25.04.2020 / Tuğrul Göğüş - Ahmet Hilmi Yücel’in Ardından Birkaç Satır
“Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı Müdürü” saygıdeğer ve çalışkan insan sayın Ahmet Hilmi Yücel’in sonsuzluğa göç ettiğini 25 Nisan 2020 Cumartesi günü saat 17.36’da ortak dostumuz sayın Semih Alyakut’tan gelen bir mesajla öğrendim.
Ölüm olaylarının ardından söylenen pek sıradanlaşmış bir cümle vardır: "Erken öldü, yazık oldu!" Gerçi her ölüm üzücüdür, her ölüm erkendir; ancak sayın Ahmet Hilmi Yücel gibi yetişmiş ve her açıdan örnek olmuş, insanlığa bu denli yararlı kişilerin ölmeleri gerçekten birer erken ölümdür!
Bu haber beni birçok yönden derin üzüntülere sevketti. Sayın Yücel ile bu okulda öğretmenlik yaparken tanıştım. Kendisini daha önceden tanımıyordum. Eski müdürümüzün görevden alınması ile birlikte değerli bilim insanı ve iyi yönetici, dönemin rektörü sayın Prof. Dr. Yalçın Kekeç tarafından görevlendirilen Ahmet Hilmi Yücel son derece çalışkan, fedakar ve alışık olmadığımız şekilde vefa duygusu pek yüksek olan bir kişiydi.
Kibar ve yapıcı kişiliği, beyefendi tavırları ile standart dışı bir profil çizen sayın Yücel, ayrıca görülmemiş bir hızla sorunlara el koyuyor ve meslekten bir kişi olmaması nedeniyle de o konuya dahil olan herkesten fikir alıyor, sorunları çözmeden bırakmıyordu. Aldığı fikirleri mantık potasında eriten ve çoğunluğun yararını gözeten sayın Yücel, ülke ve toplum çıkarlarını ön planda tutan vatansever kişiliği ile konservatuvarı Adana’da etkin bir kültür yuvası haline getirmeyi kısa zamanda başarmıştı.
Sayın Yücel hafta içinde geç saatlere dek çalışıyor, hatta hafta sonları (cumartesi ve pazar günleri de) görev yaptığı odasında notlar alıyor, görüşmeler yapıyor, telefon konuşmaları gerçekleştiriyordu. Bu telefon konuşmalarından birine şahit olduğumda, kendisine hayranlığım son derece arttı. Okula alınacak piyanoların fiyatları üzerinde titizlikle durduğuna, rakamı okul yararına daha da aşağı çekmek için nasıl çırpındığına ve telefonda yüz hatlarının nasıl gerildiğine birinci elden tanık olmuştum. Bu durum hiç alışık olmadığım, hatta aksi durumların gerçekleştiğini bildiğim için Ahmet hocamızın değerini gözümde bir kat daha artırmıştı.
Ahmet bey, son derece sakin bir kişiydi. İnsanları sonuna dek dinler, sorunlarını anlamaya ve çözmeye çalışırdı. Hatta o denli ki, tam tersi bir düşüncede dahi olsa kabalık yapmaz, karşısındaki kişiyle empati kurardı. Sonra da o sorun sanki kendi sorunuymuş gibi vazife olarak üzerine alır ve gereğini yerine getirmeden bırakmazdı.
Okulumuza verdiği değer o denli büyüktü ki, değerli hocam özel yaşamını bile okulun daha yüksek bir düzeye çıkması için tehlikeye atmıştı. Görüştüğü kişilere daima nezaket cümleleri ile hitap eder ve sinirlense dahi içine atardı. Evet hocamız anatomi profesörüydü, ancak derin müzik bilgisiyle bizleri şaşırtırdı. İşin ilginci, konservatuvara yönetici olduktan sonra müzik bilgisini artırmak için yoğun bir şekilde çaba harcamaya başlamıştı. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki meslekten müzikçi olanların birçoğundan bazı konularda daha derin bilgiye sahip olduğunu görünce pek şaşırmışımdır.
Sayın Ahmet Hilmi Yücel’in son derece güzel bir sesi olduğunu birlikte yaptığımız Avusturya gezisinde anladım. Türkiye’de ilk kez “Vorarlberg Eyalet Konservatuvarı” ve “Dornbirn Müzik Okulu” ile sayın Murat Üstün aracılığıyla kurulan resmi ilişkiler sonucunda “Adana Konservatuvarı”ndan çok sayıda öğrenci “Erasmus” çerçevesinde Avusturya'ya öğrenime gönderildi ve “Çukurova Müzik Dostları Derneği”nin gerçekleştirdiği “Uluslararası Çukurova Müzik Festivali”ne Avusturya’dan her yıl sanatçılar dinleti vermeye geldiler. Bu gezi sırasında sayın Yücel’in berrak tenor sesini şarkı ve türküler söylerken dinleme şansım oldu ve müzik sanatı açısından “böyle bir ses keşke konservatuvar eğitimi alsaydı” diye içimden geçirdim.
Ahmet Hilmi Yücel konservatuvarı tek vücut haline getirebilmek için çok çaba harcadı ve bu amaçla yemekler, toplantılar, buluşmalar gerçekleştirdi. İçimizdeki ayrılıkları ve çatışmaları derinden hissetmiş ve daha iyi eğitim yapılabilmesi için önce birlik ruhunun tesis edilmesini gerekli görmüştü. Örneğin her bayram öncesi ya da yeni yıl başlarında okul öğretmenlerini idari koridorda bir araya toplar, gelen herkesin elini önce o sıkar, her öğretmenin hatırını ayrı ayrı sorardı. Yeni öğretim yılının başlamasından pek az sonra bir yemek düzenler ve bu yemekte bizleri bir arada tutmaya çabalardı.
Sayın Yücel vakit buldukça katları dolaşır, öğretmenleri odalarında ziyaret eder ve bir gereksinimleri olup olmadığını sorar, verilen yanıtları titizlikle not alır, imkanlar dahilinde sorunların üstesinden gelmeye çabalardı. Rektörlükten konservatuvara ayrılan para elbette kısıtlıydı. Ahmet hocamızın kendi cebinden okul için para harcadığını görür ve kendisine müteşekkir kalırdım. Ahmet Hilmi Yücel makam aracı kullanmazdı, okulun tüm işlerini kendi arabasıyla görür ve arabasına okul derneğinden benzin bile koydurmazdı.
Meslek yaşamıma resmi olarak 3 Ocak 1976 tarihinde başladım ve çeşitli kurumlarda birçok farklı yönetici ile çalıştım ve kendim de çalıştığım kurumlarda yöneticilik yaptım. Kesin bir ifadeyle söylemeliyim ki bugüne dek çalışma yaşamımda gördüğüm en iyi yönetici sayın Ahmet Hilmi Yücel olmuştur. Birlikte kurduğumuz “Çukurova Müzik Dostları Derneği”nde sayın Yücel de yönetim kurulu üyesi idi. Daima pozitif davranan, Adana ve ülke için çabalayan Yücel, ben dernek yönetiminden ayrıldıktan sonra vefatına dek dernek başkanlığını yürüttü. Üniversitenin olanaklarından derneği mümkün olduğunca yararlandırdı. Çünkü bu derneğin menfaate dayanmadığını ve Adana kenti ile çevresinin müzik kültürü bakımından kalkınmasını hedeflediğini pek iyi bilmekteydi.
Yaptığımız yönetim kurulu toplantılarından beraberce okula ya da kente giderken olan bitenlere anlam veremediğini, sevgi dolu bir ortam için çok çabaladığını anlatır, dertlenirdi. İşte bu sıkıntılar hocamızın sağlığını bozdu, beyin kanaması geçirdi ve bir müddet hastahanede yatmak zorunda kaldı. Tekrar göreve döndüğünde yine canla başla çaba harcamaya başladı, ancak öğretimin daha verimli yapılabilmesi için istenen kadrolar verilmedi, okulun bütçesi daha da azaltıldı ve daha sonra planlanmış bir kurum içi darbeyle yönetim el değiştirdi. Anladım ki insanlar yöneticilik makamına gelerek otorite kazanmaya ve egolarını tatmin etmeye çabalıyorlarmış.
Nihayet okul müzik mesleğinden olmayan birinden kurtuluyordu(!) Yeni gelen kişi müzikçiydi, ancak sanatçılar arasında zaten var olan çekişme çok daha büyüdü ve ne yazık ki çirkinleşti. Ahmet beyin yüzüne düşüncelerini açıkça söyleyemeyip arkasından dedikodu yapanlar şimdi bu mekanizmayı daha gürültülü bir şekilde çalıştırmaya başladılar. Yeni gelen yönetim de kısa süre içerisinde kendi içinde anlaşmazlıklara düştü. Konservatuvarın bu hale gelmesinde seçimleri kazanan o zamanın yeni yönetiminin sorumluluğu bulunduğu düşünülen bir kanaattir.
Bilemiyorum, o günlerde sayın Yücel’e karşı olanlar şimdi okulun içinde bulunduğu ortamdan mutlular mıdır? Sanıyorum, artık bu okul Adana kentimize ve bölgemize faydalı olma noktasından hayli uzaklaştı. Artık olayları emekli olduktan sonra yerleştiğim Fethiye’den izlemeye çalışıyorum ve sayın Yalçın Yüreğir’in kurduğu bu okulu büyük emeklerle yukarılara taşımaya çalışan Ahmet Hilmi Yücel'in ne yazık ki pek bilmiş ve burnu havada sanatçılarımıza(?) yaranamadığını görüyorum. Acaba gerçek sanatçılarla bu ülke ne zaman tanışacak? Doğrusu, pek merak ediyorum.
Fethiye - 25.04.2020, Cumartesi
Not 1: Sevgili hocamız için üniversitenin yayınladığı bilgi notunu aktarıyorum:
“Üniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilmi Yücel vefat etmiştir. Cenazesi “Covid-19” tedbirleri kapsamında 27 Nisan 2020 Pazartesi günü ikindi namazını müteakip “Çukurova Üniversitesi Mezarlığı”na defnedilecektir. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Ç.Ü. Rektörlüğü”
Not 2: Değerli hocamız konservatuvar müdürlüğünden ayrıldıktan sonra “Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı”na getirilmiş ve burada da aynı çaba ve istekle çalışmalarına devam etmişti. Yeri doldurulamayacaktır.
Not 3: Pek umutlu değilim ama umarım bugün "Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nın yönetiminde bulunanlar bir değerbilirlik gösterirler ve sınıflardan ya da çalışma odalarından birine "Ahmet Hilmi Yücel Dersliği" yazdırırlar ve idari kata -yöneticilik yapmış diğer isimlerle birlikte- aziz hocamızın bir resmini asarlar.