01.04.2020 / Burçak Evren - Kadıköy’ün Değil Türkiye’nin En Eski Salonuydu


     Kapanan kaç sinema salonun ardından yazdım, bilemiyorum… Belki de bu yazı, üzerine yazdıklarımın sonuncusu… Çünkü, bundan başka üzerine yazı yazılacak tarihi sinema kalmadı koskoca Türkiye’de…


 

     Herhalde, yalnızca Kadıköy’ün değil, Türkiye’nin en eski salonlarından biri olan ve geçtiğimiz günlerde, sahibi ile işletmecisi arasındaki bir anlaşmazlık sonucu kapanma kararı alan “Rexx Sineması”ndan söz ettiğim anlaşılmıştır.


 

     1873 yılından günümüze; “Phebüs”, “Apollon”, “Hale” ve sonrasında “Reks”, “Rexx” adlarını alan bu salonun kısa bir tarihini yazmak bile sayfalar alır. Buna bir de anılar eklenince sanırım kitap olur…


 

     Garip bir paradoks… Bir yandan tarihi sinemaların kapılarına bir bir kilit vururken, öte yandan, içine bizden, geçmişten, sinemamızdan hiçbir şey koyamayacağımız sinema müzelerini açmaya çalışıyoruz.. Hem de, alay edercesine, kapılarına kilit vurduğumuz salonların üzerine… Örnek mi? İşte “Emek”, işte “Atlas”… İşte “Saray”…v.s…


 

     Çocukluğumun ve ilk gençliğimin, otuz kuruşa, 32 tekmili birden kovboy filmlerini izlediğim bu sinemanın, her Kadıköylü gibi (belki biraz daha fazla) benim üzerimde de bir hatırı var. Bu sinema bana yalnızca; ufak bir ücret karşılığında, çocuksu yılların düşlerle kuşatılmış sayısız sevincini yaşatmakla kalmadı, dahası dünyanın en güzel mesleklerinden biri olan, sinema yazarlığı yolundaki serüvenimin de başlangıcını oluşturdu. Bu yüzdendir bu salona olan tutkunluğum…


 

     Ne yazık ki duygusallık yitip giden bu salonları geri getirmeye yetmiyor… Biz yine bu salonla bu coğrafyadaki “düş şatolarının” tarihine bir not -hem de son bir not- daha düşelim.


 

     Kadıköy’ün en eski tiyatro ve sinemalarından biri olan “Apollon”, “Caferağa Mahallesi Sakızgülü Caddesi, 20-22 numara”da, Kadıköy’deki iki Rum kilisesinin vakfı olarak, Rum cemaati tarafından, banker Zanni Stefanos Skilitçis’in bu vakfa bağışladığı arsa üzerinde, o dönemler için oldukça yüksek bir meblağ olan 850 Osmanlı altını harcanarak, 1873 yılında yapılır. Bina, uzun bir süre tiyatro olarak kullanılır, 1915’de elden geçirilip yenilenerek, tiyatro gösterilerinin yanısıra film gösterilerine de yer vermeye başlar. İlk önceleri “Febüs” adını taşıyan yapı, 1915’de “Apollon”, yine aynı yıl içinde “Şark”, 1922’de “Hale”, 1960’da yıkılıp yerine yeni bir yapıldıktan sonra da “Reks” (1961) ve “Rexx” (1996) adlarını alır. Binanın adı sigorta poliçelerinde “Theatre D’Hiver - Kışlık Tiyatro”, Rum kaynaklarında ise “Theatron Halkidonas - Kadıköy Tiyatrosu” olarak da geçer. Rum kilisesinin sahip olduğu tiyatro-sinemanın işletmeciliğini uzun yıllar Siroçkin, “Hale” adını aldığında ise Sami İpekçi-Vasil Anas, sonrasında ise Anastas Anas ve Yorgadan Anas üstlenirler.


 

     1923 yılında “Apollon Tiyatrosu”nu; Sultan Abdülaziz dönemi sadrazamlarından Ahmet Esat Paşa’nın oğlu, resimden edebiyata, tiyatrodan sinemaya, şehircilikten mimariye dek her bir alanda ürün vermiş çok yönlü sanat adamı olan Celal Esat (Arseven) Bey ve iki arkadaşı kiralar ve adını “Hale” olarak değiştirir.


 

     “Apollon Tiyatrosu”, ilk Müslüman Türk kadının sahneye çıktığı yer olması açısından tiyatro tarihimizde önemli bir yer alır. Bu ilke imza atan sanatçı ise Afife Jale’dir.


 

     Afife Jale’nin tiyatrodaki yazgısı, 1920 yılında Hüseyin Suat Bey’in “Yamalar” adlı oyunun “Apollon Tiyatrosu”nda sahnelenmesiyle bir anda değişir. Oyundaki Emel rolü için, daha önce bu rolü oynayan Eliza Binemeciyan hanım düşünülür. Binemeciyan hanım o sıralarda “Darülbedayi”den ayrılmış olduğu için, bu rolün, O’nun yerine, kurum içindeki bir başka kadın oyuncuya verilmesi uygun görülür, ama ne var ki bu kez de kurum içinde bu role uygun bir kimse bulunamaz. Kurum dışında oyuncu arayışları sonucunda, daha önce kurumda çalışmış olan Afife hanım akla gelir ve çağrılır. Afife hanım bir süre oyunun provalarına katıldıktan sonra, al elbise, beyaz çorap, beyaz iskarpin giyip, başına bir de beyaz kordela  takarak Emel rolünde, müslüman Türk kadını olarak ilk kez “Apollon Tiyatrosu”nun sahnesinde seyirci karşısına çıkar. Sonrası ise sahneden akıl hastanesine dek uzanan, bilinen hüzün ve acı verici şeyler…


 

     Kısacası böyledir; dünün “Hale”, bugünün “Rexx”, yarının anılarını süsleyecek salonun çok, ama çok kısa hikayesi…



     Aydınlık Gazetesi - 01.04.2020, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5768918
Online Ziyaretçi Sayısı:16
Bugünlük Ziyaret :772

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.