09.12.2018 / Tan Sağtürk - Hepimiz Birimiz, Birimiz Hepimiz İçin

Bu Eserler İçin Daha Büyük Sahneler Gerekiyor


     “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin” sözü Alexandre Dumas’nın başyapıtı “Üç Silahşörler” adlı eserinden. Bugün bile kaybetmemek için korumaya çalıştığımız evrensel ifade biçimi. Omuz omuza vermek, sırtını kollamak… Bir babanın çocuğuna verdiği öğüt gibi: “Hiçbirimiz ben olamayız, biz olmalıyız. Bizler sosyal varlıklarız.”


 

     Alexandre Dumas’nın değerli eseri “Üç Silahşor” adıyla ve Armağan Davran ve Volkan Ersoy’un koreografisiyle “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde sahnelendi. İki ayrı koreograf olarak aynı eserin üretiminde bulundular. “Üç Silahşor” bu iki koreografımızın bir araya gelerek oluşturdukları tek eser değil. 2011’de “Notre Dame’ın Kamburu”, “Uyuyan Güzel”, 2012’de “V. Murad”, 2014’te “Piri Reis”, 2015’te “Ateş Kuşu”, “Danzon”, “Kuğu Gölü”, 2016’da “Romeo Juliet” ve “Dört Mevsim” adlı eserleri yine ikisi hazırladılar.


 

     Birlikte Yaratmak


 

     Eserleri çift koreograf olarak hazırlamak çeşitli komplikasyonları da beraberinde getirebilir. Kolaylıklarından çok zorlukları olabilir. Fikir çatışmaları yaşanabilir.


 

     Çocuk yaşlardan itibaren seyirci alkışıyla tanışmış, bale eğitim stüdyolarında büyük aynalarda kendilerini seyrederek yıllarını geçirmiş ve en önemlisi böylesine ayrıcalıklı bir sanatı yapabilme olanağına kavuşmuş sanatçıların birlikte yaratım sürecinde çalışmaları göründüğü kadar kolay değildir. Mesleğimizin bize kattığı tecrübe ve bugün bulmakta zorluk çektiğimiz tevazu bir araya gelebilirse ancak böylesine başarılı işler ortaya çıkabilir.


 

     Bu Eserler Daha Büyük Sahneleri Hak Ediyor


 

     Opera dünyasına çok sayıda eser kazandıran Giuseppe Verdi ile edebiyat dünyasına önemli romanlar veren Alexandre Dumas, 19. yüzyılın iki ünlü sanatçısı. Orta Çağ’da geçmiş ve dönemi çok etkilemiş olayları, eserlerine konu olarak seçmeleri ortak noktaları. Bu nedenle, Dumas’nın “Üç Silahşörler” adlı romanını, aynı isimle baleye uyarlamak için Verdi’nin yapıtlarından yola çıkılmış. Birçok eserinden alıntılar yapılarak bir bütün oluşturulmuş. Bazı bölümler için Verdi’nin orkestrasyon stiline bağlı kalınarak ek müzikler bestelenmiş. Türk bale tarihinde ilk kez uygulanan bu çalışmayı en son “Devlet Opera ve Balemiz”in büyük eseri “Troya”dan tanıdığımız Şef Bujor Hoinic gerçekleştirdi.


 

     Eserin ana karakterleri olan “D’Artagnan” rolündeki Erhan Güzel ve “Constance” rolündeki Büşra Ay kotarılması kolay olmayan ikili dansları (pas de deux) ustalıkla sergilediler. Teknik kalitelerinin yanı sıra enerjileri ile eserin gerektirdiği mizah anlayışını seyirciye geçirebildiler.


 

     Üç silahşor; Batur Büklü “Athos”, Murat Oliver Spence “Porthos” ve M. Nuri Arkan “Aramis” rolünde hikayenin karakterlerine büründüler. “Athos”un yaşadığı derin melankoliyi, “Aramis”in romantizme olan sonsuz bağlılığını, “Porthos”un cesur bir savaşçı ve arkadaşları için gerçek bir dost olmasının yanı sıra rahat yaşama, modaya ve dünyevi görünüme fazlasıyla önem veren bir karakteri canlandırmasını bu sanatçı dostlarım başarıyla sağladılar.


 

     “Lord Buckingham” rolündeki Olcay Tunçeli ve “Milady” rolündeki Melike Koper’den de söz etmemek olmaz. İkisi de eserde “kötü” karakterleri canlandırıyorlar. Ancak antipatik karakterler olarak karşımıza çıkmıyorlar. Sanatçı maharetleriyle seyircinin kendileriyle empati kurmasına olanak sağlayan bir oyun sergiliyorlar.


 

     Bale gösterisinin sonunda onlar gibi aklımızda iz bırakmış iki karakter daha var. “Kral XIII.Louis” rolünde Alkış Peker, “Rochefort”un adamlarından Berk Sarıbay. İkisi de eserin güldüren yüzleri. Nice karakter oyuncularına taş çıkarırlar laf aramızda.


 

     “İstanbul Devlet Balemiz”in başarılı sanatçı kadrosu teknik ekibi ve emeği geçen herkesi kutluyorum.


 

     Kurumlarımızın itici gücü sevgili dostum Murat Karahan’ı opera ve bale bölümlerine ayrıcalık yapmadan yönetimin başında olduğu ve başarıyla temsil ettiği için tebrik ediyorum.


 

     Edebi bir tür olarak “Üç Silahşörler”, şövalyeliğin tüm gereksinimlerini karşılayan karakterlerin Alexandre Dumas’nın kalemiyle hayat bulduğu tarihi bir romanın yanı sıra serileşmiş bir roman ve bir macera romanı olarak da düşünülür ve dostluğun önemi ele alındığında gerçek anlamda bir baş yapıt olarak evrensel başarısıyla ölümsüzlüğüne kavuşmuştur. Eserin kitapçığından aldığım bu son cümlenin dostlukla ilgili bölümünün “Devlet Opera ve Balemiz” ve tüm sanat kurumlarımızda baki kalması ve daha büyük sahneleri hak eden bu tür eserlerin artması dileğimle…



     Hürriyet Gazetesi - 09.12.2018, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5798638
Online Ziyaretçi Sayısı:25
Bugünlük Ziyaret :1260

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.