Analiz


     Bilim, düşünme, araştırma, yorumlama, iletişim, üretim, toplumsal uyum ve ortak hedeflerden yoksun bir toplum... Her alanda çağdaş dünyanın çok gerisinde kalınmıştı. Bu duruma acil müdahale edilmeliydi, doku değişikliği gerekiyordu. Ne yapılmalıydı? Bunun için önce sanatın yaygınlaştırılması ile işe başlanabilir miydi?

     Evet, Atatürk öncelikle gücünü, Anadolu sanatının çağdaşlaşması ve yaygınlaşması yönünde kullandı. Musiki Muallim Mektebi, Riyaset-i Cumhur Orkestrası, Köy Enstitüleri, Gazi Terbiye, İstanbul Belediye Konservatuvarı, Darülbedayi, Musiki ve Temsil Akademisi, Tatbikat Sahnesi, Devlet Tiyatroları, Halk Evleri, Sanayi-i Nefise Mektebi ve bazıları bana, Atatürk'ün kısa yaşamında start alan, çağdaş sanat kurumlarını hatırlatıyor. Daha bunun yanında çığ gibi çoğalan diğer kurumlar ve yeni devrimler...

     Toplum hızla dönüşüm içine girmişti. Bütün dünya durmuş hayret ve hayranlıkla yeni Türkiye Cumhuriyeti'ne bakıyordu. Ayrıca gücü ne olursa olsun, böyle bir ülke ile düşman değil dost olmak daha  akılcıydı.

     Atatürk öldü!

     On yıl geçti...

     Daha çok erken, yapılacak çok şey var...

     O da ne! Bize bir şeyler olmaya başladı!.. Kimileri bütün bu yapılanları hiç anlamamış gibi tuhaf, aykırı şeyler söylüyor. Ortalık toz duman... Yeni başlayan çağdaş eğitim ve öğretim programı, Anadolu'yu henüz daha sarmalayamadı, halk  yeterli bilinçte değil, kafası karıştırıldı! Yazık... Tabii ki sanat kurumları da  bu kaostan payını aldı...

     Aradan altmış yıl daha geçti...

     Bugün hiç te iç açıcı durumda değiliz, kaos dinmedi, şu halimize bakın... Sanat kurumları olarak birbirimizden haberimiz bile yok... Her ağızdan bir ses çıkıyor, bir ulusal sanat politikamız bile yok. Altmış yıldır sadece üç tane konservatuvar ve senfoni orkestrası ile yerimizde saydık. Nihayet 1980'lerden sonra AB kriterlerinin dayatmasıyla; onyedi konservatuvar, dokuz müzik eğitim bölümü, ayrıca güzel sanatlar fakülteleri, birkaç senfoni orkestrası ve opera birden açmak zorunda kaldık. Bu sefer de onların içini  doldurup, yeterli kaliteye ulaştıramadık. Bunca zaman boş geçirildiği için dışarıdan sanatçı ithal etmeye başladık. Evrensel sanatı hazmedemedik, Anadolu sanatını anlamayı, araştırmayı ve onu çağdaş normlarla irdelemeyi, yeniden topluma taşımayı bir türlü beceremedik. Konservatuvarları, güzel sanatlar fakültelerini, senfoni orkestralarını, operaları, sanat derneklerini, özel orkestraları ve koroları, sanat festival ve yarışmalarını yurdun dört bir yanına yayamadık. Toplumla bütünleşemeyip, ne idüğü belirsiz bir görüntü verdik...

     Evet gerçek bu...

     Bence ilk günkü gibi yeniden başlamalıyız, birlikte yeniden inşa etmeliyiz sanatı. Çok çalışmalıyız, kurcalamalıyız, okumalıyız ve anlamaya çalışmalıyız. Üç nota okuyup, iki fırça darbesiyle dünyayı ben yarattım dememeliyiz, bilmediğimizi bilip, ışığı alnımızda hissederek, resmi veya sivil adımlarla sanat için savaşmalıyız, aydınlatmalıyız bu toprakları... Çalışıp birlikte saygıyla savaşarak, öğrenebiliriz sanatı. İşte o zaman devrimleri sürdürebilir, kendimizi affettirebiliriz Atamıza...




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5786824
Online Ziyaretçi Sayısı:28
Bugünlük Ziyaret :1116

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.