25.02.2020 / İhsan Toksöz - ‘Ego’ Bırakın Şu Egosentrik Sanatçıları Yahu!


     Günlük yaşamda genellikle olumsuz anlam yüklemesiyle çok kullanılan bu kelime ve türevlerinden kısaca söz edelim bugün. Üzerinde en başta Freud, Jung, Adler vd. tarafından bilimsel-kuramsal makaleler yazılan, akademisyenlere bırakılması gereken, bir köşe yazısında yeterince açıklanamayacak denli derin bir konu bu. Ancak tüm dünyada çeşitli toplumların sosyal katmanları arasında, yakın çevremizde, ailemizdeki kişilerle olan ilişkiler içinde yerimizi saptayabilmemiz açısından bir özet bilgi vermek, çıkarsamalar yapmak yerinde olacaktır.


 

     Ego: isim-felsefe “Latince” - “Benlik”, “Ben”, Kişiliği oluşturan temel öge. Bireyi diğerlerinden ayırt eden göreceli, soyut varlık.


 

     Egoist: sıfat, “Fransızca égoïste” -“Bencil”, “Ben merkezci” kişi. Yalnız kendini düşünen, kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün tutan, kendi kişiliğine önem veren, kendini üstün gören, kibirli, gururlu, hodbin, hodkam.


 

     Egoizm: Egoist olma durumunu tanımlayan terim.


 

     Egosentrik / Şişik egolu: Bazı insanlarda hastalık derecesinde ortaya çıkarak fark edilen, ruhsal problemlere kadar giden psikolojik bir durum.


 

     Freud’a göre, ruhsal yapının en temel üç unsuru olan id (alt bilinç), ego (benlik), süper ego (üst benlik) bir kişinin dengesini oluşturur. Burada ego (benlik) dengeleyicidir. Diğer ikisini dengede tutar. Bu dengeyi sağlayabilenler özgüvenlidirler. Özsaygı sahibidirler. Bu dengeyi tutturamayanlar ise kendilerini kanıtlama çabası içinde, diğer insanları hor görür, onlardan üstün oldukları kompleksi içinde, ifade ve davranışlarıyla bunu çevreye göstermek çabası içine girerler.


 

     İd, yaratılıştan getirilen asıl benliği oluşturur, gerçeklerle ve mantıkla uyuşmaz. Kişinin dürtülerini yöneten, doyurmaya çalışan zevk temelli (açlık, cinsellik) isteklerin yoğunlaştığı temel enerjinin çıkış noktasıdır. Bu dürtülerin tatmin edilmesinde “boşaltılmasında” “ego”ya baskı yapar.


 

     Ego, id’in isteklerini gerçeklerle örtüştürmeye çalışan bir güçtür. Ego güçlü ise id’in bazı isteklerini frenler. Gerçeklerle haz arayışının arasındaki dengeyi sağlar. Esas görevi düzenlemedir. Düzenleyici dizgedir. İd’in aksine ego’da gerçeklik kuralı baskındır. İnsanın toplum içinde yaşamasını sağlayan zihinsel işlevleri düzenler. İnsan zekası id’in isteklerinin zararsız şekilde doyurulmasını süreç içinde öğrenir. Ego’nun bu özellikleriyle “egoist” kelimesinin günlük yaşamda olumsuz anlamda kullanılması bir çelişki yaratmaktadır. Ancak biz yukarıda tanımlanan şekliyle yaygın olumsuz kullanımı örnek alacağız yazımızda.


 

     Ego’nun bir parçası süreç içinde toplumsal etkenlerle evrimleşir. İçinde yaşanılan toplumun değerlerini içselleştirerek kültürün ve ahlakın temsilcisi olarak gelişen “Super Ego” (üst benlik) ortaya çıkar. “Süper Ego” yargılayıcı dizgedir. Ego’yu baskılar. İnsan yaşamındaki belirtisi de “suçluluk duygusu” olarak ortaya çıkar.


 

     Olumsuz anlam yüklenerek kullanılan “Ego” kavramındaki kilit nokta “ben” ile başlayan cümlelerdir. Bir kişi “ben” ile başlayan cümleleri çok fazla kuruyorsa burada “Ego” ve “Süper Ego” arasında bir dengesizlik var demektir. Yüksek derecede “egoistlik” sergileyenler daima kendilerini öne çıkarma gayretleri içindedirler. Aşırı kibirli, gururlu, ukala, öfkeli ve kindar bir kişilik sergilerler. Kusursuz olduklarından (!) her şeyin en iyisine layık olduklarına kendilerini inandırmışlardır. Hep bir kıyaslama ve kendini üstün görme durumları nedeniyle sevgisizdirler. Egoistlerin bu tutumları sosyal yaşamda, insan ilişkilerinde sorunlar çıkmasına neden olur. Böyle kişilere “Egosentrik - Şişik Egolu” da denir. Şimdi gelelim, bu tanımlamanın tam anlamıyla cuk oturduğu kişilik örneklerine;


 

     Köşe konularımı amaçladığım gibi sadece “sanat” çerçevesine oturtamıyorum bazen. İlle de bu konuyu sanat (sanatçı) ile ilişkilendirmek için bir referans verelim dilerseniz:


 

     “Egosentrik - Egoist” kimselerin sanatçılar arasından bolca çıktığına ilişkin genel bir kanı vardır. Böyle bir genelleme yapmak için elimizde fazlaca veri olduğunu sanmıyorum. Genelleme yanlıştır. Bazı sanatçılar kendilerini “dev aynasında” görürler”, çevrelerindeki insanlara da bunu davranış ve söylemleriyle dayatarak bir imaj yaratma gayreti içinde olabilirler. Bunda herkeste bulunamayan yeteneklerinin büyükçe payı vardır. Bu tutumları toplum tarafından çoğunlukla sanatçı kaprisi (!) olarak bir dereceye kadar hoşgörü ile karşılanabilir. Bunların yüzdesi toplumun diğer katmanlarından biraz yüksekçe olabilir; ama “sanatçılar bencildir, egosentriktir, şişik egoludur” demek için yeterli bir yüzde değildir bence. Böyle bir kategorizasyon yanlıştır.


 

     Konuya dünya genelinde bakarsak, içinde yaşadığımız süreçte, egoizmi en çok besleyen unsurun kişinin doğuştan getirdiği id ve süreç içinde çeşitli etmenlerle etkilenen ve değişen “Ego”, “Süper Ego” sarmalında, özellikle de “Ego” ile “Süper Ego”nun dengesizliğinin günümüzdeki iletişimsel yapılanış biçiminde aramak gerekiyor.


 

     İletişimin zirve yaptığı bir çağda yaşıyoruz. Bilgisayarda bir tık ile istediğimiz konuda bilgilenebiliyoruz. Doğru bilgilerle beslenen bir iletişim ağı tüm insanlık için yararlıdır. Ancak sırf çıkar amaçlarıyla özel olarak üretilmiş yanlış yönlendirici bilgilerle beslenen kişiler, gruplar, etnik ve dini safsatalarla beslenen toplum kesitleri bu dünyayı yaşanmaz kılıyor.


 

     Yazılı basını, televizyonları, internet sosyal medya araçlarını küresel bazda kontrol edenler bugün “Egosentrik” kimlik oluşumu için gerekli etkileşim imkanlarını sınırsız derecede kullanabiliyorlar ve insanları, toplumun belirli katmanlarını, olayları istenilen mecraya sürükleyebiliyorlar.


 

     Belirli bir sosyal kesimin nezdinde bir lider yüceltilebiliyor. Böylesine yüceltilen bir lider de oyunun içine çekilerek kimliğinde gelişen ve büyüyen şişik egosunun esiri olarak, yanlışlarına, yalanlarına kendi inanan, genellikle eğitimsiz, bağnaz ve bilinçli-bilinçsiz bir çıkar uman taraftarlarını, toplum katmanlarını söylemleriyle belirli konularda etkileyip liderine körü körüne bağlı “Şişik Egolu Kişiler”den oluşan bir kadro yaratabiliyorlar. Bu durumda karşıt gruplar yerden yere vuruluyor, itibarsızlaştırılıyor ya da bir suç yaratılarak kişiler hapislerde çürütülebiliyor. Sevilen bir lider, yönetici, asker troller vasıtasıyla yerle yeksan edilebiliyor.


 

     İletişimin yanlış ellerde, yanlış amaçlarla, bir “güç” sahibi olmak için böylesine kullanıldığı -hele bu güç dışarıdan kontrol edilip yönetilebiliyorsa- bir dünyada da problemler eksik olmuyor.


 

     Ben buna; “Ben neymişim be abi!” ya da “Kendini fasulye gibi nimetten saymak!” sendromu diyorum. Günümüzde tüm dünyada bu sendroma kapılanlar, özellikle politikacılar, sözüm ona dini liderler, yöneticiler arasında aşırı derecede yükselen bir popülasyon grafiği çizmekteler.


 

     Kendilerinin ya da temsil ettikleri toplum katmanlarının çıkarları peşinde koşan, amaçlarına ulaşmak için her şeyi göze alan, dış destekli bu “Egoist” (Egosentrik) kişiler, asıl çıkarın kaymağını yiyen uluslararası iş adamları, kurum ve kuruluşlar, şirketler tarafından yaratılıyorlar ve dünyada savaşlar çıkmasına, birileri silahlar satarak ceplerini doldururken milyonlarca kişinin yerlerinden yurtlarından olmalarına, acılar çekmelerine, ölmelerine neden oluyorlar.


 

     Anladınız mı şimdi, “Şeytan bunun neresinde?”


 

     “Egosentrik - Şişik Egolu” sanatçıları boşverin siz. Onlar vukuat-ı adiyeden… Belki kendi küçük çevrelerinde bir takım sıkıntılar yaratabilirler ama küresel problemlerin müsebbibi olamazlar. Yetenekliyseler de eğer, belirli bir hoşgörü ile karşılarız onları. Bırakınız egoları biraz daha şişsin. Belki de performanslarına, yaratılarına da faydası olur bunun.


 

     Siz asıl uluslararası arenada seçtikleri proje kimlikleri destekleyerek, süper egolarının içine monte ettikleri, iletişimsel geri dönüşümü en kolay din istismarı ögeleriyle donatılan politikacıları, dini lider kuklalarını, yöneticileri yaratan uluslararası kişi, kurum, kuruluş ve şirketlere bakın!


 

     Böylece birileri sınır tanımayan hırslarıyla egolarını tatmin ederken, bilinen-tanınan, hak-hukuk, insan hakları tanımayan emperyalist dış güçler savaşlar çıkararak, silahlar satarak ülkeleri parçalıyorlar. İklimsel döngülere neden olan kimyasallar, yan etkileriyle insan sağlığını tehdit eden ilaçlar, çeşitli zararlı besin katkı maddeleri, genleriyle oynanmış tohumlar, zehirli gübreler, yemler, antibiyotiklerle büyütülmüş hayvanlar üreterek malı götürüyor, dünyayı sona sürüklüyorlar!


 

     Men dakka, dukka! Gün olacak devran dönecek; ama çok geç olacak!


 

     Biz bu konuya nerden girdik yahu!


 

     Sanat hayatı güzelleştirir…


 

     Çukurova Gazetesi - 25.02.2020, Salı


 

     ________________________________________________



     http://www.cukurovagazetesi.com/ego-birakin-su-egosentrik-sanatcilari-yahu-4700.html




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5766993
Online Ziyaretçi Sayısı:17
Bugünlük Ziyaret :1454

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.