26.05.2010 / Halil Özşarlak - Söke’de Musiki


     Sosyal ve kültürel yapısı gibi Söke’de musikinin kurumlaşmasının tarihi de çok eski değildir. Düğün ve şenlik mekanlarının eksikliği, bu kültürümüzü geri bırakmıştır. Nişan, düğün, askere gidiş ve dönüş programları yıllarca hep mahalle aralarında, sokaklarda, evlerde yapılırdı.


 

     Söke’nin çok eski yıllardan beri hep askeri alayları, taburları vardı. Ama bunların sosyal salonları olmamıştır ki buna hazır değildi. “Kemalpaşa Mahallesi”nde eski taş yapı askeri mahfel vardı, oldukça dardı. Küçük bir avlusu olan binanın içi de oldukça dardı. Hafta sonlarında subaylarımız, eşleri ve Söke’nin ileri gelen aileleri asker mızıkasıyla ya da bandosuyla eğlenirlerdi. Bu günkü gibi orkestra enstrümanları olmadığı gibi orkestracı da yoktu.


 

     1961-1962 yılarında “Göktepe İş Merkezi”nin son katı askeri gazino haline getirildi. Orada bugünkü anlamda eğlenceler yapılırdı. Sesi güzel askerler, Söke’den yetişen ve dışarıdan gelen sanatçılarla haftada en az bir gün sivil halkın da katılımıyla müzik ve diğer etkinlikler yapılırdı.


 

     Ev ve mahalle eğlenceleri, sokak aralarında ve herkesin katılabileceği müzik eğlentisi yaygındı. Bu düğün ve eğlenceler için iki yaşlı cümbüş çalan adam vardı. İkisine de hafız denirdi. Ama birisinin gözleri görmezdi. O’na “Kör Hafız” denirdi. Bu kabil düğün ve eğlencelere hafızlardan biri katılır yanında darbuka çalan mutlaka bir bayan olurdu.


 

     “Kemalpaşa Mahallesi”ndeki Romanlar, önceleri kendi mahalelerinde ailece çalar ve eğlenirlerdi. Şehir büyüdükçe, Türk Musikisinin sazlarını öğrenen ve kullanan gençler çoğalmaya başlamıştı, çok evlerde onlar müzik yaparlar, daha da yetişkin ve kabiliyetli olanlar birer grup kurarak orkestralarıyla eğlence mekanlarına giderlerdi. Bunlardan Kemalpaşalı Rifat ve Faris ustalar en iyi klarnet çalan sanatçılardı. Ali Duman ve Bayram’ın kemanlarının üzerine yoktu. Bu iki kemancı da nota ve usül bildikleri için orkestrayı ya da saz heyetini onlar yönetirlerdi. Bayram’a uzun ömürler diliyoruz ama diğerleri ve klarnetçi Salih hepsi de rahmetli olmuşlardır. Onların çocukları Demir, berber Mustafa ve çok bilgili ve hürmetkar Aydın Özçelikman hala çeşitli mekanlarda çalmaktadırlar. Bunlardan Kemal, Hüseyin, Murat “TRT”de çalışabilecek seviyede darbukacılardır. Keza Hüseyin’in oğlu Cem ve Ercü’de çok başarılı kanun virtözüdür.


 

     Kemalpaşalılar ve askerlerin dışında bir grup Sökeli aileler de vardır ki onların toplantıları ve musikileri bir başka olurdu. Söke’nin ilk doktorlarından Rıza Bey, “Kuraoğlu” ve İstanbul’dan Söke’ye gelen diş tabibi Sadi Bey, (Tarlan) aile toplantılarına ev sahipliği yaparlardı. İki hekimin evleri de bugünkü “Emniyet Müdürlüğü” binasının karşısında, derenin karşı yakasındaydı. Haftanın herhangi bir gününde Helvacı Hakkı (Erol), Sarraf Şerif Bey, Hulusi Özbaşatak, Elektrikçi Mahir Bey, Kooperatifçi Turan Bey toplanırlar, önceden hazırlanan yemekler ve mezelerle birlikte içki içerek musiki meşki yaparlardı. Zaman zaman toplantının misafiri tuhafiyeci Kemal Amca (Durgun) olurdu. Sadi Bey, başta ney olmak üzere bütün Türk sanat musikisi sazlarını iyi çalardı. Doktor Rıza Bey ve Hakkı Bey ise kemanların üstüne yoktu. Pertev Bey (Börtecene) bugün “Emniyet Müdürlüğü”nün bulunduğu yerde olan “Halkevi”nin başkanıydı. O biraz daha gençti. Çok zaman bu saz heyetini ve iyi çalan Mehmet Karaoğlu’nu ve yine çok güzel keman çalan fotoğrafçı Hasan Abi’yi “(Özgen)” “Halkevi”ne çağırır, büyük müzik ziyafetleri çekerlerdi. Solist olarak Galip Sökmen, Nusret Er, İsmail Ergun, Şevki Gemicioğlu şarkı ve türkü söylerlerdi. Geçen yıl aramızdan ayrılan Mustafa Tuna, “Halkevi” yöneticisi, kültür adamıydı. “Halkevi” o yıllarda kültür mekanıydı. Elektrik ve radyo’nun olmadığı bu yıllarda nüfusu sadece 11-12 bin civarında olan Söke’de tek eğlence okuma, tiyatro seyretme mekanı “Halkevi”ndeydi. “Halkevi”nin hemen yakınındaki Ahmet İşlekel’in sahibi olduğu sinema bir başka eğlence yeriydi. Türk filmciliğinin gelişmediği o yıllarda Arap filmleri seyredilirdi. Filmler Arapçaydı ama müzikleri Saadettin Kaynak’ın şarkıları üstat Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar tarafından okunurdu. Söke daha önceki yıllarda sessiz film seyreder, sahnenin önündeki yerde cazbantlar bulunurdu. En büyük cazbant Salih’ti, saksafon da çalardı.


 

     Söke’de müzik ve eğlence vardı. Ama hiç bir zaman bir düzen ve kurumlaşma olmamıştı. Sadi Bey’i iyi tanıyordum. İstanbul kültür mekanlarını ve hocalarını O’ndan öğrenmiş, tahsil dönemimin bir çok bölümünde onları  tanıyarak geçmişti. Önceleri Erenköy’de Yasari Asım Arsoy’u, daha sonra da Üsküdar’da Avni Anıl’ı tanımıştım. Ben ve benim gibi musikiye meraklı arkadaşlarla Sadi Bey’in yönetiminde “Halk Eğitim Merkezi”nde ilk kez “Musiki Derneği ve Korosu” kurmuştuk. 1966 ya da 1967 yılında faaliyete geçen dernekte başarılı çalışmalar yapmıştık. İlk yıllarda yeni kaybettiğimiz Nursal Ünsal bizlere hocalık yapmış, fırsat buldukça Sadi Hoca bizleri toplar, bazı eserleri geçerdik. İçimizde bayan yoktu. Saz ise yeterliydi. Kemanda Hakkı Erol, ud’ta Kamil Erdin, Mehmet Karaoğlu, yaylı tanburda Nihat Öğünçoğlu, ney’de Kenan Uras, Ergun Katıyürek ve Serdar Sümer koroya sazlarıyla katılırlardı. Rahmetle andığımız Hasan Abi (Metin) darbukanın değişmeyen san’atçısıydı. O’nun ritim ustalığı ziyaretimize gelen “İzmir TRT” san’atçısı, keman üstadı Emine Gönülden ve neyzen Burhanettin Ökte tarafından takdir edilmiştir.


 

     Kurduğumuz musiki cemiyetinde benden Başka İrfan Algür, Nihat Öğünçoğlu, Kenan Uras, Zekai Avcıoğlu, Ahmet Avcıoğlu, Eczacı İsmail (Ergon) Hamdi Emekli, Hasan Sert, Hasan Metin, Öğretmen Adil Şenbaklavacı, Bankacı Mahbup Kılıç vardı.


 

     Musiki çalışmaları her hafta cuma geceleri “Halk Eğitim Merkezi”nde yapılırdı. Her hafta merkezi açan, sobasını kendi elleriyle yakan okul müdürü öğretmen İrfan Algür’ün çabası ve çalışması tüm Sökeli sanatçılar tarafından takdir edilirdi. Ayda en az bir kez “Dicle Sineması”nda, “Efes Sineması”nda konserler verilir, müzikseverler çok zaman yer bulmakta güçlük çekerdi. Saydığımız sazların arkasında Zekai ve Ahmet Avcıoğlu, Hamdi Emekli, Hasan Sert, İsmail Ergon, “Söke Lisesi”nden bir kaç öğretmen irfan Algür, Ahmet Kavruk ve esnaftan gençler katılırlardı. Sadi Tarlan yönetimindeki bu kadro çeşitli makamda eserler geçerler, Hamdi Emekli, İsmail Ergon, Zekai Avcıoğlu, yine rahmetle andığımız Mustafa Özcanyüz solo şarkılar sunardı. Sesleri ve musiki yetenekleri kasetlerde sakladığımız bu insanların çoğu Söke Türk San’at Musikimize önemli katkıları olmuş, ölünceye kadar sahnelerimizi renklendirilmişlerdir.


 

     Bunlar devam ederken musikiye bilimsellik kazandırmak, usül ve notayı öğrenmek için içimizden bazıları profesyonel bir hocanın davet edilmesini istemişlerdir. “İzmir TRT” san'atçılarından neyzen Burhanettin Ökte Söke’ye davet edilmiş, haftada bir gün “Halk Eğitim Merkezi”nde nazari dersler vermiş ama bu çalışma anca üç ay sürmüştür.


 

     Yıl her halde 1987 idi... “Söke Devlet Hastanesi”ne bir sinir ve ruh hastalıkları uzmanı Doktor Öztekin Yüce atanmıştı. Kendisiyle ilk tanışan ben olmuştum. Musiki sevdalısı bir hekimdi. Zaten Söke musikisini yönetecek bir insan da yoktu. Sadi Bey yaşlanmış, çalışamaz haldeydi. Dr. Öztekin Yüce tam zamanında  gelmişti. Daha sonra Söke’ye Ankara’dan göç eden musikiyi iyi bilen emekli öğretmen Namık Renkmen de düşünceye katılınca bu gün her yıl en az iki kez konser veren güzel ve verimli bir çalışma başlamış oldu. Her konser sonrasında değerlendirmeye çalıştığımız bu musiki heyeti Söke’de bu güzel kültürümüzün daha yukarı çıkmasına neden olmuştur. Bir ilin bir yörenin gelişmesi orada icra edilen kültür etkinlikleriyle zenginleşir. Söke bu yüzden şanslı bir ilçedir. Şiiri, edebiyatın her türü, tiyatrosu, gazeteciliği, resim ve musikisiyle bir çok ilden daha zengindir. Yeter ki bunlar takdir edilsin ve her türlü imkan hazırlansın...


 

     Nereden nereye?.. Söke sokak düğünlerinden, evlerdeki musiki ziyafetlerinden Kemalpaşa Mahallesi etkinliklerinden bu günlere gelinmiştir. Doğru dürüst bir çalışma mekanları bulunmadığı halde bir çok kültür çalışması yanında musikinin güzel hem de çok güzel icra edilmesi bu san’atı sevenler adına ben ve Sökeli musiki severleri memnun etmektedir.


 

     Dr. Öztekin Yüce’nin çalışmalarını, koroya katılanların duygularını ben de yaşıyorum.


 

     Dr. Öztekin Yüce ve “Söke Musiki Derneği”nin başarılı çalışmalarına gelecek yazımızda devam edeceğiz…



     http://www.sokeekspres.com sitesinden alınmıştır. - 26.05.2010, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767406
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :126

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.