13.01.2009 / Haşmet Altınölçek - Müzik ve Şiddet İlişkisine Genel Bir Bakış


     İnsanlar arasındaki iletişimde ortak bir dil ve güç olan müzik sanatı, kendine özgü dili, yapısı ve anlatım öğeleriyle insanların duygularına yaklaşabilme, hissedebilme ve iletişim kurabilmelerinde önemli bir araçtır. Bu sebeple besteciler, kendi duygu ve düşüncelerini tasarlayıp belli müziksel kurallar çerçevesinde neşeyi, kederi, hüznü, heyecanı, insan ruhunda yankılar uyandıran doğa olaylarını, insan ruhunun türlü yönlerini eserlerinde belirtmektedirler. Dolayısıyla müzik, insanın duygusal davranışlarını etkilemekte ve bir takım duygular hissetmesini sağlamaktadır. Müziğin soyut bir sanat olması sebebiyle, herkese başka türlü bir heyecan verdiği söylenebilir. Her insan dinlediği müziği kendi ruhi durumuna göre anlamlandırır. Bir anlamda müzik, insanın psikolojik durumuna cevap veren bir gereksinim olmaktadır (Altınölçek, 2001, 1).

     İnsan, bir müzik dinlerken hem duyduğu ahenge hem de bu müziğin sözlerinin uyandırdığı düşüncelere kendini tamamen bırakır. Bilindiği gibi, sözlü müzik eserlerinde ağırlık kazanmış olan sözler, düşünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran öğeler olup, müziğin insan üzerinde yarattığı etkinin güçlenmesine katkıda bulunurlar. Bu sebeple kişilerin yaradılışlarını, özelliklerini, ilişkilerini, tepkilerini sergilemekte sözün payı önemli olmaktadır. Dolayısıyla dinlenilen müziğin sözlerindeki düşünsel etkiler, insanlarda bir takım psikolojik uyarılar yaratmaktadır. Bu da, müzikten etkilenimler ile bunlara gösterilen tepkiler bağlamındadır.

     İnsanlar, güzel duygular hissettiren müziklerden etkilendiği gibi, güzel duygular hissettirmeyen müziklerin melodisinden ritminden, icrasından ve özellikle sözlerinden de psikolojik olarak etkilenmektedir. Bu etkilenme, ilk aşamada insanda psikolojik olarak bir gerilim oluşturabilir.

     İnsan davranışlarındaki değişiklik, bir tinsel durumdan başka bir tinsel duruma geçiştir. Bilindiği gibi müzik, doğrudan doğruya insanın duyum ve bilinçle ilgili davranışlarının merkezi olan beynini etkiler. Bu bir fizyolojik etkilenmedir. Fizyolojik ve psikolojik etkilenme için, insanla müzik arasında bağlaşım gerekir. Bağlaşım, müziğin insanı kavramasıyla ve insanın kendini müziğe vermesiyle gerçekleşmektedir. Müziğin insanı kavrayabilmesi, kişinin kendini o müzikte bulmasına bağlıdır. İnsanla müzik arasında bağlaşım olmadan, müziğin fizyolojik ve psikolojik etkisi gerçekleşmez.

     Müziğin insanlar üzerinde güçlü bir etkisinin olduğu yüzyıllar önce bilinmekte olup, askeri, dini, eğlence ve tedavi gibi çeşitli amaçlar için bu etki kullanılmıştır. Dolayısıyla da müzik, tarih süresince faydalı amaçları olan bir sanat dalı olmuştur. Ne yazıktır ki, günümüzde bu durum düşündürücüdür. Müziğin amacı saptırılarak ortaya birçok olumsuz etki yaratan sanatsal değerlerden yoksun ve şiddet içeren ürünler sunulmaktadır. Bu tür müzik ürünleri dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda daha yoğun bir şekilde artmakta olup, büyük ölçüde toplumu da olumsuz yönde etkilemektedir. Ortaya birçok olumsuz etki yaratan sanatsal değerlerden yoksun müzikler sunularak insanların kafaları karıştırılmaktadır.

     Sanatçı, müzik kavramı ve anlayışlarının çok değiştiği ve başka boyutlara geldiği ülkemizde her şey gibi, müziğimizde de değişiklikler görülmektedir. Bir yozlaşma ve kirlenme olarak adlandırılabilecek bu hareketlilikte şiddet öğeleri önemli olmaktadır.

     İnsanla birlikte varlık alanına giren çoğu zaman planlanmış öfke, kin ve bu gibi düşüncelerin bazı hallerde acımasız yaptırımlara yani kaba güce erişmesiyle şiddet doğar. Dolayısıyla sevgi, barış ve diğer soylu duygular kadar, kin, nefret ve şiddeti yaratan, üreten, çoğaltan da insanlardır.

     Şiddet içerikli hoş olmayan sözlerin yer almış olduğu müziklere yapısal olarak bakıldığında, tahrik edici ritimler üzerine kurulmuş olduğunu, melodik yapıdan mahrum, neş’e ve dinamizm hudutlarını aşıp, insanları çılgınlıklara, isyana, saldırganlığa, kabalığa, çaresizliğe ve mutsuzluğa sürükleyebildiğini ve toplumda olumsuz etkiler oluşturabildiğini görmekteyiz. İnsanlar bu tür sözlü müzikleri dinleyip etkilenerek, başkalarına zarar verebildiği gibi, bazen kendi sağlıklarına da zarar verebiliyorlar. Örneğin; geçmiş yıllarda arabesk tür müziklerden çok duygulanıp etkilenen tiner ve bali bağımlısı çocukların kendilerini jiletleyerek vücutlarına zarar verdikleri gibi. Çünkü bu tür müziğin sözleri genelde isyan, çaresizlik üzerine kurgulanmış olması sebebiyle, insanları olumsuz yönde etkileyerek, şiddete yönlendirebilmektedir.

     Bilindiği gibi, müzik yapıtları üzerinde toplumsal imgeler, insan edimleri ve insan ilişkileri vardır. Her dönemdeki ekonomi, siyasi ve sosyal alandaki değişimler, diğer sanat dallarında görüldüğü gibi müzik sanatına da yansımaktadır. Ancak, her yapılan değişimi de güzellik olarak algılamamak gerekir. Bazı hallerde, müzikte değişim adına yapılan uygulamalar, müziğin kirlenmesine sebep olmakta ve bu kirlenme içerisinde şiddet öğelerinin de yoğun olarak yer aldığı görülmektedir. Dolayısıyla da, insanlar hoş olmayan müziklerin melodisinden, ritminden, sözlerinden ve icrasından etkilenerek sinirlenebilir, üzülebilir, mutsuzluğa, umutsuzluğa kapılarak şiddete yönelebilir. Bu tür eserlere bakıldığında, çoğu zaman estetik değerlerden uzaklaşmış olduğu ve sanatın özüne de yakışmayacak şekilde üretilmiş olduğunu görmekteyiz (Altınölçek, 2007, 3).

     Toplumsal bir varlık olan insan, sosyal çevresi ile iletişim için geliştirilen sözcüklere sesler aracılığıyla duygularını, düşüncelerini, deneyimlerini anlatan değişik anlamlar yükleyerek müziğin temel yapısını oluşturmuştur. Bu anlamların diğerleriyle paylaşılmaya başladığı anda müzik toplumsallaşmakta ve ortak bilincin oluşturulabilmesi sağlanabilmektedir.

     Müziğin insanlar üzerindeki gücü, sadece insanları etkilemesi ile kalmaz, bazen toplumu, hükümetin yönetimini, hatta tüm ülkeyi etkileyebilir. Bu bağlamda, tarihin çok gerilerine gidildiğinde, ünlü Çinli filozof olan Konfüçyüs (İ.Ö.551–478) şöyle söz eder: “Müzik devlet kurar, devlet yıkar”. Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi, müziğin devletin gidişatında da etkili olabileceği belirtilmiştir. Bundandır ki, toplumdaki ortak duygu bağının oluşmasında şiddet içeren müziklerden uzak durulması gerekir. Müziğin çok etkili bir iletişim aracı olduğu unutulmamalıdır. Müzik, insan varlığının sürdürme biçiminin bir ürünü olması sebebiyle, üretilen müzik ürünlerinin de nitelikli olmasına özen gösterilmelidir.

     Hiç şüphesiz ki, ülkenin genel kültür yapısında ve buna bağlı olarak sosyal yapının yönlendirilmesinde, medyanın, radyo ve televizyon kurum ve kuruluşlarının önemi çok büyüktür. Ancak medya kuruluşları, istedikleri kişilerin sanatsal bilgi ve performans değerlerini önemsemeden, reyting ve ticari beklentileri uğruna belli yerlere getirebilmekte, istediği müziği, istediği tarzda sanatçıyı yenilik ve farklılık adına toplum önüne çıkarabilmektedir. Müzik, sanat için yapılmak yerine medya için finans kaynağı olmuştur. Yaşadığımız çağın en güçlü dinamiklerinden biri olan medya, ülkeyi yönettiği gibi sanatın yönlenmesi ve kirlenmesinde de etkili bir güç durumuna gelmiştir.  Medya patronları ve müzik yapımcıları toplum yararından çok, kendi yararlarını düşünür ve gözetir olmuşlardır. Onlara göre çok satmak ve bol kazanç elde etmek önemlidir. Halk sanattan anlamaz, o nedenle de kaliteli eserin kazanç şansı yoktur. Bu çerçevede oluşan müzik politikasıyla müzik piyasası patronları, kendilerini devletin müzik politikasının da üzerinde görerek, sanat ve sanatçıyı yok eden bir yapı oluşturmuştur.

     Dünya da olduğu gibi ülkemizde de üretilen bir çok müzik eserlerinde şiddet içeren şarkı sözleri hızla çoğalmakta olup ağza alınamayacak küfürler ve ahlaki değerleri hiçe sayan cinsellik ile ilgili simgeler yer etmeye başlamıştır. Bu tür özellikler taşıyan müziklerin tanıtımı için çekilen kliplerde de bu çirkinliği görmekteyiz. Kültür Bakanlığı ve TRT’nin uyguladığı müzik politikalarının yanlışlığı, özel kanallardaki kalitesizlik ve çirkinlik sebebiyle, müziğin estetik değerlerinden gittikçe uzaklaştığı söylenebilir (Altınölçek, 2006, 3).

     İnsanlara güzel duygular hissettirmeyen şiddet içeren sözlü müziklerin dinleyici kitlesine bakıldığında, genelde milli gelirden kendine düşen payı alamamış, toplumun dışına itilmiş insanlar olduğu görülmektedir. Bu insanlar içlerinde isyan, öfke, kin, kıskançlık gibi duygular beslerler. Dolayısıyla arabesk, hip hop, rap, metal, rock ya da bazı halk ezgilerinde kendilerini buldukları için, bu tarz müzikleri dinleyerek çok çabuk kabullenirler. Müziklerin çok kısa sürede tüketilmesi ise, çağımızın bir getirisidir. Aynı hız insanların hayatının her alanında geçerlidir. Çabuk ve kötü üretip, çabuk tüketme dönemindeyiz. Şarkı sözlerinde artık eskisi gibi sevgi, aşk gibi güzel duyguları hissettiren müziklerden daha ziyade, şiddet ve şiddeti çağrıştıran duygular yer etmeye başlamıştır.

     Son yıllarda orta dereceli okullarda bir çok şiddet olaylarının yaşandığı ve ciddi artışlar meydana geldiği görülmektedir. Bu olaylarda bir çok öğrencinin yaralandığına ve öğrenciler arasında kutuplaşmaların olduğuna dair haberleri yazılı ve görsel olarak medyadan izlemekteyiz. Okullarda yaşanan şiddet olaylarının her geçen gün büyümesi, acil çözüm üretilmediği sürece olayların artarak devam edeceğini işaret etmektedir.  Çocuklar ve gençlerde görülen şiddet olaylarının sebepleri arasında, bazı müzik türlerinde (arabesk, özellikle de rap ve hip- hop türü) görülen şiddet içerikli sözlerin etkili olduğu da söylenebilir. Özellikle hip hop türü müziğin, gençler arasında dinleyici kitlesi, günden güne çoğalmaktadır. Bu müzik türünde şarkı sözlerinin şiddet içeren duygulardan oluştuğu ve hızlı olarak konuşma şekliyle söylenerek, bu duyguların öfkeyle dışa vurulduğu görülmektedir. Şiddete yatkınlığı olan çocuklar ve gençler, ahlaki değerlerden yoksun olan ağza alınmayacak küfürlü,  şiddet içeren şarkı sözlerinden büyük ölçüde etkilenmektedirler. Dolayısıyla da küfür etme ve küfürlü konuşma insanlar arasında normal bir davranışmış gibi kabul görmeye başlamıştır.

     Müziğinin şiddeti teşvik etmesi sebebiyle, dünyaca ünlü rapçı “50 Cent” adıyla ünlenen Curtis Jackson'a  konser vermek üzere gitmek istediği Kanada'dan uzun bir zaman vize verilmemiştir. Çünkü 2003 yılında Toronto'da verdiği konser sırasında, 24 yaşındaki bir izleyici ruhsatsız bir silah ile öldürülmüştü. Konuyla ilgili Liberal Parti'li Toronto milletvekili olan Dan McTeague, "şiddet içeren müzik ve filmlerin ülkede hoş karşılanmadığını ve karşılanmayacağını söylemiştir "(Kültür Sanat Müzik, www.ntvmsnbc.com/).

     Türkiye'de genç neslin dinlediği yeni bir tür olan hip–hop tarzı müziği üreten ve tüketicilerinin giydikleri kıyafetlere bakıldığında ise, diğer giyilen kıyafetlere göre çok farklılık göstermektedir. Hip–hopçular ağı neredeyse diz kapaklara kadar sarkmış olan bol bir pantolon giymekte ve başlarında ters takılmış bir kasket yer almaktadır. Zarif ve estetik değerlerden yoksun olan sert, keskin hareketlerle yaptıkları danslar, çok farklı (pembe, kırmızı, mor gibi) saç renkleri, el hareketleri, duruşları ve müzikleri ile içlerindeki bastırılmış olan duyguları dışa vurmaktadırlar. Belki de bu tarz müzik yapanlar ve dinleyicileri, yaşadıkları yerler ve acıları sebebiyle bu tarz bir imajı kendilerine yakıştırmaktadırlar. Ya da toplumdan soyutlanmanın verdiği bir özgürlük anlayışını sergiledikleri söylenebilir.

     Güzel duygular oluşturmayan sözlü müzikler, nasıl olduğu bilinmeksizin insanı,  başka bir aleme götürmektedir. Özellikle çocukların ve gençlerin yetişmesinde, ahlaki değerlerin yok olmasına, saygısızlığın ve sevgisizliğin büyük ölçüde artmasına ve kötü bir kişilik gelişmesine sebep olmaktadır.

     Birkaç yıldır müzik sektörünün büyük bir durgunluk yaşaması, ekonomik güçlükleri getirmiştir. Bu sektördeki birçok müzik yapımcıları argo, şiddet ve cinsellik çağrıştıran şarkıların yer aldığı ucuz projelere yönelmektedir. Dolayısıyla da, sosyal yapımızda var olan kişilik yapısı gelişmemiş bazı insanların, konuşamadıkları ve sağlıklı bir alana kanalize edemedikleri duygularını, bu albümlerde bulmaya çalıştıkları söylenebilir. Eklerde yer alan şarkı sözlerinden de anlaşılacağı gibi, bu tür sözlü müziklerin üretilmesi ahlaki ve duygusal yönden bir çöküntünün eseri olarak düşünülebilir.

     Sonuç olarak diyebiliriz ki eski çağlardan beri müzik çeşitli alanlarda kullanılarak insanları etkilemektedir. Kimi zaman ruhun gıdası olmakta, kimi zaman marşlar, halk ezgileri, muhtemel saldırılara karşı birlik ve beraberlik mesajlarını vermekte ve savaşlarda şiddeti, ölümü çağrıştırmaktadır.

     Son yıllarda Türkiye'de yaygınlaşan rap ve hip-hop tarzı müziklerin çocuklar ve gençler arasında sevildiği ve büyük bir ilgi gördüğü gözlenmektedir. Gençlerin sıkıntılarına, isyanlarına tercüman olan bu müzikler de hakaret, küfür, cinsellik çağrıştıran ve şiddet içeren sözlerin yoğun olarak yer alması, onların ahlaki değerlerin dışına yönelmelerine sebep olmaktadır.

     Bilinmelidir ki, müzik sanatının insan yaşamında vazgeçilmez bir unsur olarak yer etmesi, onun nitelikli olmasını önemli kılmaktadır. Çünkü insanların davranışlarını değiştirmede müzik etkili olabilmektedir. Bunun için müzik sektörünün, müzisyenin ve şarkı sözü yazarlarının topluma karşı büyük bir sorumlulukları vardır. Çünkü ürettikleri müzik ürünleri ile toplumu psikolojik olarak doğru bir şekilde yönlendirmeleri gerekmektedir.

     Toplumsal şuurun sağlıklı olabilmesi için, müzik eserlerinin de sağlıklı ve toplum yararını gözetir durumda olmaları çok önemlidir. Çünkü sanat ürünleri geniş halk yığınlarına ulaşarak davranış belirleme ve yönlendirme işlevi görmektedir. Bu bağlamda müzik sanatı, diğer sanatlardan daha çok insanların ilgisini çekmektedir. Ayrıca, müziğin eğlence olgusunda, eğitimde ve toplumun kültürel yapısında belirleyici olduğu bilinmektedir. Bundandır ki, üretilen müziklerin kulağa hoş gelmesine ve güzel duygular oluşturmasına özen gösterilmesi gerekir. Güzel duyguları hissettiren müzikler ile insanlar şiddet gibi kötü duygulardan uzaklaşabilirler. Dolayısıyla müziğin, ahlakın düzelip yükselmesinde yardımcı olduğu söylenebilir. Fransızların "müzik, ahlakı güzelleştirir" sözü bu gerçeği doğrulamaktadır.

     Kaynaklar:

     Altınölçek, Haşmet., (2001), 26–28 Ekim, "Bir İletişim Aracı Olan Müziğin İnsan Üzerindeki Etkileri", III. Uluslararası Müzikoloji Sempozyumu, İ.T.Ü. Maçka Kampusu Sosyal Tesisler Konferans Salonu, İstanbul / Türkiye.

     Altınölçek, Haşmet., (2007), 21–22 Kasım, "Müzikte Kirlenmenin İnsanlar Üzerindeki Psikolojik Etkileri", T.C. Marmara Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Dili Anabilim Dalı, Uluslararası Türk Kültüründe Temizlik Sempozyumu, İstanbul / Türkiye.

     Altınölçek, Haşmet., (2006), 01-02 Aralık, "Popüler Kültür ve Medyanın Müziği Yönlendirmesi", T.C. Marmara Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası Sanat Ekonomisi Sempozyumu, Çanakkale / Türkiye.

     Kültür Sanat Müzik(www.ntvmsnbc.com/news/352242.asp-26k

     Ekler: Güzel Duygular Oluşturmayan Şarkı Sözlerinden Örnekler


     Sensiz iki Gün
     Söz-Müzik: Hakan Taşıyan

      Nere gizlendimse aşikar oldum
     Hedefte gördüler sensiz iki gün
     Dertler avcı oldu ben aşikar oldum
     İnsafsız vurdular sensiz iki gün

     Ayağıma prangalar taktılar
     Gözlerimi dağladılar yaktılar
     İki koldan bir anlımdan çaktılar
     Çarmıha gerdiler sensiz iki gün

     Kale almadılar dileklerimi
     Yarasalar emdi iliklerimi
     Bükülmez sandığım bileklerimi
     Kırk yerden kırdılar sensiz iki gün

     Ayağıma prangalar taktılar
     Gözlerimi dağladılar yaktılar
     İki koldan bir alnımdan çaktılar
     Çarmıha gerdiler sensiz iki gün

     Allah Belanı Versin
     Söz-Müzik: İsmail Yurtseven Kardeşler (Simgesi: Yk.)

     Benim için hep sen vardın
     Bunu hep senden duyardım
     İki gözüm kör olsun
     Nasıl sana inandım
     Bir cefa gördüm
     Bin defa öldürdün
     Kahrolsun baktın ya artık
     Beni benden aldın attın
     Beni sattın yazıklar olsun
     Allah belanı versin
     Allah seni kahretsin
     Bana gelen sana gelsin
     Hayatımı sen mahvettin
     Acımadın neler çektim
     Kader seni de kör etsin

     Bomboş yere yaşıyorum
     Her gün acı çekiyorum
     Her dakika eriyorum

     Yeter artık
     Senden nefret ediyorum
     Allah belanı versin
     Allah seni kahretsin
     Bana gelen sana gelsin
     Hayatımı sen mahvettin
     Acımadın neler çektim
     Kader seni de kör etsin

     İçimdeki nefreti kimse alamaz
     Hala seviyorum seni
     Allah belanı versin (Şiir)

     Ölüyorum Kederimden
     Beste-Güfte: Bayram Şenpınar

     Ölüyorum kederimden
     El içine çıkmaya yüzüm kalmadı
     Ömrüm hiç gibi geçti
     Derdin ne diye soran olmadı

     Çaresizlik içindeyim
     Karanlık dünyama ışık tutan olmadı

     Bu Akşam Ölürüm Beni Kimse Tutamaz
     Beste-Güfte: Murat Kekilli

     Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz
     Sen beni tutamazsın yıldızlar tutamaz
     Bir uçurum gibi düşerim kollarından
     Gözlerin beni tutamaz
     Düşlerinde büyürüm
     Kabusun olur ölürüm

     Bir şiir yazarım bir şarkı söylerim
     Bir sen olurum bir ben ölürüm
     Bu akşam ölürüm sırf senin için
     Beni ölüm bile anlamaz

     Haşmet Altınölçek

    Bu bildiri 13 Ocak 2009 tarihinde "İstanbul Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Tiyatro Salonu"nda gerçekleştirilen "II. Geçmişten Geleceğe Müzik ve Şiddet Etkileşimi Sempozyumu"nda sunulmuştur.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5784725
Online Ziyaretçi Sayısı:21
Bugünlük Ziyaret :881

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.