29.08.2010 / Kanat Atkaya - Açtırma Turnuvayı, Söyletme Kötüyü

     İtiraf ediyorum, “Dünya Basketbol Şampiyonası” açılış töreninin sonlarına doğru salona Truva atı da girince umutlandım: “Hah! Haydi bakayım, şimdi bunun içinden bir grup iyi kalpli insan inecek ve ‘Dağılın, yeterin! Bitsin bu insafsız tören’ diye dansçıları kovalayacak...”

     Nedir bizim bu açılış görgüsüzlüğümüz, vizyonsuzluğumuz, beceriksizliğimiz?
Eskiden memlekete ulaşan ilk turist kafilesini karşılamaya çayda çıra ekibi, kılıç kalkan ekibi gelirdi; şimdi onun yerine -demodelikler ötesi- “Lords of the Dance” sosuna bulanmış versiyonu “Anadolu Ateşi”ni dayıyoruz.

     * * *

     Cuma akşamı yapılan “2010 Dünya Basketbol Şampiyonası” açılışını ağlanacak halimize gülerek seyrettim.

     Haydi biz bize olsak mesele yok; her türlü acının tiryakisi olmuşuz.

     Ama bu beceriksizlikler komedyasını bütün dünyaya da canlı olarak sunduk.

     Açılış töreninin “harikulade bir seyirlik”, televizyona yönelik muhteşem bir görsel şov olması için elimizden geleni yaptık!

     Müslüm Baba, bütün dünya listelerini sallayan ve yüksek Türk kültür/sanat ortamını bir ayna gibi yansıtan “Paramparça”yı söyledi mesela.

     Eminim Fildişi Sahili’nden Teksas’a, Londra’dan Pekin banliyölerine kadar bütün coğrafyalarda onmilyonlarca dünya vatandaşı ekran karşısında şarkıya titreyerek eşlik etmiştir.

     Basketbolun yüksek enerjisini, dinamizmini Sezen Aksu’nun şarkılarıyla yansıttık sonra.

     Kardeşim, Sezen’in şarkılarıyla biz aşık oluruz, ayrılık acısı çekeriz, sabah fırından aldığımız sıcacık ekmeğin kenarını “Şinanay” söyleyerek kemiririz, kendisini çok severiz de...

     Eeee? Haydi bir de Haris Abla aracılığıyla Yunanistan’a defne yaprağını dalıyla uzatmış olduk.

     Başka?

     Sezen söylesin biz dinleyelim, tamam. Sezen detone olsun, önemli değil bizi o da bozmaz.

     Ama başka kime ne?
Sezen, “Yanarım”ı bitirmiş; sunucu Tülin Şahin, “Çılgınca dans ediyor muyuz ey dünyalılar, Marslılar; Vaov yeeeea!” havasında anons yapıyor.

     Hayır mükemmel diyetlerin insanı “Civaslı Sindi”, oynamıyoruz; şarkı hislerimizi isyana sevk etti, ramazan günü evde açacak büyük rakı arıyoruz!

     Tövbe, tövbe, cık, cık, cık!

     * * *

     Esas bomba tabii ki, devlet büyüklerimizin “Süpor” temalı nutukları.

     Hele “spordan sorumlu” Devlet Bakanı Faruk Özak’ın, Platini’ye inceden ekleştirmelerle süslediği o konuşmadan sonra, dünya spor kamuoyu ayaklanmıştır.

     Haklılığımızı bütün dünyaya anlayabilecekleri bir dille ve “Ayıp ettin Şemsettin, vidaları gevşettin” tarzı sağlam argümanlarla anlattı, artık sırtımız yere gelmez.

     Bir Britanyalı, bir Japon, bir Fransız “Yok babacım, böyle kelek atılmaz. Yakıcam kendimi Platini’yi protesto için” diye bidona sarılırsa şaşırmayın; söndürmeye çalışın garibi.

     “Anadolu Ateşi”ne daha fazla dokunmayacağım. Çağırınca geliyorlar zaten. Baraj açılışından park düzenleme çalışmalarının nihayete erdirilmesine kadar her yerde dans edebilecek genişlikte bir konsepte sahipler.

     Bize gına gelmiş ne gam; millet temsili “Truva Harbi” deneyimi yaşamış oldu işte. Bana da hiç yaranılmıyor ha!

     Organizasyonun finali bir başka zirveydi.

     Kıraç sahneye çıktı, ama içinde kendi sesi bulunmayan bir şarkı söyledi.

     Çünkü şarkının farklı versiyonunu dayamışlardı playback’ten...

     Namımız yürüdü, tebrik ederim!

     2 Saatte Bayılırsın Diyordum, Özkök 6 Saat Wagner Dinlemiş

     Gitmeden önce planından bahsetti Ertuğrul Özkök: “New York dönüşü Berlin’de Kai Diekmann’la 6 saatlik Wagner deneyimi yaşayacağız.”

     “Ateşini ölçtürdün mü, tansiyon ne alemde, kendinde misin?” gibi sorularla silkelemeye çalıştım, kendinden emin numarası yaptı.

     Bunun üstüne parmağımla masaya anlamsız bir çizgi çekerek “Bak buraya yazıyorum, 2 saatte bayılırsın. Parsifal’in fazlası bünyeye zarar. Rock festivali mi bu?”

     “Görüşürüz” dedi.

     Döndü görüştük. “Günaydın Avatar” diye aradım dün sabah, “Tamamlayabildiniz mi maratonu?”

     Tamamlamışlar. “Fotoğraflarla filan belgeledim. Smokinleri çekip gittik, müthiş bir konserdi. 6 saat sürdü. İki tane yarımşar saatlik su/yemek/ihtiyaç molası verildi. Harikaydı, harika!”

     O zaman boynumun borcudur; 2 saatte bayılsaydı bu köşede fena dalga geçecektim, şimdi mecburen takdir ettiğimi söylüyorum.

     Çetin ceviz çıktı!

     Hürriyet Gazetesi – 29.08.2010, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5764360
Online Ziyaretçi Sayısı:16
Bugünlük Ziyaret :70

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.