01.01.2020 / Evin İlyasoğlu - 2020’niz Beethoven’siz Kalmasın


     Bugün 2020’nin ilk günü. Okurlarıma müzikle neşelenip coşacakları ve müzikle huzur bulacakları bir yeni yıl diliyorum. Unutmayın, iyi müzik gerçekten de ruhun gıdasıdır.


 

     Yeni yılın müzik dünyasındaki büyük heyecan 250 yaşına basan Beethoven kutlamaları olacak. En ünlü şefler, solistler ve orkestralardan en küçük oda müziği topluluklarına; kasaba salonlarından dünyanın dev konser binalarına kadar her köşede Beethoven çınlayacak. O’nun yaşamı ve yapıtları üstüne çeşitli konferanslar, yayınlar ve paneller düzenlenecek. Beethoven, “bütün çağların en büyük bestecisi” olarak yeniden doğacak. Müzik tarihinde Haydn ve Mozart’ın klasik dönemini bir sonraki Schubert, Schumann, Chopin, Liszt ve Brahms gibi bestecilerin romantik dönemine bağlayan bu deha, içindeki fırtınayla 19. yüzyıl romantizmine kapıları açmış, hatta 20. yüzyılın modern sanatına bile yol göstermiştir. O’nun müziği bazen bir bombardıman olur, bazen de yoğun duygusallıkta eriyiverir.


 

     2019’un son günleri İstanbul’daki klasik müzik dünyası çok zengin konserlere tanık oldu. Özellikle Cem Mansur’un yönetimiyle yeniden canlanan “Cemal Reşit Rey Salonu”nda birçok etkinlik vardı. Eski günlerdeki gibi açıklamalı konserinde Cem Mansur da Beethoven’in yaşamına ve “5. Senfonisi”ne değindi ve kendi yönetimindeki “Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası” ile bestecinin 5. Senfonisini coşkuyla seslendirdi.


 

     Konserin solisti, kemancı Elvin Hoxha, çalgısına ait dağarcığın parlak, kısa yapıtlarını ardı ardına çalarak zorlu bir şölen verdi: Ravel’den Pavane, Saint Saens’dan “Introduction ve Rondo Capriccioso”, Massenet’den “Meditasyon” ve yine Ravel’den “Çigan”ı çaldı. Elvin’i yedi buçuk yaşından beri tanıyoruz. Büyükbabası, Azerbeycan devlet sanatçısı, değerli şef, eğitimci, kemancı ve “Bilkent Orkestrası”nın kurucusu Server Ganiyev idi. Elvin beş yaşında O’nunla keman çalışmaya başladı. Sonra İsviçre’de Zakhar Bron ile eğitim gördü. Bu arada ünlü sanatçılarla oda müziği yaptı, ünlü orkestralarla çaldı ve nice yarışmada üstün derecelere ulaştı. İlk konserini büyükbabası Server Bey ile “Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall”de verdiğinde henüz yedi buçuk yaşındaydı. O’na çiçek veya kitap yerine kocaman bir “Tweety” armağan etmiştik. Eliyle itmiş, almak istememişti. Meğer o anda daha çok çalmak, bis yapmak istiyormuş. Bis de bitince selam verip yanda duran oyuncağı kulağından çeke çeke kucaklamış, selam verip sahneden ayrılmıştı. Şimdi O’nun parlak bir virtüoz olduğunu görmek çok gurur verici.


 

     Zehra’yı Bir Kez Daha Andık


 

     Soprano Zehra Yıldız’ı talihsiz ölümünden sonra 22. kez andığımız gecede yine genç solistleri dinledik. Şancılar bir yana, piyanist Can Okan gecenin yıldızıydı. Sanki O’nun tuşlarında bütün arya ve düetlere kocaman bir orkestra eşlik ediyordu.


 

     Güzel bir ses rengine sahip, bariton Levent Bakırcı’dan dinlediğimiz Beethoven’in “Fidelio”sundan “Don Pizzaro’nun Aryası” hem Beethoven yılına hem de Zehra Yıldız’ın en son temsili olan “Fidelio” operasına bir göndermeydi. Zehra’nın sesinden dinlediğimiz “Sposa son disprezzata” aryası ise her yıl olduğu gibi, yine O’nu ne kadar vakitsiz yitirdiğimizi anımsattı. Tenor Berk Dalkılıç’ın “Macduff” ve “Cavaradossi” aryaları, soprano Tuğba Mankal Dekak’ın “Pace Pace” aryası, sahne duruşuyla dikkat çeken mezzo soprano Özge Kalelioğlu’nun “Azuçena” aryası başarılıydı. Levent Bakırcı’nın “Sihirli Flüt”ten “Papageno”daki sahne hakimiyeti ve Tuğba ile söylediği düet de akıllarımızda yer etti. İtalyan soprano Maria Tomassi’ye gelince, stili ve yorumunun başarılı olduğu söylenemez.


 

     Zehra’yı, gelecek yıllarda kendi dağarcığındaki bir temsille ansak, ne güzel olur.


 

     İDSO’nun Neşesiz Yeni Yıl Konseri


 

     “İDSO”nun yeni yıl konseri ise bir muamma idi. Kaç gündür gazetelerin sanat sayfalarında duyurusu yapılan bu konserin Japon şefi Toshiyuki Shimada’yı birçok kez izlemiştik. Değerli bir şef olduğunu biliyorduk. Ancak orkestranın birçok birinci rahle elemanı bu konserde yer almıyordu. Diğerleri de herhalde yıl sonu yorgunluğunun asık yüzleriyle çalıyorlardı. Ayrıca program notlarındaki düzensizlik, eksiklik ve tekrarlarla yapıtların sırasını izlemek olanaksızdı. Konuk Avusturyalı soprano Birgitta Wetzl’in seçtiği operet şarkıları, teatrallikten yoksun ve tekdüze sahnesiyle alımsızdı. “Lütfü Kırdar Salonu”nu dolduran 2 bin kişinin “İDSO”dan beklediği yeni yıl coşkusu yaşanmadı. Geleneksel “Radetsky Marş”ta bile dinleyici eski yılların neşesini göstermedi. 2020’de daha nitelikli, daha özenli konserler düzenlenmesi dileğiyle.



     Cumhuriyet Gazetesi - 01.01.2020, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5786314
Online Ziyaretçi Sayısı:27
Bugünlük Ziyaret :1079

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.