25.10.2020 / Onur Caymaz - Güzelin Ölümü ya da Nuri Bilge


     Dostoyevski’den, Çehov’dan sık alıntı yaptığı için Nuri Bilge’nin özgün olmadığı söylenir bir de. “Bir Zamanlar Anadolu”da, Çehov’un “Perpetuum Mobile” hikayesidir mesela, otopsiye giden savcıyla doktor. Ancak Nuri Bilge hikayelerin her yerde olduğunu, hayatta öylece durmadığını bilir.


 

     Büyük usta Godard, “Prenom Carmen” adlı filminde Rilke’nin “Duino Ağıtları”ndan bir cümle sunar bize: “Güzellik, katlanabileceğimiz dehşetin başlangıcıdır.” Güzelle karşılaşmanın karanlık gücü, zorluğudur bu. Zira güzel ölümlüdür. Ölür... Daha güzel olansa dehşetlidir, çünkü daha güzel de ölecektir.


 

     Nuri Bilge’nin “Ahlat Ağacı”nda Hatice (Hazar Ergüçlü) ne güzeldir. Filmde o sahnede ağacın yaprakları, günışığı doldurur her yeri. Başındaki örtüyü, kahramanımız Sinan’ın (Doğu Demirkol) yanında, bir kuytuda açar. Tuhaf bakar genç adam. Öpüşürlerken yönetmen aşk kadar sinemanın da imkanlarını sunar. Sanatın, büyü sanatı olduğunu üç saatlik filmde onbeş dakika görünen hanımefendiyle tekrarlar. Güzelliğin ölümünü... Hele taşrada, zaman ve mekanın karıştığı yerde.


 

     Bir Çehov hikayesinden çıkmıştır sanki her şey, sadece Rus değildirler. Bizden, bizimdir artık her şey. “Hep siz mi gideceksiniz bu lanet yerden,” der kız, büyük şehirden dönen üniversiteli Sinan’a; “Biraz da biz gidelim...” Öylece bakar Sinan. Gitmek, gidememek, her ikisi de sonsuza dek. Doğduğu yerde ölmesi insanın. Dünya ne büyük oysa, der kız, ışıklı vitrinler, büyük rüzgarlar, ne çok şey... Bu köydeyse sonuna kadar açılmış televizyon sesleriyle kimi zaman hayatı cehennem olmuş aileler, karlı pencereler, sobalı odalar, gıcırdayan kapılar, soğuk hol, kör geçit, eski dolaplı çekyat... Güzel ölür ama çirkinin varlığı bitimsizdir. Güzel sonunda değişir, çirkin hiç değişmeyecektir…


 

     Önceleri estetik dışında derdi olmayan bir yönetmen gibi gelirdi bana Nuri Bilge. Haksızlık etmişim. Hele son iki üç filmi... Hele “Ahlat Ağacı”… Burada üç kez iple başlayan sahne var. Her seferinde kamera yukarıdan aşağı ipin ucuna doğru inerek bir önceki sahnede kimi görüldüyse intihar etti herhalde diye düşündürtüyor. Ölüm ne yakın, hele taşrada. Filmin sonunda yine ip... Üç kez uyanan beklenti. Bu kez yine kandıracak sanırken Sinan’ın kuyunun ağzında (filmdeki müthiş metafor), ipte asılı görüntüsü! Bunu birçok izlemeci rüya diye yorumlamış. Nuri Bilge bize rüya sunmuyor. İki ayrı gerçekle bitiriyor filmi “yazar.” Yazar diyorum zira roman gibi işlediği yapıtında çoğu çağdaş romancının kalemle yapamadığını kamerayla yapıyor yönetmen. Zaten filmdeki meşhur taşra yazarı ne diyordu: “Hayatta tek gerçek yok!”


 

     Filmin ikinci sonunda İdris öğretmen (Murat Cemcir) uyanıp oğlu Sinan’ın intihar etmediğini, kuyuda çalıştığını görür. Oradan bir türlü su çıkmadığı için köylünün gözünde haksızdır, deli yerine konmuştur. Bu kez oğlu da onunla aynı mücadelede içindedir. Ama Sinan, kuyuda aynı zamanda kendi içini de kazmaktadır. Kahvede imam ne demişti genç adama: “Özgür iradeyi o kadar özgür sanma, onun ipiyle kuyuya inilir mi?” İşte, o iple inmiştir yerin altına.


 

     Günümüzde sıklıkla sanatçının toplumdan uzak olduğu vurgusu yapılır. Tembelliğimizin bahanesidir bu. Öyle ya! Nuri Bilge ne çok gencin dramını anlatıyor filminde. Bunca kanayan yarayı söyleyen “Ahlat Ağacı” neden büyük ilgi görmedi öyleyse? Kimse enine boyuna konuşmadı. Hiçbir “Netflix” dizisini kaçırmayan “okumuş” çevreler bile heyecanlanmadı. Bir hissizlik, donukluk. Aslında bu, fakirin “merkezdeki taşralı” dediği insan kitlesinin donukluğuydu. Filmdeki insanların da onlardan farkı yoktu. Tanpınar olsa sükut suikastı derdi. Her güzellikten intikam almak. Oysa bir şey sönüp gider ara yerde, bir şey yıkılır: Uzak kasabalarda, yurtlarda, soğuk evlerinde atama bekleyenler, kahvelerde, üçüncü lig maçlarında enkaz altında debelenenler. Bu insanların dostu arkadaşı da yok hem. O işler de paraya, imkana bakıyor çünkü. Çünkü bu kimsesizlerin en yakınındakiler bile her şeyi bilmekte, emin her şeyden. Heyecan yok hiçbirinde, şaşkınlık, tutku yok. Kuru dalları ahlat ağacının, çatlar böylece.


 

     Ahlatın meyvesi yerine elmadan çöplenen (ki Bilge’nin elma sevdası bitmez, bilmenin başlangıcıdır elma) imamla sohbet sırasında geçen Yunus Emre şiirinde de var ağaç: “Er sırrıdır sırrın senin, er yeridir yerin senin / ne yerdedir yerin senin sana sorarım ey ağaç...” İmamın aldığı motor, bizi “Kış Uykusu”ndaki Aydın’a (isme dikkat) “bir motorun da mı yok” diyen köylüye gönderir. Nuri Bilge, tüm ustalardaki gibi yapıtının içinde evren inşa eder. Filmin imamla sohbet bölümleri bilindik bir klişeyi de altüst edecektir. “Yeni Sinema”da Tülay Dikenoğlu yakalamış, ekleyeyim: “Vurun Kahpeye” (Adıvar) ve “Yeşil Gece” (Güntekin)’den beri “imam-öğretmen” ikiliği vardır bizde. İdris öğretmenin temsil ettiği ilerici değerler bu kez sıfırdır, Sinan’ın babası düşmüş bir adamdır. İmamsa yükselerek girer filme. Motoru bile vardır. Öğretmen, imama yenilmiştir. İmam da riyakardır ama toplumun kişiyi var ettiği riya ve kar ölçülerini taşıdığından saygındır. Bir de Sinan’ın kitabını neden sadece babası okudu diye soranlar var. Çünkü Sinan da o kitabı sadece babasına yazmıştır. Babalar ve oğulların ağrısıdır bu, bilen bilir.


 

     Dostoyevski’den, Çehov’dan sık alıntı yaptığı için Nuri Bilge’nin özgün olmadığı söylenir bir de. “Bir Zamanlar Anadolu”da, Çehov’un “Perpetuum Mobile” hikayesidir mesela, otopsiye giden savcıyla doktor. Ancak Nuri Bilge hikayelerin her yerde olduğunu, hayatta öylece durmadığını bilir. Böyle bir konu için Rusya’ya gitmek gerekmez. Hikayeler nerede midir? Çık sokağa, kahveye geç, yan masayı dinlemeye başla. Gerisi gelir.


 

     İnsan en yakınındaki hayatı yaşamak zorunda mı diye sordu bana en çok “Ahlat Ağacı”; aslında başlangıçtan bugüne dek Nuri Bilge’nin bu soruyu sorduğu açık değil midir? Sanat zaten, biraz da bu sorunun cevabı içindir…



     Aydınlık Gazetesi - 25.10.2020, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5769876
Online Ziyaretçi Sayısı:40
Bugünlük Ziyaret :981

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.