu okulların bağlı olduğu bir “Daire Başkanlığı” vardır. Bu kurum, her yıl yaz aylarında belli merkezlerde “Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri”nin müzik öğretmenlerini, yetkin branş öğretmenleri gözetiminde ve denetiminde hizmet içi kurslardan geçirmelidir. Böylece sürekli olarak kendini yenileyen öğretmenler öğrencilerine hem iyi bir örnek hem de iyi bir rehber olacaktır.


 

     Sonuç olarak bu okulların kurulması ülkemizdeki sanat eğitiminin yaygınlaşması ve yerleşmesi açısından iyi bir başlangıç olmuştur. Kurulan her yeni kurum, sürekli bakım ve özen istemekte ve sürekli gelişim için aksayan yönlerin düzeltilmesi gerekmektedir.


 

     ———————————————————


      (*) “Güzel Sanatlar” sözcüğü resim ve plastik sanatları ifade etmekle birlikte ülkemizde 80’li yıllardan itibaren bu kavramın içine müzik de eklenmiştir.


      (1) M.E.B.’lığı verileri, A.G.S. Liseleri Semineri, Aralık - 1995, Bursa.


     ___________________________________



     Aylık olarak yayınlanan “Mavi Nota Dergisi”nin 5. Yıl, 23. Sayı ile Ocak 1997 tarihinde basılan sayısının 2. sayfasından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789150
Online Ziyaretçi Sayısı:17
Bugünlük Ziyaret :777

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.