03.01.2014 / Nihat Demirkol - İzmir Salonlarında Neler Değişmeyecek?


     2014 geldi diye çok sevinmeyin! Bazı alışkanlıklar “can çıkmadan” değişmeyecek. “Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımızın teminatıdır” paranteziyle, geçen yılın gözleme dayalı ufuk turunu, girdiğimiz yılın olası performansına bağlayıverelim... Kuşkusuz ve maalesef, “iz bırakanlar”ın çoğu, tiyatro, opera, bale, resital vd. etkinlikler için de -ortak payda- niteliğindedir. “Üç vakte kadar, (galalar dahil) sanat etkinliklerine, çizgili pijamasıyla katılanları da görürsek artık yadırgamayacağız” teslimiyetinden sonra, soralım ve yanıtlayalım. “Salonlarda, neler değişmeyecek?”


 

     Bu yıl da...


 

     Konserlere zamanında gelinmeyecek.


 

     Konserlere, “davetiye ya da biletin üzerinde yazan saatten itibaren” gelinecek.


 

     Gecikenler, büyük bir pişkinlikle, konser devam ederken, yerlerine ulaşmak için ortalığı birbirine katacak.


 

     Protokol ve sponsorlara ayrılan ön sıralar boş kalacak.


 

     Yumurta kapıdayken, arka sıralardan ön sıralara geçişler yaşanacak.


 

     Konserden önce mutlaka birisi konuşma yapacak.


 

     Birinci konuşmacı, sunucunun söylediklerini tekrar edecek.


 

     İkinci konuşmacı, sunucu ve birinci konuşmacının söylediklerini tekrar edecek.


 

     Birkaç kişiye plaket verilecek.


 

     Plaket verenlerle resim çektirilecek.


 

     Bu sırada, dünya çapında sanatçılar, sahnede ve/ya kuliste bekletilecek.


 

     Bu sırada, konseri izlemeye gelmiş izleyiciler de yerlerinde bekletilecek.


 

     “En az birkaç seyirci”, bilmediği eserin bölüm aralarında alkışlayacak.


 

     “En az birkaç seyirci”, uyarı yapıldıktan sonra bile “flaşla resim çekecek.”


 

     “En az birkaç seyirci”, öksürüğünü, eserin “piyano” bölümünde patlatacak.


 

     “En az birkaç seyirci”, pet su şişelerini açıp-kapayacak, şişeyi hışırdatacak.


 

     “En az birkaç seyirci”, baş hizasına kaldırdığı “i-pad’i ile” konseri kaydedecek.


 

     “En az birkaç seyirci”, “İdil Biret konserindeydik” diyebilmek ve “facebook”a ulaşmak için “akıllı telefonu”nu kurcalayacak.


 

     Dolayısıyla, karanlıkta, yanınızdaki koltuk “ışık topu”na dönecek.


 

     “En az birkaç seyirci”nin telefonu çalacak.


 

     “En az birkaç seyirci”, telefona cevap verecek, “Konserdeyim, ararım” diyecek.


 

     (İlk defa gördüğümiz ve 2013’ten kalma bir sürpriz olarak...)


 

     Sahnede, sanatını icra etmekte olan bir sanatçının telefonu çalacak.


 

     Sanatçı ikinci çalışta telefonu kapatacak.


 

     Konser devam ederken, “en az birkaç seyirci”, salona girip-çıkacak.


 

     Konser devam ederken, “en az birkaç seyirci” salonun kapısını çarpacak.


 

     73 yaşındaki “devlet sanatçısı”, “aile fotoğrafı” için ayakta ağaç edilecek.


 

     Ve en vahimi...


 

     Konseri izlemeye gelen ya da getirilen çocuklar...


 

     “Demek ki bir konsere böyle geliniyor...


 

     Böyle yerleşiliyor,


 

     Böyle oturuluyor,


 

     Böyle dinleniyor,


 

     Böyle alkışlanıyor,


 

     Böyle fotoğraf çekiliyor,


 

     Böyle öksürülüyor,


 

     Böyle su içiliyor,


 

     Böyle telefonla konuşuluyor,


 

     Böyle girip-çıkılıyor,


 

     Ve kapılar böyle çarpılıyor” çıkarımları ile donanacak...


 

     Ve “sanat izleyicisi” olarak eğitilmiş olacak.


 

     E desenize, “Biz 2014 daha iyi bir yıl olsun diye”, elimizden geleni yapmışız zaten!



     Hürriyet Gazetesi - 03.01.2014, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5790703
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :1035

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.