İs
Türkiye’de bilinen sadece üç kadın “Ramazan Davulcusu”ndan biri… Datça ilçesinde yaşayan Özlem İsar “Datça Badem Çiçeği Festivali”nde de sahne almıştır. Kendi ifadesiyle “Bugüne kadar Ramazan davulcuları hep erkekti. ‘Neden bir kadın olmasın?’ dedim ve otantik geleneğimizi yaşatmak, hem de Datça turizminin tanıtımına doğal katkı sağlamak için yola çıktım. Ritmik, akustik, Datça’ya özel yazdığım manilerimle süsleyerek, davulu güm güm kuru kuruya tokmaklamadan, kimseleri rahatsız etmeden, geçmişten günümüze gelen geleneğimizi sürdürerek bu işi yapmaktayım” demektedir.
“İSKEM Tiyatrosu” (İzmir Sanat Kültür Eğitim Derneği) tamamen amatör koroda görev yapan kişilerden oluşturulmuş, Türkiye’nin ilk müzikal topluluğudur. 2017 yılında kurulan bu tiyatro grubu, bugüne dek “Sevda Komedyası” ve “Erkeğin Adı Yok” isimli iki kabare sahnelemiştir. Bu eserleri İsmail Erkan yazmış ve Ali Soner Günüç yönetmiştir. İstanbul-Şişli, Balıkesir-Burhaniye, İzmir-Beydağı ve Karşıyaka’da 6 kez sahne alan “İSKEM Tiyatro Grubu” halen çalışmalarına devam etmektedir.
İsmail Cem Kültür Merkezi:
İzmir “Karşıyaka Belediyesi”nin, Zübeyde Hanım Mahallesi’nde 22 Kasım 2006 tarihinde temelini attığı “İsmail Cem Kültür Merkezi” bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlandı ve 2008 yılı içinde çeşitli kurs etkinlikleriyle hizmete girdi. “İsmail Cem Kültür Merkezi”nde beşyüz kişilik toplantı salonu, seminer salonları, düğün salonu, yemekhaneler, misafirhaneler, kurs ve etüt merkezleri ile okul öncesi eğitim veren ücretsiz anaokulu yer almaktadır.
1945 yılında Azerbaycan’da doğdu. Yedi yaşında iken “Bülbül” isimli onbir yıllık küğ okulunda öğrenci olarak eğitime başladı ve aynı okuldan mezun oldu. 1965 yılında “Azerbaycan Küğ Akademisi”nin “Bağdama Bölümü”ne girdi ve dünyaca ünlü Azerbaycanlı bağdar profesör Kara Karayev’in sınıfını 1972 yılında başarıyla bitirdi. 1973 yılından itibaren küğ öğretmenliğine başladı ve çeşitli okullarda remileme ve piyano öğretmeni olarak çalışmalarını sürdürdü. 1983 yılında çocuk koroları için yapılan bağdama yarışmasında birincilik kazandı. 1984 yılında Azerbaycan’da karma korolar için düzenlenen yarışmada başarı ödülüne layık görüldü. Azerbaycan’da erkeklerden oluşan ilk çocuk korosunu yönetti ve aynı zamanda eşlikçiliğini yaptı. 1991 yılında “Azerbaycan Küğ Akademisi Rektörlüğü” tarafından öğretim görevlisi olarak davet edildi ve aynı zamanda eğitim şubesinde müdür olarak görevlendirildi. Yatay çokseslilik, uyum bilgisi, partitur okuma ve çalma, remileme, koro düzenlemesi, çalgılama derslerini yönetti. 1993 yılında “Küğ Akademisi Yüksek Kurum Kürsüsü”nün kararı ile yardımcı doçent ünvanını kazandı. Türkiye’ye gelinceye kadar bu görevi sürdürdü. Çocuk koroları, polifonik korolar, oda küğü toplulukları ve sinfoni orkestraları için birçok yaratısı bulunmaktadır. 1996 yılında “Bakü Devlet Konservatuvarı Rektörlüğü”nün izniyle Türkiye’ye gelerek İzmir “Dokuz Eylül Üniversitesi”, “Güzel Sanatlar Lisesi” ve “Güzel Sanatlar Özel Küğ Okulu”nda piyano, kuram, uyum bilgisi ve remileme derslerini verdi. 1997 yılında ilkokul ve lise için beş ve yedi yıllık remileme dersi içeriğini hazırladı. Büyük orkestra ve oda orkestrası, çeşitli bireşimlerdeki topluluklar ve diğer çalgı toplulukları için yaptığı çok sayıda düzenleme dikkatleri çekti. “İzmir Müzikseverler Amatör Orkestrası”, lise öğrenci orkestrası ve “Mersin Oda Orkestrası” için yazdığı bağdalar çeşitli dinletilerde seslendirildi. Orkestrasyonu yapılmış olan parçalar yalnız Mersin’de değil, İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Kayseri’de oda orkestraları tarafından dağara alındı. 1999 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na piyano, uyum bilgisi, yatay çokseslilik, orkestrasyon ve çalgı analizi derslerini vermesi için çağırıldı. “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Aydın Azimi ile birlikte yeni açılmış bulunan bağdama bölümünde dersler verdi. Ayrıca Ankara, Antalya, Adana ve Kayseri’de düzenlenen koro şenliklerine ve festivallerine piyano eşlikçisi olar ak katıldı. Türkiye’de bulunduğu sürede çok sayıda sinfoni ve oda orkestralarının düzenlemelerini yaptı ve bu düzenlemeler İzmir, Adana, Mersin, İstanbul ve Almanya’daki dinletilerde seslendirildi. 2003 yılında “Mersin Devlet Opera ve Balesi”nin isteği üzerine Verdi’nin “Traviata Operası” üzerine oluşturulan “Kamelyalı Kadın” bale küğünün orkestra düzenlemesini yaptı. Bu düzenlemenin ilk çalınışı 19 Kasım 2003 tarihinde Mersin’de gerçekleşti. 30 Ocak 2002 tarihinde “Bakü Küğ Akademisi Rektörlüğü”nün kararıyla doçent ünvanını aldı. Ocak 1999 tarihinden 31 Aralık 2005 tarihine kadar “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda doçent ünvanıyla öğretmenlik yaptı.
Altı yaşında küğ ilkokulunda piyano eğitimine başladı.1956–1960 yılları arasında “küğ lisesi”nin koro yönetkenliği bölümünde eğitim gördü. 1960–1965 yılları arasında Bakü “Üzeyir Hacıbeyov Küğ Akademisi”nde koro yönetkenliği bölümüne devam etti ve mezun olduğu yıl aynı akademide öğretmenliğe başladı. 1970–1995 yılları arasında akademinin çoksesli korosunu yönetti. 1971–1972 yıllarında Moskova “Gnesin Küğ Akademisi”nde koro yönetkenliği yaptı. 1975 yılında başöğretmen oldu ve 1989’da Moskova’da “Koro Yönetkenliği Kürsüsü Doçentliği” ünvanını kazandı. 1991’de “Küğ Akademisi Koro Yönetkenliği Bölümü”ne bölüm başkanı olarak atandı.1994 yılında akademinin yüksek kurumu tarafından profesörlüğe yükseltildi ve Türkiye’ye gelinceye kadar bu görevi sürdürdü. 1966 yılında “Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Çoksesli Korosu”nu kurdu ve 1995 yılına kadar yönetti. 1978’de kurduğu Azerbaycan’ın ilk erkek çocuk korosu ile 1982 yılında “Moskova Korolar Yarışması”nda birincilik ödülünü kazandı. Seksenin üzerinde koro yönetkeni yetiştirmiş olan sanatçının koro eğitimi ve tekniği üzerine basılmış onüç eseri vardır. 1995 yılında “İzmir Devlet Opera Balesi”nin daveti üzerine Türkiye’ye gelen sanatçı “İzmir Devlet Operası Korosu”nu 1997 yılına kadar yönetti. Aynı zamanda “TRT İzmir Çocuk Korosu”nu, “İzmir Türk-Fransız Kültür Derneği Korosu”nu, “Kültür–Sen Çocuk Koroları”nı da yönetti ve üçüncü “Ankara Polifonik Korolar Şenliği”ne katılarak değerli ödüller kazandı. “İzmir Devlet Opera ve Balesi” ile Puccini’nin “La Boheme”, Mozart’ın “Sihirli Flüt” operalarını ve “Requiem” ile Carl Orff’un “Carmina Burana” isimli yaratısını Antalya’da “Aspendos Festivali”nde seslendirdi. 1999–2000 öğretim yılında “Mersin Devlet Konservatuvarı Öğrenci Korosu” ile “Antalya” ve “Ankara Koro Şenlikleri”ne katıldı ve “Entonasyon, Homojeni ve Koro Tınısı” başarı ödüllerini kazandı. 5–6 Kasım 1999 ve 9–10 Mayıs 2001 tarihlerinde “Mersin Polifonik Korolar Derneği” tarafından düzenlenen “Mersin Korolar Şenliği”ne katıldı. “Mersin Devlet Konservatuvarı”nda çocuk, hazırlık, lise1, lise2, lise3, lisans ve oda korosu olmak üzere tam yedi tane koro kurdu ve çalıştırdı. 1999–2001 öğretim yıllarında üniversitenin düzenlediği törenlerde, sempozyum açılışlarında çalıştırdığı ve kurduğu korolar ile birçok dinleti verdi. Dinleti izlencelerinin dünya klasıl küğü, Türk Marşları ve halk küğünden yapılmış çoksesli düzenlemelerden oluşmasına özen gösterdi. 2000–2001 yıllarında “Mersin Devlet Opera ve Balesi”nde konuk koro yönetkeni olarak “La Boheme” ve “Satılmış Nişanlı” operalarını sahneledi, 2003–2005 yılarında “Ankara Polifonik Korolar Derneği” tarafından düzenlenen seminer ve sempozyumlarda koro yönetkenliğine ilişkin konularda bildiriler sundu. Aynı yılarda “Ankara Koro Şenliği”ne jüri üyesi olarak katıldı. 2002–2003 yıllarında “Türkiye Polifonik Korolar Derneği”nin düzenlediği “Ankara Çoksesli Korolar Şenliği”ne jüri üyesi olarak katıldı. 2003–2004 yıllarında ilk kez Türkiye’de “Mersin Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Zarife İsmailova “Koro Yönetkenliği Bölümü”nü açtı. 2005 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korosu” ile Pergolesi’nin “Stabat Mater Kantatı”nı ve Schubert’in “Missa”sını Türkiye dolaşısına hazırladı. 2003–2004 ve 2005 yılarında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda güz ve bahar yarı yılında “Küğ Ana Sanat Dalı”nda okutulan yüksek lisans derslerini verdi. 2005–2006 yıllarında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda formasyon derslerini vermek üzere görevlendirildi. 2002, 2003 ve 2004 yıllarında “Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü”nde özel öğretim yöntemleri ve okul deneyimi yüksek lisans derslerini yönetti. 2004 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korosu” ve Viyana Üniversitesi, İstanbul koroları, European Voices koro yönetkeni Vijay Upadhyaya ile birlikte Mersin’de bir çalışmalık ve dinleti gerçekleştirdi. 2006 yılında Mersin’de “Öğretmenler Korosu”nu kurdu ve aynı zamanda “Mersin Polifonik Korolar Derneği Umut Işığı Korosu”nu çalıştırarak “Ankara Polifonik Korolar Şenliği”ne katıldı ve başarı ödülleri aldı.
İsmet İnönü'nün Bulgaristan'da Mahsur Kalışı:
İnönü, Rusya dönüşü, Bulgaristan elçiliğimizde mahsur kaldı. Bulgar çeteciler İnönü’yü öldürmek için elçiliğimizi kuşatmışlardı. Bulgaristan’a ihtar verildi ama, hükümeti umursamadı. Ankara'daki bazı isimler çareler düşündüler. İşin içinden çıkamadılar. Atatürk’e sordular. O, “Sizler ne düşünüyorsunuz?”, diye sordu. “Bulgaristan’a ekonomik baskı uygulayalım...”, dediler. Atatürk, güldü: “Telefonu verin bana” dedi. Donanmaya emir verdi. Ertesi sabah, “Yavuz Zırhlısı” İzmit’ten Varna’ya gitti. Yüzbir pare top attı. Evlerin camları kırıldı... Amiralimiz, “İsmet Paşa’yı almaya geldim”, dedi. Bulgar hükümeti, İsmet Paşa’yı Sofya’dan Varna’ya zırhlı trenle getirdi. Oradan da bando-merasimle “Yavuz”a uğurladı. Amiralimiz, kırılan camların parasını ödedi. İsmet Paşa’yı yurda getirdi.
İstanbul Filarmoni Derneği:
1945 yılında kurulan “İstanbul Filarmoni Derneği”, İstanbul’un kültür ve sanat yaşamında birçok ilkleri başararak, toplumun müzik hayatını 71 yıldır etkilemektedir. Sultan II. Mahmud’un 1826’da başlayan reformları arasında yerini alan çoksesli küğ, İstanbul’un kültür hayatının vazgeçilmez öğelerinden biri olarak kentin tarihine yüz yıldan fazla süreyle damgasını vurmuştu. 1917’de açılan “Darülelhan” (daha sonraki adıyla ‘İstanbul Belediye Konservatuvarı’) ve konservatuvar bünyesinde kurulan “Şehir Orkestrası” dışında “İstanbul Filarmoni Derneği”, kentte yaşayan aydınların ve küğseverlerin girişimleriyle kuruldu. Afif Tektaş, Nadir Nadi ve Cemal Reşit Rey’in öncülük yaptığı çalışmalar, kentin ileri gelenlerini de içine alarak büyüdü. Bu kişiler arasında bulunan Halit Ziya Uşaklıgil, Nedim Göknil, Ali Emel Tacar, Lütfi Kırdar, Salih Murat Özdilek ve Adnan Bozcalı ile Türk küğ yaşamının önemli küğcülerinden Ömer Refik Yaltkaya gibi girişimci sanatseverlerin ön ayak olmalarıyla genişleyen kitle, konservatuvar ve orkestra üyelerinin de desteğini aldı. 1945 yılında hazırladıkları tüzüğü gerekli makamlara ileterek derneği kurmuşlar ve etkinliğe geçirmişlerdir. “İstanbul Filarmoni Derneği”, küğ kültürünü geliştirerek çoksesli küğü yaygınlaştırmak, küğbilimsel karşılaştırmalar yapmak, “Şehir Orkestrası”na destek olmak, dinletiler, konferanslar ve kurslar düzenlemek, Türk bağdarları destekleyerek teşvik etmek amacıyla kuruldu. Gerektiğinde farklı şehirlerde şube açma yetkisi de bulunan dernek, kısa sürede kentin önemli kişiliklerini de bünyesine katarak genişlemiş ve İstanbul küğ yaşamının en önemli kurumu olmuştur. “İstanbul Filarmoni Derneği”, “Bakanlar Kurulu”nun 26.10.1957 gün ve 4-9648 sayılı kararıyla kamu yararına dernek statüsü kazanmıştır. İstanbul Filarmoni Derneği’nin Etkinlikleri: “İstanbul Filarmoni Derneği”nin başarılarında çok değerli kişilerin katkıları vardır. Cemal Reşid Rey gibi değerli bir ismin sanatsal etkinlikleri üstlenmesi, bir lokomotif güç olarak derneğe önemli ölçüde hız kazandırdı. Eski İstanbul valisi ve belediye başkanı Lütfi Kırdar, açıkhava tiyatrosu ve opera binasının yapılmasını sağladı. Tektaş ailesi ise iş dünyasından sağladıkları bağışlarla, derneğin şemsiyesinde İstanbul’un sanat hayatına kazandırdıkları zenginliklerle tarihteki yerlerini aldılar. Yine Fahrettin Kerim Gökay gibi devlet adamları, derneğin bugünkü durumuna gelmesinde önemli roller oynamışlardır. “İstanbul Filarmoni Derneği”, “Şehir Orkestrası” ile birlikte “Saray Sineması”nda düzenli dinletiler verdi; İstanbul’daki “Franko Konser Bürosu” vasıtasıyla yurtdışından önemli sanatçıların Türkiye’ye gelmesine ön ayak oldu. Bu sanatçılar arasında bulunan Prihoda, Thibaud, Händel, Menuhin, Ricci, Michelangeli-Benedetti, Oistrakh, Kogan, Abbado, Boulanger, Tagliaferro, Salzman, Cortot, Uninsky, Iturbi, Kempf, Gieseking, Ciccolini, Gilels, Magaloff, Perlemuter, Katchen, Francois, Sadlo, Cassado, Fournier, Janigro, Goossens, Rodrigo ve Britten gibi 20. yüzyılın en büyük küğcüleri kentin belleğinde anılmaktadır. Sadece küğ değil, öteki sanat alanlarından da devrin önemli isimleri Türkiye’ye davet edilmişler ve kültürel hizmetler birbirleriyle yarışmıştır. Yurdumuzun edebiyatçıları ve küğcüleri de yapılan bu konferans ve dinletilerde yer almışlardır. “Filarmoni Derneği” yurdumuzun genç sanatçılarına ödüller vererek onların sanat hayatlarında yaşadıkları ilk deneyimlerini hazırlamaları bakımından da önemli bir yer tuttu. Suna Kan’a 1947 yılında ödül veren dernek daha sonraki yıllarda Ergican Saydam, Mayda Arıkan, Ayhan Turan, Pertev Apaydın ve Vedat Kosal’ı da ödüllendirdi. Küçük çocuklar için etkinlikler düzenlemiş olan dernek, aynı zamanda küğ eğitimini bir ülkü olarak ele almış ve geniş kitleleri eğitmeyi görev edinmiştir. Panayot Abacı ve “Orkestra Dergisi”: Panayot Abacı’nın girişimiyle 1962 yılında hayata geçen “Orkestra” adlı dergi, yayımı en uzun süre devam eden yayın olmuştur. Abacı’nın yaşamı boyunca yayımı devam eden dergi, sadece 1974 ile 1983 yılları arasında kesintiye uğradı. Geniş bir okur kitlesine ulaşan dergi, küğ alanında önemli fikirlerin ortaya atılıp tartışıldığı bir kaynak olarak ün kazandı. İstanbul’un küğ hayatında gelişen fikirler ile yeni oluşumların hepsi “Filarmoni Derneği”nin içinde yankı bulmuş ve çalışmalarını birlikte sürdürmüştür. “İstanbul Şehir Orkestrası”nın bölünmesinden sonra yeni kurulan “İstanbul Şehir Operası” ile ilişkilerini geliştiren dernek, daha sonra kurulan “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” ve “İstanbul Devlet Operası” ile çalışmalarını devam ettirdi. “İstanbul Filarmoni Oda Orkestrası” ise 70’li yılların sonunda dernek bünyesinde kurulan bir orkestra olup çalışmalarına bir süre devam etti. “İstanbul Filarmoni Derneği” köklü geçmişiyle 20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçerken İstanbul’un değişen kültürel hayatında en önemli kurumlardan biri olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Uzun yıllar Panayot Abacı’nın özverili çalışmalarıyla yaşamını sürdürmüş olan “Dernek”, günümüzün maddi koşullarına dayanma açısından iyi bir sınav verdi ve zorlu süreçlerden geçerek varlığını koruma başarısı gösterdi. 2015 yılında Panayot Abacı’nın ölümünden sonra yeni bir döneme giren “İstanbul Filarmoni Derneği”, 2016 yılında yaptığı “Genel Kurul Toplantısı” ile yönetim kadrosunu gençleştirmiş ve yeniden İstanbul’un kültür hayatında önemli bir yer kazanmak için etkinliklerine başlamıştır.
İstanbul Kent Orkestrası'nın Kuruluşu ve Görevleri:
1989 yılında kurulan “Kent Orkestrası Müdürlüğü”, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı”na bağlı olarak görev yapmaktadır. Müdürlük, temel olarak bünyesindeki iki sanat topluluğunun sanatsal etkinliklerinin organizasyonuyla sanatçı ve idari personelin özlük işlemlerini yürütmek, genel idareyi sağlamakla görevlidir. Halen fiili olarak 2 müdür yardımcısı, 41 kişilik “Kent Orkestrası” sanatçı kadrosu, 35 kişilik “Belediye Bandosu”, bir şef, üç memur ve üç hizmetli ile çalışmalarını sürdürmektedir. Müdürlük küğ sanatının toplumsal işlevine uygun olarak halkın kültürel üretiminin, eğitiminin, sanat seviyesinin ve bilincinin yükseltilmesine katkıda bulunmak, ulusal ve evrensel küğ kültürünü yerleştirmek gayesi ile kapalı salon ve açıkhava veya park dinletileri ve belirli programlar ile toplantılar sırasında periyodik dinletiler vermek, ayrıca Müdürlük bünyesindeki bando birimi ile açılış, kapanış, karşılama, uğurlama, çeşitli kutlama günlerinde seremoni görevleri ile özel kuruluşların talebi üzerine ücretli görevleri yerine getirmek için görev yapmaktadır.
İstiklal Marşı:
Bağımsızlık Çığırısı.
İstiklal Marşı Bestecisi, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi, Musiki Muallim Mektebi Kurucusu Zeki Üngör'ün Mezar Taşı (1880-1958):