Dayak Sanat İçin midir Yoksa Toplum İçin mi?

     Atina'daki "Sanat Fuarı"nda "performans yapıyorum" diyerek ahalinin gözü önünde eşek sudan gelinceye kadar kırbaçlanan sanatçının yediği dayak ne işe yaradı? Adamı kanlar içinde bırakan kırbaç darbelerinden sanatın bizzat kendisi mi sebeplendi yoksa faydası topluma mı üleştirildi? Bana dert oldu da...

     Şehir Yunanistan'ın başkenti... Mekan "Art Atina."

     İşlevine bakıldığında bizdeki "İstanbul Modern"in oradaki karşılığı... Yani "Atina Sanat Fuarı" diye çevirsek itiraz gelmez...
Burada bir performans düzenlenmiş... Ahali acaba ne yapacaklar diye toplanmış... Bando mızıka takımı "Olimpiyat Marşı"nı çalmaya durmuş...
İçeriye önce elleri arkasına bağlı çırılçıplak bir adam girmiş... Arkasından da Lambros Stemnis adındaki sanatçı seyirtip gelmiş...
Çıplak adam yere diz çökmüş... Müzik susmuş...
Elinde kırbaç taşıyan Lambros Stemnis, hazır bulunanları selamladıktan önündeki çıplak adama arkadan girişmiş...
Hayır efendim... "Arkadan girişme" sözcükleri size çağrışım yaptırdığı gibi bir şey değil...
Sanatçımız Lambros Stemnis'in elindeki kırbaçla adamın çıplak sırtına, poposuna, butlarına vurmasını kastediyorum...

***

     Dayak ama ne dayak!

     Sanki dayak yiyenin danası, kırbaç vuranın bostanına girip mahsule zarar vermiş...

     İnsanların şaşkın bakışları arasında öldüresiye dövülen "çıplak adamın" sırtı, yediği kırbaç darbeleri ile şare şare yarılmış...

     Zavallı kanlar içinde kalmış... Seyirci, aslında bir "sanat eylemi" olan bu dayağı bir şeye benzetememiş...

     Özellikle de sanat ve performans ilişkisinden habersiz olan bazı bilinçsiz seyirciler bağırıp çağırmaya başlamışlar...

     Sanatçı Lambros Stemnis öfkelenen seyircilere durumu şöyle açıklamış...

     "Beyler biz burada kuru kuru dayak atmıyoruz... Performans yapıyoruz..."

     Ardından elindeki kırbacı ahaliye uzatıp, canı isteyen bu adamı kırbaçlayabilir, demiş...

     Sanatınız Bata...

     Sözünü ettiğim bu yaşanmış olay, bizde yanlış olarak "performans sanatı" diye bilinen bir etkinliğin kapsama alanına giriyor...

     Oysa olayın kendisi tek başına performans... Yapana da sanatçı deniliyor...

     Şimdi bu yazdıklarımı okuduktan sonra "fırsat bu fırsattır" diyerek, evlerinize gider gitmez karılarınıza girişmeyin...

     Karakolda "Performans sanatı yapıyordum..." lafı sizi kurtarmaz... İki asabi üniformalı çıkar... Onlar da sizin üzerinizde denediklerini "performans" ilân ederler...

     Bu iş farklı...

     Lambros Stemnis'in yaptığı gibi bir sersem bulursun sanat yapıyorum diye kırbaçlarsın...

     "Hedefim insan vücudu ve acı arasındaki flörtü anlatmaktı..." dersin, alkış alırsın...

     Yahut bir dişi keçi bulur memesine tek gözlü sutyen takarsın... "Doğurganlığı tartışmaya açıyorum..." diye konuşursun...

     Olmadı kendin çırılçıplak soyunursun, kıçına üç dört sap karanfil tıktıktan sonra seyircinin önünde amuda kalkarsın...

     Kasap vitrinindeki yüzülmüş koyun gibi durup kendini alkışlattıktan sonra, gösterini "Vejetaryenliğe saygı eylemi" ilan edersin...

     Hepsi de performans olur, yapana da sanatçı gözüyle bakılır...

     Bir ressam nasıl ki fırçasını, paletini kullanıyorsa bunun sanatçıları da akıllarına gelen her nesneyi veya canlıyı o niyetle kullanırlar...

     Kafayı bu işlere takanların amacı yaptıkları icraat ile toplumda bir tepki yaratmak...

     Böylece tetiklenen insanların belli konular veya kavramlar üzerinde düşünmesini ve tartışmalarını sağlamak...

     Önceleri buna "kavramsal sanat" diyorlardı...

     İşin teorisini yapanlar sonra daha fiyakalı bir isim buldular... Bu tür performanslara "ilişkisel estetik" denilmeye başlandı...

     Eskiden solcuların "bilince çıkarmak" dediği işin şimdiki hali böyle...

     Okuyucunun gücüne gitmesin ama bu tür performanslar senin benim gibi insanlar için yapılmazmış... Bunu da yeni öğrendim...

     Daha çok sanatla içli dışlı olanlar, neyin ne olduğunu bilen aydınlar için planlanırmış...

*** 

     Bunun da sebebi var...

     Temsil bu Lambros Stemnis denilen adamın yaptığı işi ele alalım...

     Adam ne demişti? "Sizlere insan vücudu ile acı arasındaki flörtü anlatıyorum..."

     Sıradan insanlar bundan bir mana çıkaramaz, tıpkı benim gibi "Ohaa!" tepkisi verir...

     Bilemedin "Arkadaş bunun adı flörtse vakti zamanında bizim karakollarda kim bilir ne büyük aşklar yaşandı..." diyerek, bilmiş bilmiş konuşur...

     Oysa performansın hedefi olan aydınlar, sanatçılar veya sanatçı ruhlu insanlar verilen mesajı hemen anlar...

     Çünkü onlar, sanatı her daim didiklediklerinden böyle bir acayipliğin neden yapıldığını da çözebiliyorlar...

     Yazık Ettik!

     Bizde ne yazık ki "performans" yapan dünya çapında sanatçılar çıkmıyor...

     Üç beş yıl önce memleketimize "Enstalasyon" denilen bir sanat ithal edilmişti... Arkadaşım Ali Nur Velidedeoğlu bunun önüne düşmüştü...

     Tutup dört yüz adet kadın ayakkabısını tabanından bir panele çiviledi...

     Bizim ahali verilen mesajı hala söktüremedi... Tuttular bir de adamla dalga geçtiler... Gerçi ben birkaç bilinçlendirici yazı yazdım ama anlayan kiiim?

     Şahsen bu işte öncülüğü yine Ali Nur Velidedeoğlu'ndan bekliyorum...

     Türkiye'de bu işin öncülüğünü yapacak cesaret sadece onda var...

     O'nun yerinde olsam bir kız arkadaşımı tek kulağından bir panoya çivilerim, sebebini sorana da "Güzel kadın sadece bakılacak bir tablo değildir..." deyip tartışma başlatırım...

     Bir zamanlar kepçeye çalan kulaklarını daha güzel gösterebilmek için Japon yapıştırıcısıyla kafasına yapıştıran manken Doğa Bekleriz'in böyle bir performansa katkısı olabilir...

     Benimkisi bir fikir... Kesinlikle "Sanatçıyım..." iddiasında değilim...

***

     Dönelim Lambros Stemnis'in şu dayaklı performansına... Lafım bizimkileredir...

     Bu etkinlik üzerine "Dayak sanat için midir, yoksa toplum için mi?" tartışması başlatmamalarını kamu adına özellikle rica ediyorum...

     Durduk yerde ahalimizi "sanat yapıyoruz" diye birbirine sokmayalım...

     Selahattin Duman • Gazete Vatan – 26.05.2009 Salı




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5790470
Online Ziyaretçi Sayısı:25
Bugünlük Ziyaret :1009

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.