06.02.2019 / İhsan Toksöz - Tütünerler Konağı


     “… İki katlı, kiremitli, pencereleri ahşap pancurlu, yüksek tavanlı bol odalı ve geniş salonlu, alt katında sokağa açılan üç deposu, bir yazıhanesi ve bahçesi olan, kesme taştan bir Rum eviydi bizimkilere mübadelede ikamet etmekleri için verilmiş olan. Kapı ve pencerelerin ahşap doğramasının Pire’den, kiremitlerinin Marsilya’dan getirildiği söylenirdi. Araştırmacı yazar, Mersin’in kültür hayatına önemli katkıları olan dostum Semihi Vural, araştırmaları sonucunda binanın 1908 yılında Mr. Ligor isimli bir mimar tarafından Rum İskitoğlu ailesi için inşa edilmiş olduğunu saptadı…” (H. Fazıl Tütüner: Mersin’de Çocukluğum ve Giritli Tütüncüzade Fazıl Bey - Mart 2014 / s.58)


 

     İstiklal Caddesi’nde, “Merkez Bankası”nın arkasında çeyrek asırdır melul mahzun duran bir bina var. Yıllara meydan okuyan bina kendisini eski günlerine döndürecek kişi ve kurumları bekliyor. “Büyük Mübadele”de 15 Şubat 1924 tarihinde Girit’ten gelen “Tütüncüzade Ailesi”ne verilen konak bu.


 

     Mübadelede Mersin’e yerleşen geniş aile, Fazıl Tütüner’in babası Sami Bey’in ölümüne kadar bu binada yaşadılar. Sami Bey’in 1991 yılında vefatından bir süre sonra küçülen ailenin kalan fertleri, kendilerine çok büyük gelen ve idamesi zorlaşan binayı boşaltarak apartman dairelerine taşındılar. Bu muhteşem konak eski anılarıyla baş başa bugüne kadar gelmeyi başardı. İçindeki birçok eşya bugün sevgili dost Fazıl Tütüner’in evini süslüyor.


 

     Mersin’in tarihinde imzası olan bu konağın çağdaş donanımlarla ve yeni işlevsellikler verilerek tekrar kullanılması için hatırı sayılır bir masraf gerekiyor. Çok güzel bir kültür-sanat merkezi olabilecek binanın kurtarılması için “Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri” ile bir süre önce binayı üyelerimizle gezdik, inceledik. Gözlerimiz yaşararak, ne yapılabileceği konusunda tartıştık, ama binanın onarımı için ciddi sponsor(lar)ın bulunması gerektiğinden ve ne yapmamız, nereden başlamamız gerektiğini bilemediğimizden bir şey yapamadık.


 

     Geçen yazımda “İngiliz Yağ Fabrikası”nı ele almış ve binanın restore edilerek bir “Modern Sanat Müzesi” yapılabilmesi konusunu tartışmaya açmıştım. Bu yazımda da “Tütünerler Konağı”nın basit bir onarımla yaşama döndürülmesi ve kente kazandırılması konusunda öneri ve görüşlerimi belirtmek istiyorum.


 

     Bu Bir Kent İmecesi İşi


 

     İki katlı olan binanın çatısı ve tüm kapı, pencere doğramalarının, pancurlarının elden geçmesi gerekiyor. O güzelim Marsilya kiremitleri yer yer kırılmış durumda ve çatı akıyor. İkinci kat ahşap zemininin elden geçirilmesi, yer yer dökülen duvar sıvalarının da kendi tarzına uygun olarak tekrar sıvanması gerekiyor. Eski yapıların onarımı, iyileştirmesi konusunda Mersin’de deneyimli kadrolar mevcut. İşçilik kalitesi bakımından bir sıkıntı yaşanmayacağı görüşündeyim.



     Öncelikli olarak yapılacak iş binanın rölövesinin çıkartılması olacaktır. İmece rölöve ile başlayacaktır. Ben biraz naif bir adamım. Gönüllü çalışmaya adanmış bir yaşam tarzım var. Onun için belki de bazılarına ters gelebilecek bir öneriyi burada yapmakta bir beis görmüyorum: “Mersin Üniversitesi Mimarlık Bölümü” bu işe bir el atar mı acaba? Hocaları öğrencilerini alıp gelir, uygulamalı bir ders niteliğinde binanın rölövesini yapıverirler! Bina sonradan yaşama kazandırılınca da duvardaki bir teşekkür plaketinde diğer katkıda bulunan kişi/kurumların arasında isimlerini görüp onurlanırlar. Yok, bu seçenek gerçekleşmezse de binanın rölövesini ücretsiz çıkartacak bir dost mimar-iç mimar bulunur elbet. Bu konuda dost çevremize sözümüz geçecektir.


 

     İşte size, küçük ama bir binayı yeniden yaşama kazandırma yolunda imeceyi başlatacak ilk kıvılcım ateşi. Böylelikle konağın basit onarımla, çağdaş donanımlarla yeni bir işlevsellik kazandırılmasında ilk adım atılmış olacaktır. Yapılması gerekenler saptanacak, işin bütçesi de çıkacaktır.


 

     Konakta yapılması gerekenler içinde işçilik dışında olası masraflar nelerdir? Kum, çimento, demir, sıva-badana, ahşap malzeme, kiremit, elektrik donanımı vs. Mersin’de eski bir yapıyı onararak bir kültür mekanı yaratmak için bu malzemeleri hibe olarak verecek, sanayici-üretici, dağıtıcı, satıcı, iş adamı yok mudur? Vardır tabii. Konu bu imecenin kente kazandıracakları hakkında bu kişileri ikna etmektir. Bu ikinci ve en önemli adımdır. Ben cömert ve eğitimli Mersin insanının bu kent imecesine katkıda bulunmak için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum.


 

     Gelelim işçilik ücretleri konusuna… Proje ete kemiğe bürününce işçilik konusunda bağış yapacak, destek olacak kişilerin bulunacağına da gönülden inanıyorum.


 

     Tabii son olarak sıra binaya nasıl bir işlevsellik verilebileceği konusunu irdelemeye geldi.


 

     Konağın sahibi olan aile fertleri yapılacak bir protokolle, belirli bir süre için (25 yıl), binayı bir kent “Sivil Toplum Örgütü”nün sanatsal amaçlarla kullanımına verecektir.


 

     Binanın işlevsel adı, “Tütünerler Kültür-Sanat Merkezi” olacaktır.


 

     Sivil toplum örgütü tarafından bina mekanlarının değerlendirilmesi için akla hemen geliveren seçenekler aşağıdaki gibi olabilir:


 

     Alt Kat: Resim Galerisi / Hediyelik Eşya, Sanat-Kent Kitapları Satış Dükkanı / Müzik Aletleri Dükkanı.


 

     Üst Kat Salon: Butik Konser/Konferans Salonu (piyano, projeksiyon vs. tam donanımlı)


 

     Üst Kat Odalar: Sivil Toplum Örgütü Bürosu, Kütüphane ve Audio-Visual CD/DVD Arşivi.


 

     Hangi Sivil Toplum Örgütü’nden bahsettiğimi okurlarım anlamışlardır:


 

     “Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Derneği - AKOB”.


 

     Haydi dostlar, beni mahcup etmeyin. İmecemiz var bizim!


 

     Bizi yüreklendiriniz!


 

     Çukurova Gazetesi - 06.02.2019, Çarşamba

 

     _____________________________________


     http://www.cukurovagazetesi.com/tutunerler-konagi-68431.html




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767015
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :1467

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.