01.05.2019 / Evin İlyasoğlu - Koro Büyük Bir Ailedir


     Korist bir arkadaşınızla buluşmak istersiniz. Der ki, yok, o gece koro provam var, asla gelemem. Onlar için koro provaları bir ayin gibi kutsaldır. Kimse o programlarını bozamaz. Çünkü koro üyesi olmak bir ailenin ferdi olmaktır. Birliktelik için kesin bir disiplin vardır. Nice ünlü opera solisti korolardan yetişmiştir. Leyla Gencer de Muhiddin Sadak’ın yönettiği “İstanbul Belediye Konservatuvarı Korosu”nda ilk şan çalışmalarına başlamıştı.



     Geçen akşam “Lütfü Kırdar”da, “BİFO” eşliğindeki “Salzburg Bach Korosu”nu dinlerken müziğin görkemine hayranlık duymamak elde değildi. Orkestranın arkasında, adeta insan sesinden örülmüş, rengarenk bir orkestra daha vardı. Koroyu çalıştıran Alois Glassner en yüksek alkışları aldı.


 

     Eserler ise, 19. yüzyıl sonu bestecilerinden Anton Bruckner’in “Te Deum”u ve Johannes Brahms’ın “Bir Alman Requiemi”nden oluşuyordu. Bu bestecilerin yaşadıkları zaman dilimleri aynı olsa da, Bruckner “Geç Romantizm”in üyesi, Brahms ise “Romantizm”in içinde klasik değerleri korumuş bir besteciydi. Soprano Miah Persson ve tenor Rame Lahaj kusursuz soloları ve güzel sesleriyle büyüleyiciydi. Kendimi “New York Metropolitan”da veya “Londra Royal Albert Hall”da hissettim. Şef Sacha Goetzel yönetimindeki “BİFO” ise bu güzelim yapıtlara yıllanmış bir Avrupa orkestrası gibi eşlik etti.


 

     Koro Şefinin Çok Kulağı Çok Gözü Vardır


     Koro kültürünün temeli ortaçağa dayanır. Yalnız erkekler ve erkek çocuklar için korolar “Latin Kilisesi”nin temel direğidir. Bunlar “a cappella” dediğimiz çalgı eşliği olmayan korolardır. “Rönesans” ile her sanat dalına gelen coşku korolarda da kendini gösterir: Daha dünyasal, daha ışıklı koro eserleri bestelenir, polifoninin derin boyutu koroları zenginleştirir. Bugün tarihi koro eserlerinin yanında çağdaş koral yapıtları da görüyoruz. Ülkemizde de giderek artan bir koro kültürü gözlemliyorum.


     Örneğin Temmuz’da Hong Kong’da düzenlenecek “Dünya Koro Şefliği Yarışması”nda, tüm dünyadan finale kalmaya hak kazanan 12 şeften biri olan koro şefimiz Masis Aram Gözbek ile koro sanatını konuşuyoruz. Masis, geçenlerde Gürer Aykal’ın yönetiminde “BİFO”nun seslendirdiği “Gezegenler” yapıtının sonuna katılan, “Magma Filarmoni Korosu”nun şefiydi. O’nun kurduğu amatör korolar iki yüz kişiden fazla sanatçıyı içeriyor. On dört-altmış yaş arası altı ayrı koroya yayılmış üyeleri var: “Boğaziçi”, “Caz”, “Gençlik”, “MAGMA”, “Performans” ve “Oda” koroları. Masis anlatıyor:


     “Her koronun kendi dinamiğine uygun, kendi ses rengine ve kapasitesine göre eser seçilir. Örneğin ‘Boğaziçi Caz Korosu’ dini, dünyevi eserleri seslendirecek kapasitede. Spiritüellerden caza kadar dağarcığı var. İnsan sesiyle müzik yaparken çalgısının O’nun bedeninde olduğunu unutmamak gerekir. Karşınızdaki sanatçı orkestra elemanı gibi değildir. İyi bir koro şefinin çok kulağı, çok duygusu, çok gözü olmalıdır. Bir radar gibi! İyi bir koronun en büyük özelliği de çok büyük bir aile olabilmesidir. Tarih boyunca kavganın, savaşın, bunalımların ortamında insanlar koro müziğinin birleştiriciliğine sığınmışlardır.”



     Cumhuriyet Gazetesi - 01.05.2019, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5788359
Online Ziyaretçi Sayısı:34
Bugünlük Ziyaret :640

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.