01.06.2003 / Kemal Sünder - Mehter Müziği Ne!?…


     “Osmanlı Ordusu” Mohaç ve Viyana önlerinde hangi hızda çalınan “Mehter Müziği” eşliğinde hücuma kalkar ya da geri çekilirse hayatta kalırdı?


 

     Kısacası “ağır çekim” savaş olmaz!


 

     “Mehter Müziği”nin amacı sadece yürüyüş esnasında etrafa “Huu Erenler” selamı göndermek değil, düşmanı yıldırıp sindirecek psikolojik etkiyi de yaratmaktı.


 

     Elbet bunun Osmanlı’nın küffar’a büyükelçi gönderdiği dönemlerde “Ben ki yedi iklimin sultanı…” diye dayılanan Padişahın ihtarnamesini o ülke kralına sunmaya gidiş esnasında yanlarına verilen mehter takımıyla “kumda oyna çöp batmasın” versiyonunu çala söyleye gittikleri de olmuş.


 

     Ama ünlü Koçi Bey’in IV.cü Murad’a sunduğu tavsiye amaçlı risalede olduğu gibi “Sultanım, küffar da bu millet de nasihatla değil kahırla sindirilir, öyle yönetilir” demesi gibi, “Mehter Müziği” de Avrupalının hafızasında Türkün törene giderken değil, hücum ederken çaldığı hızlı ve etkin müzik olarak kalmış.


 

     Üstelik bu konuda en etkili kent de kapıları tarafımızdan iki kez çalınan Viyana. Şehrin belediye meclisinin Türkleri yüz yıllardır kulelerden gözleyen gözcü kadrosunu daha yeni iptal ettiklerini de unutmamalı.


 

     Yani bizlerdeki ve Avrupalılardaki “Mehter Müziği” anlayışı farklı.


 

     Avrupalılar bunu bizdeki tören yürüyüşüne yakışan temposu ile değil, “vur haa vur, koman yiğitler” diye na’ra patlatıp pala sallayan afyon içmiş, gözü dönmüş yeniçeriyi coşturup hücuma kaldıran müzik temposuyla, o hızdaki duyumuyla hatırlıyor olmalı.


 

     Bizler ise özel günlerdeki etkinlikleriyle duyduğumuz yarım ay düzenindeki işitimi referans alıyoruz.


 

     Diğer bir deyişle yeniçerileri de iyi tanımadığımız gibi.


 

     Çünkü savaş olmadığı zaman yeniçeriler koğuşlarında yan gelip yatmıyor. Tolgasını çıkarıp, palasını bir yana bırakıp, balta sapı kalınlığında 2 m.lik meşe sopasını kapıp İstanbul’un güvenliğini sağlamak ya da cami ve köprü inşaatlarında kullanılmak onların görevi.


 

     Haliç’te yük boşaltan gemilerin pupa’sına balta saplamak eylemi gemilerin korunması adına haracının yenmesini de simgeleyen “Balta olmak” deyimiyle “bu işler bizden sorulur” zorbalığına dönüştürülmüş.


 

     Yani yeniçerilik bir bakıma iki yüzlü savaş baltası!


 

     “İkinci Viyana Bozgunu”ndan sonra Rus çariçesi II.ci Katherina’nın başlattığı “Mehter Takımı Kurma” eylemi Avrupa ülkelerinde yaygın moda haline gelip güncel “Bando”nun alt yapısını hazırladığı aşamada, mehter müziğinin ağır çekim versiyonunun kullanılması elbet kentsel işitime daha uygundu.


 

     Ama bu onların paranın öteki yüzünü de tanımadıkları anlamına gelmemeli. Üstelik yüz yıllardır Balkanlardan Avusturya’ya doğru gelen “Mehter Müziği”nin asli temposu olan hücum müziğine Viyanalıların kulağının alışık olduğu da bir gerçek.


 

     Yani Mozart’ın da yaşadığı bu ortamda sadece Türklerden kalma “kahve kültürü” değil, “Mehter Müziği” kültürü de bizim bugün anladığımız “Mehter Müziği”nden daha kapsamlı.


 

     El oğlunun bizi bizden iyi tanıması hazin.


 

     ——————————————



     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 42. Yıl, 342. Sayı ile Haziran 2003 tarihinde basılan sayısının 2-4. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5813345
Online Ziyaretçi Sayısı:24
Bugünlük Ziyaret :24

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.