Dü
Düdük:
Üflenerek çalınan ve tiz sesler çıkaran alet, bu amaçla metalden, kemikten, tahtadan ya da diğer malzemelerden yapılmış olan araç. Gemi ya da tren düdüğü gibi basınçlı hava veya buharla çalışan sesli uyarı aracı. Uyarı yapmada veya işaret vermede kullanılan mekanizma. Bu tür araç, alet-edevattan çıkan ses.
Düdükçü:
(is.) Düdük yapıcı şahıs ya da yapılmış olan düdükleri satan kişi.
Düdüklü:
(s.) Düdüğü olan. Örn.: Düdüklü şeker. Düdüklü tencere.
1965 yılında İzmir’de doğan sanatçı 1976 yılında “İzmir Devlet Konservatuvarı”nda başladığı çello eğitimini “Ankara Devlet Konservatuvarı”nda sürdürdü. “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Senfoni Orkestrası”nda iki yıl konuk sanatçı olarak çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönen Sibel (Sezer) Dündar mesleğine yurtiçi ve yurtdışında verdiği dinletilerle devam etti. Sekiz yıldır “İzmir Büyükşehir Belediyesi Armoni Mızıkası”nda flüt sanatçısı olarak çalışan ve “Ensemble Feverish Müzik Okulu”nda eğitmenlik yapan sanatçı aynı zamanda “Smyrna Beşili”nin kurucusudur.
Dünyasal Küğ:
Yalnızca “dünyevi yaşam” ile ilgili olguları ve konuları işleyen küğlere “Dünyasal Küğ” denilir. Bu başlık altında insanların dünyadaki yaşamları ile ilgili edimler küğsel olarak işlenmektedir.
2011 yılı Mart ayında kurulan “Düşlem Üçülü”,“Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı” öğretim elemanlarından oluşmaktadır. Birinci kemanda Marina Babayeva, ikinci kemanda Tuğrul Göğüş ve viyolada Sibel Akyürek’in yer aldığı bu topluluk ilk dinletisini 23 Mart 2011 Çarşamba günü “Tepebağ Rotary Kulübü” tarafından bir ilkokulda yaptırılan “Otistik Çocuklar için Özel Eğitim Sınıfı”nın açılış töreninde vermiştir. Topluluğun ikinci dinletisi ise 13 Mayıs 2011 Cuma günü Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Anfisinde başlayan "III. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu"nda gerçekleşmiştir. Ülkemizde iki keman ve bir viyoladan oluşan bireşimiyle oda küğü alanında bir ilk örnektir. Bu grubun yaşam süresi konsevatuvar müdürlüğüne Mustafa Bayık'ın gelmesi nedeniyle çok uzun sürmemiştir.
Düzemek:
Düzene koymak, düzenli hale getirmek. Çalgıyı akord etmek, akortlamak. Uyumlu hale getirmek. Çalgının tellerinin birbiriyle uyumlu hale getirilmesi. Çalgının tellerinin doğru frekanslara ayarlanması. Çalgının doğru sesleri verebilecek duruma getirilmesi. Çalgının tellerinin gerginliğinin ayarlanması, tellerin gerginliğinin gerekli biçimde değiştirilmesi. Bkz.: Alm. Stimmen, Fr.: Accorder, İng.: Tune.
Düzen (1):
Çalgının tellerinin akortlanması, çalgının tellerine düzen vermek. Çalgının tellerinin gerekli olan frekanslara ayarlanması.
Düzen (2):
Akor ya da uygu kelimesinin karşılığı. Akor yerine “düzen” ya da “uygu” denilmesi yeğlenmelidir.