21.06.2020 / Abdullah Gürgün - İsveç-Türkiye Dostluk Köprüsü: Gençlik Marşı


     “Gençlik Marşı” “Osmanlı Genç Dernekleri”nin kuruluşu için 4 Nisan 1916’da çıkarılan yasa gereğince hazırlanan yönetmelikte “Terbiye-i Bedeniye Yürüyüş Marşı” olarak belirlenmişti. Bu marş aslında İsveçli besteci Felix Körling’in bestelediği, “Tre trallande Jäntor” adlı halk şarkısıydı.


 

     Neredeyse ulusal marşımız gibi severek, coşarak söylediğimiz “Gençlik Marşı”mızın İsveç’ten geldiğini biliyor muydunuz?


 

     İsveç ile Türkiye arasında bir dostluk köprüsüdür bu marş. Marşın ilginç öyküsünü çoğumuz bilmeyiz. Öykünün kahramanı ünlü beden eğitimcimiz Selim Sırrı Tarcan’dır.


 

     Selim Sırrı İsveç’te


 

     Selim Sırrı Tarcan, “Galatasaray Lisesi”ndeki sekiz yıllık öğreniminin ardından “Mühendishane-i Berr-i Hümayun”u bitirdi. Bir süre “Servet-i Fünun” dergisinde spor bölümünü yönetti. O dönemde “Galatasaray Lisesi” öğretmenlerinden Juery ile iyi görüşen Selim Sırrı, Juery aracılığıyla Pierre Courbertin ile ilişkiye geçti. Coubertin, Türkiye’nin de “Uluslararası Olimpiyat Komitesi” (UOK)’ne girmesini istiyordu. 1908’de “II. Meşrutiyet”in ilanıyla birlikte harekete geçen Selim Sırrı, ilk “Ulusal Olimpiyat Komitesi”ni kurdu.


 

     28 Mayıs 1909’da Berlin’de yapılan “Uluslararası Olimpiyat Komitesi” toplantılarına katıldı ve aynı yıl “İsveç Kraliyet Askeri Beden Eğitimi ve Jimnastik Akademisi”ne konuk öğrenci olarak başladı. 1911’de akademiyi bitirip yurda döndü ve beden eğitimi öğretmeni olarak çalışmaya başladı.


 

     Selim Sırrı İsveç’te beden eğitimi çalışmalarının yanısıra yöresel kültürlerin nasıl topluma kazandırıldığını, folklör çalışmalarının nasıl yapıldığını inceledi. Bazı İsveç şarkılarının notalarını da aldı. “Şakıyan Üç Kız” şarkısı İsveç’te o dönemde çok sevilen bir şarkıydı. Selim Sırrı başkent Stockholm’de bir yandan “Ling” jimnastiğini öğrenip diğer yandan “İsveç Kraliyet Muhafız Alayı”nda stajyer subaylık yapıyordu. Bir gün Stockholm’de bir parkta dolaşırken, (Aklımda yanlış kalmadıysa, Selim Sırrı anılarında bu parkın ‘Kraliyet Sarayı’nın yanındaki, Stockholm’ün en güzel parklarından ‘Kungträdgården’ (Kraliyet Bahçesi) olduğunu yazıyor) bir grup gencin “Tre Trallande Jäntor” (Şakıyan Üç Kız) şarkısını söylediklerini duyar ve çok beğenir. Türkiye’ye dönerken bu şarkının notalarını da yanında getirir. Selim Sırrı 1911’de yurda dönünce Osmanlı’da folklor çalışmalarını başlatan ilk kişi olmuştur. Ege bölgesinden zeybek oyunları derleyerek, İstanbul şehir toplumuna tanıtmaya çalışan ilk kişi de o olmuştur. Ayrıca Atatürk’ün de çok beğendiği kız erkek birlikte oynanabilen “Tarcan Zeybeği”ni de yaratmıştır.


 

     “Tre Trallande Jantor”


 

     Gençlik Marşı”nın İsveççe aslını ünlü İsveçli Şair Gustaf Fröding yazmıştır. “Tre Trallande Jäntor” (Şakıyan Üç Kız) adlı şarkısının sözlerini on yıl önce şöyle yorumlamıştım:


 

     Dağ Başını Duman Almış


 

     Selim Sırrı Tarcan, İsveç’ten notalarını aldığı bu şarkının “1. Dünya Savaşı”nın karanlık ve karamsar günlerinde yaşayan Türk gençlerini de coşturacağını düşünmüş olmalı ki, “İstanbul Erkek Öğretmen Okulu”nun Türkçe öğretmeni arkadaşı Şair Ali Ulvi (Elöve) Bey’den o karanlıkları ve karamsarlığı dağıtacak bir güfte ısmarlamıştı. Marş, 1915-1916 ders yılı ortalarında tamamlandı.


 

     Ali Ulvi Elöve, “Gençlik Marşı” ile ilgili anılarında şunları anlatıyor:


 

     “Bir gün okulun uygulama odalarından birinde çalışırken, Selim Sırrı Tarcan ziyaretime geldi. O günlerde pek gözde olan bir İsveç marşı için güfte yazmamı istedi. İstenilen güfte 4×4 veya 8 heceli olacaktı. Vakit geçirmeden çalışmaya koyuldum. ‘1. Dünya Savaşı’nın aleyhimize döndüğü yıllardı o yıllar. Gençlik ve halk kaygıya kapılmıştı. Marş yazarken başlıca amacım bu havayı dağıtmak, gençlere azim, ümit ve kalp vermek oldu.”


 

     Ali Ulvi Bey bu binanın denize bakan bir odasında 11.5×20 cm. boyutunda kareli bir defter kağıdı üzerine mavi mürekkepli bir kalemle Selim Sırrı Bey’in istediği güfteyi yazdı:


 

     Dağ başını duman almış,

     Gümüş dere durmaz akar.

     Güneş ufuktan şimdi doğar,

     Yürüyelim arkadaşlar.

     Sesimizi yer, gök, su dinlesin,

     Sert adımlarla heryer inlesin.

     Bu gök, deniz nerede var,

     Nerede bu dağlar taşlar?

     Bu ağaçlar güzel kuşlar,

     Yürüyelim arkadaşlar.

     Sesimizi yer gök su dinlesin;

     Sert adımlarla heryer inlesin.

     Her geceyi güneş boğar,

     Ülkemizin günü doğar.

     Yol uzun olsa da ne var,

     Yürüyelim arkadaşlar.

     Sesimizi yer gök su dinlesin;

     Sert adımlarla heryer inlesin.


 

     Ve bu marş ilk kez 1916 yılında “Yüksek Erkek Öğretmen Okulu” öğrencilerinin “İttihatspor” sahasında Galatasaraylı Selim Sırrı Bey nezaretinde yaptıkları “Beden Eğitimi Gösterileri” sırasında söylendi.


 

     Bazı kaynaklara göre de ilk kez, 1916’da şimdiki “Fenerbahçe Stadı”nın yanındaki “Kuşdili Çayırı”nda toplanan “Türk Ocakları Derneği” kendilerine bir marş ararken, Selim Sırrı İsveç’te öğrendiği bu şarkıyı söyler.


 

     Daha sonra da “Osmanlı Genç Dernekleri”nin kuruluşu için 4 Nisan 1916’da çıkarılan yasa gereğince hazırlanan yönetmelikte “Terbiye-i Bedeniye Yürüyüş Marşı” (Beden Terbiyesi Yürüyüş Marşı) olarak belirlenir.


 

     Marş gençler tarafından çok beğenilir. İlk öğrenenler arasında Mustafa Kemal de vardır. Ve bu marş “Millî Mücadele”nin ilk adımında önemli yer tutar.


 

     Atatürk Samsun’dan Havza’ya Yürüyor


Atatürk Karlı ve Çamurlu Yollarda

 

     Atatürk “Milli Mücadele”yi örgütlemek üzere 19 Mayıs 1919’da çıktığı Samsun’da altı gün kalır. Sonra Havza’ya geçmek üzere yola çıkar. Zor zahmet bulabildikleri araç çok eskidir, deyim yerindeyse, külüstür bir Benz otomobildir. Doğru dürüst yol yoktur. Tarla aralarında bataklığa dönmüş toprak yolda bata çıka zorlukla yol alırlar. Araba bozulur. Tüm zorluklara karşın ülke güzeldir, doğa güzeldir.


 

     Mustafa Kemal yaşlı şoförün arabayı tamir etmesini beklemez. Arkadaşlarına yürüyebilir misiniz der. Ama laf ola beri gele, o zaten yürümeye başlamıştır bile. Bir saatlik uzaklıkta “Karageçmiş” köyü vardır. Orada konaklayıp, geceyi geçireceklerdir. Ve mırıldanmaya başlar:


 

     “Dağ başını duman almış / gümüş dere durmaz akar / güneş ufuktan şimdi doğar / yürüyelim arkadaşlar / Sesimizi yer gök su dinlesin / Sert adımlarla her yer inlesin”


 

     Arkadaşlarına siz de söyleyin der.


 

     “Bu gök, deniz nerede var / Nerede bu dağlar taşlar / Bu ağaçlar güzel kuşlar / Yürüyelim arkadaşlar / sesimizi yer gök su dinlesin / sert adımlarla her yer inlesin”


 

     Böylece ilk marş Havza’nın “Bekdiğin” mevkiinde okunmuş olur.


 

     Gençlik Bayramı ve Marşı


 

     Daha sonraki yıllarda da Atatürk’ün bu marşı söylemekten ve dinlemekten büyük zevk aldığı bilinmektedir. 19 Mayıs’ın bayram olarak kabul edilmesini öngören ve “TBMM”nin kabul ettiği yasa tasarısı kanunlaşmak üzere 21 Haziran 1938’de cumhurbaşkanının onayına sunuldu ve bu kanunun neşir ve ilanı cumhurbaşkanlığı makamından 28 Haziran 1938’de başbakanlığa bildirildi ve söz konusu 3466 sayılı yasa 4 Temmuz 1938’de “Resmi Gazete”de yayınlanarak yürürlüğe girdi. “19 Mayıs, ‘Gençlik ve Spor Bayramı’; “Tre Trallande Jäntor” da ‘Gençlik Marşı’ oluyordu.” İsveç halkının en sevilen şarkılarından biri artık Türk halkının en sevdiği marşlardan biri olmuştu.


 

     Türkiye Cumhuriyeti”nin kurucusu Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs’ın ulusal bayram ilan edildiği gün hasta yatağında o günleri anımsar: “Anadolu’nun dağ başlarını, tekerleklerine çuval doldurduğumuz kırık dökük otomobillerle aşarken yanımdaki arkadaşlarımla bu marşı söylemeyi adet edinmiştim.”


 

     Atatürk ulusal kurtuluş için ilk adımlarını atarken söylediği ve arkadaşlarına güç veren bu güzel marşı en son olarak öldüğü yıl, en güvendiği, ülkeyi emanet ettiği gençlerden dinlemiş ve onlara armağan etmişti... Ve gençlerimiz gene aynı coşkuyla bu marşı söylemeye devam ediyorlar:


 

     “Her geceyi güneş boğar / Ülkemizin günü doğar / Yol uzun olsa da ne var / Yürüyelim arkadaşlar / Sesimizi yer gök su dinlesin / Sert adımlarla her yer inlesin.”


 

     Not: Selim Sırrı’nın Türkiye’ye getirdiği ve Türk müzik aletleriyle çalınan İsveç şarkılardan biriyle de “İsveç Televizyonu”nda çalışırken karşılaşmıştım. Bu şarkı ise, İsveç’in “Gärdeby” bölgesinin çok sevilen bir halk türküsü idi. İsveç’te kemanlarla çalınan ve bölgenin halk oyunlarının oynandığı güzel bir türküydü. Aklımda kaldığına göre, “İstanbul Radyosu”nun “Türk Klasik Müziği Orkestrası” tarafından çalınıyordu. Adı, “Gärdebylåten” (Gärdeby Şarkısı)... Meraklısı belki arşivlerde bulabilir…


 

     Şakıyan Üç Kız


 

     Söz: Gustav Fröding

     Beste: Felix Körling

     Türkçesi: Abdullah Gürgün


 

     Üç kız gidiyordu güneşin altında

     Lindane Le yolunda

     Salınarak, savurarak eteklerini

     Şakıyorlardı üçü birden

     Lay-la-la-la-la,

     Lay-la-la-la-la-la


 

     * * *


 

     Üç kız yürüyordu uygun adım askerler gibi

     Ve sonra vals yapıyorlardı

     Ve “Udden* ne şımarık” diye

     Şakıyorlardı üçü birden

     Lay-la-la-la-la,

     Lay-la-la-la-la-la


 

     * * *


 

     Dönemecine geldiklerinde

     Lindane Le yolunun

     Haykırdılar hepsi birden: “dinle bizi guguk kuşu!”

     Sonra ter bastı sustular

     Lay-la-la-la-la,

     Lay-la-la-la-la-la


 

     * * *


 

     Sustular ölü gibi sessiz

     Ve kıpkırmızı oldular üçü birden

     Ama neden kızardılar

     Ve neden sustular?

     Lay-la-la-la-la,

     Lay-la-la-la-la-la


 

     * * *


 

     Evet!

     Üç erkek öğrenci duruyordu yol başında

     Ondan sustular işte üçü birden

     Ve kıpkırmızı oldu yanakları,

     Şakıyıp gelen üç genç kızın

     Lay-la-la-la-la,

     Lay-la-la-la-la-la


 

     * * *


 

     Dönemeçte üç erkek öğrenci duruyordu

     Ve gülüyorlardı üçü birden

     Ve öykündüler ve haykırdılar: “Dinle bizi guguk kuşu!”

     Ve şakıdılar hepsi birden

     Lay-la-la-la-la,

     Lay-la-la-la-la-la


 

     * * *


 

     * Udden: Eski bir halk türküsünde geçen erkek adı.


 

     Kaynaklar:

     1. İsveçlilerin Türk Kökenleri Üzerine.

     2. https://www.turkishnews.com/2013/01/28/genclik-marsi-dag-basini-duman-almis/

     3. Selim Sırrı (Tarcan) Bey’in İsveç’te bulunduğu döneme ait hatıraları “Şehbâl” (1909-1914) adlı dergide yayımlanmıştır.

     4. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/1900/19971.pdf

     5. İsveççe “Tre Trallande Jäntor”: https://www.youtube.com/watch?v=A9bYMr2hD2A



     Aydınlık Gazetesi - 21.06.2020, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5786045
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :1046

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.