Mine G. Kırıkkanat - Gençliğin Barış Senfonisi

     Demokrasi, her şeyden önce ifade ve bilgilenme özgürlüğüdür. Bu özgürlüğün sivil iskarpinler tarafından çiğnenmesiyle, asker çizmesi altında ezilmesi sonucu değiştirmez. Demokrasinin tümden ya da kısmen budanması, koyu ya da açık, ama “istibdat” demektir.

     “Frankist Türkiye” başlıklı dünkü yazım, Türkiye’de AKP’nin ucu sivri iskarpinleri altında ezilen ifade ve bilgilenme özgürlüğünün, yarım yüzyıl önce General Franco’nun asker çizmeleri altında ezilen İspanya kadar yamyassı edildiğini konu ediyordu.

     Çağımızda, ifade ve bilgilenme özgürlüğünün küresel tanımı, internetin ta kendisi. AKP’nin Türkiye’ye atlattığı çağın, şimdiki zamanda demokratik bir eşdeğeri yok. Dolayısıyla çağ atlandıysa, ancak geriye doğru atlanmış olabilir: Çünkü çağdaş dünyada “youtube” ve “google” gibi internet sitelerini kapatan ülkelerin istisnasız hepsi, komünist Çin, şeriatçı İran ve şeriatçı Pakistan gibi totaliter rejim ülkeleri.

     Üstelik AKP iktidarı, Türkiye’de demokrasinin bir numaralı özgürlüğünü internet üstünden kısıtlamakla kalmıyor, ifade ve bilgilenmeyi tıpkı Çin, İran ve Pakistan gibi “tek tip” bir zihniyete hazırlıyor:

     “AKP Bakanlar Kurulu”, 14 Mayıs 2010 tarihli “Resmi Gazete”de yayınlanan bir kararla, örgün eğitim kurumlarında, yani anaokulundan üniversiteye Arapça eğitim ve öğretimine onay verdi.

     Diyeceksiniz ki, Türk okullarında İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca falan da öğreniliyor, niye Arapça eğitimi olmasın? Vallahi, bence de bir sakıncası yok. Türk çocukları bilim ve teknolojide Arapça’nın bir yararını görmezler, ama ticarette yararlanırlar bir, ezberletilen duaların anlamını öğrenirler, iyi olur, iki.

     Ne var ki Türkiye’de önce Kürtçe, sonra Arapça’ya yapılan açılım ve tanınan “ifade özgürlüğü”, nedense bu ülkenin Arapların hiç olmadığı kadar ve Türklerden de Kürtlerden de kadim sahipleri, Ermenilerin diline tanınmıyor: AKP iktidarının “TRT”si, Hayko’nun hepimizin en az bir dörtlüğünü ezbere bildiği “Buruk Acı” şarkısını, oğlu Alex’in Ermenice seslendirmesini yasakladı. Hayko’nun 1980’li yıllarda Ermenice yazıp söylediği şarkı, 2010 yılında “TRT”den yayınlanamıyor! Ama aynı “TRT”, Kürtçe ve Arapça yayın yapıyor...

     Başka bir deyişle AKP’nin “TRT”sinde Kürtçe ve Arapça “ifade özgürlüğü” var, Ermenice yok; asıl, öz, anadilimiz Türkçe ifade özgürlüğü ise, zaten Maliye Bakanlığı’nın kestiği vergi cezası kadar!

     ***

     Kimine uzun, kimine kısa özgürlükler biçen bu yönetim biçimi, kimine uzun, kimine kısa istibdattan başka bir şey değildir, demokrasi hiç değildir.

     Çünkü demokrasi, herkesin hakkını gereken yerde kullanıp, görevini gereken zamanda yaptığı bir barış orkestrasyonudur. Neyse ki ülkemizde, yönetimde olmasa da yönetilenler arasında demokrasiye inananlar var ve güçleri yettiğince gerek toplumsal, gerekse toplumlararası barışa katkıda bulunmaya çalışıyorlar:

     Türkiye ve Ermenistan’dan 65 genç müzisyen, bir “Gençlik Senfoni Orkestrası”nda bir araya geldi, şefleri Cem Mansur ve Nvart Andreassian yönetiminde iki ülke bestecilerinin eserlerinden oluşan bir dizi konser veriyorlar. Dün “Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi”ndeydiler, 15 Temmuz’da “Büyükada Meydanı”nda, 16 Temmuz’da ise “İstanbul Cemal Reşit Rey Salonu”nda konserleri var.

     Şef Cem Mansur, “Bir orkestra barış getirebilir mi?” sorusuna, “Tabii ki hayır. Ama orkestra, sonuçta anlaşmak amacıyla bir araya gelen tek topluluk. Ermenistan’la futbol diplomasisi yapıldı. Bu da güzel, ama sporda yine de kazanan ve kaybeden var. Oysa müzikte herkes kazanıyor” diyor. Ve devam ediyor:

     “Aynı sehpada Beethoven çalmış iki kişinin birbirine silah çekmesi düşünülemez. Müzik, bizi ayıranların ön planda olduğu bir tartışma sürecinde, bizi birleştiren ögedir, elbette tek başına barış getirmez, ama barışın kaçınılmaz yazgımız olduğu kültürünü aşılar.”

     Eğer bir gelecek varsa, o gelecek gençlik ve çok sesliliğe yatkın, alışkın bir kültürden geçiyor, sevgili okurlar. İşte tam da bu yüzden, aynı orkestrada zamanı ve yeri gelince gereken sesi veren genç müzisyenler, bence en öğretici “barış” adımını atıyorlar.

     Gazete Vatan – 14.07.2010, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5781203
Online Ziyaretçi Sayısı:12
Bugünlük Ziyaret :696

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.