15.01.2021 / Can Ataklı - Can Merhaba, Ben Neşe Karaböcek


     “Can merhaba, ben Neşe Karaböcek!”


 

     Yılbaşından hemen sonraydı.


 

     Evdeydim, telefon çaldı.


 

     Ekranda Tevfik Yener adı belirdi.


 

     Hemen açtım ve “Efendim Tevfik Abi” dedim.


 

     “Can merhaba” dedi bir kadın sesi, “İyi yıllar, ben Neşe Karaböcek.”


 

     Dondum kaldım. Ekranda Tevfik Yener yazmasa biri “kötü şaka yapıyor” sanacağım.


 

     “Ne o çok şaşırdın değil mi, seni öteki dünyadan arıyorum” dedi o ses ve bir kahkaha attı.


 

     Sonra da ekledi; “Dur, dur sana Tevfik’i veriyorum.”


 

     Şimdi geriye sarayım biraz…


 

     Aralık ayının başlarıydı galiba. “Tele1”deki programımda konuşurken söz toplum ahlakına geldi.


 

     O sırada aklıma gelen Amerika örneğini anlattım.


 

     Uzun yıllar önce Amerika’ya yapılan bir resmi geziye katılmıştım.


 

     “Günaydın Gazetesi”nden çok sevdiğim büyüğüm Tevfik Yener, o sırada eşi ses sanatçısı Neşe Karaböcek ile birlikte New York’ta yaşıyordu.


 

     Bir günlüğüne heyetten ayrılıp New York’a gitmiştim.


 

     Tevfik Ağabey ve Neşe Karaböcek’le çok güzel bir akşam geçirmiştik.


 

     Programda Tevfik Yener’in anlattığı bir ahlaki davranışı izleyicilerle paylaşmıştım.


 

     Tevfik Yener’in oturduğu ev New York’a biraz uzaktı, bu nedenle treni kullanıyorlardı.


 

     Tren bilet fiyatları mesafeye göre alınıyormuş. Normalde kondüktörler bilet kontrolü yaparmış ancak Tevfik Yener hiç kondüktöre rastlamamış.


 

     Bir gün trende birlikte olduğu Amerikalı bir arkadaşına, “Hiç kontrol yok, insanlar en ucuz bileti alıp en uzağa kadar gitmezler mi?” diye sormuş.


 

     Amerikalı da hayret içinde “Neden öyle bir şey yapsınlar ki?” cevabını vermiş.


 

     Bunu anlatmıştım programda ve “Önemli olan toplumsal ahlak, denetim olmayınca her türlü hileye başvurmak medeni toplumlarda olmuyor” demiştim.


 

     Şimdi yakın geçmişe gidelim.


 

     Korona nedeniyle hastanede yattığım sırada internette gördüğüm bir habere çok üzülmüştüm. Haber Neşe Karaböcek’in öldüğünü bildiriyordu.


 

     Cenazeye gitmem mümkün değil, telefon da edemedim Tevfik ağabeye, içimde kaldı.


 

     İşte o programda Neşe Karaböcek’ten söz edince “Çok üzgünüm, ne yazık ki Neşe Karaböcek’i kaybetmişiz ben hastanedeyken. Nasıl üzüldüğümü tarif edemem, Türkiye çok önemli bir sanatçısını daha kaybetti” dedim.


 

     Bir küçük detay daha…


 

     Bu konuşmamdan birkaç gün sonra Tevfik Yener aradı. Telefonun rehberindeki pek çok ismin silindiğini, benim numaramı da bir eski arkadaşımızdan aldığını, beni zaman zaman izlediğini, okuduğunu ve gurur duyduğunu söyledi.


 

     Ben de biraz mahcup biçimde “Tevfik Abi ne olur kusura bakma, gelemedim, hastanedeydim, çok üzüldüm, ne diyelim Allah’ın takdiri” gibi düzensiz, anlamsız şeyler söyledim.


 

     Tevfik ağabey de “Olur mu Cancığım, bilmiyor muyum durumunu, hiç dert etme. Ne yapalım hayat böyle bir şey işte” dedi sanki.


 

     Gelelim sadede.


 

     Meğer Neşe Karaböcek ölmemiş, bir internet magazin sitesi böyle bir haber uçurmuş, aile hemen düzeltmiş ama ne var ki ben hastanede bunu görmemişim.


 

     Ben Tevfik Ağabey’e kendimce başsağlığı dilerken, o da hayli zamandır aramadığım için bir nevi özür dilediğimi sanıyormuş.


 

     İşte “Merhaba Can, iyi yıllar ben Neşe Karaböcek” sözünü duyunca bunun için dondum kaldım.


 

     Tesellim şu; “Bir kişi için ölmeden öldü haberi duyulursa o kişi çok daha uzun yaşarmış.”


 

     …………………………………



     Korkusuz Gazetesi - 15.01.2021, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5801560
Online Ziyaretçi Sayısı:26
Bugünlük Ziyaret :953

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.