29.05.2019 / Burçak Evren - Kime Verildiği Önemli


     Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Dolmabahçe Sarayı”nda gerçekleştirilen iftar programında sanatçı ve sporcularla bir araya gelerek devletin bu alandaki katkılarından söz edip, sanatçı ve sporcularımızı el üstünde tutmanın, itibarını yükseltmenin, imkanlarını genişletmenin gayreti içinde olduklarını, kültürel etkinliklere ayrılan devlet desteğinin ise, 2002’ye göre 50 kat attırıldığını, yalnızca sinema sektörüne verilen destek miktarının 40 kat daha fazla yükseltildiğini söyledi. Ayrıca geçmişte yalnızca 9 filmi gösterime sunan sektörün bugün 180 filme ulaştığını, sinema filmlerinin değerlendirilmesi ve sınıflandırılması kanunuyla, bilet satış ve hasılat paylaşımı başta olmak üzere bu alandaki sıkıntıları büyük ölçüde çözdüklerini belirtti.


 

     Elbette ki devletin sinema alanına olan desteği, geçmiş yıllarla kıyaslanmayacak denli fazla. Buna kimsenin itirazı olamaz. Çünkü rakamlar bunu gösteriyor. Ama rakamların göstermediği bir şey daha var, o da verilen desteğin miktarı kadar önemli olan, bu desteğin kimler ya da kimlerden oluşan kurullar tarafından kimlere hangi oranda verildiğidir.


 

     Sanırım işin püf noktası da burada...


 

     Aylarca önce, “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması”yla ilgili kanunda, devlet desteğinin kimler tarafından seçilen, kimler tarafından, kimlere, hangi oranlarda verileceği belirtilmişti. Bu yeni düzenlemelerde göze çarpan en önemli nokta ise, verilen desteğin miktarından daha çok, kimlere, hangi oranlarda verileceği -acaba doğrusu dağıtılacağı mı?- konusundaki kuşkulardı.


 

     Geçmişteki uygulamalara bakıldığında bu konunda da haksız olduğumuz söylenemez. Örneğin; çok değil birkaç yıl önce Türk sinemasındaki en büyük -rekor sayılabilecek- bir destek iki filme verilmişti. Bu filmlerden biri vizyonda ancak iki gün kalabildi. Topladığı seyirci ise o filmde rol alan sanatçıların toplamından daha azdı. Diğer rekor düzeyde destek alan diğer film ise, ne yazık ki bu aldığı desteğin karşılığını (seyirci, hasılat, ödül, olumlu eleştiri vs) çok uzaktı. Yani bu iki filme verilen destek miktarı ile o yıl en az kırk, bilemediniz otuz film birden yapılırdı. Ama sonuçta kimselerin izlemediği, üzerine olumlu eleştiri yazmadığı, hiçbir ulusal ve uluslararası film festivalinin hatırı sayılır ödül veremediği iki film yapılabildi. Verilen desteğin miktarının büyüklüğü gerçek idi ama kimlere, nasıl verildiği ise kuşkulu oldu. Ve sinema tarihimizde de “en büyük destek alan filmlerin düş kırkılığı” olarak yer aldı…


 

     Onun içindir ki devlet sinema ilişkileri söz konusu olduğunda desteğin miktarı değil ama desteğin hangi oranlarda kimlere verildiği her zaman sorunlu oldu. Ve ne hazindir ki yine aynı şekilde sorun olmaya devam ediyor…


 

     İşin daha garibi ise sinemaya verilen desteğin ve de sanatçıların önemi üzerine konuşulan Dolmabahçe’deki toplantıdaki sanatçıların nicelik ve de nitelik olarak durumlarıydı. Kimler yoktu ki yerine, kimler vardı ki sorusuna yanıt arandığında ise ortaya çıkan tablo pek hoş değildi. Çağrılmamışlar mıydı, yoksa çağrılıp gelmemişler miydi, orasını pek bilemem. Ama inanın o toplantıda gözlerim hep, bilet-mısır olayında sarayın yollarına düşüp “başkanlık sistemi” üzerine övgüler düzenleri aradı... Ama hiç biri gelmemişti…


 

     Ne garip bir paradokstur ki; devlet desteği arttıkça, devletin davetine giden sanatçıların sayısı da aynı oranda azalıyor…


 

     Not: Yeşilçam’da yaprak dökümü: Önce Yavuz Özkan, sonrasında ise sinemamızın en yaşlı delikanlılarından Eşref Kolçak. Her biri kendi alanında yıldızdılar ve yıldızlara kavuştular. Yeşilçam’daki her ölüm, bizden de bir şeyler alıp götürüyor. Nur içinde yatsınlar...



     Aydınlık Gazetesi - 29.05.2019, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767972
Online Ziyaretçi Sayısı:17
Bugünlük Ziyaret :501

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.