Kasım 1994 / Ali Doğan Sinangil - Bir Misyon, Bir Sanatçı

     Çağımız, insanların pek mutlu olduğu bir çağ değil. Bütün teknik ve ekonomik gelişmelere, bütün kültürel ve sosyal yeniliklere rağmen, üstünde yaşadığımız dünyayı cennet haline getirmeyi bir türlü başaramıyoruz. Bir sürü harpler, iç çekişmeler, siyasi entrikalar, ekonomik krizler, yoksulluklar, hastalıklar, sosyal patlamalar olurken milletlerin birbirleri üzerinde kültürel ve siyasal egemenlikler ve baskılar kurma tutkusu bitmiyor. Böyle bir ortamda kültürünü kollamayan, desteklemeyen, kültür adamlarını önemsemeyen, onları kendi başına mücadele çabası girdabında bırakan milletler sonunda ezilenler arasına girmektedirler. Ne yazık ki yurdumuzda da yönetici odaklarının kültür ve sanat adamlarına bakış açısı, ilgilenmesi pek iç açıcı görünmemektedir. Bugün yaratılmakta olan kültür ve sanat eserleri onların ufku dışında kalmaktadır. Böylece milletin kaderi esen rüzgarlara bırakılmış oluyor. Neyse ki yurdumuzda bu mücadeleyi bireysel de olsa bırakmayan, bir ömür boyu sürdüren insanlarımız var. Bir çeşit mücahitlik olarak niteleyebileceğimiz bu işlevi müzik alanında yapanların ön safında sayın Prof. Hikmet Şimşek’i anmadan geçemeyiz. Dergimizin bu sayısıyla 40.ıncı sanat yılını kutlamakta olduğumuz sayın Prof. Hikmet Şimşek’i, çağdaş ve evrensel Türk müziğinin gerek yurt içinde, gerek yurt dışında, yerkürenin her tarafında tanıtılması için yapmakta olduğu mücadeleyi saygı ve takdirle anmak isterim.

     Müzik tek başına yapılan bir sanat değildir. Her ne kadar besteci eserini yazarken yalnızdır, ama iş kağıt üzerindeki notalarla bitmiyor. Bunların seslendirilmesi, başka insanlara duyurulması, iyi bir yorumla besteci, icracı ve dinleyici arasında bir bütünleşme olması gerekiyor. Bu bütünleşmeden dolayı müzik olayında sanki semavi bir yön sezmek mümkündür. Böyle müziği olan, böyle müzik yazan bestecileri olan milletlerin saygınlığını düşünün. Bunlar kendiliğinden olmuyor. Bitmez tükenmez gayret, kollektif çalışma, teşvikler ve herşeyden önce sanata inanç.

     Tarih boyunca dünyanın her tarafında yetimiş, yetişmekte olan, bugünlere kadar değerlerini korumuş ve mensup oldukları milletlere şeref katmış besteciler arasına niçin Türk bestecileri de katılmasın? Bu soruyu inançla kendine soran Hikmet hoca kendini büyük bir misyonun, büyük ve yorucu, fakat heyecan verici bir mücadelenin içinde buldu. Herhalde bu kırk yılın çok uzun bir bölümünde Türk eserlerini dünyanın dört bir bucağında tanıtmak, sevdirmek için verdiği konserler, çeşitli orkestraları yöneterek doldurduğu plaklar, CD’ler saymakla bitmeyecek gibidir. Bundan sonra da yenileri olacaktır. Kendisinin bu emeğini takdirle anarken bu mücadeleye girenlerin de yurdumuzda pek fazla olmadığını acı da olsa söylemek durumundayız. Öyle sanıyorum ki bir Türk eserini yurt dışında çaldırırken yurt içindekinden daha az zorluklarla karşılaşmaktadır. Çağdaş ve evrensel Türk müziğinin yaratılması, tanıtılması, yayılması için inanç, ihtiras ve heyecanla didinen, mücadele eden insanlara örnek olarak göstereceğimiz sayın Hikmet Şimşek’i daha uzun yıllar çok zor olan bu mücadelesinde kutlamak isteriz.

     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 33. Yıl, 251. Sayı ile Kasım 1994 tarihinde basılan nüshasından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789100
Online Ziyaretçi Sayısı:17
Bugünlük Ziyaret :768

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.