24.04.2019 / İhsan Toksöz - Arı Yuvasına Çomak Sokmak!


     Geçmiş Zaman Olur ki!


 

     Biz yaşlılar yaşımız gereği daha çok anılarımızla yaşıyoruz. Bugünkü çocukların, torunlarımızın yaşantılarına bakıp nelere sahip olduğumuzu değil, yitirdiklerimizin muhasebesini yaparak değerlendiriyoruz kum saatinin dibinde biriken yaşam kümemizi. Bu kümenin içinde ne kadar sanat varsa o kadar değerli görüyoruz yaşadıklarımızı. Bugünün teknolojik imkanları yaşamımızı kolaylaştırıyor elbet. Ama biz yaşamımızda eksilenleri düşünüp, geçmiş günleri özlüyoruz.


 

     Çocukluğumda sokaklarda oynayarak büyüdük. TV, bilgisayar, cep telefonu, internet, sosyal medya olanakları yoktu. Hareketsiz bir yaşama mahkum olmamıştık. Çocukluğumuzda dostluklar, arkadaşlıklar ile sosyal bir yaşamımız vardı. Bugünkü neslin içine kapanıklığına üzülmemek elde değil doğrusu. Hiç sağlıklı değil teknolojinin esiri olmak.


 

     Topaç çevirirdik, çelik çomak, birdirbir, uzuneşek, sek sek, bilya, yakan top, saklambaç oynardık. Hediyeli çiklet ve gofret alışlarımızla biriktirdiğimiz futbolcu, film artisti, ülke başkentleri, nehirleri, hayvanları fotoğraflarını biriktirir değiş tokuş yapardık. Zarflardan çıkarttığımız pullardan koleksiyon yapardık. Uçurtma yapar, uçururduk. Bisiklete binerdik.


 

     Kemikten taraklarımız vardı, kıç cebimizde de arkasında şahmeran motifi olan teneke çerçeveli aynalarımız. Saçımızı taramadan gitmezdik okula. Saçlarımız bozulmasın diye ortaokul ve lisede kasketimizi elimizde taşırdık. Lastikli boyunbağımız vardı, çantamızda taşır okula girerken takardık. Gömleğimizin yakası açık olunca daha afilli gelirdi bize.


 

     Ben hiç futbol oynamadım. Kütüphaneye giderdim. Hiç oynamadığım iki oyun daha vardı: Sapanla kuş avlamak ve arı yuvasına çomak sokmak!


 

     İnsanlık mı, O da Ne?


 

     Bugün Türkiye’de ve dünyada olanlara bakıyorum, büyük düş kırıklıkları yaşıyorum. Batılı devletler doğal kaynaklarına el koymak için etnik ve dinsel farklılıkları kaşıyarak ülkelerin yaşamlarını ve geleceklerini tahrip ediyorlar. Yüzbinlerce insan ölüyor. İnsanlık değerleri yerlerde sürünüyor. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da vd. yaşananları biliyorsunuz.


 

     Ülkemiz bulunduğu coğrafyada böylesi kışkırtmaların ve savaşların sonucunda en fazla etkilenen ülkelerin başında geliyor. Komşularımızda olan bitenler bir insanlık ayıbı olarak tarihin sayfalarına yazılıyor. Petrol gelirlerine sahip olarak kendi ülkelerindeki insanların refahı (!) için milyonlarca insanı öldüren, ölümüne neden olan, etnik ve mezhepsel farklılıkları kaşıyarak El Kaide, İşid gibi organize Frankeştayn timleri yaratan, sözüm ona demokratik (!) ve insan haklarına saygılı (?) batılı ülkeler, öncüsü oldukları insanlık değerleriyle çelişen eylemleriyle dünyayı bir kan gölüne çeviriyorlar. Aynı oyun jeopolitik durumu nedeniyle son kırk yıldır Türkiye’de de oynanıyor. Batıya eklemlenmesi gerekirken dışlanan Türkiye -batılı ülkelerin kendilerinde de artık yozlaştırılan, yok edilen- örnek aldığı batılı değerlerden uzaklaşıyor. Ülke savaştan kaçanların göç dalgalarıyla sarsılıyor, ekonomik ve toplumsal yaşamdaki olumsuzluklar nedeniyle yaklaşık bir asırlık cumhuriyet kazanımlarını birer birer kaybediyor.


 

     Sanat Ekosistemleri


 

     Her yönden kuşatılmış, sorunlarla boğuşan bir ülkede sanatın yeşermesi, gelişmesi zordur. Hele bir de bu konuda isteksiz, destek vermeyen hatta engelleyici bir tavır içinde olan üst yönetim varsa daha da zordur. Türkiye’nin durumu budur.


 

     Ancak sanatçı genetiği böyle durumlarda varolma güdüsü ile donanmış ve ona göre programlanmıştır. Olumsuz şartlara karşı oluşturduğu direnç mekanizmalarıyla mücadele eder. Sanatın varlığını sürdürebilmesi, yeni filizler verip yeşerebilmesi ve gelişebilmesi için küçük te olsa bir ekosistem’e ihtiyacı vardır. İşte bu ekosistem sivil toplum örgütlenmesidir.


 

     Sivil toplum örgütleri sanatçının bulunduğu çevrede ona oksijen, su, ışık vererek yaşamasını ve sanatını sürdürmesini sağlarlar. Dışarıdan gelen olumsuz etkilere karşı bir fanus oluşturarak sanatçıyı korurlar.


 

     Yerel Yönetimlerin Hayati Rolü


 

     Ülke çapındaki olumsuz, yaralayıcı ve bazen kişisel bazda özgürlük kısıtlayıcı ve cezalandırıcı (!) olabilecek dış etkenlerin yanı sıra yerel etkenler de işin içine girince ekosistemin sürdürülebilirliği zaman zaman zorlanabilir. Yöresel dış etkenlerin başında da yerel yönetimler gelmektedir. Yerel yönetimler, olumsuz ve sanata karşı olan ülke üst yönetiminin peyki olduklarında zorluklar katlanır, ama ekosistem yine de dayanır. Şayet ülkede hala -demokratik kodlarıyla oynanmış ta olsa- kör topal yürüyen bir seçim sistemi varsa olumlu değişim için bir umut vardır. Bu yüzden  yerel seçimler önem taşır.


 

     Yerel seçimlerde umudu gerçeğe çevirebilecek yöneticiler iş başına gelirse ne ala. O zaman en azından ekosistem biraz genişler. Ancak burada da kısıtlayıcı unsurlar vardır. Yerel yönetimde karar alıcıların/etkileyicilerin yani meclis üyelerinin politik, ideolojik seçimleri, eğitim ve kültür donanımları. Yerel yönetimlerde meclisi oluşturan üyelerin çoğunluğu tutucu particilik ruhuyla hareket eden-edecek muhalif üyelerden oluşursa ekosistem -biraz daha bol oksijen, su ve ışık alsa da- genişleyemez.


 

     Türkiye’de yerel seçimler olmuştur. Ülke genelinde mevcut yönetimin karşısında yer alan adaylar -ülke seçmen sayısının büyük bir yüzdesini de alarak- büyük şehirlerde seçilmiştir. Yeni belediye başkanlarının işleri -muhalif meclis üyelerinin sayısı fazlaysa ve seçim konuşmalarında tehditkar bir şekilde altı çizilerek vurgulandığı gibi hareket edilirse- zor olabilir. Bu tutum kente zarar verir.


 

     Ütopya


 

     Yerel yönetimler halka hizmet vermek için kurulmuşlardır. Ütopik olduğunu bile bile söylemek isterim ki; gerçekten kente hizmet etmek isteyenler, salt politik ve ideolojik bağımlılık dürtüsü ile hareket etmemeli, kent yararına gördükleri projeleri desteklemelidirler. Bazı meclis üyeleri içinde bulundukları kısıtlı çevre nedeni ile sanat dallarının bazılarıyla tanışmamış olabilirler. Bu onların eksikliği değildir.


 

     Ben aydınlanmanın bir ayağının sanat olduğunu düşünen biriyim. Nasıl yapılabileceği konusunda bir öngörüm ve önerim yok ama belki bu konuda kafa yoranlar olabilir düşüncesiyle naif bir şekilde ne düşlediğimi burada söyleyebilirim: Süreç içinde bazı Meclis üyelerini -sanatın bazı formlarına karşı olumsuz bakış açılarının değiştirilmesi için- sanat etkinliklerinde görmek isterim. Opera-bale, klasik müzik etkinliklerine gelsinler, resim heykel sergilerine gitsinler, şiir okuma, arkeoloji, sanat tarihi konferanslarına katılsınlar. İnsanın birkaç milyon yıllık dünyadaki yaşam serüveninde, nasıl mağara resimleri, kemikten heykelcikler, ağaç kütüklerinden davullar, kamışlardan kaval ve flütler, deniz kabuklarından, yarı değerli taşlardan kolyecikler yaparak bugünün muhteşem sanat eserlerine, mimari şaheserlere sahip olduklarını anlasınlar.


 

     “Olmayacak duaya amin mi diyorsun!” diyenleriniz olabilir. Bu cümle başarısızlığa kılıf bulmak için uydurulmuş bir meceldir. Düş kurmak ve düşü gerçeğe çevirmek için çalışmak gerekiyor. Ben kendi hesabıma dileyen belediye başkanı, başkan yardımcısı ve meclis üyesiyle bu konularda konuşmak, görüşmek isterim. Amaç hizmet etmek ise, diyalog ve hoşgörü birlikte çalışmanın ve başarmanın mayasıdır. Ülkemizin, kentimizin buna ihtiyacı vardır.


 

     Sanat kapsayıcı şemsiyesini üzerimize açınca “Çukurova” sıcağında serinler, koruyucu örtüsünü üzerimize örtünce yağmur, kar ve soğuğu hissetmeyiz. Deneyiniz göreceksiniz.


 

     Arı yuvasına çomak mı soktuk? Hayır!


 

     Sanat yaşamı zenginleştirir. Bu zenginliğe ulaşmak, tanışmak herkesin doğuştan hakkıdır. Eksik olan eğitimse bu eksiklik kapatılabilir.


 

     Çukurova Gazetesi - 24.04.2019, Çarşamba


 

     _____________________________________



     http://www.cukurovagazetesi.com/mersin-buyuksehir-belediyesinin-kultur-sanat-yapilanmasi-hakkinda-tespit-ve-oneriler-3-72829.html




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767740
Online Ziyaretçi Sayısı:15
Bugünlük Ziyaret :371

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.