Tuğrul Göğüş - Değişik Bir Müzik Şenliğinin Ardından

     1990 yılı Ekim ayının ondördüncü ve yirminci günleri arasında İzmir’de pek alışık olmadığımız bir “Müzik Şenliği” yaşadık. “Bostanlı Lions Kulübü”nün düzenlediği “I. Müzik Şenliği”nin bu yıl ki amacı “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na maddi destek sağlamaktı.

     Bilindiği gibi, ülkemizde çoksesli müzik kurumları önemli sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Sorunların en başta gelenlerinden birisi de, oldukça büyük harcamalar gerektiren bu sanat dalının gereksinim duyduğu malzemenin temininde karşılaşılan zorluklardır. İşte bu noktada, daima devletten beklenilen destek yeterli olamamakta ya da hiç gelmemektedir. “Atatürk Devrimleri”nin en önemlilerinden birisini oluşturan “Müzik Devrimi”nin kazanımlarını korumak ve bizden sonraki kuşaklara sağlıklı bir müzik ortamı bırakmak kaçınılmaz bir görev haline gelmiştir. Dolayısıyla sermaye birikimi yeterli, seçkin bir konum kazanmış ve sorumluluk duygusu yoğun olan şirketlerin sponsorluğunda gerçekleştirilecek aktiviteler sonucunda elde edilecek parasal gelirin müzik sanatının eğitimini veren ya da uygulayıcılığını yapan kurumlara aktarılması bir ana fikir olarak ortaya çıktı. Bakınız, bu konuda “Bostanlı Lions Kulübü”y: 'times new roman', times;"> Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Uğur Yengin neler diyor:

     “Bostanlı Lions Kulübü I. Müzik Şenliği, bu çerçevede gündeme gelen bir öneri paketinden 1990 yılı Ekim ayında somut bir sonuca dönüşmüş bulunmaktadır. Bu yıl “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” için beş konserlik bir dizi halinde gerçekleştirilecek olan bu ilk aktiviteye hakim olan ana düşünce, İzmir’li sanatçıların emek haklarını bağışladıkları, İzmir’li sanayici ve iş adamlarının sponsor olarak yer aldıkları, elde edilen tüm gelirin tamamıyla İzmir’in bir çoksesli müzik kuruluşuna aktarıldığı bir etkinlik organize etmekti. Yani İzmirli’den İzmirli’ye bir dönüşüm... Gerçekten de çoksesli müzik kuruluşlarımızın, Atamızın bize bıraktığı en önemli miraslardan biri olduğunu düşünecek olursak, her zaman desteklenmeleri ve geliştirilmeleri gerektiği çok açıktır.”

     Yapılan “Müzik Şenliği” kamu oyunda başarılı ve iyi bir izlenim bıraktı. Oldukça aktif geçen etkinlikte aksama olmaması ve basın tarafından da yakından izlenmesi gelecek yıllar için çok umut verdi.

     Şenliğin açılış gecesi kısa bir konuşma yapan “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” Müdürü Sayın Doç. Dr. Necati Gedikli, bir ü lkenin müzik yaşamının kalkınmış bir düzeye erişebilmesinin yalnızca devlet desteği ve koruması ile mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi:

     “Bostanlı Lions Kulübü’nün öncülüğünde, beş sponsor kuruluşun desteğiyle gerçekleştirdiğimiz I. Müzik Şenliği’ni büyük bir sevinçle açıyorum. Şenliğin başarılı geçmesini ve ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını dileyerek hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

     Değerli konuklar;

     Şenliğin konservatuvarımız yararına düzenlenmiş olması beni ve konservatuvar camiasını çok mutlu etmiştir. Ancak, beni asıl etkileyen çeşitli alanlarda faaliyet gösteren özel kuruluşların müzik ve sanata gösterdikleri bu yakın ve sıcak ilgi olmuştur. Çünkü bir ülkenin müzik yaşamının kalkınmış bir düzeye erişebilmesi, yalnız devlet desteği ile mümkün değildir. Zorunlu olan bu kamu desteğinin yanısıra özel kuruluş ve kişilere de önemli görevler düşmektedir. ‘Esirgeyici Önlemler’ olarak özetlenebilecek bu tür teşvik ve destekler, örnek aldığımız Batı’da güzel sanatların tüm dallarının bugünkü ileri düzeye erişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu gerçeğin ülkemizde ve İzmir’imizde de anlaşılmaya başlandığını görmek, biz sanatçıları mutlu etmekte ve geleceğe daha iyimser bakmamızı sağlamaktadır. Çünkü sanata ve sanatçıya yapılan destek ülkemizin geleceğine yapılabilecek en anlamlı yatırımdır.

     Bizleri bugün bu çatı altında toplayan “müzik”, insan eğitiminin en önde gelen ögelerinden birisidir. Müziği bir kültür ve sanat olayı olarak değerlendiren toplumlar, kalkınmış sayılan toplumlardır. Müziğin toplumdaki yerinin önemini ilk vurgulayan filozof, Konfiçyus’tur. “Bir toplumda müzik bozulmuşsa, o toplumda birçok şey bozulmuştur!” diyen O’dur.

     Cumhuriyet döneminin en önemli verimlerinden olan konservatuvarların ilki 1936 yılında bizzat ulu önder Atatürk’ün direktifleriyle Ankara’da kuruldu. Aynı modelde 1954 yılında açılıp, 1958’de konservatuvar statüsüne kavuşturulan “İzmir Devlet Konservatuvarı”nda, otuzaltı yıldan beri bu mütevazi yapıda çok önemli bir işlevi üstlenmiştir.

     Yetiştirdiği değerli sanatçılar ve İzmir’in kültür ve sanat yaşamına yaptığı çok önemli katkılarla ülkemizin sanat yaşamının uluslararası doğrultuda gelişmesinde, kısacası çağdaş kalmamızda büyük rol oynamıştır.

     Müziğin genelde yalnızca bir eğlence ya da deşarj olma aracı olarak algılandığı günümüzde, konservatuvarımızın önemi ve işlevi daha da artmıştır.

     Konservatuvarımız yaklaşık iki yıl sonra “Sabancı Vakfı”nca burada yapılacak modern bir konservatuvar binasına kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Bu vesileyle sizlere bu müjdeyi de vermek istiyorum.

     Bu işi, büyük ölçüde yine bir özel sektör kuruluşunun üstlenmiş olması ayrıca çok sevindiricidir. Çünkü tüm bu gelişmeler toplumun yavaş yavaş gerçek müzik sanatına sahip çıkmakta olduğunu ve çağdaşlaşmak istediğini göstermektedir.

     Uzun konuşarak fazla zamanınızı almak istemiyorum. Aslında bugün söz müziğin... Çünkü O, her şeyden üstün!...

     İşte, “Bostanlı Lions Kulübü”nün öncülüğünde başlatılan “I. Müzik Şenliği”ni bu duygular ile değerlendiriyor ve takdirle karşılıyoruz. “Müzik Şenliği”nin bir geleneğe dönüşerek, her yıl aynı dönemde tekrarlanmasını dilerken “Bostanlı Lions Kulübü Yönetim Kurulu”nun değerli Başkanı Sayın Uğur Yengin başta olmak üzere, bu akşamki orkestra dinletisinin sponsorluğunu üstlenen “Batı Dersaneleri” Genel Müdürü Sayın Saffet Başaran’a değerli katkılarından dolayı şahsım ve kurumum adına sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

     Ayrıca bu akşamki dinletiye katkılarından dolayı “İzmir Devlet Opera ve Balesi” Müdürü dostum Sayın Doç. Pekin Kırgız’a, “İzmir Devlet Opera ve Balesi” yönetkeni Ercan Yenal ile “İzmir Devlet Opera ve Balesi” solo ses sanatçıları sopran Hülya Gündüz, ortasopran Belgin Tufan ve bariton Gökhan Koç’a en içten teşekkürlerimi sunarım.

     “I. Müzik Şenliği”nin örgütlenmesinde en büyük yükü çeken adsız kahraman, öğrencim Tuğrul Göğüş’e huzurunuzda teşekkür etmeyi bir borç sayıyorum.

     “I. Müzik Şenliği”ne başarılar diler, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım...”

     “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” Müdürü Sayın Doç. Dr. Necati Gedikli ayrıca, kültür ve sanatı varoluş amaçları arasında sayan tüm kulüp, dernek, vakıf ve benzeri kuruluşları, bu tür etkinlikler düzenlemeye çağırdı ve “Müzik Şenliği”nin her yıl aynı dönemde tekrarlanarak bir geleneğe dönüşmesinin en büyük dileği olduğunu vurguladı.

     Bu yıl yapılan “Şenlik”in açılış dinletisini Ercan Yenal yönetimindeki “İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası” gerçekleştirdi. Hülya Gündüz, Belgin Tufan ve Gökhan Koç’un solist olarak yer aldığı bu dinleti “Mozart Yılı” dolayısıyla tamamen bu bağdarın yaratılarına ayrılmıştı. “Batı Dersaneleri”nin sponsor olduğu açılış gecesi gene bu kuruluş tarafından verilen güzel bir kokteyl parti ile sona erdi.

     Şenliğin ikinci günü “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” viyola grup şefi Zeliha Küyel ile “İzmir Devlet Opera ve Balesi” piyano sanatçısı Ali Hoca’nın yer aldıkları “Viyola Akşamı” idi. 15 Ekim 1990 Pazartesi akşamı gerçekleştirilen bu dinletinin sponsoru ise “Naim Bülbül Müzik ve Elektronik Merkezi” idi.

     Şenlik 16 Ekim 1990 tarihinde “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nin sanatçıları olan Ayşe Tek Yenal ve Ercan Yenal’ın verdikleri “Şan Akşamı” ile devam etti. “Bağcı Şirketler Grubu”nun desteklediği bu dinletinin ertesi günü bir diğer dinleti ile çakışma olmaması için boş bırakılmıştı. Bu nedenle “Şenlik”e 18 Ekim 1990 Perşembe günü yapılan “Viyolonsel Akşamı” ile devam edildi. “Cigna-Sabancı Sigorta Anonim Şirketi”nin sponsor olarak desteklediği dinletinin solistleri “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” sanatçısı Hakkı Öztürk ile “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” piyano öğretmeni Seçil Akdil idi.

     19 Ekim 1990 akşamı bir başka dinleti ile çakışma olmaması için boş bırakılan şenliğin kapanış dinletisi baba-kız sanatçı olan Hazar-Çağdaş Alapınar’lar tarafından gerçekleştirildi. 20 Ekim 1990 Cumartesi günü yapılan “Keman Akşamı”nın destekleyicisi ise bu kez “Bostanlı Lions Kulübü” idi. Kapanış dinletisinin ardından gene “Bostanlı Lions Kulübü”nün düzenlediği bir kokteyl verilerek “Şenlik”in başarısı kutlandı.

     Bu dinletilere büyük özverilerle katılan ve emek haklarını bağışlayan sanatçılara buradan teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Bu özverinin ülkemizin sanat yaşamını aydınlığa çıkartacağı inancımı daha bir pekiştirdiğim bu “Şenlik”te sanatçı arkadaşlarımın gösterdikleri olağanüstü başarı grafiği, İzmir’in sanat potansiyelinin ülke genelinde hiç de azımsanamayacak bir düzeyde olduğunu kanıtlamıştır.

     “Şenlik”in kapanış dinletisinde önemli bir konuşma yapan Sayın Doç. Dr. Necati Gedikli’nin bu konuşmasının bir özetini de aktarmak gerektiği kanısındayım:

     “Sayın konuklar, sevgili müzikseverler!

     Bir haftadan beri devam eden “I. Müzik Şenliği”miz bugün “Keman-Piyano Akşamı” ile sona erecektir. Katıldığınız için teşekkür eder, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.

     Değerli konuklar;

     Şenliğin görünen amacı, konservatuvara karınca kararınca maddi destek sağlamaktır. Konservatuvarımızın bu tür katkılara gerçekten ihtiyacı vardır. Fakat “Şenlik”in ikinci bir amacı daha vardır ki, o birincisinden daha az önemli değildir. Müzik aracılığı ile sizlerle bütünleşerek müzik davamıza toplumun sahip çıkmasını sağlamak, bu arada özel sektörün de dikkatini sanat olaylarına çekmek “Şenlik”imizin asıl amacını oluşturmaktadır.

     Günümüzde müzik büyük gücünden dolayı reklamdan sinemaya, savaştan tedaviye kadar pek çok alanda kullanılmakta ve çok etkili olmaktadır. Ancak O’nun asıl kullanılması gereken alan insan eğitimidir. Gelişmiş toplumlar, müziğin bu gücünü olumlu yönde uygulamış ve başarılı olmuşlardır. Türk toplumunun da müziğe olan büyük ilgi ve sevgisi her yerde görülmektedir. Ancak halkımızın müziğe olan büyük sevgisine karşın, müzik yaşamımızın sağlıklı olduğu söylenemez. Bunun elbette birçok nedeni vardır. Ancak bunlar arasında en önemlisi müzik sanatını ve O’nun işlevini doğru anlamaktır. Toplumumuzun çoğunluğunca müzik, maalesef bir eğlence aracı olarak algılanmaktadır. Önce bu anlayışı düzeltmemiz gerekmektedir.

     Müzik olayı doğru değerlendirilir ve gereken önem verilirse kalkınmamızda ve çağdaşlaşmamızda önemli rol oynayabilir. Çoksesli müzik sanatı, müziğin en gelişmiş biçimi olarak kabul edilmektedir. Çoksesli müzik ile çok boyutlu düşünme arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Ülkemizde bu gerçeği ilk gören ulu önder Atatürk olmuş ve bu yüzden müzik devrimine özel bir önem vermişti. Çünkü sağlıklı bir müzik yaşamı, toplumun kalkınması, çağdaşlaşması ve hatta demokratikleşmesinde önemli rol oynayabilir. Müzik yaşamlarını bu doğrultuda örgütlemiş olan batılı ülkelerin kalkınmış toplumlar olmaları boşuna değildir.

     Çoksesli müzik yapma, çok boyutlu düşünme ve kavrama yeteneğini geliştirmenin yanısıra, birlikte iş başarma ve kollektif çalışma alışkanlığı da kazandırır. Oda müziği yapma alışkanlığının en yaygın olduğu Almanya’da, örgütlenme ve çalışma grupları oluşturulmasının aynı oranda gelişmiş olması bir raslantı değildir. Kısacası gelişmiş toplumlar, müziği insan eğitiminin her aşamasında kullanabilen toplumlardır. Onlarda müzik sanatı artık topluma mal olmuştur.

     Bizde de özel kişi ve kuruluşların bu gerçeği kavrayarak sanat kuruluşları ile sanatçılara sahip çıkma zamanı gelmiştir. Türk toplumu artık bu olgunluğa ve ekonomik düzeye erişmiştir. Bu işi yalnız devlet desteği ile başarıya ulaştırmanın mümkün olamayacağı anlaşılmıştır.

     “I. Müzik Şenliği”ni destekleyen sponsor kuruluşların davranışlarını bu anlayışla değerlendiriyor ve takdirle karşılıyoruz. Bunun tüm benzer kuruluşlara örnek olmasını diliyor ve sanatı amaç edinen bütün vakıf, dernek, kulüp ve benzerlerini göreve çağırıyoruz.

     Bu vesileyle “Batı Dersaneleri”, “Naim Bülbül Müzik ve Elektronik Merkezi”, “Bağcı Şirketler Grubu” ve “Cigna-Sabancı A. Ş.” ile “Bostanlı Lions Kulübü”ne katkılarından dolayı şahsım ve kurumum adına en içten teşekkürlerimi sunarım.

     “Müzik Şenliği”nin gelenekselleşmesi dileğiyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.”

     Yukarıdaki satırlarda okuduğunuz gibi başarılı ve yararlı geçtiğine inandığım bu “Müzik Şenliği”nin sonuçlarını maddeler halinde özetlemek gerekirse:

     1. “Şenlik”, her şeyden önce kentimizin değerli bir sanat ve eğitim kuruluşu olan “İzmir Devlet Konservatuvarı”mıza değeri küçümsenemeyecek bir maddi destek sağlamıştır. Bu destek okulun çeşitli gereksinimlerinin karşılanmasında kullanılacaktır.

     2. “Şenlik”in gelenekselleşmesi yolunda önemli adımlar atılmış ve her yılın Ekim ayında, kentimizin bir başka müzik kuruluşunun yararına olmak üzere tekrarlanması kararlaştırılmıştır. Örneğin, “Şenlik” önümüzdeki yıl, yani 1991'de, “İzmir Devlet Opera ve Balesi” yararına gerçekleştirilecektir.

     3. “Şenlik” tamamen İzmir’li sanatçılara dayanılarak gerçekleştirilmiş, yani İzmir’li sanatçıların emek haklarını bağışladıkları etkinlikler düzenlenmiştir. Bunun sonucunda İzmir’in sanat potansiyelinin ne Ankara’dan ve ne de İstanbul’dan aşağıda kalmadığı kanıtlanmıştır. Önümüzdeki yıllarda da bu ilke kararlılıkla savunulacak ve böylece, aynı zamanda kentimizin mevcut potansiyelinin yaratılan fırsatlarla olgunlaştırılması ve geliştirilmesi sağlanacaktır. Bilindiği gibi, sanat ve sanatçı ancak uygun ortamlar yaratıldığında çiçek açarlar.

     4. Özel sektöre ait firmaların sponsor olmalarıyla, sanat yaşamımıza bu firmaların aktif destek olmaları temin edilmiştir. Bu güzel örneklerin artarak süreceği umudundayım. “Şenlik”, önümüzdeki yıllarda da şirketlerin sponsorluğunda yürütülecektir.

     5. Çalışmalarda müziksever kitle tabanına seslenmek hedeflenmiş ve bu kitlenin desteği alınmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla hazırlık ve sunuluş aşamalarında kitleden kopuk olan “İzmir Festivali”nden farklı bir çalışma anlayışı sergilenmesi gözetilmiştir. (Yazarın Notu: “İzmir Festivali” başlangıçta yaptığı bu hatayı kısa zamanda düzelterek kitlelere mal olmayı başarmıştır. Okuyucular bu yazının 1990 yılı koşullarına göre yazılmış olduğunu bilmelidirler.)

     6. Gene tamamıyla kentimizin dışında gerçekleştirilen “İzmir Festivali” etkinliklerinden farklı olarak, kent içerisinde bir mekan -küçük de olsa- kullanılmıştır. (Yazarın Notu: “İzmir Festivali” bu aksaklığı da gidermeyi başarmış ve etkinliklerini hem İzmir içine ve hem de dışına yaymayı başarmıştır.)

     7. Kullanılan mekanın tamamıyla işbirliği yapılan ve “Şenlik”in maddi sonuçlarından yararlanacak mekan olması hedeflenmiş, değişik mekan arayışları olmamıştır. Böylece olay bütünlüklü geçmiştir. Önümüzdeki yıllarda da mekan sorununa bakış açısı bu olacak ve değişik mekan arayışları olmayacaktır. Örneğin, önümüzdeki yılın etkinlikleri tamamıyla “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nin “Elhamra Sahnesi”nde gerçekleştirilecektir.

     8. Etkinlikler bir hafta gibi oldukça kısa bir zaman aralığında ve çok yoğun olarak yaşanmış, böylece ilgi odağının canlı tutulması sağlanarak kitlenin desteği elde edilmiştir. Önümüzdeki yıllarda bu ilkenin de gözetileceğini söylemek gereklidir. Ayrıca, “Şenlik”in uzun bir yaz dönemi yaşanan ve bu dönemde hiç bir sanat etkinliğinin olmadığı kentimizde, tatil bitiminin hemen arkasından getirilmesi ile kitlelerin sanata olan susuzluklarının dinleti mevsiminin başında giderilmesi amaçlanmış ve bunda bir ölçüye kadar başarılı olunmuştur.

     Önümüzdeki yılların etkinliklerinde buluşmak ümidiyle...

     (Yazarın Notu 1: Ne yazık ki kişi ve kurumların çeşitli anlayışsızlıkları ve farklı hesaplar nedeniyle bu etkinliklerin ikincisi gerçekleştirilememiş, iyi niyetlerle başlatılan ve devam etmesi beklenen girişimin önü kesilmiştir.

     Yazarın Notu 2: “Bostanlı Lions Kulübü” tarafından düzenlenen “I. İzmir Müzik Şenliği”nin hazırlıklarına büyük katkılarda bulunan Sayın Hasan Uğurlu’ya bu satırlardan teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.

     Yazarın Notu 3: Bu yazı “Mavi Derinlik Ortak Kitap”ın Ekim-Kasım 1990 tarihli 10. Sayısında yayınlanmıştır. (Yıl: 2, Sayı: 6)

     Yazarın Notu 4: “Mavi Derinlik Ortak Kitap” rahmetli Orhan Doğantuğ ağabeyimizin yoğun emekleri ile yayınlanmakta idi. O’nun çabalarını burada derin bir saygı ile anmayı borç biliyorum. Sayın Orhan Doğantuğ iyi niyeti, çalışkanlığı ve sevgisi ile hepimize örnek olmaya devam ediyor. Ne mutlu O’nun gibi olabilenlere, O’nun gibi olmaya çalışanlara...




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5771463
Online Ziyaretçi Sayısı:42
Bugünlük Ziyaret :1059

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.