K

Kaashäälik:

(Estonyaca) Bkz.: Konsonans.

Kabuki:

(Jp.) Japonya’da kırın (dans) ve ır (şarkı) ile karışık olan halk dramının ismidir.

Kadınlar matinesi:

Tiyatro, sinema vb. eğlence yerlerinin sadece kadınlar ve bazan da çocukları da kapsam içine alarak düzenledikleri gösteri. Kadınların yanlarında yemekleriyle birlikte gittikleri gündüz eğlenceleri de bu ismi almaktadır. Bkz. Matine.

Kadril:

Eski dönemlerin "contredance"ı. Beş bölümden oluşur, bölümlerin her biri bağımsız bir yapıdadır. Final "Galop" ile sonuçlanır. Bölümler arasında dans yapısının zorunlu şartlarından dolayı bir duraklama bağda bulunur.

\ Kahramankaptan, Şefik:

4 Ekim 1949 tarihinde İstanbul'da doğan Şefik Kahramankaptan "Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi" (Mülkiye) – "Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü"nü 1971 yılında bitirdikten sonra "Yankı", "Tercüman", "Akajans", "Hürriyet Dergi Grubu" gibi çeşitli gazete ve dergilerde yönetici ve yazar olarak çalıştı. 1975 ve 1976 yıllarında iki kez "Yılın Gazetecisi" seçilerek "Altın Kalem" ödülünü kazandı.Opera–bale, çoksesli küğ ve plastik sanatlar alanında uzmanlaştı. "Devlet Opera ve Balesi"nin izlence kitapçıklarında çok sayıda yazısı yayımlandı. Sanat ağırlıklı söyleşi, eleştiri ve gezi notları "Hürriyet Gösteri" ve "Milliyet Sanat" dergilerinde yayınlandı. "Kültür Bakanlığı" ile "Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülleri"nin jürilerinde yer aldı. "Tübitak"da üç yıl süreyle "Başkan Danışmanlığı" ve "Yayınlar Tanıtım Daire Başkanlığı" yaptı. Küğ ve sanat konulu çeşitli simpozyum ve seminerlere katıldı, bildiriler sundu. Bir dönem "Kanal–B"de "Sanattan Yansımalar" izlencesini hazırlayıp sundu. Şefik Kahramankaptan'ın ilk kırın projesi olan "Uçarcasına" 1998 yılında "Ankara Devlet Opera ve  Balesi"nce uygulandı. Cönkünü yazıp, Türk bağdarlarının yaratıları arasından küğ seçimlerini yaptığı "Uçarcasına" adlı kırın projesinin ilk gösterimi, 29 Ekim 1998'de, "Cumhuriyetin 75'nci Yıldönümü" gecesi yabancı devlet adamlarının da bulunduğu seçkin bir izleyici kitlesi önünde "Ankara Devlet Opera ve Balesi"nce gerçekleştirildi. Balenin kırın düzeni Uğur Seyrek tarafından yapıldı. Cumhuriyetimizin 75 yıllık öyküsünü, köyden kente göç eden bir ailenin kızının yaşamına koşut olarak anlatan "Uçarcasına","Türk bağdarlarının sinfonik küğlerinin derlenmesiyle hazırlanan ilk konulu Türk yenilikçi–klasıl kırını" oldu. Yazarın Mevlana düşüncesi ve bu düşüncenin uluslararasılaşmasını konu alan "Çağrı" kırın projesi 2008 yılında "Mersin Devlet Opera ve Balesi"nde Avrupa'nın en iyi beş kırın düzenleyicisi arasında seçilen Mehmet Balkan'ın kırın düzeniyle sahnelendi. "Ak Güvercin Gibi" başlıklı Hacı Bektaş–ı Veli'nin felsefesi ve söylencelerini konu alan "Orkestra, Koro, Kırın ve Anlatıcı için Sahne Gösterisi"nin cönkü üzerinde halen bağdar Can Atilla tarafından çalışılmaktadır. Adnan Saygun'un 2007'deki 100. doğum yılı için hazırladığı "Saygun Emre" opera projesi çerçevesinde yazdığı cönk üzerine bağda çalışmaları da Yiğit Aydın tarafından sürdürülmektedir. Bu operadan "Prelüd","Bilkent Senfoni Orkestrası"nca, "27. Uluslararası Ankara Müzik Festivali (2009)" çerçevesinde verilen dinletide seslendirildi. "Şahmeran" opera cönkü üzerinde bağdar İsmail Sezen tarafından çalışılmaktadır. "Aspendos–Yüzyılların Aşkı" başlıklı kırın proje ve cönkü bağdar Hasan Tura tarafından bağdanmış olup "Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü"nün 2009–2010 gündeminde bulunmaktadır. Yazarın Türk bağdarlarının kayda alınmamış yaratılarının seslendirilip kayıt altına alınarak CD olarak Türk küğ belgeliğine kazandırılması yönünde çabaları da dikkatleri çekmektedir. Kahramankaptan'ın proje ve uygulamasıyla yayımını gerçekleştirdiği CD sayısı 15'e ulaşmış bulunmaktadır. Yazara, sanata katkılarından ötürü "Sevda Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Gümüş Madalyası" (1992) ve "Kültür Bakanlığı Şükran Ödülü" (1995) verilmiştir. Sanatçının opera–kırın proje ve cönkleri arasında şunlar vardır: "Uçarcasına" (bale–yazılışı ve sahnelenmesi 1988), "Çağrı" (bale–yazılışı 2006, sahnelenmesi 2008), "Saygun Emre" (opera–yazılışı 2006), "Şahmeran" (opera–yazılışı 2006), "Aspendos–Yüzyılların Aşkı" (bale–yazılışı 2007), "Ak Güvercin Gibi" (sahne gösterisi–yazılışı 2009)... Sanatçının yayınlanmış kitaplarının isimleri ise şöyledir: "İsmet İnönü ve Harika Çocuklar – İdil Biret ve Suna Kan" (Ümit Yayıncılık–1998), "Çeşmebaşı'ndan Esintilerle – Ferit Tüzün'ün Yaşamöyküsü" (Sevda–Cenap And Müzik Vakfı Yayınları–2001), "Resmigeçit – Ressam Söyleşileri" (Kültür Bakanlığı–2001), "Atatürk, Saygun ve Özsoy Operası – CD Ekli" (Sevda Cenap And Müzik Vakfı Yayınları–2005), "Belcanto'nun Efsane Ustası / Ayhan Baran'ın Yaşamöyküsü – CD Ekli" (Sevda Cenap And Müzik Vakfı Yayınları–2005) "Mehterden Alaturka'ya / Türkçe ve İngilizce – CD Ekli" (Ark Yayınları–2009)... Şefik Kahramankaptan'ın gerçekleştirdiği CD projeleri ise şu şekilde sıralanabilir: "Harika Çocuklar / İdil Biret – Suna Kan" (1998, İnönü Vakfı için 2 CD), "İdil Biret – Suna Kan / 50. Yıl Konseri" (1999, Esbank/İnönü Vakfı), "Orhan Ahıskal / Yerelden Evrensele" (1999, Aydıner), "Salkım Söğüt – Bruce Reiprich / Oğuz Tansel" (2000, Kültür Bakanlığı), "Ferit Alnar – Kanun Konçertosu", (2000, T.C. Merkez Bankası), "Ferit Alnar – Viyolonsel Konçertosu", (2002, T.C. Merkez Bankası), "Özgür Aydın – Cleveland Piyano Yarışması", (2002, Şekerbank), "İlhan Baran – Batı Tarzında Türk Müziği", (2002, Kültür Bakanlığı), "Adnan Saygun Yunus Emre Oratoryosu", (2003, Türkiye Odalar Borsalar Birliği), "Kırsallardan Ezgiler – Sun, Saygun", (2004, Türk Traktör), "100. Doğum Yılı Anısına Cemal Reşit Rey", (2004, T. C. Merkez Bankası),"Taviloğlu, Baran, Saygun, Erkin – Türk Piyano Ezgileri / Yeşim Gökalp", (2006, A. K. Müzik), "Taviloğlu, Baran, Saygun, Erkin – Türk Çocuk Parçaları – Yeşim Gökalp", (2008, A. K. Müzik),"Akdeniz Renkleri / Terci–Korad Gitar İkilisi", (2008, A. K. Müzik), "Siyah Kalem Dansı – Mehmet Can Özer", (2009, A. K. Müzik)... Yazarın sürekli yazı verdiği yayın arganları arasında "Cumhuriyet Ankara Eki" (her cuma), "Andante" (iki ayda bir) ve "Mesa Sağlık, Mesa ve Yaşam Dergileri" (üç ayda bir) vardır. "Çağdaş Sanatlar Vakfı" (Çağsav), "Ankara Enstitüsü Vakfı","Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı" (Anaçev) ve "Ankara Exlibris Derneği"nin kurucuları arasında bulunan Şefik Kahramankaptan aynı zamanda "Çağsav"ın yönetim kurulu başkanı ve "Sevda–Cenap And Müzik Vakfı Destekleme Kurulu" başkanı ve "Festival Kurulu" üyesi olup "İnönü Vakfı"nın da "Danışma Kurulu" üyesidir. Kahramankaptan çeşitli kongrelere katılmış olup çok sayıda bildiri sunmuştur: "Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi"nce 1994'te düzenlenen "4. Ulusal Sanat Sempozyumu"nda "Kültürel Yozlaşmada Sanatın Caydırıcılığı ve Medyanın Rolü" başlıklı bildiri,"İzmir Kültür ve Sanat Vakfı"nca 1997'de düzenlenen "I. Ulusal Kültür Kongresi"nde sonuç bildirisine katkı, "Kültür Bakanlığı"nca 2000 yılında düzenlenen "Uluslararası Devlet Müzik ve Sahne Sanatları Kurumlarının Yapılanma ve İşleyişi'nde Çağdaş Modeller Sempozyumu"nda "Devlet Sanat Kurumlarında Yapılacak Değişikliklere İlişkin Görüş ve Öneriler" başlıklı bildiri, "İzmir Sanat" tarafından düzenlenen "İzmir I. Ulusal Müzik ve Sahne Sanatları Kongresi"nde "Müzik Kurumlarının Yapılanmasında Yeni Arayışlar" başlıklı bildiri ile müzik alt kurulu ve kongre bildirilerini hazırlayan kurulda yer alış, "Sevda Cenap And Müzik Vakfı" tarafından 2002 yılında düzenlenen "21. yy. başında Türkiye'de Müzik Sempozyumu"nda"Basının Müziğe yaklaşımı ve Müzik Yazarlığı: Örnekler, Saptamalar ve Somut Öneriler" başlıklı bildiri ve yine "Sevda Cenap And Müzik Vakfı" tarafından 2006 yılında düzenlenen "Müzik Sanatımız ve AB Süreci" başlıklı sempozyumda "Avrupa'daki Türk Müzisyenleri" başlıklı bildiri. Kahramankaptan çeşitli jürilerde de üye olarak sorumluluk üstlenmiştir: "Kültür Bakanlığı Opera ve Bale Başarı Ödülleri" jürisi (1993), "Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü" jürisi (1997), "Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri" jürisi (1999), çeşitli büyükelçilik ve derneklerce düzenlenen resim yarışmalarında jüri üyelikleri (1993–2003). Maddede yer alan fotoğraflar (soldan sağa, yukarıdan aşağı): 1. Mehmet Balkan – Şefik Kahramankaptan, 2. Şefik Kahramankaptan – İlhan Usmanbaş – Mehmet Başman, 3. Şefik Kahramankaptan – Antoni Witt, 4. Şefik Kahramankaptan "Çağrı Prömiyeri"nde selamda, 5. Şefik Kahramankaptan Bonn'da "Beethovenfest"de panelde, 6. Şefik Kahramankaptan İdil Biret ve eşiyle, 7. Şefik Kahramankaptan Üner Birkan ile bir arada, 8. Bülent Ecevit ile Or–An'daki evinde, 9. Şefik Kahramankaptan (büyük resim), 10. Şefik Kahramankaptan (küçük resim)...

Kakafoni:

Bkz. Kakofoni.

Kakışımlılık:

Ahenksizlik, uyumsuzluk. Seslerin birbirine uymaması, akordsuzluk. Ses kakışması. Düzen bozukluğu. Bkz. Dissonance, Disonans, Dissonant.

Kakofoni:

Ses kakışımı. Birbirleriyle uyuşamayan seslerin oluşturduğu tını. Kakışma. Birbirlerine çok yakın ya da çok uzak, kulağa itici gelen seslerin bir arada bulunması durumu. Küğsel anlam vermeyen ilişkisiz sesler topluluğu. Ses çöplüğü. Gürültü oluşturan sesler kümesi. Kafa şişiren anlamsız seslerin bir araya gelmesi ya da getirilmesi durumu. Kuru gürültü. Gereksiz sesler çıkararak rahatsızlık vermek. Ses uyumsuzluğu. Ses kirliliği. Konsonans (uyuşumlu) olmayan seslerin aynı anda çalınması, bu tür sesleri tınlatmak. Küğsel edimde güzel olmayan sesler çıkarmak. Başarısız ve irrite edici bir şekilde seslendirmek. Bkz. Kakafoni, cacophony.

\ Kalabalık, Furkan:

Tiyatro ve film oyuncusu. 24 Nisan 1993 tarihinde Kocaeli’de dünyaya geldi. “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”nden mezun oldu. İlk oyunculuk deneyimini 2017 yılında “İstanbullu Gelin” dizisinde elde etti. Yine aynı yıl “Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok” isimli sinema filminde rol aldı. 2017 yılında yine bir sinema filmi olan “Ailemle Tanış”ta Furkan Kalabalık ismine rastlanır. 2018’de “Dudullu Postası” TV dizisinde “Tiki” rolünü üstlendi. Sanatçıyı, 2019 yılında “Çarpışma” isimli TV dizisinde görürüz. 2020’de ise bir başka TV dizisi olan “Yeni Hayat”ta yer almıştır.

\ Kalamış:

Kalamış şarkısının güftesi Behçet Kemal Çağlar'a ve bağdası da Münir Nurettin Selçuk’a ait olup nihavend makamında bir Türk Sanat Küğü yaratısıdır.

 

Yok başka yerin lütfü ne yazdan ne de kıştan
Yok başka yerin lütfü ne yazdan ne de kıştan

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah Kalamıştan 

Yok zerre teselli ne gülüşten ne bakıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah Kalamıştan

Istanbulu sevmezse gönül aşkı ne anlar 
Aşkı ne anlar 
Düşsün suya yer yer erisin eski zemanlar
Eski zemanlar
Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar
Şarap rengi dumanlar
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan
Ah kalamıştan 

Of off... fethettiniz ay parlayarak sen gülerekten
Gündüz koya sen gel gece kalsın a yanımda of of 
Ses çıkmıyor artık ne kürekten ne yürekten
Emret güzelim istediğin şarkıyı emret of of
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah Kalamıştan

\ Kamacıoğlu, Filiz:

1951 yılında Çayeli’nde doğdu. “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda Verda Ün’le piyano, Ferdi Ştatzer’le uyum bilgisi, Ergican Saydam’la analiz çalıştı. Ayrıca “İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü”nü bitirdi. 1982 yılında “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde çalışmaya başladı. Yüksek lisans tezini “A. Adnan Saygun’la Küğ Eğitimi” konusunda yaptı. 1986 yılında “Marmara Üniversitesi”nden küğ eğitimi alanında sanatta yeterlik derecesi aldı. 1986 yılında yardımcı doçent, 1991 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu. “Marmara Üniversite Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü” programını hazırlayarak bölüm açılması çalışmalarında bulundu. Lisans düzeyinde piyano, küğ tarihi, küğ kültürü, lisans üstü programlarında piyano eğitimi, piyano öğretimi, çağdaş küğ eğitimi kuramları, sanat tarihi dersleri vermekte, yüksek lisans ve doktora tezleri, projeler  yönetmektedir. Yurt içi ve dışında dinletiler vermiştir. Küğ eğitimi alanında birçok bildirisi ve makalesi bulunmaktadır. Eserleri arasında “Kolay Piyano Metodu” (Flaş Ajans-1994), “Türk Tarihi ve Kültürü”nde “Türklerde Müzik” bölümü (Pegem A Yayınları-2004), “Beşikdüzü Köy Enstitüsü Hikayesi Bitmedi” (İst. Kaveg Yayınları-2007), “Eğitim Mirasımız Köy Enstitüleri; Uygulanabilirliği ve Model Çalışmaları” (Sempozyum Kitabı Editörlüğü-2009) bulunmaktadır.

Kaman (الكمان):

(Ar.) Keman. كَمان، كَمَنْجَه

Kammermusik:

(Alm.) Bkz. Oda küğü.

Kan, Suna:

Kan, Suna

\ Kanneci, Ahmet:

1957’de dünyaya geldi. Küğ alanındaki kuramsal eğitimine Türkiye’nin önde gelen bağdarlarından Turgay Erdener ile başladı. İstemihan Taviloğlu ve Ali Sevgi’den uyum bilgisi ve yatay çokseslendirme dersleri aldı. 1977 yılında Julian Byzantine ile tanıştıktan sonra çalışmalarını tamamen klasik gitara yoğunlaştırdı. “Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi”ni bitirdikten sonra İspanya Hükümeti’nin verdiği bursa hak kazanarak gittiği “Conservatorio Superior de Musica Oscar Espla de Alicante”de Jose Tomas’ın sınıfından ve ayrıca Fransa’nın “Perpignan Kenti Devlet Konservatuvarı”ndan “Birincilik Ödülü” ile mezun oldu. Dinletisini izleyerek tutkunu olduğu ve otuz yıldır dersler aldığı Alirio Diaz gibi ünlü bir yalkıcı ile birlikte çalma şansına sahip oldu ve olumlu kritiklerini aldı. Avrupa’daki çalışmalarını tamamlayıp ülkesine döndükten sonra dört ayrı konservatuvar ve üniversitede gitar bölümlerini kurdu. 1993 yılında “Fulbright Araştırma Bursu”nu kazanarak araştırmalarını sürdürmek amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Kanneci’ye “Fulbright Komisyonu” tarafından “Sanatta Ömür Boyu Başarı”, “Orta Doğu Teknik Üniversitesi Senatosu” tarafından “Takdir”,“Harran Üniversitesi” ve “İsparta Süleyman Demirel Üniversitesi” tarafından da “Fahri Doktora” ödülleri verilmiştir. Aralarında “Museo Andres Segovia” (İspanya), “Carnegie Hall” (ABD), “Merkin Concert Hall” (ABD), “Royal Festival Hall” (İngiltere) ve “Teatro Colon” (Arjantin) gibi salonlar da bulunan üç kıtada çeşitli yerlerde birçok dinleti verdi. Birlikte dinleti verdiği sanatçılar arasında Ayhan Erman (keman), Jorge Cardoso (gitar), Victor Pikaizen (keman), Selva Erdener (soprano), Dorothy Randolph (barok keman), Şefika Kutluer (flüt), Ekrem Öztan (klarinet), Hiroki Terashima (gitar), Javier Garcia Moreno (gitar), Diler Argat (piyano) ve Sibel Özgün (piyano) gibi önemli isimler vardır. Sanatçı halen “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı” ve “Sevda-Cenap And Müzik Vakfı”nda gitar öğretmenliği yapmaktadır. Çalışmalarını kendisine ithafen yazılan bağdalara ve Türk gitarist Savaş Çekirge ile birlikte başlattıkları araştırmalara yoğunlaştırmıştır. Turgay Erdener, Fazıl Say, Jorge Cardoso, J. Francisco Ortiz, Ertuğrul Bayraktar, H. E. Korkmaz, İstemihan Taviloğlu, N. Bosna, Miguel Angel Cherubito, C. Padro, T. Walker, M. Toros, T. Shahidi, M. Hoshino, H. Terashima, F. Cuenca gibi önemli bağdarlar Kanneci’ye adanmış yaratılar bağdamışlardır.

Kanto:

Ezgi. Şarkı. Şarkı söylemek. Ötmek, ötme, ötüş. Bkz. Canto.

Kantor:

Erkek sesçi. Erkek ırlağan. Hristiyan kiliselerinde koro yönetkeni. Irlağan. Ezgi söyleyici, şarkı söyleyen. Şarkıcı.

\ Kapadia, Payal:

Hindistan’lı yazar, yönetmen ve oyuncu. Payal Kapadia, Mumbai’de yaşayan bir film yapımcısı ve sanatçıdır. “Hindistan Film ve Televizyon Enstitüsü”nde “Film Yönetmenliği” dalında eğitim gördü. Çalışmaları, belleğin ve hayallerin kıvrımlarında bir yerlerde saklanan, kolayca görünmeyen şeylerle ilgilidir. Minik, kadınsı jestler arasında gerçeği bulmaya çalışan bir yaklaşımı bulunmaktadır. Kapadia’nın deneysel kısa filmi “The Last Mango Before Monsoon - Muson Yağmurları’ndan Önceki Son Mango”, ilk gösterimini 2015 yılında “Oberhausen Uluslararası Film Festivali”nde gerçekleştirdi ve burada “FIPRESCI Ödülü” ve “Jüri Özel Ödülü”ne layık görüldü. Bu film, 2016 yılında “Mumbai Uluslararası Film Festivali”nde “En İyi Film” ve “En İyi Kurgu”, “Filmadrid”de “Özel Mansiyon” gibiler de dahil olmak üzere başka ödüller aldı. “Afternoon Clouds - Öğledensonra Bulutları” isimli filmi 2017 yılında “Cannes Film Festivali - Cinefondation”da ilk kez gösterildi. Deneysel bir belgesel olan “And What is the Summer Saying - Ve Yaz Ne Diyor” 2018 yılında “Berlin Uluslararası Film Festivali”nde “Berlinale Kısaları”nda prömiyer yaptı. Bu belgesel yine 2018 yılında “Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali”nde “Özel Jüri Ödülü”nü kazandı. Payal, Roma’daki “PJLF Three Rivers Residency”de geliştirdiği ilk uzun metrajlı filmi “All We Imagine As Light - Tüm Hayal Ettiğimiz Şey Işık” için çalışmaktadır. Sanatçı ayrıca 2019 yılında Paris’te “Cinefondation Cannes Residency” ve “Berlinale Yetenek Programı”na seçilmiş bulunmaktadır.

\ Kaplan, Mehmet Abdullah:

On yıldır “İstanbul Şehir Tiyatroları Müdürlüğü” görevini sürdüren Kaplan 1996 yılında “Yaş Kararları”yla “Türk Silahlı Kuvvetleri” bünyesinden re’sen emekli edilmiş eski bir subaydır. 1997 yılı Şubat ayında “İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ne memur olarak açıktan atandıktan sonra 1998 yılında “Şehir Tiyatroları”nda müdür yardımcısı görevine getirilmiştir ve 2009 yılından beri “Şehir Tiyatroları”nda müdür olarak görev yapmaktadır.

Kapma:

Bkz. Mordan, Mordant, Pincé.

Kaptıkaçtı, Ali:

Türk musıkisi sanatçısı Ali Şenozan’ın gerçek adı ve soyadıdır. Sanatçının doğumunda kendisine verilen isim Ali olup aile soyadı da Kaptıkaçtı’dır. Sanatçı soyadını beğenmediği için kendisini Ali Şenozan olarak tanıttı ve ilerleyen süreçte herkes O’nu Ali Şenozan olarak anmaya başladı. Bu değişimin öyküsü ilginçtir. Sanatçı, 1958 yılında “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda açılan sınava girdi, komisyon üyeleri adını ve soyadını söylemesini istediklerinde gerçek adı ve soyadını söyledi, yani “Ali Kaptıkaçtı” deyince komisyon üyeleri kahkaha ile güldü. Her ne kadar komisyondaki üyeler bu tavırlarından ötürü kendisinden özür diledilerse de sanatçının gönlü kırıldı. Ali Kaptıkaçtı daha sonraları bağdadığı bir şarkıyı Gönül Akın’a verdi, Akın bu şarkıyı okuyacağı tarihte üstadı aradı ve haber verdi. Radyoda yapılan anonsta parçanın bağdarı olarak “Ali Bey” denildi. Bunun üzerine Ali Kaptıkaçtı soyadını değiştirmeye karar verdi. Bir gün evde “Gözlerinden içti gönlüm neşeyi” şarkısını söylerken arkadaşı Rıfat Veziroğlu kendisine “Şenozan” soyadını önerdi. Çünkü söylediği parça Şükrü Şenozan’a ait idi. Bu yeni soyadı sanatçının hoşuna gitti. Ertesi gün Laika Karabey’i arayarak durumu anlattı. Karabey, bu soyadının tam O’na göre olduğunu söyleyince sanatçı artık “Ali Şenozan” ismi ile anılmaya başlandı. Bkz.: Şenozan, Ali.

Kara, Bilge:

24 Kasım 1982 tarihinde Osmaniye’de doğan Kara ilkokul eğitimini Osmaniye’de bulunan “Atatürk İlkokulu”nda yaptıktan sonra orta öğrenimini yine Osmaniye’de bulunan “Merkez Ortaokulu”nda tamamladı. Liseyi ise aynı ildeki “Çukurova Lisesi”nde tamamladıktan sonra küğ eğitimi almak üzere “Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Anabilim Dalı Müzik Öğretmenliği Bölümü”ne girdi. 1999-2000 öğretim yılında girdiği bu bölümden 2002-2003 öğretim yılında mezun oldu. Osmaniye’de bulunan özel bir okul olan “Karanfil Koleji”nde bir yıl çalıştıktan sonra “Kozan Yatılı Bölge İlköğretim Okulu”nda görev aldı. Bu okulun yatılı öğrencilerine keman ve bağlama öğreten Kara’nın tayini 2009-2010 öğretim yılında “Niğde Güzel Sanatlar Lisesi”ne çıktı. Bu eğitim kurumunda bir yıl çalıştıktan sonra Bilge Kara “Adana Zihinsel Engelliler İlköğretim Okulu”na geçti. Kara “Zihinsel engelli olmak küğ yapmaya engel değildir” düşüncesi ile o tarihten bu yana adı geçen okulda çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Karaca, Dilek Ergin:

3 Haziran 1980 tarihinde Mersin’de doğan sanatçı “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Şan-Opera Anasanat Dalı Lisans” mezunu olup ayrıca “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Anasanat Dalı Opera Solistliği Bölümü”nü de bitirmiştir. Atıfet Usmanbaş, Claudia Atanassova ve Mustafa Yurdakul ile çalışmış olan genç sopran aynı zamanda “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Dans Antrenörü ve Adana İli Dans Temsilcisi” olarak da görev yapmaktadır. Gazi Umdu ile Latin kırınları, Aytunç Bentürk ile salsa ve Metin Yazır ile de tango çalışmıştır. Dilek Ergin Karaca pedagojik formasyon alarak küğ öğretmenliği yapma hakkını da elde etmiştir. Kırın sporları (Latin) antrenörlüğü, sosyal Latin kırınları (salsa) antrenörlüğü, sosyal standart kırınlar (Arjantin tangosu) antrenörlüğü ve oryantal kırınlar hakemliği çalışma konuları arasındadır. Sanatçı çok sayıda kuruluş bünyesinde görevler almıştır. Bunlar arasında sırayla “Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Piyano ve Irlama Öğretim Görevi”, “Adana Özel Açelya Anaokulu” küğ ve kırın öğretmenliği, “Adana Özel Minik Serçe Anaokulu” küğ ve kırın öğretmenliği, “Adana Amerikan Kids Anaokulu” küğ ve kırın öğretmenliği, “Adana Nilüfer Anaokulu” küğ, kırın ve drama öğretmenliği, “Adana Papatya Anaokulu” küğ öğretmenliği, “Oytun Sanat Merkezi” latin ve Arjantin tango kırınları antrenörlüğü, “Adana Natürel Müzik Merkezi” ırlama ve piyano öğretmenliği, “Adana Müzik Merkezi” ırlama ve piyano öğretmenliği, “Melodi Müzik Merkezi” ırlama ve piyano öğretmenliği, “Adana Kafkas Derneği” koro yönetkenliği, “DoRe Müzik” ırlama ve piyano öğretmenliği süregelen çalışmalarıdır. Karaca daha önceki yıllarda ise “Adana Özel Erkan Eğitim Kurumları”nda küğ ve kırın öğretmenliği, “Gençlik Spor İl Müdürlüğü Yaz Okulu”nda kırın öğretmenliği, “Odeon Müzik ve Sahne Sanatları Eğitim Merkezi”nde öğretmenlik yapmış; “Adana Özel Akdeniz Okulları”nda Halkla İlişkiler Müdürü, küğ ve drama-diksiyon öğretmeni olarak bulunmuş, 2002-2003 döneminde “Mersin Devlet Opera ve Balesi” sözleşmeli sanatçısı olmuş, “Çukurova Üniversitesi Kış-Yaz Okulları”nda ilköğretim düzeyinde küğ öğretmenliği üstlenmiştir. “Anaca Okul Öncesi Eğitim Merkezi”nde çocuk korosu yönetmiş, “Fethiye Lykia World Tatil Köyü”nde opera ırlangaçlığı gerçekleştirmiştir. Sanatçı 1., 2. ve 3. “Uluslararası Boğaziçi Festivali” organizasyon sorumluluğunu üstlenmiştir. Sanatçıya çok sayıda sertifika da sunulmuştur. Birçok etkinliğin yalkıcısı, yaratıcısı ya da sorumlusu olan Dilek Ergin Karaca “Çukurova Müzik Akademi” bünyesinde koro yönetkenliği yaparak çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Karaçay-Malkar Türkleri Festivali:

Bolvadin, Afyonkarahisar, Eskişehir, Çifteler, Başhüyük “Karaçay-Malkar Dernekleri” tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenmekte olan bu festival “Kuzey Kafkas Karaçay-Malkar Festivali” olarak da bilinmektedir. Bu etkinliklerde bir araya gelen Karaçay-Malkar Türkleri birlik ve beraberlik mesajlarını her yıl yinelemektedirler. Festivalde yapılan konuşmaları halk dansları gösterileri, yarışlar ve sporlar izlemekte; ayrıca düğün etkinlikleri yapılmaktadır.

\ Karadayı, Seyfettin:

“Cumhuriyet”le yaşıt olan Karadayı, 1 Ocak 1923 tarihinde İstanbul’da doğdu. Ailesinin de isteği ile “Kara Harp Okulu”na girdi ve mezun oldu. Uzun yıllar askeriyeye hizmet ettikten sonra 46 yaşında albaylıktan emekli oldu. Karadayı, “Keşiş” rolü ile “Yeşilçam” hayatına başlamıştı. O “Yeşilçam”ın yaşayan en yaşlı ismiydi. Kemal Sunal’la 12 filmi olan ve 750 sinema filminde rol alan usta oyuncu Seyfettin Karadayı 10 Ağustos 2017 tarihinde 94 yaşında iken sonsuzluğa göç etti ve 11 Ağustos 2017 Cuma günü “Levent Camii”nde kılınan ikindi namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası “Yeniköy Mezarlığı”na defnedildi.

\ Karagöz, Mustafa Raci:

Albay Mustafa Raci Karagöz 1962 yılında Ankara’da doğmuştur. 1976 yılında “Askeri Mızıka Okulu”na girip 1979 yılında “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı”na geçmiş ve burada dört yıllık yüksek öğrenimi esnasında Hikmet Şimşek, Gürer Aykal, Rengim Gökmen, Erol Erdinç ve Sabahattin Kalender gibi öğretim görevlilerinden ders almıştır. Albay Mustafa Raci Karagöz “İstanbul Hava Harp Okulu Komutanlığı”nda yedi yıl, “Eskişehir Bando Komutanlığı”nda oniki yıl görev yapmış ve 2002 yılından itibaren de “İzmir Hava Eğitim Komutanlığı Bando Komutanlığı”nda bando komutanı olarak görevine devam etmektedir.

\ Karahan, Murat:

7 Mayıs 1977 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini “T.E.D Ankara Koleji”nde tamamladı. 1996 yılında “Bilkent Müzik ve Sanatlar Fakültesi”ne girdi. Aslında bu okula girmezden önce “Siyasal Bilimler Fakültesi”ne kaydını yaptıran Karahan annesinin israrları sonucu girdiği bu küğ okulunda Suna Korad ve Pekin Kırgız ile çalıştı ve Gürçil Çeliktaş’tan sahne dersleri aldı. Aslında Karahan seçtiği meslek konusunda isteksiz olduğunu gazetelere çok açık söylemişti: “Annem, ‘Sahne Sanatları Fakültesi’nin sınavına girmemi sağladı. Operacı olacağım da ne olacak?” diyordum diyen Karahan aslında dayısı İsmet Sezgin gibi politikacı olmayı istediğini de sözlerine eklemişti. Yine kendi sözleriyle: “Okul bittiğinde ‘Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin sınavına girdim. 100 kişinin arasından tek bir tenor alındı. O da ben oldum. Ama hala içimde çok büyük bir istek yoktu. İki aylık bir çömezdim. Üstelik ‘Gençlerbirliği-Valencia’ maçında, tribünde penaltıya sevinirken ayağımı kırmıştım. Kırık ayağımla sahneye çıktım, moralim bozuk bir şekilde aryamı söyledim.” 2003 yılında lisans, 2006 yılında yüksek lisans ve 2010 yılında doktorasını tamamlayan Karahan, 2003 yılında “Ankara Devlet Opera ve Balesi”nde yalkıcı olarak çalışmaya başladı. 2009 yılında Roma’ya giden sanatçı burada iki yıl boyunca dünyaca ünlü sopran Renata Scotto’nun ve aynı zamanda “Santa Cecilia Akademisi” başkanı Bruno Cagli’nin özel öğrencisi oldu. 2012 yılında aldığı davet üzerine “Letonya Ulusal Operası”nda konuk sanatçı olan Karahan, burada aralarında “Lucia di Lammermoor”, “La Traviata”, “La Boheme”, “Manon Lescaut” ve “Il Trovatore” eserlerinin bulunduğu ellinin üzerinde temsilde başrol seslendirdi. Sanatçı 2014 yılında “Andante Dergisi”nin düzenlediği “Donizetti Klasik Müzik Ödülleri”nde yılın en başarılı erkek opera sanatçısı seçildi. Yine 2014 yılında Fransa’da “Il Trovatore” ve “Manon Lescaut” operalarını seslendirdi. 2015 yılı Ocak ayında “La Traviata”da “Alfredo” rolü ile dünyaca ünlü “Berlin Deutsche Oper”de ilk defa sahne alan sanatçı, 2015 yılında dünyaca ünlü “Bolşoy Tiyatrosu”nun “La Traviata”, “La Boheme”, “Carmen” prodüksiyonlarında başrolde sahne aldı. 2016 yılında dünyanın en önemli açık hava opera festivali olan “Arena Di Verona Festivali”nde Franco Zeffirelli’nin sahneye koyduğu “Il Trovatore” eserinde Daniel Oren yönetiminde başrolü seslendirdi. Murat Karahan yine “Il Trovatore” eseri ile “Parma Verdi Festivali”, “Macerata Opera Festivali”, “Berlin Deutsche Oper”de büyük başarılar elde etti. Murat Karahan; aralarında “Accademia Santa Cecilia Orkestrası”, “Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrası”, “Letonya Ulusal Opera Orkestrası”, “Liepaja Senfoni Orkestrası”, “Tiran Senfoni Orkestrası”, “Baden Baden Filarmoni Orkestrası”, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”, “Bilkent Senfoni Orkestrası”, “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”, “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası”, “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın da bulunduğu birçok orkestra ile temsiller ve dinletiler verdi. “Limak Vakfı” tarafından kurulan “Limak Filarmoni Orkestrası”nın kurucusu olan sanatçı, bu orkestra ile Türkiye dolaşısı yapmış ve elde ettiği sanatçı kimliğine aykırı bir şekilde “Zeki Müren Şarkıları” seslendirmiştir. 2017 yılında “Wiener Staatsoper”, “Arena Di Verona”, “Bolşoy Tiyatrosu”, “Münih Bayerische Staatsoper”, “Napoli San Carlo Operası”, “Los Angeles Operası” ve “Salerno Operası” gibi dünyanın en önemli tiyatrolarında “Il Trovatore”, “Manon Lescaut”, “Tosca”, “Turandot”, “Carmen”, “Madama Butterfly” ve “Nabucco” eserlerinin başrollerini seslendiren Murat Karahan 2018 yılı Ocak ayında “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü” olarak göreve başlamıştır. Ancak bu görevi halen sürdüren Karahan’ın, Hasan Hüseyin Akbulut ve Selman Ada gibi dev isimlerin ardından üstlendiği bu görevde sağladığı performans düzeyi asla bu görevin gerektirdiği ölçütlere ulaşamamış, siyasi iradenin buyrultularına direnememiştir. Yapılan hatalara ve eksikliklere çok sayıda örnek verilebilir. Örneğin pandemi döneminde gerçekleştirilen Pamukkale dolaşısı ya da kurum üyelerinin küçük gruplar halinde aktif kalmalarını sağlayıcı etkinlikler gerçekleştirememek, bu dinletilerin internet ortamında yayınını gereken ölçüde yapamamak gibi çok sayıda örnek verilebilir. Kısacası Murat Karahan döneminde “Devlet Opera ve Balesi” gibi dev bir kurum atıl kalmıştır.

\ Karakaş, Oğuz:

1976 yılında İzmir’de doğdu. 1997 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı Klarinet Bölümü”nden mezun oldu. 1998’de “Rouen Devlet Konservatuvarı Klarinet ve Oda Küğü Birincilik Ödülleri”ni kazandı. Mehmet Ermakastar, J. Ch Dautin ve B. Mathern'in sınıflarında okuyarak 1999 yılında “Rouen Devlet Konservatuvarı”ndan “Yalkıcılık Diploması” aldı. 2002’de “Paris Kenti Klarinet Birincilik Ödülü” ve “Oda Küğü” ödüllerini aldı. "Haute-Normandie Bölgesi"nde birçok küğ okulunda klarinet öğretmenliği yapan sanatçı “Ensemble Instrumental Spirales” (çağdaş küğ), “Ensemble Instrumental OctoPlus” (klasıl küğ) ve “Atelier Lyrique de Haute-Normandie” orkestralarında birinci klarinetçidir. Düzenli olarak “L'Orchestre d'Auvergne”, “L'Opera de Rouen”, “L'Orchestre Colonne” ve “L'Orchestre Paul Coentz” orkestralarıyla çalışan sanatçı ayrıca kendi kurduğu üçül (klarinet, çello ve piyano) ve üflemeli beşiliyle Fransa ve Avrupa’da düzenli dinletiler vermektedir. Karakaş aynı zamanda “Ensemble Feverish Küğ Grubu”nun bir üyesidir.

\ Karakoç, Bahattin:

Şair bir ailenin çocuğu olan Karakoç, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğdu. Ünlü şair pek çok şiire imza attı. Bu şiirleri ile ülke çapında üne sahip oldu. “Ihlamurlar çiçek açtığı zaman” gibi pek çok şiiri bestelenmiş ve seslendirilmiştir. Bahattin Karakoç’un bugüne kadar yayınlanan eserleri ise şöyle: Mevsimler ve Ötesi (1962), Seyran (1973), Sevgi Turnaları (1975), Ay Şafağı Çok Çiçek (1983), Kar Sesi (1983), Zaman Bir Beyaz Türküdür (1984), İlkyazda (1984), Bir Çift Beyaz Kartal (1986), Menzil (1991), Uzaklara Türkü (1991), Güneşe Uçmak İstiyorum (1993), Şiir Burcunda Çocuk (Antoloji -H. Özbay ve M. Tatçı ile beraber- 1993), Beyaz Dilekçe (1995), Güneşten Öte (1995), Dolunay Şiir Güldestesi (1996), Leyl ü Nehar Aşk (1997), Aşk Mektupları (1999), Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman, Ay Işığında Serenatlar (2001), Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri (2004), Ben Senin Yusuf’un Olmuşum (2006), Barış Çağrısı Şiirleri (Dünya Barışına Çağrı Grubu - Meneviş Yayınları) (2009).

Karanlığa Karşı Türküler:

Bir yardım dinletisi etkinliği olan “Karanlığa Karşı Türküler”İstanbul Bilgi Üniversitesi Toplum Gönüllüleri Kulübü” tarafından düzenlendi. Ülkemizdeki çocuk suçluların oranının her geçen yıl artmakta olduğunu saptayan bu sivil toplum kuruluşunun üyeleri 14 ile 18 yaş arasındaki çocuk suçluların hapishane koşullarında yoksulluk içinde ve kötü şartlarda, hayattan kopuk bir şekilde yaşadıklarını gözleyerek bu koşullarda rehabilitasyonun hemen hemen olanaksız olduğunu gördüler. Halbuki Avrupa'da suça itilmis çocuklar “Çocuk Adalet Sistemi” doğrultusunda evlerde barınmakta, dolayısıyla toplumla bütünleşme sürecini daha çabuk tamamlayabilmektedirler. “İstanbul Bilgi Üniversitesi Toplum Gönüllüleri Kulübü” hapishane ortamındaki “kader mahkumu çocuklara” dışarı çıktıklarında maddi ve manevi anlamda daha güçlü olabilmeleri için katkıda bulunmak amacıyla geleneksel hale getirdikleri konulu dinletilerin ikincisini “Karanlığa Karşı Türküler” olarak belirlediler. 21 Mayıs 2007 tarihinde saat 20.00’de “Studio Live”de gerçekleşen bu dinletinin tüm geliri “Bayrampaşa Tutukevi”nde bulunan suça itilmiş çocukların yararına ve “Nesin Vakfı”ndaki çocukların gereksinimleri için kullanıldı. Bu etkinlik “Yıldız Teknik Üniversitesi”ndeki “Toplum Gönüllüleri”nin gerçekleştirdiği “Aynı Gökyüzüne Bakıyoruz” projesini desteklemekteydi. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgiler www.yildiztog.com adresinde bulunmaktadır. “Nesin Vakfı”nın seçilmesinin nedeni ise eğitim olanaklarından yoksun çocukların topluma yararlı bireyler olarak yetişmelerini sağlaması, farklı tarzıyla bir ilk ve örnek olmasıdır. Bu konudaki ayrıntılı bilgi ise www.nesinvakfi.org adresinden alınabilir. Dinleti alanına gelen her dinleyici yanlarında getirdikleri bir kitapla Şırnak'taki “Nazmiye Demirel Kız Meslek Lisesi”ne kitaplık kurulmasına katkı sağlamış oldular. Dinletinin katılımcıları arasında “Mustang” (60’lar ve 70’ler), “Nena” (Etnik Rock) ve “Yeni Türkü Grubu” bulunmaktaydı. Etkinliğin danışmanlığını Ülkem Evrim Kepenek ve koordinatörlüğünü Hatice Örs yaptılar. Basın sorumlusu Mehtap Temur idi.

\ Karar, Necdet:

Necdet Karar 1928 yılında İzmir’de doğdu. Ev hanımı Münciye Hanım ile eczacı Asaf Karar’ın üçüncü çocuğudur. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladı. Orta öğrenimi sırasında Madam Clara ve Selahattin Berksoy’la çalıştı. 1946 yılında “Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümü”ne girdi. “Ankara’da ikamet edecek yeri olduğu” gerekçesiyle, yatılı okuma hakkı başkasına verilince okulu bıraktı. Bir dönem, Cemal Reşit Rey ile Ferdi Statzer’in özel öğrencisi oldu. “İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi”ne girdi. Şerif Yüzbaşıoğlu’nun elinden tutmasıyla, hafif küğ ve caz topluluklarında çalmaya başladı. Küğün yanında edebiyatla da ilgilendi. İlk kitabı “Fifre Çalan Adam”dan sonra, “Demokrat İzmir Gazetesi”nin ödülünü kazandıran “Dar Sokak” ve “Körler” adlı kitaplarını yayınladı. Meslek yaşamının ellinci yılını tamamladığı 2001 yılında kendisi için düzenlenen gecede hayata veda etti.

\ Karasu, Mehmet:

1950 yılında Hatay/Antakya’da doğdu. “Antakya Lisesi”ni ve ardından “İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü”nü (1974) bitirdi. Yurdun değişik yerlerinde yirmialtı yıl öğretmenlik yaptıktan sonra 2002 yılında emekliye ayrıldı. 1990 yılında yazı çalışmalarına başladı. Yayınlanmış sekiz eseri bulunmaktadır. “Türkiye Yazarlar Sendikası” Hatay temsilcisi ve “Aalen–Antakya Kültür Derneği”nin başkanı olan Mehmet Karasu “Kıbatek” ve “Edebiyatçılar Derneği”nin de üyesidir. Evli, biri doktor (psikiyatrist), biri matematik öğretmeni, iki çocuk babası olan sanatçı özellikle Türkiye ve Suriye arasında sanatsal ilişkileri yoğunlaştırarak dostluk köprüleri kurmaktadır. Mehmet Karasu Antakya kentinde ve Çukurova yöresinde klasıl küğün gelişimi için “Çukurova Müzik Dostları Derneği” ile işbirliği yapmakta, bu bağlamda “Uluslararası Çukurova Çoksesli Müzik Festivali” kapsamında küğsel etkinlikler düzenlemekte, ayrıca yöre insanına küğ alanında başka seçenekler de sunmaktadır.

\ Kardıçalı, İclal:

Küğcü bir ailenin kızı olan İclal Kardıçalı İzmir’de doğdu. Küğ ve piyano eğitimine 6 yaşında Max Hallecker ile başladı. “Amerikan Kız Koleji”ni bitirdikten sonra Kanada’nın Montréal şehrindeki “Concordia Üniversitesi”nde İngilizce-Fransızca-İspanyolca çok dilli tercümanlık okudu ve “McGill Üniversitesi Küğ Fakültesi”nde, Anna Spielberg’in sınıfında piyano eğitimine devam etti. “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde Namık Sultanov ile piyano, Wojciech Szalinski ile koro yönetkenliği, Bujor Hoinic ile karşıt yazım, bağdama ve orkestra yönetkenliği çalışarak 1996 yılında yüksek lisans diplomasını aldı. Çeşitli dinletilerde Vaclav Hudecek, Liana Isakadze, Burçin Büke, B. Tufan, Cihat Aşkın, Hagai Shaham, Server Ganiev, Toğrul Ganiev, Sema Korkut, Alexander Markov gibi yalkıcıları, “İzmir” ve “Bodrum Oda Orkestraları”nı ve “İzmir” ve “Antalya Devlet Senfoni Orkestraları”nı yönetti. Keman sanatçısı Jennifer Duchateau ile keman-piyano ikilisi olarak dinletiler verdi. Aynı zamanda bağdar olan Kardıçalı’nın kantat, deneme, ardış, şarkı biçimlerinde yaratıları vardır. 2005 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi”nde “Öğretmenlik Pedagojik Formasyonu” yapan İclal Kardıçalı, aynı fakültenin “İngilizce Öğretmenliği Lisans Bölümü”nde öğretmenlik yaptı. Çevirmenlik mesleğini, serbest tercüman olarak sürdüren Kardıçalı dinletilerine, piyano öğretmenliğine ve bağdama çalışmalarına devam etmektedir ve “TRT-Radyo 3”te 10 yıl boyunca çoksesli batı küğü izlenceleri yapımcısı olarak çalışmıştır. “Orion Eğitim Vakfı” - “Özel Piri Reis Okulları”nın kurucu başkanı ve “Mütevelli Heyeti” başkanı olan İclal Kardıçalı, 2012 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi”nde “Eğitim Yönetimi ve Denetimi Yüksek Lisansı”nı tamamlamıştır.  Eğitim ve küğ ile içiçe geçmiş bir yaşam sürdürmekte, “Yaşar Üniversitesi”nde lisans seviyesinde “küğ” ve “İngiliz/Dünya Edebiyatı”nı birleştiren dersler vermekte, bu alanda konferanslar, makaleler hazırlamakta ve dinleti izlencelerine devam etmektedir. “Türk-Kanada Kültür Derneği”, “Ege Kültür Vakfı”, “Uluslararası Rotary”, “Uluslararası Inner Wheel” gibi çeşitli sivil toplum kuruluşlarında üyelik ve yöneticilik görevleri yapmış ve yapmaya devam eden İclal Kardıçalı evli; üç evlat ve bir torun sahibidir.

Karelia Ardışı:

Finlandiyalı bağdar Jean Sibelius’un Op. 11 sırasayılı en tanınan ardışlarından birisidir. Bağdar tarafından 1893 yılında “Viipuri Öğrenci Birliği” için yazılan ve daha uzun olan “Karelia Küğü”nün bir alt kümesidir. “Viipuri Öğrenci Derneği”, “Karelia Küğü” “Viipuri Eyaleti” halkının eğitimine yardımcı olacak bir piyango için Sibelius’a sipariş olarak yazdırdı. Bu yaratının ilk seslendirilişi bağdarın yönetimi altında Helsinki’de bulunan ve 1828-1919 yılları arasında “Imperial Alexander Üniversitesi - İmparatorluk Aleksandır Üniversitesi” olarak adlandırılan, bugünkü ismiyle “Helsinki Üniversitesi” olarak bilinen yerleşkede 23 Kasım 1893 tarihinde “Finlandiya Büyük Dükalığı” onuruna gerçekleştirildi. Bağdar, en popüler yaratılarından birisi olarak günümüze dek gelen bu eserin kısaltılmış şekli olan “Karelia Ardışı”nı on gün sonra ilk kez yönetti. Anılan ardış açımlık dahil olmak üzere “Karelia Küğü”nden dört bölümü içermektedir. “Karelia Küğü” bağdarın ertiksel yaşamının başlarında yazıldı, tamamı bir açımlık, sekiz tablo ve iki intermezzo’dan oluşan bir bütündür ve yaklaşık olarak kırkdört dakika sürer. “Karelia Ardışı” ise yaklaşık oniki dakika uzunluğundadır. Bu yaratıda bağdar estetik ve teknik açıdan göz kamaştırıcı bir ürün vermeyi değil, halk küğü temeline dayanan özgün bir nitelik elde etmeyi kendisine hedef koymuştur. Tarihsel açıdan yapılan tüm yorumlar bu küğün ulusalcı karakterinin altını koyu bir şekilde çizmektedir. "Karelia Küğü" isimli eserin orkestrasyonu ise şöyledir: Üç flüt (3. flüt piccolo flütü duble eder), üç obuva (3. obuva korangleyi duble eder), iki klarinet, iki fagot, dört korno (F ve E), üç trompet (F ve E), üç trombon, tuba, timpani, bas davul, simballer, çelik üçgen, tamburin, iki sopran ve bariton, ayrıca bir bariton, sopran-alto-tenor-bariton korosu ve yaylı çalgılar. Vurmalı çalgılar bu kompozisyon içerisinde çok önemli role sahiptirler. Ardışta yer alan tüm kesitler “Karelia Küğü”nden alıntıdır. “Karelia Ardışı” 1899 yılında “Edition Fazer” nota basımevine satıldı, ancak Sibelius’un isteği üzerine açımlık Op. 10 ve ardış Op. 11 sırasayılarını aldı. “Karelia Küğü”nün kalanı ise 1905 yılında “Breitkopf ve Härtel” nota basımevinde baskıya girerek çoğaltıldı.


Karelia Ardışı - Konular

Karow, Carl:

15 Kasım 1790 tarihinde doğmuş ve 20 Aralık 1863 tarihinde ölmüş olan Alman bağdar ve yayıncı. Günümüzde güneybatı Polonya’da bulunan Bunzlau (vaktiyle Almanya sınırları içinde bulunmaktaydı)’da öğretmenlik yapmıştır. Pek tanınmış yaratıları arasında “Ach wie flüchtig, ach wie nichtig” (Nasıl geçici ah, ne kadar değersiz ah) ve “Valet will ich dir geben” bulunmaktadır.

\ Karpat, Saffet:

“P&G” Türkiye Müdürü Saffet Karpat, 2006 yılından beri “Fazla Mesai Orkestra”sı adını verdikleri grubuyla etkin olarak küğ yapmaktadır. Elektro gitar çalan Karpat bu etkinlikleriyle iş adamlarına, dostlarına ve çalışanlarına iyi bir örnek oluşturmaktadır.

\ Karpati, Ivan:

7 yaşında piyano çalmaya başlamış olan Macaristan doğumlu Ivan Karpati Budapeşte "Franz List Küğ Yüksek Okulu" piyano (K. Nemes) ve bağdama (Emil Petrovics) bölümleri mezunudur. 1978 yılında "Viyana Küğ Yüksek Okulu"ndan Hans Graf'ın öğrencisi olarak mezun oldu. 1976–1980 yılları arası "Szombathely"de (Macaristan) ve 1980'den beri de "Vorarlberg Eeyaleti"nde piyano öğretmenliği yapmaktadır. 1983 yılından itibaren "Dornbirn Küğ Okulu"nun piyano, küğ kuramları ve kulak eğitimi öğretmenliğini yapmaktadır. Ivan Karpati 1977'den 2001 yılına kadar "Feldkirch Konservatuvarı"nda eşlikci olarak çalışmıştır. Doğu ve Batı Avrupa'da gerçekleştirilen birçok yalkın ve oda küğü etkinliklerinin televizyon, radyo ve uzunçalar kayıtlarında adı geçer. Ivan Karpati çok sayıdaki uluslararası ustalık sınıfı kurslarının aranan bir piyano eşlikçisi ve klasıl küğ uyarlayıcısıdır.

\ Kartal, Buket:

7 Mayıs 1990 tarihinde İstanbul’da doğan Buket Kartal küğ eğitimine ilkokul yillarında Antalya'da Mehmet Çakmak’dan piyano dersleri alarak başladı. 2001'de “Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”ne bağlı “Müzik Hazırlık İlkokulu Piyano Ana Sanat Dalı”na kabul edildi. Kasım 2004’de Belçika Namur'de “EPTA / Rencontres Internationales des Jeunes Pianistes Yarışması”nda 13–15 yaş kategorisinde üçüncülük ödülü aldı. Aralık 2004’de Makedonya Üsküp'te “Jeunesse Musicale Musicians of the Millenium Yarışması”nda 13–16 yaş kategorisinde “Jüri Özel Ödülü” alarak “Unesco–Yeni İsimler Özel Eğitim Bursu” ile ödüllendirildi. Mart 2005’de Sırbistan Belgrad'da “Dr. Vuckovic 4. Genç Piyanistler Yarışması”nda birincilik ödülü aldı. Temmuz 2005’de, “Unesco–Yeni İsimler Özel Eğitim Bursu” ile Moskova “Çaykovski Konservatuvarı” öğretmenlerinden yalkın piyano ve oda küğü dersleri aldı. Mart 2006’da Sırbistan Novi Sad’da “Isidor Bajic Piyano Yarışması”nda 13–17 yaş kategorisinde, 45 öğrenci içinden finalist oldu. Nisan 2006’da “New Names & Young Talents of Kuzzbass Vakfı”nın davetlisi olarak, Rusya’nın Kuzzbass eyaletine gitti, 21–26 Nisan arasında beş ayrı şehirde beş dinleti verdi. Dolaşı süresince dinleti verdiği her kentte “Kuzzbass Kültür Bakanlığı” yetkililerince teşekkür plaketleri verildi ve hediyelerle onurlandırıldı. Buket Kartal halen “Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Piyano Ana Sanat Dalı” öğrencisidir ve bu kurumda Rus eğitmen Anna Garibian ile başladığı çalgı eğitimine Gülnare Azizova ile devam etmektedir. Bugüne dek Robert Roux, Walter Groppenberger, Michael Roll, Muhittin Demiriz, Hüseyin Sermet ve Kamerhan Turan ile ustalık sınıfı çalışmalarına katılmış olan Kartal ayrıca Diane Andersen, “Musica Aeterna” ve Vassily Lobanov’un ustalık kurslarına gitmiştir. Çalgı lisans eğitimini Haziran 2006 'da giriş sınavlarını kazanmış olduğu Moskova’da “Çaykovski Konservatuvarı”na bağlı “Merkez Müzik Okulu”nda Prof. Nikita Mndoyants ile sürdürmeyi hedeflemektedir.

\ Kartal, Emirhan:

Emirhan Kartal, 7 Temmuz 1988 tarihinde İstanbul’da doğdu. Aslen Sivas Kervansaraylı’dır. “Erdal Erzincan Müzik Merkezi”nde eğitim alıp, “Bağlama Orkestrası” ile birlikte yurt içinde birçok dinletiye katıldı. “TRT İstanbul Radyosu Türk Halk Müziği Gençlik Korosu”nda beş yıl bağlama çalıcısı olarak görev aldı. “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müzik Teknolojileri Bölümü Ses Kayıtları Anabilim Dalı”nda lisans eğitimini tamamladı. Yüksek lisansını ise “Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Musikisi Yüksek Lisans Programı”nda tamamladı. 2011 yılında, “Özgür Yayınevi” tarafından yayınlanan, “Türk Müziği Enstrümanlarının Frekans Aralıkları” adlı kitap çalışmasıyla Türk küğ çalgılarının yapısal özelliklerinin, frekans aralıklarının, tını analizlerinin ve ses sahalarının incelenmesini, materyalinin oluşturulmasını ve sisteme dayandırılmasını amaçladı. 2011 yılında “A.K. Müzik”ten “Dönüş Yolu” adlı albümü yayınlandı. 2013 yılında “Sırdaşk”, 2014 yılında “Kerbela”, 2015 yılında “Aşk Söyletir”, 2017 yılında “Aşk Dinletir” albümleri ise “Kalan Müzik” etiketiyle çıktı. Emirhan Kartal, 2016 yılında Aşık Veysel’in hayat hikayesinden esinlenerek senaryosu yazılan, görme engelli olan Veysel’in, Aşık Veysel olma yolundaki uzun ince yolunu anlatan, senaryosu ve yönetmenliği Bilal Babaoğlu’na ait “Aşık” adlı filmde başrolde yer alarak Aşık Veysel karakterini canlandırdı.

Kasaba (Kent) Kemancısı:

Bach’ın yaşadığı dönemde her kasaba ya da küçük kentin düğünlerde, cenazelerde ya da farklı amaçlı sosyal etkinliklerde ortaya çıkarak kendini gösteren bir kemancısı bulunmaktaydı. Bach dahi, para kazanabilmek amacıyla caddelerde, kent ya da kasabaların meydanlarında şarkı söylemiş ve keman çalmıştır.

\ Kassl, Marko:

1976 yılında Avusturya’da doğdu. Akordiyon ile ilk tanışması yedi yaşında “Slovenian Music School of Carinthia”da Majda Golob ile aldığı dersler sayesinde oldu. 1995-1999 yılları arasında “Carinthiaand Devlet Konservatuvarı”nda Mika Vaeyrynen ve Roman Pechmann ile çalıştı ve üstün derece ile eğitimini tamamladı. Ardından “University of Arts in Graz”da James Crabb ile çalışmalarına devam etti. Marko Kassl ünlü akordeonist Mie Miki-Schenck ile yüksek lisans eğitimine başlamak için Almanya’ya gitti ve “Dortmund Küğ Akademisi”nden üstün derece ile mezun oldu. Halen “Essen Küğ Akademisi”nde Mie Miki-Schenck ile yalkıcılık çalışmalarına devam etmektedir. Aynı zamanda Friedrich Lips, Marti Rantanen, Vladimir Dolgopolov, Margit Kern, Geir Draugsvoll ve Peter Gerter ile ustalık kurslarında çalışmalar yaptı. Sanatçı yalkın dinletilerinin yanısıra oda küğü dinletileri de vermekte, bağdarlar ve orkestra yönetkenleri ile çalışmalar yapmaktadır. Avrupa’da devamlı dinletiler veren Marko Kassl, özellikle Almanya ve Avusturya’da radyo ve stüdyo kayıtları yapmıştır. Yalkın çalışlar, oda küğleri, farklı dönemlere ait orijinal eserlerin akordiyon uyarlamaları, modern küğ ve tango nuevo gibi birçok değişik tarz ve dönemlere ait yaratılardan oluşan geniş bir dağara sahiptir. Marko Kassl ulusal ve uluslararası yarışmalarda çok sayıda ödül kazanmıştır. Bunlar arasında “Uluslararası ProLoco Yarışması”nda üçüncülük ödülü (1990-İtalya), “Avusturya Akordiyon Yarışması”nda birincilik ödülü (1998), “Üçüncü JAA Akordiyon Yarışması”nda ikincilik ödülü (2002-Tokyo/Japonya), “Westfalen Kültür ve Sanat Organizasyonu GWK Bursu” (Almanya) ve “Richard Wagner Derneği Bursu” (Almanya) bulunmaktadır.

Kastrat:

Bkz. Castrate.

Katgut:

Bkz. Katgüt, katküt.

Katgüt:

Kiriş, bağırsaktan yapılan çalgı teli. Hayvan bağırsağından yapılmış tel. Bkz. Katgut. Katküt. Kiriş.

\ Katkak, Bülent:

“İstanbul Şehir Tiyatroları Yönetim Kurulu”na seçilmesine kesin gözüyle bakılan Katkak psikolog doktor olup Başbakan Erdoğan’ın Kasımpaşa’dan mahalle arkadaşıdır. 20 yıldır turizmle ilgilenen Katkak “Eman” ve “Figura Turizm” firmalarının da sahibidir. “Türsab” ile “Tursav” üyesi ve denetçisi olan Katkak “AKP”den İstanbul Belediye Meclis üyesidir.

Katküt:

Bkz. Katgüt, katgut.

\ Kats Sahne:

Açılımı “Kamuran Akkor - Tiyatro Şenay” olan ve adından da anlaşılacağı üzere iki sanatçının bir araya gelerek ortaklık kurdukları ve sanatsal gösterimlerin gerçekleştirildiği sahnedir. Kamuran Akkor ve Onur Şenay sanatsal birikimlerini ve maddi güçlerini ortaya koyarak bu oluşumu hayata geçirdiler. 1993 yılında kapılarını açan bu sahnede o tarihten bu yana çeşitli oyunlar sergilendi, çalışma atölyeleri düzenlendi. İkilinin temel prensibi “Her şey hepimiz için, sahne hepimizin, kendi içinizdeki sahneyi size hazırladık. Bilgi, yenilik, sahne hepimizi bekliyor. Birlikten kuvvet doğurmak için kendinizden faydalanın!” olarak ilan edildi. İstanbul’da mekansal olarak son derece elverişli bir yerde olup içinde kafe, bar ve meyhane gibi yeme içme bölümlerine de sahiptir. Küçük ve samimi bir ortam oluşturan bu sahnede çok sayıda tiyatro grubu oyunlarını sergilemektedir. Bu sahne, İstanbul sanat yaşamına büyük katkıda bulunmaktadır. Koltuk sayısı 120 olup ayakta izleyicilerle 150’ye kadar seyirci kapasitesi ulaşabilmektedir. Adres: Müselles Sokak No:3 Esentepe - Şişli / İstanbul olup iletişim için info@katssahne.com mail adresi kullanılabilir. Web adresi: https://katssahne.com

\ Kavakos, Leonidas:

Leonidas Kavakos eşsiz tekniği, büyüleyici sanatı ve mükemmel küğcülüğünün yanı sıra çalış bütünlüğü ile tanınan, nadir kalitede bir kemancı ve sanatçı olarak dünya çapında tanınmaktadır. Dünyanın en büyük orkestraları ve yönetkenleriyle çalışan, önemli salonlarda ve festivallerde yalkıcı olarak yer alan sanatçı “Sony Classical” bünyesinde çizitler yapmaktadır. Kavakos’un hayatına yön veren üç isim halen birlikte çalıştığı Stelios Kafantaris, Josef Gingold ve Ferenc Rados’tur. Sanatçı henüz çok genç iken üç büyük yarışmayı kazanmıştı: 1985 yılında “Sibelius Yarışması” ve 1988 yılında “Paganini” ve “Naumburg” yarışmaları… Bu başarılar, Sibelius keman konçertosunun orijinal şekli olan 1903/4 yazımını kaydetmesine yol açtı. Sanatçının son kaydı, Beethoven’in 250. doğum yılı nedeniyle “Beethoven Keman Konçertosu” olmuştur. Sanatçı bu kayıtta “Bavyera Radyo Sinfoni Orkestrası”nı hem yönetmiş hem de konçertoyu seslendirmiştir. Bu önemli yılda Kavakos Avrupa ve ABD’de önemli orkestralarla hem çalmış ve hem de yönetkenlik yapmıştır. Ayrıca tüm Beethoven sonatları bir döngü halinde Şangay, Guangzhou, Milano ve Roma’da seslendirmiştir. Bunun dışında Londra “Wigmore Salonu”nda, Barselona’da, Parma ve Kopenhag’da Beethoven resitalleri vermiştir. Sanatçı 2007 yılında Enrico Pace ile Beethoven’in sonatlarının tümünün kaydını gerçekleştirmiştir. Bu kayıtlar O’nun “Yılın Echo Klasıl Çalıcısı” olarak adlandırılmasına yol açmıştır. 2014 yılında “Yılın Gramophone Sanatçısı”  ödülünü almıştır. 2017 yılında Danimarka’nın en prestijli ödülü olan “Leonie Sonning” ile onurlandırılmıştır. Bu ödülü daha önce kazanan isimler arasında Daniel Barenboim, Leonard Bernstein, Pierre Boulez, Alfred Brendel, Benjamin Britten, Dietrich Fischer-Dieskau, Yehudi Menuhin, Sir Simon Rattle, Mstislav Rostropovich, Arthur Rubenstein ve Dmitri Shostakovich bulunmaktadır. 2019 yılının Ağustos ayı sanatçı için çok yoğun geçti: “Verbier Festivali”nde Evgeny Kissin ile sahneye çıktı, “Verbier Festival Oda Orkestrası”nı yönettiği bir dinletide aynı zamanda Antoine Tamestit ile Mozart’ın “Konçertant Sinfoni”sini ve bir resitalde Ax ile Beethoven keman-piyano sonatlarını seslendirdi, “Boston Sinfoni Orkestrası” ile verdiği dinletide Beethoven’in keman konçertosunu çaldı ve ikinci yarıda Dvorak’ın “7. Sinfonisi”ni yönetti. Sanatçı “Lucerne Festivali”ne “Artiste Etoile - Yıldız Sanatçı” kategorisinde davet edildi ve bu festivalde Yannick Nezet-Seguin yönetimindeki “Lucerne Festival Orkestrası” ile çaldı. Bunların dışında Valery Gergiev yönetimindeki “Mariinsky Orkestrası” ile, Andes Orozco Estrada yönetimindeki “Viyana Filarmoni” ile ve bir resitalde Yuja Wang ile çaldı. 2019-2020 dinleti mevsiminde Kavakos Avrupa ve ABD’nin bellibaşlı orkestraları ile verdiği dinletiler yanında bir kez daha YoYo Ma ve Emanuel Ax ile bir araya gelerek “Carnegie Hall”de Beethoven’in üçüllerini ve sonatlarını üç dinletide seslendirdi. İki Asya dolaşısı yaparak “Singapur Sinfoni Orkestrası” ve “Seul Filarmoni Orkestrası” ile yalkıcı olarak dinletiler yaptı, ayrıca “Pekin NCPA - Ulusal Gösteri Sanatları Merkezi” (National Centre for the Performing Arts)’da bir resital sundu. “Hong Kong Filarmoni” ve “Tayvan Ulusal Sinfoni Orkestrası” ile çaldı. Enrico Pace ile Şangay ve Guangzhou’da Beethoven sonatlarını döngü şeklinde dinleyiciye sundu. Leonidas Kavakos bir yönetken olarak da güçlü bir profil çizerek çok sayıda orkestraya yönetkenlik yaptı. Bunlar arasında “Londra Sinfoni Orkestrası”, “New York Filarmoni”, “Houston Sinfoni”, “Dallas Sinfoni”, “Gürzenich Orkestrası”, “Budapeşte Festival Orkestrası”, “Viyana Sinfoni”, “Avrupa Oda Orkestrası”, “Santa Cecilia Ulusal Akademi Orkestrası”, “Maggio Musicale Fiorentino”, “Venedik Tiyatro Filarmonisi” ve “Danimarka Ulusal Sinfoni Orkestrası” vardır. Sanatçı hem çalgan hem de yönetken olarak konumunu güçlendirmiştir. Doğup büyüdüğü Atina’da geleneksel hale getirdiği bir keman ve oda küğü ustalık kursunu devam ettiren sanatçı dünyanın her yerinden gelen katılımcılara derin bir bağlılıkla kendi küğsel bilgi birikimini ve küğsel gelenekleri aktarmaktadır. Kavakos 1734 yılı yapımı “Willemote Stradivarius” keman kullanmakta, bunun yanısıra Florian Leonhard, Stefan-Peter Greiner, Eero Haahti ve David Bagué yapımı modern kemanlar da çalmaktadır.

\ Kavanagh, Dale:

Kanada doğumlu olan Dale Kavanagh dünyanın en yetenekli yorumcularından biridir. Kırkı aşkın ülkede dinleti vermiştir. Tüm dünyada verdiği dinleti sayısı sekizyüzelli yi aşmıştır. Kavanagh için Carlo Domeniconi, Roland Dyens, Jaime M. Zenamon, Stephen Dodgson, Stephen Funk Pearson, Bruce Shavers, Christian Jost bağdalar yapmışlardır. Sanatçı 1999’dan beri “Detmold Küğ Yüksek Okulu”nda öğretmenlik yapmaktadır. Ayrıca Kanada’nın “Acadia Üniversitesi” kadrosunda yerleşik küğcü olarak yer almaktadır.

\ Kavas, Halime Handan:

1954 doğumlu olan H. Handan Kavas "Büyükada İlkokulu", "Büyükada Ortaokulu" ve "Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi"nden mezun olduktan sonra "Anadolu Üniversitesi"nin "İktisat Bölümü"nü bitirmiştir. "T.C. Ziraat Bankası"nda bir yıl görev yaptıktan sonra "T.C. Merkez Bankası"nın "İstanbul Kambiyo Şubesi"ne geçmiş, 1996 yılından itibaren  aynı bankanın Samsun şubesine tayin olmuş, iki yıl çalıştıktan sonra 1998 yılında emekliye ayrılmıştır. Bankalarda görevi devam ederken 1976 yılından 1984 yılına kadar "Boğaziçi Mûsıkî Derneği"nde idarecilik de yapmak üzere görev almıştır. Evlenerek sonlandırdığı ve onbeş yıl ara verdiği küğ yaşamına emekli olduktan sonra kanun dersleri ve dernek çalışmalarıyla yeniden dönüş yapmıştır. 2000 yılında eşi kanun sanatçısı Sadık Kavas ile birlikte "Senkop Mûsıkî Dergisi"ni çıkarmıştır. İkinci sayıdan sonra dergide birlikte çalıştığı 23 gençle birlikte 2003 yılının Ağustos ayında "Âşiyan Mûsıkî Derneği ve Müzik Merkezi"ni kurmuş, dergiciliğe son vermişlerdir. Açmış oldukları dernekte geleneksel Türk musikisi ile Türk halk küğü dersleri verilmekte, koro çalışmaları gerçekleştirilmekte, ses eğitimi konusuna önem verilmekte ve çalgı dersleri yapılmaktadır. H. Handan Kavas "Aşiyan Musıki Derneği ve Müzik Merkezi"nin yönetim kurulu başkan yardımcısı olup web sitesi güncellemelerini ve düzenlemelerini bizzat kendisi yapmaktadır. Sanatçı çeşitli konularda farklı kurslara katılmış olup bunlardan birisi 2003 yılında "Üsküdar Belediyesi" tarafından düzenlenen ve Nedret Selçuker tarafından verilen "Güzel Türkçe, Doğru ve Etkili Konuşma, Spikerlik–Sunuculuk Kursu"dur. Sanatçı 2007 yılında da "Aşiyan Mûsıkî Derneği ve Müzik Merkezi"nde "TRT İstanbul Radyosu"nun baş spikerliğinden emekli Emin Baykırkık tarafından verilen "Güzel Türkçe, Doğru ve Etkili Konuşma, Spikerlik–Sunuculuk Kursu"na katılmıştır. Kavas'ın ilgi alanları arasında fotoğrafçılık ve amatör kamera çekimleri bulunmaktadır.

\ Kavas, Sadık:

"Âşiyan Mûsıkî Derneği ve Müzik Merkezi"nin kurucusu olan Sadık Kavas aynı zamanda yönetken olup bu derneğin yönetim kurulu başkanıdır. 1956 yılında İstanbul'da doğan sanatçı kanun ustasıdır. İlk küğ eğitimine İsmail Hakkı Üstünkaya'dan kanun dersleri alarak başlayan Sadık Kavas, daha sonra"İstanbul Belediye Konservatuvarı"nda (şimdiki adıyla "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı") öğrenim görmüştür.Uzun yıllar sahnelerde sanat hayatına devam eden Kavas 1984 yılında İstanbul'un Fatih semtinde "Fatih Müzik Merkezi"ni açmış ve ilk küğ öğretmenliğine de böylece başlamıştır.1990 yılında Ankara'ya yerleşen Kavas "Kilis Yardımlaşma Derneği", "Sağlık Bakanlığı", "Tübitak", "Kilis Kültür Derneği" korolarını çalıştırmıştır.Bu çalışmalarının yanısıra, 1992–1998 yılları arasında "Niğde Üniversitesi Türk Müziği Korosu"nun yönetkeni olan Sadık Kavas bu üniversitenin konservatuvarında da ses eğitimi, diksiyon ve dağar dersleri vererek eğitmenlik yapmıştır.1996 yılında yönetkenliğini yaptığı "Niğde Üniversitesi Konservatuvarı Türk Müziği Korosu" ile üniversiteler arasında Türk küğü dalında "Türkiye Birincilik Ödülü" ve kurucusu olduğu "Kilis Yardımlaşma Derneği Korosu" ile de "TRT Gençlerle Türk Müziği Programı"nda ödül almıştır. Tüm bu başarıları devam ederken 1999 yılında geçirdiği büyük rahatsızlık nedeni ile sesini tamamen kaybetmiş ve çalışmalarını sonlandırarak İstanbul'a dönüş yapmıştır. Ancak bu hastalık dahi onu küğ yaşamından koparamamış ve önceleri kanun dersleri, sonradan da iyi bildiği şan tekniği sayesinde kullanabildiği sesi ile yönetkenlik ve öğretmenlik yaparak tekrar küğ yaşamına dönmüştür. Bu küğ sevgisinin sonucunda büyük hayalini gerçekleştirmiş ve 2003 Yılı Haziran ayında "Âşiyan Mûsıkî Derneği ve Müzik Merkezi"ni kurmuş ve burada öğretmenlik ve yönetkenlik yaparak gençleri eğitmeyi ve onları Türk küğüne kazandırmayı amaç edinmiştir. Sanatçı evli ve bir kız çocuk sahibi olup "Âşiyan Mûsıkî Derneği ve Müzik Merkezi"nin "Yönetim Kurulu Başkanlığı"nı da sürdürmektedir.

\ Kaya, Ahmet:

28 Ekim 1956 tarihinde Malatya’da doğan Ahmet Kaya Paris’te 16 Kasım 2000 tarihinde yaşamını yitirdi. 1980 ve 1990’larda çıkardığı albümler ve verdiği dinletilerle popüler olmuş, eserlerinin etkisi günümüzde de devam eden özgün (protest) küğ sanatçısıdır. 5 çocuklu bir işçi ailesinin en küçük üyesi olan Ahmet Kaya ilkokulu Malatya’da okudu ve küğle ilk defa 9 yaşlarında tanıştı. Boş zamanlarında küğle ilgilenen Ahmet Kaya, ailesinin İstanbul’a göç etmesiyle orta öğretimden sonra bu işi profesyonelliğe dökmeye karar verdi. Uzun uğraşlar sonucu çıkardığı “Ağlama Bebeğim” albümünün sansürden geçmesinin gazetelere yansıması, eserin duyulmasını sağladı; bu onun için iyi bir fırsattı ve ilk albümünde büyük bir beğeni topladı. İlk büyük patlaması ve geniş kitlelere ulaşmasını sağlayan albüm 1985 yılında yapılıp 1986’da piyasaya çıkan “Şafak Türküsü” oldu. Bu albümde aranjör Oğuz Abadan’la çalıştı. 1990’lara değin özgün çizgisinden ayrılmadı ve başı sürekli derde girdi. 1990’larda da çizgisini korumaya gayret etse de, albümlerinde piyasaya yönelik çalışmalara da yer verdi. Her albümü ayrı bir patlama yapmış, özellikle “Şarkılarım Dağlara” albümü basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırmıştır. 1990’ların sonuna değin çıkardığı albümler hep listebaşı oldu. 10 Şubat 1999’da “Magazin Gazetecileri Derneği”nin düzenlediği ödül töreninde yeni albümüne Kürtçe şarkı koyduğunu açıkladı, bu şarkıya çekeceği klip için bir kanal aradığını söyledi.

\ Kaya, Alper:

“ALS” hastalığı sebebiyle el ve bacak kaslarını kullanamayan Alper Kaya dünyada bir ilki gerçekleştirdi. “ALS MNH Derneği İzmir Şubesi” tarafından ALS hastalığına dikkat çekmek için “Nefes varsa umut vardır” sloganıyla düzenlenen küğ dinletisinde Kaya, özel bir program kullanarak gözleriyle yan flüt çaldı. 28 yıldır ALS hastalığıyla mücadele eden Alper Kaya’nın dinletisi dakikalarca ayakta alkışlandı. “ALS” hastalığıyla yaşamayı öğrendiğini söyleyen Alper Kaya, “Gençliğimde de müzikle uğraşıyordum ve gitar çalıyordum. Ancak hastalığımla birlikte gitar çalmamı sağlayacak kaslarımı kaybettim. Bir süre boşluğa düştükten sonra yavaş yavaş bu hastalıkla yaşamayı öğrenmeye başladım” dedi. Kaya, yeniden küğ sanatına dönmesini sağlayan prıgramı uzun araştırmalar sonucunda İspanya’da bulduğunu aktardı: “Birkaç yıl önce yeniden müzik yapabilir miyim düşüncesiyle bir araştırmaya koyuldum ve İspanya’da bir program olduğunu öğrendim. Benim gibi sadece kafasını gözlerini oynatan insanların müzik yapması için oluşturulan bu programın yapımcısıyla iletişime geçtim ve arkadaş olduk. O’nunla beraber programı daha işlevsel bir hale getirdik. Fiziksel engelliler için yardımcı teknolojilerle müzik yapmanın mümkün olabildiğini göstermeye çalışıyorum” diye konuştu.

\ Kaya, Celil Refik:

"Salzburg Mozarteum Universitesi" rektörü Prof. Dr. Roland Hass ve bağdar J. Zenamon gibi yabancı otoriteler tarafından harika çocuk olarak tanımlanan genç sanatçı 1991 yılında doğdu. Klasik gitar çalışmaya 6 yaşında babasıyla başladı. Çalışmalarına Yusuf Doğan Büyüköğüt ile devam etti. Hasan Cihat Örter'in manevi desteği ile dinletilerine konuk sanatçı olarak katıldı. Raffi Arslanyan'dan yorum ve ileri çalış teknikleri alanında dersler aldı. Viyana'da A. Baluch, C. Cotsiolis, M. Heinzmann ile Iserlhon'da G. Garcia, F. Gerstmeier, G. Reichenbach, A. Vettoretti, T. Hoppstock ve E. Kassner ile çalıştı. Steven Thachuk, Hubert Kappel, David Russel ve A. S. Ramirez'den ustalık dersleri aldı. 2002'den bu yana "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Gitar Bölümü"nde Soner Egesel ile çalışmaktadır. E. Fisk ve L. Young gibi ünlü gitar çalıcıların övgülerini alan sanatçı klasik gitar edebiyatında tüm dönemlere ait zengin bir dağara sahiptir.

\ Kaya, Gülcan:

1969'da Erzincan'ın Doluca köyünde doğan Gülcan Kaya çocukluğunu herkesin her fırsatta türkü söylediği bu köyde geçirme şansına erişti. Hemen hemen tüm erkeklerin saz, kaval ve mey çaldıkları Doluca köyünde kadınlar yaptıkları her işe türkü ile eşlik ederek işlerini kutsallaştırırlardı. Küğ ve türküler bu köyün halkı için ekmek, su, hava kadar gerekliydi. İlk ve orta okulu okuduğu İstanbul'da sesi kısa zamanda öğretmenlerinin dikkatini çekmişti. Liseyi bitirdiği 1991 yılında konservatuvarın ses bölümüne girdi. 1993 yılında “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TRT”nin yetişmiş sanatçı sınavını kazandı. “İstanbul Radyosu”nun kadrolu ses sanatçısı oldu. 1996'da konservatuvarı bitirdi ve halk türkülerinde kadının yerini inceleyen bir araştırma yaptı. “Haliç Üniversitesi Konservatuvarı”nda dört yıl öğretim görevlisi olarak çalıştı, orada halk küğü bölümünü kurdu. Radyo ve televizyonda halk türküleri üzerine izlenceler sundu ve yayın sorumlulukları üstlendi. Anadolu'nun hemen her yöresinden derlenen türküleri ustaca yorumlayan Gülcan Kaya Türkiye'de kadın sesleri arasında oldukça geniş ve farklı bir ses rengine sahiptir. Anadolu batıni tasavvuf anlayışını yansıtan deyiş ve semahlardan, gurbet, sıla konularını taşıyan türküler, ölüm, ayrılık konusunu işleyen uzun havalar, ağıtlar, hemen her yöreden aşk-sevda üzerine söylenmiş türküler, Konya ve Orta Anadolu'nun düzümlü, hareketli kaşık havaları, oyun havaları, Keskin yöresi türküleri, mizahi türküler, Azeri türküler, Zeybekler, Karadeniz türküleri sanatçının geniş dağar yelpazesini oluşturur. Birçok yörenin değişik tarzdaki türkülerini mükemmel bir şekilde yorumlayan Gülcan Kaya ülkemizin en güzel kadın sesleri arasında yer almaktadır. Kadın sesleri arasında tüm Anadolu'yu kucaklayan dağar anlayışı lirik, geniş ve farklı ses rengiyle, geleneksel söyleyiş biçimine olabildiğince sadık kalarak ortaya koyduğu küğsel tavır ve duygulu söyleyişle dikkati çekmektedir. Kendisini canlı yorum sanatçısı olarak tanımlayan Gülcan Kaya Anadolu halk türkülerinin dünyanın en önemli ve en güzel renklerinden biri olduğunu düşünmektedir.

\ Kaya, Vehbi:

1930 yılında Adana’da doğan Kaya ilkokul, ortaokul ve liseyi Adana’da bitirdikten sonra “Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü”nden mezun oldu. Okul sonrası altı yıl “Kardela Piyano Atölyesi”nde çalıştı ve ilerleyen yıllarda bir süre Ankara’da çeşitli devlet okullarında küğ öğretmenliği yaptı. Piyano akordörü ve piyanist olarak tanınan Kaya kendi adına kurmuş olduğu kırın orkestrası ile Adana, Bursa, İstanbul ve Kıbrıs’ta gösteriler düzenlemiştir. Halen serbest olarak çalışan Kaya piyano akordörlüğü yapmakta ve piyano dersleri vermekte, çalgı onarımı konusunda çabalar harcamaktadır.

\ Kayalı, Mert:

1983 yılında Kocaeli’de doğdu. Gitar çalışmalarına İbrahim Kayaalp ile başladı. 2002 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”ne girdi ve burada Mehmet Gürgün’ün öğrencisi oldu. Bekir Küçükay, Jose Cardoso ve Ricardo Moyano gibi sanatçıların ustalık sınıflarına katıldı. Okul içinde çeşitli dinletilerde yer aldı. 2005 yılında Doğay Sarıhan ile “Feverish Guitars Ensemble”ı kurdu ve bu ikili ile pek çok dinleti verdi. Sanatçı halen “Ensemble Feverish Müzik Kursu”nda öğretim üyesi olup dinleti çalışmalarını sürdürmektedir. Mert Kayalı 2009 yazında gerçekleştirilen Art Baltica etkinlikleri çerçevesinde çeşitli etkinliklere katıldı, gitar dersleri verdi ve dinletiler sundu.

\ Kayısı:

Dünyanın en kaliteli zurna ve düdük gibi üflemeli küğ aletlerinin Ermeni ustalar tarafından kayısı ağacından yapıldığı bilinen bir gerçektir. “Kayısı ağacını ağlatan adam” olarak da ünlenen Djivan Gasparyan’ın “Cennetten Kayısılar/Apricots from Eden” adını verdiği bir albümü 1996 yılında New York’ta çıkardığını da belirtmeden geçmeyelim. Anadolu, Çin ve Orta Asya ile birlikte kayısının anavatanı olup dünyadaki 1.750 kayısı çeşidinden yaklaşık 300 tanesi Malatya’da bulunmaktadır. Malatya dünya kayısı üretiminin başkenti olarak bilinmektedir. Dünyanın birçok yerinde yetiştirilen çok sayıda kayısı çeşidinin yüzyıllar öncesinde Anadolu’dan götürülmüş olması ise acı bir olgudur. Türkiye’de 16 milyon, dünyada ise 75 milyon kayısı ağacı mevcut bulunmaktadır. Dolayısıyla kayısı ağacı yönünden zenginliğimizi küğ aletlerinin yapımında bir avantaj olarak kullanabiliriz ve kullanmalıyız.

\ Kayış, Melodi:

Sanatçı bir aileden gelen Melodi Kayış 1988 yılında Ankara’da doğdu. 1999 yılında “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü”ne girdi, 2004 yılında İgor Oistrakh’ın ustalık kursuna katıldı. 2004–2005 yıllarında “Ayvalık  Müzik Akademisi”nde Prof. Lukas David’in ustalık kursuna katıldı, akademi kapsamında dinletiler verdi. 2005 yılında “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası” ile yalkıcı olarak çeşitli dinletiler verdi. Alexander Markov, Vaclav Hudacek gibi dünyaca tanınmış kemancıların çalışmalıklarına katılıp övgülerini aldı. Alexander Markov tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nin Wermont eyaletindeki “Rondo Küğ Festivali”ne davet edildi. Prof. Albert Markov ile çalışarak Amerika’da çeşitli dinletiler verdi. 2006 yılında “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Lisans Orkestrası”nın yalkıcılık sınavını kazanarak Wieniawski’nin keman konçertosunu seslendirdi. Aynı yıl Amerika Birleşik Devletleri’nin Connecticut eyaletinde Albert Markov’la çalışmalarına devam etti. 2005 yılında “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Lise Devresi”ni birincilikle Prof. Cengiz Özkök’ün öğrencisi olarak bitirdi. 2006 yılında New York’da ki dünyanın en iyi küğ okullarından birisi olan “Manhattan School of Music”i kazanarak, Prof Albert Markov’un öğrencisi olarak kabul edildi. Genç kemancı lisans eğitimine “Akkanat Holding Eğitim Vakfı” desteğinde devam etmektedir.

Keman ve Bileşenleri:

Keman ve Bileşenleri

\ Kendik, Bilge Elif:

Fizikçi bir babanın ve ressam bir annenin ikinci kızları olarak 1981’de İstanbul’da dünyaya geldi. Bilge Elif Kendik ilk öğrenimini Adana’da “Mimar Kemal İlkokulu”nda tamamladı. İlkokul bittikten hemen sonra “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı”nın açmış olduğu yetenek sınavlarını geçerek 1991 yılında bu konservatuvarın “Piyano Ana Sanat Dalı”nda okumaya hak kazandı. İlk piyano çalışmalarına 1991’de Duygu Esen ile başlayan Kendik 1996 yılından itibaren Boguslaw Wodka ile çalışmalarını sürdürdü. Bu zaman içerisinde çok sayıda dinletiler verdi. 1997 yılında “Piyano Ana Sanat Dalı”nın yanısıra “Eşlikçilik Bölümü”nü de kazanıp çift ana dal programı okumaya başladı. Bu bölümdeki çalışmalarını Leyla Hüseyinova ile sürdürdü. Lisans II. sınıfında öğretmenlerinin eğitmenlik yeteneğini fark etmeleri ile onyedi yaşında iken oniki öğrenciye eşlikçilik yapmaya başladı. 1998 yılında Bulgaristan’ın Haskova ve Kırcaali kentlerinde dinletiler verip başarı belgesi aldı. Diğer başarı belgelerini 4–8 Kasım 1998 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen “II. Uluslararası Ankara Çoksesli Koro Festivali”nden ve 5–6 Kasım 1999 tarihleri arasında Mersin’de düzenlenen “II. Mersin Korolar Şenliği”nden almıştır.  2000 yılıdaki “XII. Altın Koza Kültür Etkinlikleri”ne katılımından dolayı teşekkür belgesi aldı. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın 19–28 Eylül 1998 tarihleri arasında düzenlediği “II. Yaz Kursları” kapsamında Ayşegül Sarıca ve Ali Darmar’ın birlikte düzenledikleri piyano kursuna aktif katılarak başarı belgesi aldı. 1999 yılı Kasım ayında “Çukurova Müzik Dostları Derneği”nin davetlisi olarak gelen Martin Berkofsky’nin “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı”nda düzenlenen eğitim seminerine katıldı. Kendik 2000–2001 tarihleri arasında Piyano Ana Sanat Dalı Başkanı Can Çoker’le ve Eşlikçilik Bölüm Başkanı Leyla Hüseyinova ile çalışmalarını tamamlayarak “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı”ndan piyano bölüm ikincisi, eşlikçilik bölümü birincisi ve genel olarak okul üçüncüsü olarak mezun oldu. 2001–2002 öğretim yılında “Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler Bölümü”nün açtığı kadro sınavını kazanarak 2001 yılında bu okulda öğretim görevlisi oldu. 2002 yılında kaval sanatçısı Şahin Doğan ile birlikte Bulgar halk ezgilerinden oluşan piyano–kaval resitali vererek “Türkiye’de İlk Çalınışı” gerçekleştirdi. Büyük ilgi gören bu parçaların piyano için düzenlemelerini Bilge Elif Kendik yaptı. Kendik o tarihlerden itibaren yaptığı gerek kişisel ve gerekse konservatuvar bünyesinde birçok yenilikçi dinleti vermesiyle dikkatleri çekti. 16-18 Kasım 2005 tarihinde “Hacettepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü”nün düzenlemiş olduğu “Gelenek, Kimlik, Bireşim: Kültürel Kesişmeler ve Sanat” adlı “Prof. Dr. Günsel Renda Onuruna Uluslararası Sempozyum”a konuşmacı olarak davet edildi ve “Osmanlı Sultanlarına Yazılmış Marşlar ve Avrupa'daki Benzerleriyle Formal Karşılaştırmalar” adlı bildirisiyle ilgi uyandırdı. İkinci cumhurbaşkanımız ve cumhuriyetimizin kurucularından İsmet İnönü için “Sakarya Üniversitesi”nde düzenlenen ve Erdal İnönü ile Özden Toker’in katıldığı panelde verdiği dinleti ile beğeni derledi. 6 Nisan 2006 tarihinde yüzseksen yıllık tarihinde “Sakarya Üniversitesi”nde ilk defa gerçekleşen “Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası” dinletisinde yalkıcı olarak yer aldı. Kendik halen “Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır.

Kentet:

(Lat.) Beş ses ya da beş çalgı için yazılmış yaratı. Bu tür bir kombinasyon için yazılmış eserleri seslendiren oda küğü gruplarına verilen isim. Beşli, beşil. Örneğin "Miles Davies Quintet" ya da "Budapeşte Klarinet Beşili" gibi. Bkz. Beşil, Quintet.

Kerem Ayağı:

Adını Aşık Kerem’den alan “Türk Halk Küğü” dizisi. Dizisel gidiş aynı kalacak şekilde farklı seslerden başlayan “Kerem Ayağı Dizileri” bulunmaktadır. Kerem ayağında yakılan ezgilere Ege Bölgesi’nde, Rumeli’de, Güney Anadolu’da ve yer yer iç Anadolu’da (Konya, Kırşehir) rastlanmaktadır. Bu ayakta çalınıp söylenen ezgiler genellikle inici bir seyir izlerler. Aşağıda yer alan dizide görüleceği üzere genel seyir şu şekilde ortaya çıkar: VI.ncı basamakta başlayan ezgi tiz durağa doğru bir çıkış yapar, sonra IV. basamakta geçici bir duraklama gösterir ve parçanın bitiminde I. basamakta karar verir. Ezgisel gidişin çıkıcı-inici bir seyir gösterdiği de görülür. Bazı parçalarda II. basamaktan VII. basamağa kadar gidildiği, buradan tiz durağa uğranıldığı, çıkışın tamamlanmasıyla tekrar IV. basamağa dönüldüğü, III. ve II. basamaklara yumuşak bir iniş yapılarak I. basamakta karar verildiği saptanmıştır. Bu ayağın en önemli özelliği, ezgisel gidiş inici yönde iken (çıkıcı halde bemol olan) V. basamağın önce natürel olup sonra komalar halinde pesleşerek bemole dönüşmesidir. Bu gidiş adeta yarım perdelik bir alanda kaydırarak (glissando yaparak) hareket etmeye benzetilebilir. “Kerem Ayağı”nın karar sesi “la” olup dizide değiştirgeç alan sesler “sibemol2”, “mibemol” ve “fadiyez”dir. “Kerem Ayağı”nın bazı farklı çeşitleri de bulunmaktadır. “Kerem Ayağı” ailesinden sayıldığı halde gösterdiği bazı farklılıklar nedeni ile değişik isimlerle anılanlardan da bahsedelim: Yanık Kerem”, “Kesik Kerem”, “Kandilli Kerem”, “Yahyalı Kerem”, “Engin Kerem. Bkz.: “Yanık Kerem”, “Kesik Kerem”, “Kandilli Kerem”, “Yahyalı Kerem”, “Engin Kerem.


Kerem Ayağı


Not: Altta "Kerem Ayağı" hakkında bazı küğ adamlarımızın farklı görüşleri yer almaktadır:

Kerem Ayağı-2

Kesik Kerem Ayağı:

Engin Kerem Ayağının dört ses aşağı aktarılmış haline “Kesik Kerem Ayağı” denilir. Yani Engin Keremseyrinde kullanılan dizinin dörtlü aralıkla aşağı doğru transpoze edilmesi bu ayağın farklı bir isimle anılmasına yol açar. Pek yaygın kullanılmadığı ve bu ayaktan ezgilerin sınırlı miktarda olduğunu belirtmemiz gerekir. “Kesik Kerem Ayağı”nda ırlanan birkaç uzun hava bulunmaktadır. “Kesik Kerem Ayağı”nın seyrini inceleyecek olursak genellikle onuncu basamak ile üçüncü basamak arasında ezginin dokunduğunu ve genellikle inici bir yapıda olduğunu görürüz. İnici seyir birkaç kez tekrarlanarak so sesi (III. basamak) güçlendirilir. Ancak ezginin sonlarına doğru so, fadiyez ve mi sesleri kullanılarak I. basamakta karar verilir.

Kesik Kerem Ayağı

Keskek, Mert Metin:

1967 Yılında Kilis'te doğan Keşkek 1978 yılında "İstanbul Belediye Konservatuvarı"nı kazanarak trompet sınıfına girdi. 1989 yılında "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"ndan mezun oldu ve aynı yıl yüksek lisans eğitimine başlayarak 1992 yılında bitirdi. 1990 yılında aynı okulda öğretim görevlisi olan sanatçı halen bu görevine devam etmektedir. 1986–1996 yılları arasında "İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu"nda çeşitli müzikallerde görev alan Mert Metin Keskek bunun dışında "Akbank Oda Orkestrası", "İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası",  "Borusan Filarmoni Orkestrası", "Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası", "İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası", "İstanbul Super Big Band Orkestrası", "CRR Caz Orkestrası" gibi birçok orkestrada görevler aldı.

\ Keşap, Merve:

1987 yılında Kilis’te doğdu. Tiyatro, şiir ve öykü tutkusu çocukluğunda başladı. 2009 yılında “Marmara Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü”nden mezun oldu. “İzmir Devlet Opera ve Balesi” sanatçısı olan kuzeni Evrim Keskin sayesinde operayla tanıştı. Selman Ada’nın eserleriyle bu sanata gönül verdi. 2019 yılı Nisan ayı itibariyle Selman Ada ile çalışma fırsatını yakaladı. Çocuk korosu için “23 Nisan Şarkıları”, “19 Mayıs Şarkıları”, “29 Ekim Cumhuriyet Şarkıları” isimli üç albümde şarkı sözleri yazdı. Selman Ada’nın bestelediği “Dev Aynası” isimli gençlik operası, “Oluşum” isimli balesi, “Mariya - Bir Bizans Operası” ve “Gulyabani” isimli opera yaratılarının cönklerini yazdı. Ayrıca “İntibah” operasının cönkünü Selman Ada ile birlikte kaleme aldı. Tarık Günersel’den cönk yazma, sahne oluşturma dersleri aldı. “İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası”nda fagot sanatçısı olan Deniz Ersoy’la remileme ve piyano çalışmaktadır. Türkçe öğretmenliği yapmakta ve yazmaya devam etmektedir.

\ Ketencoğlu, Muammer:

Geleneksel küğ alanında dünya ölçüsünde oluşturduğu yer ile uluslararası düzeyde aranan bir sanatçı haline gelmiştir. “Ayde Mori” albümünden “Jarnana” adlı şarkısı dünyadan geleneksel küğleri derlemelerde sunan “Rough Guide” dizisinin bir parçası olarak 2003 yılında “The Rough Guide To The Balkans” adlı seçkide yer aldı. Kıbrıs’ta yürütülen barış çabalarıyla bağlantılı olarak “Olive Tree Music” tarafından 2004’te İngiltere’de yayınlanan ve çeşitli ülkelerden sanatçıların birer eserle katıldığı “Cyprus Thing” adlı albümde Muammer Ketencoğlu da “Mağusa Limanı” adlı türküyle yer aldı. Aynı yıl sanatçı Polonya’da “Radio Bialystok”, Belçika’da da “Radio Klara” için Türk halk küğü izlenceleri hazırlayıp sundu. 11–18 Ağustos 2005 tarihleri arasında dünyanın seçkin klezmer topluluklarından “Brave Old World” tarafından Almanya’nın Weimar kentinde “Crossroads Istanbul to New York” adıyla düzenlenen atölye çalışmasına eğitmen olarak davet edildi. Etkinlikte Türk–Yunan ve Klezmer geleneklerinin üçlü etkileşimi, benzerlik ve farkları irdelendi. İlk kez 2000 yılında katıldığı bu projede 2005 yılında “Brave Old World” (Alan Bern, Michael Alpert, Kurt Bjorling, Stuart Brotman) topluluğunun yanısıra ünlü araştırmacı–küğcü Zev Feldman, Amerikalı kemancı Steven Greenman, Yunanistan’dan tanınmış kemancı Kyriakos Gouventas ile gitarist Yannis Alexandris ve Hollandalı akordiyoncu Sanne Möricke ile birlikte eğitmen kadrosunda yer aldı. Ketencoğlu 19–29 Ağustos 2005 tarihleri arasında Brezilya’nın Sao Paulo kentinde dinletiler vermek üzere oluşturulan “Akdeniz Orkestrası”na davet edildi. Küğ yönetmenliğini Brezilyalı küğcüler Magda Pucci, Livio Tragtenberg ve Carlinhos Antunes’in üstlendiği yirmiüç küğcüden oluşan bu uluslararası orkestrada Muammer Ketencoğlu küğ danışmanı, akordiyoncu ve şarkıcı olarak yer aldı. Çeşitli Akdeniz ülkelerinden gelen küğcüler ile Brezilyalı küğcülerin oluşturduğu bu orkestra Sao Paulo’da üç dinleti verdi. Küğün alabildiğine ticarileştiği günümüzde, küğcünün seçtiği türün öncelikle kendi zihinsel beklentilerine denk düşmesi gerektiğine inanan Muammer Ketencoğlu’nun her zaman severek yorumladığı küğ Anadolu, Yunan ve Balkan küğüdür.

Key:

(İng.) Anahtar, açkı. Dizeğe yazılmış notaları nasıl okuyacağımızı belirten sembol.

\ Khan, Sahahbzade Irrfan Ali:

Irrfan Khan, tam adıyla Sahahbzade Irrfan Ali Khan 7 Ocak 1967 tarihinde Hindistan’ın Rajasthan eyaletinin Jaipur kentinde dünyaya geldi. Tecrübeli oyuncu, Hindistan tarihinin en iyi aktörlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca kendisi en iyi yönetmen Oscar ödülü alan “Milyoner” ve “Pi’nin Yaşamı” filmlerinde de rol alan tek “Bollywood” aktörüdür. Irrfan Khan, ertiksel yaşamı boyunca 136 sinema filmi ve televizyon yapımında rol aldı ve toplamda 16 ödül kazandı, 23 ödüle de aday gösterildi. Irrfan Khan’ın en önemli ve tanınmış filmleri “Pi’nin Yaşamı” (2012), “Jurassic World: Yıkılmış Krallık”” (2015), “Milyoner - Slumdog Millionaire” (2008) ve “İnanılmaz Örümcek Adam” (2012) olarak biliniyor. Irrfan Khan, oyunculuk tecrübesine 1987 yılında televizyon yapımı “Shrikant” ile başladı ve Hindistan’da uzun yıllar çok çeşitli televizyon filmleri, diziler ve yapımlarda rol aldı. Irrfan Khan, 2018 yılında “Twitter” hesabından kendisine kanser teşhisi konulduğunu duyurmuştu. Khan, kana hormonların salınmasını düzenleyen hücreleri etkileyen ve nadir rastlanan rahatsızlığından ötürü Londra’da tedavi gördü. Teşhisten iki ay sonra yazdığı açık mektupta, kanser tedavisi deneyimini anlatan sanatçıya tüm dünyadan hayranları destek vermişti. Khan’ın ölümü üzerine “Bollywood” yıldızları ve siyasetçiler sosyal medyada duygularını dile getiren çeşitli mesajlar yayınladılar. “Piku” filmindeki rol arkadaşı Hintli aktör Amitabh Bachchan, Khan için “İnanılmaz bir yetenek, zarif bir meslektaş, dünya sinemasının üretken bir emektarı… Bizi çok erken bıraktın, büyük bir boşluk yaratarak…” ifadelerini kullandı. Irffan Khan, 2013’te “Paan Singh Tomar” filmindeki başrolü ile “Hindistan Ulusal Film Ödülü”nü kazanmıştı. Sanatçı, nöroendokrin tümör nedeniyle 29 Nisan 2020 tarihinde sonsuzluğa göç etti.

\ Khasho, Youssef (Yousef) Saed Gergis:

Yusuf Said Gergis Kaşo. İsrail’de dünyaya gelmiş Filistin kökenli bağdar, yönetken, küğ öğretmeni, yönetici ve orgçalar. 27 Mayıs 1927 tarihinde Kudüs’te doğdu ve 8 Mart 1997 tarihinde Ürdün’ün Amman kentinde sonsuzluğa göç etti. Khasho, son zamanlarda Ortadoğu’da yaşamış en önemli küğ adamlarından birisidir. Ürdün kralı Hüseyin, Khasho’yu Ürdün’deki ilk konservatuvarı kurması için 1966 yılında ülkesine davet etti. Toplam olarak 12 sinfonisi bulunan sanatçı ilk sinfonisi olan “Kudüs” isimli yaratısını 1967 yılında kaleme aldı. “12. Sinfonisi”ni 1985 yılında bağdayan Khasho bu yaratısını 50. doğum günü nedeniyle Kral Hüseyin’e ithaf etmiştir. Bağdarın ayrıca orkestra eserleri, oda küğleri, operetleri, şarkıları ve piyano için yaratıları bulunmaktadır. Değişik dönemlerde Ürdün, Suriye, Lübnan ve İtalya’da yaşamış olan sanatçı çeşitli konservatuvar ve üniversitelerde dersler vermiştir. En önemli yaratıları şunlardır: “Kudüs Sinfonisi”, “Libya Sinfonisi” ve “12. Sinfoni - Hussein.”

\ Kılıç, Ejder Orkun:

24 Temmuz 1971 tarihinde Ankara’da doğan Ejder Orkun Kılıç “Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Mühendisliği Bölümü”nü 1996 yılında bitirdi. 1991-1994 yılları arasında “Hacettepe Üniversitesi Sağlık Kültür Spor Dairesi Halk Oyunları Bölümü”nde sanatçı olarak çalışan Kılıç daha sonra 1996-1998 yılları arasında market işletmeciliği yaptı. 1996-1999 yılları arasında “Araş Araştırma” şirketinde anket yöneticisi ve alan koordinatörü olarak bulundu. 1999 yılı Aralık ayından 2000 yılı Şubat ayına kadar “Kültür Bakanlığı Müşavirler Koordinatörlüğü”nde sanatçı olarak yer aldı. 2000 yılı Şubat ayından başlayarak “Kültür Bakanlığı Devlet Türk Dünyası Müziği Topluluğu”nda sanatçı olan Ejder Orkun Kılıç halen bu kurumda çalışmaya devam etmektedir.

Kır İşi:

Doğayı, tabiatı, kır, tarla, köy ve çobanlıkla ilgili durumları anlatan; bunlara ilişkin davranışları sergileyen; bu gibi durumları betimleyen küğsel yaratılara verilen isimdir. Ses veya çalgı için yazılmış olabileceği gibi tek kişi ya da bir topluluk için de bağdanmış olabilir. Bkz. Pastoral. Çobanlama.

\ Kıral, Cemil:

1950 yılında Hatay’da doğan Cemil Kıral “Düziçi İlköğretmen Okulu”nu bitirerek beş yıl ilkokul öğretmenliği yaptı. Daha sonra “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nden mezun oldu ve Giresun, Hatay ile Adana illerinde küğ öğretmenliği gerçekleştirdi. Kıral küğ eğitimi alanındaki etkinliklerini sürdürmektedir.

\ Kıran, Sezgi Sevi:

1980 yılında Eskişehir’de doğdu. 1989 yılında “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Viyolonsel Bölümü”ne kabul edildi. Katalin Nemeth, Yuri Abdullayev, Eldar İskenderov gibi isimlerle çalıştı. 2000 yılında mezun oldu. 2005 yılında “Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Anasanat Dalı Yüksek Lisans Programı”ndan mezun oldu. 2012 yılında aynı sanat dalında “sanatta yeterlik” ünvanını aldı. 2000 yılında “Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na öğretim görevlisi olarak kabul edildi. Kıran halen bu görevi sürdürmektedir. Verdiği dersler arasında viyolonsel, estetik, oda küğü ve orkestra bulunmaktadır. Orkestra üyesi ve yalkıcı olarak birçok dinletiye katılan Sezgi Sevi Kıran Türkiye, Almanya, Fransa ve Avusturya’da çeşitli festival ve dinletilerde görev almıştır.

\ Kırankaya, Halis Gürkan:

1999 yılında “Askeri Müzik Okulu”nda lise eğitimine başladı. Bu okulda Tayfun Yıldırım (klarinet) ve Tamer Yıldırım (orkestra) ile çalıştı. 2003 yılında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda lisans eğitimine başladı. Bu okulda Cengiz Kaynar ve Tuna Bozkaya ile eğitim gördü. Kırankaya; Nusret İspir, Alain Damiens ve Nicolas Baldeyrou’nun ustalık kurslarına da katıldı ve 2007 yılında “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda yüksek lisans eğitimine başladı ve bu okulda “İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası” sanatçılarından Feza Çetin ile çalıştı. “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”, “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”, “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası”, “Orkestra Modern” ve “Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası”nda dinletiler verdi. 2009 yılı Eylül ayında “Urla Müzik Akademisi”nde Guy Dangain’in ustalık kursuna katılan Kırankaya halen “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir.

\ Kırbay, Cemil Yekta:

1970 yılında Burhaniye’de doğdu. İlk ve orta öğreniminden hemen sonra 1983’de “İzmir Devlet Konservatuvarı”nın sınavlarını kazanarak Bedri Ergüden ile trombon çalışmalarına başladı. 1990 yılında Fransa’da yaz döneminde yapılan “Akdeniz Gençler Orkestrası” yaz kurslarına ve İtalya’da dinleti dolaşılarına katıldı. Okul yıllarında birçok orkestra, oda küğü ve yalkın dinletilerde görev alan sanatçı 1991 yılında “İzmir Devlet Konservatuvarı”nı bitirdi. Kırbay 1992 yılında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”na girdi ve uzun süre bu orkestranın sanatçısı olduktan sonra "Antalya Devlet Senfoni Orkestrası"na geçti.

\ Kırdar, Selime Ahmed:

Irak’ın ünlü Türkmen kadın ses sanatçısı ve “Kerkük Kızı” olarak da bilinen Selime Ahmed Kırdar, 17 Mayıs 2008 tarihinde hayata veda etti. Ülkesinde “Türkmen Divası” olarak bilinen seksen yaşındaki ses sanatçısı, yaklaşık birbuçuk yıldır mücadele ettiği pankreas kanserine yenik düşerek aramızdan ayrıldı. Ünlü sanatçı 1928 yılında dünyaya geldi ve en az üç kuşağa ilham verdi. Kerküklü sanatçı 1959 yılında ilk kez “Bağdat Radyosu”nda Türkmence şarkılar dillendirerek adını duyurmuştu. Türkiye’de de bir dönem en sevilen Türkmen şarkıcılar arasında yer alan Selime Ahmed Kırdar’ın doğum yeri olan Kerkük'teki cenaze törenine çok sayıda seveni katıldı.

Kırık Dörtlü:

Dikey dörtlü aralıktaki seslerin dikey bir şekilde ardarda gelmesi (sıralanması) ya da bunların yatay olarak yerleştirilmesi.

Kırık Konsort:

Farklı ailelerden gelen çalgılar karışık olarak bir arada yer aldığında, bu konsort “kırık konsort” olarak isimlendirilir. Örneğin Thomas Morley tarafından hazırlanan ve çalgıların açık bir şekilde gösterildiği, her bir partinin çalgıların özelliklerine göre düzenlendiği Avrupa’daki ilk basım “Consort Lessons” bunun en iyi örneklerinden biridir. Bkz.: Konsort, Consort, Broken Consort.

\ Kırıkkalp, Muzaffer H.:

2000 yılında “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro (Oyunculuk) Anasanat Dalı”ndan mezun oldu. 2005 yılında “Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sahne Sanatları Bölümü”nde oyunculuk üzerine yüksek lisansını tamamladı. “Adana Devlet Tiyatrosu” ve “Trabzon Devlet Tiyatrosu”nda sözleşmeli sanatçı olarak çalıştı. Adana’daki çeşitli özel tiyatrolarda oyunculuk yaptı. 2001 yılında “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro (Oyunculuk) Anasanat Dalı”nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Halen aynı okulun “Tiyatro (Oyunculuk) Anasanat Dalı”nda görevini sürdürmekte ve oyunculuk, doğaçlama ve sahne hareketi derslerini yürütmektedir. Muzaffer Kırıkkalp’in yönettiği oyunlar arasında “Cephede Piknik”, “Ağzı Çiçekli Adam”, “Macbeth” sayılabilir. Sanatçının oynadığı oyunlar arasında ise “Bir Filiz Vardı”, “İstemeler”, “Seferi Ramazan Beyin Nafile Dünyası”, “Kadıncıklar”, “Günün Adamı”, “Şarkılarımız Ölmesin”, “Pinokyo”, “Kuklacı”, “Sevimli Oyuncaklar”, “Kırık Boynuzun Hikayesi”, “Kadıncıklar”, “Düello”, “Şeytana Lanet”, “III. Richard”, “Romeo ve Juliet”, “Kurban”, “Bağdat Hatun” bulunmaktadır.

\ Kırılmış, Yunus:

21 Ekim 1955’te doğdu. 1978 yılı Ekim ayında “İzmir Devlet Konservatuvarı Opera Yüksek Bölümü”nden mezun oldu. Ekim 1978'de mezun olur olmaz “Ankara Devlet Opera ve Balesi”nde yalkıcı sanatçı olarak göreve başladı. 1982 yılında “İzmir Devlet Opera ve Balesi”ne atandı ve 2004 yılında bu kurumdan kendi isteğiyle emekli oldu. “Anaya Ağıt” adlı bir türkü albümü yaptı. Yurt içi ve yurt dışında sazıyla 1.000’e yakın dinleti verdi. Türkülerle bale ve resim sanatını sahneye taşıdı. Müşfik Kenter’le birlikte şiir-türkü resitalleri verdi. Halen bu izlenceler süre gelmektedir. Yunus Kırılmış pek çok TV ve radyo izlencesine katıldı. 200’ün üzerinde ödül aldı. Kendi bağdalarının yanısıra Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Yunus Emre, Aşık Veysel, Ruhi Su, Nazım Hikmet, Mahzuni, Neşet Ertaş gibi ozanların türkülerini ve anonim türkülerimizi söyledi. Özellikle miting alanlarında ve festivallerde geniş halk kitlelerinin sevilen sanatçısı oldu.

\ Kırkım, Bora:

Sinema ve tiyatro oyuncusu. 1 Ocak 1994 tarihinde İzmir’de dünyaya geldi. “Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü” mezunudur. Kamera karşısında ilk deneyimini 2016 yılında bir reklam filmiyle elde etmiştir. 2017 yılında ise bir elektronik ürünler mağazasının reklam filminde yer almıştır. “Çukur” isimli dizide “Polis Tekin” karakterine hayat vermiştir. Bu dizi ile tanınırlığı artmış, 2019 yılında çekilen “Cep Herkülü Naim” filminde Naim Süleymanoğlu’nun kardeşi Raim Süleymanoğlu karakteri ile toplum gözünde tanınırlığını iyice pekiştirmiştir. 2020 yılında ise Tuncer Cücenoğlu’nun yazdığı ve Kemal Başar’ın sahneye koyduğu “Helikopter” isimli tiyatro oyununda “kameraman” rolü ile sahnede yer almıştır.

Kısa Basamak:

Doğal büyüklükleri ile yazılan notaların yanısıra, gerektiğinde, bu notalara göre çok daha küçük yazılmış notalar da kullanılır. Bu türlü küçük notaların küğde çeşitli türlerde kullanımları bulunmaktadır. Aşağıda yer alan örnekte önce yazılışını ve sonra da nasıl çalınması gerektiğini göreceksiniz:

Örnek Ia.

Kısa Basamak - Örnek 1a

İlk bakışta bu notalar fazlalık yaratıyor gibi görünseler de, aslında bir fazlalık bulunmamaktadır. Notaların nasıl yazıldığı ile nasıl uygulandığını gösteren her iki örnek dikkatle incelendiğinde bir fazlalık olmadığı kolayca görülür.

Örnek Ib.

Kısa Basamak - Örnek Ib 

Konunun daha iyi anlaşılması için bir başka örneğin incelenmesi yararlı olacaktır.

Örnek IIa.

Kısa Basamak - Örnek IIa

Örnek IIb.

Kısa Basamak - Örnek IIb

Bu türlü yazılan notalar, kendilerinden sonra gelen asıl notaların değerlerinden küçük bir parça alırlar, böylece de yer aldıkları ölçüler içinde bir fazlalık oluşturmazlar. Değerlerini kendilerinden sonra gelen notadan aldıklarından dolayı, ölçünün her zamanının üzerine bu kısa notalar düşmüş olur ve asıl notalar da değerlerinin küçük bir parçasını kaybetmiş olurlar. II. örnekte her iki eli birlikte incelersek, küçük notaların sol elin her zamanı üzerine düşen notalar ile aynı anda çalındıkları fark edilir. Kısacası, bu küçük notalar asıl notaları -az miktar da olsa- sağa doğru öteleyip yerlerine kendileri geçmiş olur ve daha sonra bu yerin asıl sahibi olan notalar gelir. Küçük notalar birinci örnekte asıl notaların altında yer alırken ikinci örnekte  asıl notaların üzerinde bulunmaktadır. Demek ki küçük notalar asıl notalardan yarım veya bir perde altta ya da üstte konuşlanabilmektedir. “Asıl notaların yarım veya bir perde altlarında ya da üstlerinde bulunup, değerlerini kendilerinden sonra gelen asıl notalardan alan ve süre değerlerinin pek kısa olması nedeniyle ancak dokunulup geçilen notalara ‘kısa basamak’ adı verilir.” Kısa basamak küçük bir sekizlik nota gibi yazıldıktan sonra, sekizliğin çengeli ile kuyruğunu kesen eğri bir çizgi daha çekilir ve notanın kuyruk kısmı yukarıda bulunur. Çok ender olarak, mecbur kalınması durumunda notanın kuyruk kısmı aşağıya da çekilebilir. Asıl notalar ise yazılmaları gereken yerde konuşlandırılır ve kısa basamaklar onlardan çok az öne yazılarak küçük bir bağ ile asıl notalara bağlanır. İster üst, ister alt olsun kısa basamaklar değişik değerlerde olabilen asıl notalardan önce gelirler. Bkz. Üst Kısa Basamak, Alt Kısa Basamak, Çarpma, Basamak, Üst Basamak, Alt Basamak, Bir Arada Gelen Kısa Basamaklar ve Basamaklar, İşlemeli Basamak.

\ Kısakürek, Mahmut Hazım:

1954 yılında Adana doğan Mahmut Hazım Kısakürek tiyatroya 1969 yılında "Adana Dost Oyuncular Topluluğu" ile başlamıştır. Birkaç turne tiyatrosunun yanısıra "Çukurova Bölge Tiyatrosu", "Ziyapaşa Tiyatrosu", "Ankara Sanat Çocuk Tiyatrosu", "Yeni Ankara Tiyatrosu", "Ankara Birlik Tiyatrosu", "Adana Belediye Şehir Tiyatrosu", "Gösteri Sanatları Merkezi", "Kaktüs Oyuncuları"çalıştığı tiyatro topluluklardan bazılarıdır. Bu topluluklarda "Keloğlan", "Alo Orası Tımarhane mi?", "Keşanlı Ali Destanı", "Borusunu Öttüren", "Teneke", "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz", "Hamdi ve Hamdi", "Toros Canavarı", "Peşinatsız Taksitle", "Nasreddin Hoca", "Ayı mı Dayı mı?", "Nalınlar", "Deli Deli Tepeli", "Üç Derste Aşk", "Resimli Osmanlı Tarihi", "Düğün ya da Davul", "Yeşil Papağan Limitet", "Kanlı Nigar", "Sevgili Doktor", "Rumuz Goncagül", "Amca Size İnsan Diyebilir miyim?" isimli oyunlarda ve bazı dizi filmler ile "Kurşun Ata Ata Biter", "Tatar Ramazan", "Eskici ve Oğulları", "Zıkkımın Kökü" ve "Beynelmilel" isimli sinema filmlerinde rol almıştır. "Adana Tiyatro Derneği" ve "Unima" üyesi olan sanatçı kendi kurduğu "Geleneksel GösteriSanatları Topluluğu"nun genel sanat yönetmenliğinin yanı sıra "Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu" ve özel bir okulda tiyatro ve kukla üzerine ders vermekte, aynı zamanda "Adana Sanat Konseyi" ile çalışmaktadır. Sanatçının beş çocuğu ve dört torunu bulunmaktadır.

\ Kışlalı, Ahmet Taner:

Ahmet Taner Kışlalı, Tokat’ın Zile ilçesinde 10 Temmuz 1939’da doğdu. Gazeteci ve yazar Mehmet Ali Kışlalı’nın küçük kardeşidir. “Kilis Kemaliye İlkokulu”ndan sonra, “Kilis Ortaokulu”nu ve “Kabataş Erkek Lisesi”ni bitirdi. Kışlalı “Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi”ni bitirdikten sonra 1962-1963 yıllarında “Yenigün Gazetesi”nde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1968-1972 yılları arasında öğretim görevlisi olan Ahmet Taner Kışlalı 1967 “Paris Hukuk Fakültesi”nde doktorasını yaptı. “Hacettepe Üniversitesi”nde öğretim görevlisi olarak akademik yaşamına atıldı. 1988 yılında profesör olan Ahmet Taner Kışlalı 1977’de “Cumhuriyet Halk Partisi”nden 5. Dönem İzmir milletvekili seçildi. Kışlalı Bülent Ecevit tarafından kurulan 42. hükümette 1978-1979 yıllarında “Kültür Bakanı” olarak görev yaptı. 12 Eylül sonrasında üniversiteye dönen Kışlalı “Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi”nde siyaset bilimi dersleri verdi. Ahmet Taner Kışlalı aynı zamanda “Cumhuriyet Gazetesi”nde “Haftaya Bakış” başlığıyla köşe yazıları yazıyordu. Bu köşesinde Kemalizmi, laikliği, demokrasiyi, insan haklarını savunan ve eğitime önem veren yazılar yazdı. Kışlalı 1971’de “TRT Bilimsel Başarı Ödülü”nü aldı. 9 Eylül 1995’te geçirdiği trafik kazasında, 28 mayıs 1968’de evlendiği ilk eşi Nilgün Kışlalı öldü, kendisi ağır yaralı olarak kurtuldu. İlk eşi Nilgün Hanım’dan Dolunay ve Altınay adında iki kız çocuğu olan Kışlalı’nın ikinci eşi Nilüfer Kışlalı’dan da Nilhan Nur adında bir kız çocuğu vardır.Kışlalı 21 Ekim 1999 Perşembe günü Ankara’da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu vefat etti.

Kıvrak, Başar Can:

1985 yılında Ankara'da doğdu. Orta öğrenimini “Ankara Özel  Tevfik Fikret Lisesi”nde tamamladı. 2000–2001 öğrenim yılında “Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”ne girdi. Bu okuldaki bir yıllık öğrenciliği sırasında Emre Şen ile piyano çalıştı. 2001–2002 öğrenim yılında “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Hazırlık Lisesi” sınavını kazanarak Namık Sultanov’un piyano sınıfına kabul edildi. Bir dönem sonra Gülnara Aziz’in öğrencisi oldu. 2002 yılı Haziran ayında “Varna Uluslararası Yaz Okulu”nda Michael Roll ile ustalık sınıfı çalışmalarına katılarak sertifika aldı. 2002 yılı Ekim ayında İstanbul’da düzenlenen “Birinci Uluslararası Statzer Piyano Yarışması”nda dokuz ülkeden otuz piyanistle yarışarak "Üçüncülük Ödülü" aldı. 2003 yılı Mayıs ayında “Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası” eşliğinde Beethoven'in üçüncü piyano konçertosunu seslendirdi. Daha sonra Ankara, Konya, Bolu, Malatya ve Kıbrıs Bellapais’de dinletiler verdi. Çeşitli zamanlarda düzenlenen Robert Roux, Walter Groppenberger, Muhiddin Demiriz, Özgür Aydın, Kamerhan Turhan, İdil Biret, Dimitris Sgouros ve Oksana Yablonskaya ustalık sınıfı çalışmalarında aktif katılımcı olarak yer aldı. 2004 yılı Aralık ayında “Yamaha Music Foundation of Europe” tarafından verilen “Yamaha Scholarship 2005 Ödülü”nü kazandı. 2005 yılı Nisan ayında Sofya'da düzenlenen “İkinci Uluslararası Genç Virtüozlar Piyano Yarışması”nda büyük ödül aldı. 2005 yılı Ağustos ayında devlet sanatçısı Gülsin Onay ile çalışmalarının ardından “Bodrum–Gümüşlük Uluslararası Klasik Müzik Festivali”nde bir dinleti verdi. 2006 yılı Nisan ayında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” ile Franz Liszt'in ikinci piyano konçertosu’nu, Mayıs ayında ise “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” ile Sergei Rachmaninov’un ikinci piyano konçertosunu seslendirdi. 2007 yılı Ocak ayında “İş Sanat” tarafından düzenlenen seçmelere katılarak “Dimitri Alexeev Ustalık Sınıfı Kursları”na katılmaya hak kazandı. “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi” lisans 3. sınıf öğrencisi olan Başar Can Kıvrak oda küğü çalışmalarını Elena Gnezdilova, eşlik çalışmalarını André Sommer, piyano çalışmalarını Gülnara Aziz ile sürdürmektedir.

\ Kıvrak, Osman:

Viyola sanatçısı ve bağdar olan Osman Kıvrak Türkiye’de “Ulusal Burs Yarışması”nı kazandı; Amerika Birleşik Devletleri’nde ise “Baltimore Oda Küğü Ödülü”nü elde etti. “Maryland Eyaleti Sanat Konseyi Bireysel Sanatçı Ödülü”nü aldı. “Culver (Kaliforniya) Oda Küğü Yarışması”nın galibi oldu; “Maryland Ulusal Parklar ve Planlama Komisyonu Ödülleri” üç kez Osman Kıvrak’a verildi. Kıvrak “Sunrise Dördülü” ve “Ulusal Galeri Yaylı Çalgılar Dördülü” ile dinletilere çıkmaktadır. Kıvrak “Sunrise Dördülü” ile “Batı Virginia Halk Televizyonu”nda Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’de yayınlanan “Çin’e Küğsel Bir Köprü” isimli bir saatlik bir televizyon izlencesine katılmıştır. Kıvrak “Delaware Sahili Dinletileri” ve “Davies Dinleti Dizileri”nin sanat yönetmenidir. Sanatçı “Amerika Katolik Üniversitesi”nden yüksek lisans ve doktora dereceleri almıştır. Kıvrak Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşmezden önce “Gazi Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nden üniversite diploması almış ve “Londra Guildhall Küğ Okulu”nda eğitim görmüştür. “Klavier”, “AmeriMusic”, “Arizona Üniversitesi Kayıtları” ve “Living Music” markaları için oda küğü kayıtları yapmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen “Spoleto Festivali”nde ve İtalya’da dinletiler vermiş, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde oda küğü grubu üyesi olarak birkaç kez dinleti dolaşılarına çıkmıştır. Yaratıları Washington DC’de bulunan “Kennedy Center”da, “Corcoran Sanat Galerisi”nde, “Kongre Kitaplığı”nda, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin çeşitli kentlerinde çalındığı gibi “Ulusal Halk Radyo”sunda da izleyicilere sunulmuştur. İlk olarak “İzmir Devlet Konservatuvarı”nda öğretmenlik yapan Osman Kıvrak halen “Amerikan Üniversitesi”nin yerleşik kadrosunda viyola ve oda küğü öğretmenliği yapmaktadır.

\ Kızılay, Macit:

1945 yılında Akhisar’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladı. 1961 yılında “İzmir Devlet Konservatuvarı”nın sınavlarını kazanarak Walter Donalto ile obuva çalışmalarına başladı. 1969 yılında mezun oldu ve aynı yıl “İstanbul Devlet Operası”nda orkestra sanatçısı olarak göreve başladı. 1983 yılında “İzmir Devlet Konservatuvarı”na öğretim görevlisi olarak atandı. 1987 yılının 10 Ekim’inde yardımcı doçentliğe atanarak öğretim üyeliğine devam etti. 1984-2012 yılları arasında yüze yakın obuva ve oda küğü dinletisi yaptı. Onlarca öğrenci yetiştirdi. 2012 yılında emekli oldu. Halen öğretim üyesi olarak “Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı”nda çalışmaktadır.

Kızılay, Yeliz:

St. Petersburg’da doğan sanatçı altı yaşındayken “Taşkent Ulusal Uspensky Konservatuvarı”nda viyolonsel ve piyano eğitimine başladı. 1994’te Ankara’ya gelerek “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde eğitimine devam etti. Viyolonsel dalında derslerini Kara Aliyev ile sürdürerek 1998 yılında lise bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Mayıs ayında Bükreş’te düzenlenen “Genç Yetenekler Yarışması”nda mansiyon aldı, Temmuz ayında ise Türkiye’yi temsil etmek üzere “Akdeniz Gençlik Orkestrası”na katıldı. 1998 yılının Eylül ayında Fransa’daki “Strasbourg Devlet Konservatuvarı”nın giriş sınavına katılarak Prof. Jean Deplace’ın sınıfında lisans programında okumaya hak kazandı. Buradaki eğitimi süresince “Konservatuvar Orkestrası” ve “Oda Orkestrası”nın viyolonsel grup şefliğini yürüttü. Oda küğü çalışmalarını Prof. Armand Agster ve Craig Goodman ile, çağdaş küğ çalışmalarını da Pascal Dusapin, İvan Fedele, Luis de Pablo, Ahmed Essyad, Thierry de Mey gibi ünlü bağdarlarla devam ettirdi. 1999 yılında “Ankara Bilkent Üniversitesi”nde düzenlenen “Genç Yorumcular Yarışması”nda ikinci oldu. Aynı yıl Fransa’nın Lille kentinde düzenlenen “8. Genç Yorumcular Yarışması”nda finale kaldı. 2000 yılında oda küğünden, 2001 yılında da viyolonsel lisans programından altın madalya alarak mezun oldu. Gustav Rivinius, Roland Pidoux, Luis Claret, Marc Coopey gibi ünlü viyolonselcilerle çalıştı. Paris “Chatelet”de dünyada ilk kez çalınışı gerçekleştirilen Ahmed Essyad’ın “Heloise et Abelard” operasında yalkıcı olarak yer aldı. Genç kuşak İtalyan bağdarlarının birçok yaratısının ilk yorum ve kayıtlarını yaptı. 2002 yılında viyolonsel yüksek lisans programından birincilikle mezun oldu. 2003 yılında Fransa'nın Strasbourg kentinde Eugene Ysaye’nin keman, viyolonsel ve orkestra için yazdığı “Poeme Nocturne” adlı yaratısının ilk seslendirilişini gerçekleştirdi. Aynı yıl “İş Sanat”ın düzenlediği “Parlayan Yıldızlar” dinleti kuşağında yer aldı. 2004 yılında “Antalya Devlet Opera ve Balesi Orkestrası”, 2005 yılının Mayıs ayında da “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” eşliğinde yalkıcı olarak yer alan sanatçı 2006/2007 dinleti mevsiminde “Konya Selçuk Üniversitesi Dinleti Salonu”, “Ankara Çağdaş Sanatlar Dinleti Salonu”, “İzmir Sanat Dinleti Salonu” ve “Bilkent Üniversitesi Dinleti Salonu”nda resitaller vermiştir. Şu anda “Antalya Devlet Opera ve Balesi”nde viyolonsel sanatçısı olan Yeliz Kızılay aynı zamanda “Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.

\ Kiliçeva, Şahsenem:

2 Ekim 1968 tarihinde Özbekistan’da doğan sanatçı dokuz çocuklu bir ailenin sekizinci çocuğudur. Beşi kız, üçü erkek olmak üzere sekiz kardeşi vardır. Annesi Sultan Paşa Hanım ana okulu öğretmeni, babası ise marangozdu. Kalabalık bir aile oldukları için ekonomik durumları çok iyi değildi. Şahsenem okuldan kalan boş vakitlerinde arkadaşları ile birlikte sokakta oyun oynamak yerine aile bütçesine katkıda bulunabilmek için anne ve babasına yardım ederdi. Kimi zaman babasının marangoz atölyesinde yürüteç, salıncak yapmak için ağaç rendelemeye ve işlemeye yardım ederdi. Cumartesi gecelerini ise bu salıncak ve yürüteçlerin üzerine çizimler yaparak geçirirdi. Bu yapılan eşyalar pazar günleri pazarda satılırdı. Şahsenem pazarda bunların satılmasına da yardım eder ve akşam olunca satılanların paralarıyla ev için erzak alırlardı. Bu nedenlerden ötürü Şahsenem çocukluk yıllarında hiçbir zaman oyun oynayamadı; kısacası çocukluğunu tam olarak yaşayamadı. Hala bir çocuk gibi olan Şahsenem de zamanında yaşayamadığı çocukluğunu şimdi yaşamaya çalıştığını kabul etmektedir. Öğretmenlik mesleği de anaokulu öğretmeni olan annesinden bulaşmıştır. Bitirdiği üniversitede iki yıl boyunca severek ve başarıyla öğretmenlik yaptı. Şahsenem her öğretmenin mutlaka sanatçı yönünün olması gerektiğine inanmaktadır. “El Harezmi Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü”nden mezun olan Şahsenem 15-16 yaşlarında Özbekistan’ın ünlü öğretmenlerinden ırlama ve küğ dersleri aldı. Bu öğretmenler arasında Özbek sanat küğünün ustalarından Rüsmet Yusupov ve Alla Bergen bulunmaktaydı. Kardeşleri halk küğü ile ilgilenirken Şahsenem pop küğüne yöneldi. Yetiştiği ortamın doğal bir sonucu olarak popüler küğ ile halk küğünü kaynaştırdı ve içiçe girmesine yol açtı. Çocukluğundan itibaren kendisini küğe adayıp kendi tarzını yaratan sanatçı profesyonel sahne hayatına onaltı yaşında başlayarak ismini Özbekistan’da duyurdu. “Saba” isimli pop grubunda uzun süre yalkıcılık yaptı. Özbekistan’ın ilk pop sanatçısı Batır Zakirov adına 1991’de düzenlenen yarışmada birinci oldu. Bununla yetinmeyerek uluslararası “Asya’nın Sesi Yarışması”nda “Özel Beğeni Mansiyonu” ödülünü aldı. Kendi ülkesi Özbekistan’da çok sayıda dinleti veren Şahsenem Özbek halkı tarafından “Özbekistan’ın Tarkan’ı” diye tanımlanmaktadır. Aynı zamanda “Özbek Devlet Filarmonisi” sanatçısı olan Şahsenem Özbekistan’da “Şahsenem Kiliçeva” olarak tanınmaktadır. 1991 yılında Özbek film yapımcıları Şahsenem’in fotojenik yüzü olduğunu ekranlardan keşfettiler ve film teklifleri yağdırmaya başladılar. İki sinema filminde başrol oynadı ve kendi parçalarını seslendirdi. Birincisi “Kim Deli” isimli komedi, diğeri ise “Günah” isimli filmlerdir. Özbekistan’da kırınım öğretmenliği de yapan Şahsenem’in 60 kırın öğrencisi bulunmaktaydı. Onlara Özbek halk küğünü sentezleyerek özel kırın düzenleriyle kırınma dersleri verdi ve kırın öğrencilerinin birçok dinletide sahneye çıkmalarını sağladı. Çocuklara karşı büyük bir sevgi taşıyan sanatçı aynı zamanda kırınmayı da çok sevmektedir. Şahsenem ilk kırın eğitimini annesi Sultan Paşşa Hanım ve büyük ablası Zülfiye’den, daha sonra da Polat Rahmanav’dan aldı. Özbekistan’da başarıdan başarıya koşarak hergün ününü biraz daha artırması Özbek kalıplarının dışına, yurtdışına açılmasına yol açtı. Özbekistan’daki birçok sinema projesini dondurarak Türkiye’ye yerleşti. 1992 yılında bir dinleti dolaşısı için Türkiye’ye gelen Şahsenem yirmi dinleti sundu ve bu dolaşı sırasında Türkiye’de kalma kararı aldı. Bir ülkenin zirveye çıkan bir sanatçısı olarak yurtdışına çıktıktan sonra Şahsenem için ikinci bir hayat başladı. Bu yeni yaşamında dört yıl şarkı söylemeden hayat mücadelesi verdi. Türkiye’de uzun süre kalabilmek ve vatandaşlık hakkını alabilmek için büyük bir savaş yaptı. Türk halkını, kültürünü, geleneklerini yakından tanımak için bir kaç yıl boyunca tezgahtarlıktan, terziliğe, çaycılıktan, tercümanlığa, sekreterliğe kadar kendi mesleği olmayan çok sayıda işte çalıştı. 1997 yılında ilk albümü olan “Seyyah” ile Türk küğ yaşamındaki yerini aldı. Özbek yöresine ait takıları, kendine özgü giyim tarzı ile Türk halkına özlediği duyguları getiren Şahsenem, onların özlemini şarkılarıyla dindirdi. Bir anda sesi, yorumu ve güzelliği ile Türk halkının sonsuz sevgisini kazandı. Kaset satışları ile büyük bir başarı elde etti. “Gözyaşlarım Anlatır”, “O Bu Gece Gelecek”, “Nar Tanem”, “Seyyah” vb. parçaları dillerden düşmemektedir. Üç yıl aradan sonra 2000 yılında, ikinci albümü “Efsane Aşk” ile yine sevenleriyle buluşan sanatçı halen küğsel çalışmalarını Türkiye’de sürdürmektedir.

\ Kim, Hee Jung:

Güney Kore’nin Masan kentinde doğmuştur. İlk piyano derslerini sekiz yaşında almaya başlamıştır. 1986 yılında genç piyanistler için Pusan’da düzenlenen piyano yarışmasında ikinci olmuştur. 1994-1998 yılları arasında "Changwon Ulusal Üniversitesi"nden piyano sanat dalında lisans mezuniyetini elde ettikten sonra, 2000-2002 yılları arasında yine “Changwon Ulusal Üniversitesi”nde piyano sanat dalında yüksek lisans yapmıştır. 2001 yılında “Pusan Art Sinfoni Orkestrası”nda yalkıcı olarak çalmıştır. 1994 yılından itibaren yalkıcı, koro eşlikçisi ve oda küğü üyesi olarak birçok dinleti vermiştir. 2004-2006 yılları arasında “Osnabrück Küğ Meslek Yüksek Okulu”nda Peter Florian’ın sınıfında ileri düzey eğitim almıştır. 2004-2005 yıllarında Osnabrück, Kassel ve Rulle kentlerinde düzenlenen yalkın ve oda küğü gecelerine katılmış, 2006 yılında Macaristan’ın Szeged kentinde “Béla Bartok Uluslararası Piyano Yarışması”nda gerçekleştirdiği en iyi “Bartok Yorumu”ndan ötürü jüri özel ödülünü almıştır. 2006 yılından itibaren "Kim–Florian Piyano İkilisi"ni oluşturmuşlar ve aynı yılın Mayıs ayında Ibbenbüren kentinde başarılı bir çıkış sağlamışlardır. Ağustos 2006’da Türkiye’de “Troja Festivali”inde ikili olarak iki dinleti vermişlerdir. Aynı ikili ''IV. Uluslararası Çukurova Çoksesli Müzik Festivali'' kapsamında 22 Mart 2008 tarihinde Adana'da, 23 Mart 2008 tarihinde Antakya'da ve 24 Mart 2008 tarihinde de Gaziantep'te dinleti vermiştir.

Kimler, Neler Dediler?:

Aykal, Gürer: Uyuşturucu bir müzik türü yaygınlaştırıldı, alışkanlık haline getirildi. Tüm dünya tarihinde ilerlemenin ilk hareket noktası olarak görülen müzik; Türkiye’de kaderciliğin, razı olmanın, sinikleşmenin, alın yazısının simgesi oldu. Elbette arabesk müzik insanın beynini uyuşturmakta, zihni yavaşlatmakta, mücadele azmini yok etmektedir.

Kindt, Ilona:

1972 yılında Marl’da doğdu. Öğrenimini ABD’de ve “Gstaad Menuhin Akademisi”nde tamamlayan sanatçı, 2004 yılında Hamburg’da yalkıcılık eğitimi aldı. Oda küğü sanatçısı olarak “Gstaad Menuhin”, “Salzburg”, “Mecklenburg-Vorpommem” festivallerinde ve birçok önemli dinleti salonlarında çaldı. “Yehudi Menuhin Organizasyonu”nun düzenlediği “Live Music Now”çerçevesinde Frankfurt, Hamburg ve Londra’da dinletiler verdi. “Camerata Lysy Gstaad” ve “Hamburg Sinfoni Orkestrası” ile yalkıcı olarak çaldı. “Elise Meyer Yarışması”nda birincilik ödülü alan Ilona Kindt, Lorenzo Arcangioli’nin 1828 yılı yapımı viyolonselini kullanmaktadır.

\ Kinoscope:

Kurucusu ve yöneticisi Pawel Wieszcecinski’dir. “Kinoscope”, çevrimiçi bir platform olup çok sayıda film yapımcısının ürününü sunmaya adanmıştır. Bu film yapımcıları yeni üretim yapmaya başlayanlardan son derece köklü isimlere dek son derece geniş bir listeyi içermektedir. “Kinoscope”da canlı gösterimler ve yayınlar aracılığıyla çeşitli sinematik çalışmalar da dağarda yer almaktadır. Kinoscope, küresel olarak farklı izleyiciler arasında bir sanat formu olarak ortak bir anlayış geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bkz.: Wieszcecinski, Pawel.

Kirchemusik:

(Alm.) Kilise küğü. İbadet musıkisi.

\ Kirillov, Lev:

1947 yılında Türkmenistan’ın Marı kentinde doğdu. “Aşkabad Küğ Yüksekokulu”nu bitirdikten sonra “Rostov-na-Donu Küğ Pedagojisi Fakültesi”ni kazandı ve bu okuldan 1972 yılında mezun oldu. Mezuniyetinden sonra yine bu okulda üç yıl boyunca dinleti yöneticisi olarak görev aldı. 1976-1979 yılları arasında “Leningrad Devlet Konservatuvarı”nda asistan olarak çalıştı ve stajyerliğini tamamladı, ardından doktorasını yaptı. Daha sonra “Rostov Konservatuvarı”nda viyola öğretmeni olarak çalıştı. Yine bu yıllarda oda orkestrası yönetkenliği, oda orkestrası dinleti yöneticiliği ve “Rusya Senfonik Orkestrası Dinleti Grubu” yöneticiliği görevlerini üstlendi. 2002 yılında Türkiye’ye geldi ve “Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı”nda viyola öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Viyola ve oda küğü dersleri vermektedir. Sanatçı ulusal ve uluslararası orkestra ve oda küğü dinletilerinde görevler almıştır.

Kiriş:

Telli çalgıların bir kısmında kullanılan ve hayvan bağırsaklarından yapılan tel. Bkz. Katgut, katgüt, katküt.

\ Kiriş:

Kasalı gitarlarda kasanın sağlam ve dengeli durabilmesi, sesin gür ve parlak çıkabilmesi için ses tahtası (rezonans kutusu) içerisine yerleştirilerek yapıştırılan tahta çubuklar.

Kiskadden, Maude::

Bkz. Adams, Maude.

Klavsen:

Bkz. Çembalo.

Klein:

(Alm.) Küçük, küçüklü, minör.

\ Klieser, Felix:

Korno çalabilmek Felix Klieser’in dört yaşında kurmaya başladığı bir hayaliydi. Kolları olmamasına rağmen beş yaşında ilk dersini aldı. Ventilleri sol ayak parmaklarıyla idare etmeyi öğrendi. Böylelikle korno literetürünün bir öncüsü oldu. Kornonun yumuşak ve kalın seslerini çıkarmaya yardım eden bir teknik öğrendi. Ulusal Genç Müzisyenler Yarışması da dahil olmak üzere sayısız ödül aldı. Daha onüç yaşında Hannover’deki “Küğ Yüksek Okulu”na kabul edildi ve bu okulda 2010-2011 kış döneminde küğ eğitimine başladı. “Berlin Filarmoni”nin o dönemki yalkın kornocusu Markus Maskuniitty’den ders aldı. Aralarında Peter Damm’ın da olduğu kişilerden ders alarak öğrenimini tamamladı. Klieser, öğreniminin yanısıra özellikle Almanya ve komşu ülkelerdeki dinletilerde yalkıcı olarak sahne aldı.2008-2011 yılları arasında “Ulusal Gençlik Orkestrası”nda yer alarak yurt içinde ve dışında önemli dinleti salonlarında sahneye çıktı. 2010 yılında Innsbruck’ta sanat ve kültür kategorisinde Live Award Ödülüne layık görüldü.Sanatçı son olarak 2014 sonbaharında yılın gelecek vaat eden sanatçısı kategorisinde “Echo Klassik Ödülünü aldı. Klieser, Ensemble Feverish Music Uluslararası Kültür Ajansı üyesidir.

\ Koca, Ayşegül:

1989 yılında Ankara'da doğdu. Küğ çalışmalarına erken yaşlarda flüt, melodika ve mandolin ile başladı. Sekiz yaşından itibaren kendini tamamıyla gitara adadı. İlk gitar eğitimini ağabeyi Caner Koca'dan aldı. Oniki yaşındayken “Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık İlköğretim Okulu”na burslu olarak girdi ve Kürşad Terci'nin öğrencisi oldu. Kısa zamanda tekniği ve yorumunda büyük ilerleme kaydederek çok sayıda dinleti verdi. Koca aynı zamanda caz, barok ve yirminci yüzyıl küğleri üzerine çeşitli ustalık kurslarına katılma olanağı buldu ve Costas Cotsiolis, Ede Roth, Srdan Tosic, Bosko Rodojkovic, Carsten Grøendahl, Tilman Hoppstock, Kaltchev Gitar İkilisi, Cem Duruöz ve Muzaffer Çorlu gibi usta gitarcılara çaldı. Genç sanatçı bunun yanısıra Azade Bağırova ile piyano, Zarife Bakihanova ile uyumbilgisi, Aida Tagizade ile küğ tarihi, Andreé Sommer ile kuram-remileme-dikte ve Füsun Köksal ile bağdama çalıştı. Koca 2005 Mayıs ayında İspanya'da gerçekleştirilen ''Uluslararası José Tomas Klasik Gitar Yarışması''nda ikincilik ödülü aldı. Bunun yanısıra 2002 yılında yapılan ''Dördüncü Antonio Lauro Gitar Yarışması’'nda finalist ve 2003 yılında yapılan ''2. Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası Klasik Gitar Yarışması’'nda yarı finalist oldu. Ayrıca birçok festivalde yalkıcı olarak yer aldı. Bunlar arasında 2004 yılının Ekim ayında gerçekleştirilen ''5. Antonio Lauro Uluslararası Gitar Bienali'', 2005 yılının Temmuz ayında yapılan ''3. Uluslararası Ordu Gitar Festivali'', Almanya’da 2005 yılının Ağustos ayında düzenlenen ''13. Uluslararası Iserlohn Gitar Sempozyumu'' ve Yunanistan’ın Kastoria kentinde 2005 yılının Eylül ayında toplanan ''4. Uluslararası Güneydoğu Avrupa Gitaristleri Birliği Kongresi''. Ayşegül Koca 2006 yılının Ekim ayında ''Kocaeli Üniversitesi’'nde verdiği resitalin yanısıra bir de ustalık kursu yönetmiştir. Ayşegül Koca çalışmalarına ''Bilkent Müzik Hazırlık Lisesi''nde Kürşad Terci ve Kağan Korad ile devam etmektedir.

\ Kocabaş, Katre:

1976 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Katre Kocabaş eğitimine 8 yaşında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Selçuk Uraz ile piyano, Emel Çelebioğlu ile remileme ve uyum bilgisi çalışarak başladı. Lise eğitimine “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda “Piyano Ana Sanat Dalı” ve “Kompozisyon, Orkestra Şefliği Ana Sanat Dalı” olmak üzere iki ayrı bölümde devam etti. Hülya Tarcan ile “Piyano” ve “Piyano Edebiyatı”, Metin Öğüt ile eşlik teknikleri, Babür Tongur ile uygulamalı uyum bilgisi, Seher Tanrıyar, Nuri İyicil ve Saim Akçıl ile oda küğü, Filiz Ali ve Gülfer Refiğ ile küğ tarihi, İlhan Usmanbaş ile uyum bilgisi ve bağdama, Erçivan Saydam ile karşıt yazım, Ergican Saydam ile ilk okuma, Cumhur Bakışkan ile remileme, Sarper Özsan ile biçim bilgisi çalıştı. “Mimar Sinan Üniversitesi Piyano Bölümü”, “Atatürk Kültür Merkezi”, “Caddebostan Kültür Merkezi”, “Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryum”, “Resim Heykel Müzesi”, “Müjdat Gezen Sanat Merkezi”, “Saint Antoine Kilisesi” ve “Santa Maria Kilisesi”nde yalkın dinletiler vermiş, “Piyano Ana Sanat Dalı” mezuniyetinden sonra Hikmet Şimşek yönetimindeki “TRT Çocuk Korosu”nda eşlikçilik yapmış, Gökçen Koray yönetiminde ki “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Gençlik Korosu” ve “TRT Gençlik Korosu”nda eşlikçilik görevini üstlenmiş, Devlet Sanatçısı Selma Berk’in opera sınıfında eşlikçi olmuş, “İstanbul Üniversitesi” ve “Mimar Sinan Üniversitesi” konservatuvara hazırlık kurslarında, “Bahariye İlköğretim Okulu” müsamerelerinde, birçok özel okul ve kursda görev yapmıştır. Küçük yaşlarından beri tutkusu olan kelimelerin dünyasına da adım atan Katre, “Milliyet Gazetesi”nde çok değer verdiği yazar Duygu Asena ile kısa da olsa çalışma ve O’nun deneyimlerinden faydalanabilme imkanı bulmuştur. Yazdığı yazılardan biri olan “Ölümsüz Bir Aşk Hikayesi” ünlü küğcü çift Clara ve Robert Schumann hakkındadır. 2006 yılından beri ilgilendiği “Orff Okul Çalışmalığı” yaklaşımı ile özellikle okul öncesi çocuklara yönelik küğ dersleri ve etkinlikleri ile çok keyifli çalışmalar yürütmektedir. Halen piyano resitalleri haricinde özel piyano, uyum bilgisi, remileme dersleri vererek öğretmenlik görevini sürdürmektedir. Çeşitli televizyon ve radyo programlarına konuk olarak piyano eğitimi ve önemi hakkındaki görüşlerini paylaşmakta ve resitaller düzenlemektedir. Sanatçının YouTube’da dinletilerinin ve derslerinin videoları izlenebilir. Özel öğrenim gereksinimleri olan çocuklar için piyano dersleri de veren Katre Kocabaş’ın piyanoya yeni başlayanlar için “Çocuğuma Şarkılar” ve Türk ezgilerini çokseslendirdiği “Çocuğuma Anadolu Ezgileri” adlı iki piyano kitabı yakın zamanda yayımlanacaktır. E-kitap şeklinde ücretsiz olarak indirilebilecek PDF formatındaki notalardan oluşacak olan kitaplar ülkemizin dört bir yanındaki çocuklar ve küğ öğretmenleri için tasarlanmıştır. Hale Nas isimli bir kız çocuğu annesi olan piyanist “Fenerbahçe Spor Kulübü”nün kongre üyesidir.

\ Kocabey, Nuri Mehmet:

1962 yılında Ankara’da doğan Kocabey 1986-1987 eğitim-öğretim döneminde “Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü”nden mezun oldu. 1967 yılında Sadettin Arel ve Süleyman Erginer’in öğrencisi olan “İstanbul Belediyesi Konservatuvarı” mezunu tamburi Nusret Kocabey’in öğrencisi olarak küğ ile tanıştı. Mızraplı tambur dersleri aldı. Kuramsal ve edimsel olarak başladığı küğ eğitimi nota ve remileme dersleriyle devam etti. İlerleyen yıllarda bağlama ile tanıştı. Uzun yıllar iki çalgıyla birlikte çalıştı. 1982 yılından başlayarak dört yıl boyunca “Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Türk Halk Oyunları ve Halk Müziği Toplulukları”nın sanat yönetmenliğini yaptı. Yönettiği “Türk Halk Müziği Korosu” üniversitelerarası yarışmalarda Türkiye ikinciliğini kazandı. 1990-1994 yılları arasında Metin Everest’in yönettiği “Büyükşehir Belediyesi Türk Sanat Müziği Topluluğu”nda tambur sanatçısı olarak görev yaptı ve “Ankara Radyosu”nda gerçekleştirilen birçok kayıtta yeraldı. “Ankara Radyosu” sanatçılarından Ayşe Taş’a eşlik yapan saz topluluğunda yorumcu olarak çalıştı. “Kültür Bakanlığı Ankara Devlet Türk Dünyası Müziği Topluluğu” ile topluluğun kurucusu Ali Özaydın sayesinde tanıştı. 1994 yılından bu yana “Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü”nde ekonomist olarak görev yapmaktadır.

\ Koç, Ferdi:

1985 Yılında Manisa’da doğdu. 1999 yılında “Denizli Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nin sınavını kazanarak Erinç Özmen ile piyano eğitimine başladı. Daha sonra “Pamukkale Üniversitesi Müzik Bölümü” öğretim üyesi Necati Gülhan ile eğitimine devam etti. Ocak 2003’te “Denizli Oda Tiyatrosu”nda ilk resitalini verdi. Bu zaman içerisinde okulun birçok dinletisine yalkıcı ve eşlikçi olarak katıldı. 2003 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”ne lisans öğrencisi olarak girdi. Burada çalışmalarını “Ensemble Feverish Music” üyesi Nergiz Şakirzade Sarı ile sürdürdü. 2007 yılı Nisan ayında katıldığı “Ensemble Feverish Music” dinletilerinde sahneyi Avusturya’da çalışmalarını sürdüren Işıl Toksöz ile paylaştı. Özellikle romantik dönem üzerine geniş bir dağara sahip olan Koç bir “Ensemble Feverish" üyesidir.

\ Koçak, Gürsel:

1977 yılında "İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Musikisi Bölümü"nde küğ eğitimine başladı. Geleneksel küğümüzün en eski ve köklü kurumu olan "Darül'elhân"ı 1983 yılında bitiren Koçak aynı kurum içerisindeki "İcra Heyeti"nde sanatçı öğretim elemanı olarak küğ yaşamına başladı. Konservatuvarda İsmail Hakkı Özkan, Süheyla Altmışdört, Dürdane Altan, Alaeddin Aday ve Muazzam Sepetçioğlu'nun öğrencisi oldu. Okul dışında Nezih Uzel, Bekir Sıtkı Sezgin, Kani Karaca, Kemal Tezergil, Necdet Tanlak, İzzet Eskidemir gibi konularında uzman olan ustalarla çalışma fırsatı bularak küğümüzün şaheserleri arasında sayılan birçok klasıl yaratıyı, Mevlevi ayini ve ilahilerini meşk etti.1989 ve 1994 yıllarında "İcra Heyeti" bünyesinde "İstanbul Festivali"ne dinleti yalkıcısı olarak katıldı. 1992 yılında Kadıköy'de "Moda Musiki ve Kültür Derneği"ni kurdu. Burada Türk küğü dersleri vermeğe başladı. 1995–1998 yılları arasında Türk küğünün en büyük yorumcularından olan Bekir Sıtkı Sezgin'in asistanı olarak birçok dinleti ve TV izlencelerinde çalıştı. Araştırmacı bir kimliğe sahip, klasıl Türk küğünün çeşitli alanlarında geleneğe bağlı ve düzeyli yorumların içerisinde olmaya özen gösteren Gürsel Koçak bu anlayışı yansıtan organizasyonlarla birçok proje ve CD'yi hazırlayıp yönetti. Gürsel Koçak 2000 yılında "İstanbul Otantik Türk Müziği Topluluğu"nu kurdu. Topluluğun amacı Türk küğünü kökenindeki tavra sadık kalarak yorumlamak, bu yorumu görsellik ve anlatımla destekleyerek küğümüzü geniş kitlelere ulaştırmaktır. "İstanbul Otantik Türk Müziği Topluluğu"nun dağarında fasıl, şarkı, türkü, Mevlevi ayinleri, Bektaşi nefesleri, ilahiler, saz eserleri gibi dini ve dindışı biçimler yer almaktadır. Kuruluşundan bu yana yurtdışında ve yurtiçinde çeşitli biçemlerde yaklaşık altmış dinleti gerçekleşmiştir. Gürsel Koçak halen "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda "Türk Musikisi İcrâ Heyeti" yönetkeni olarak görevine devam etmektedir.

Koda:

Bu terimin kelime olarak asıl anlamı “kuyruk” demektir. Bkz. Coda; füg.

\ Kolçak, Harun:

Harun Kolçak, sanatçı bir ailenin tek çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Eşref Kolçak’ın ünlü bir sinema sanatçısı olması sanatla içiçe büyümesine neden oldu. Küğe olan ilgisi çok küçük yaşlarda başladı. “Saint Benoit Fransız Erkek Lisesi”nde ortaöğrenimine devam ederken bas gitar çalmayı öğrendi. Ertiksel küğ yaşamına Erkin Koray ile çalışarak başladı. 1978 yılında Rıza Silahlıpoda’nın “Ritm 68 Orkestrası”na bas gitarist olarak katılan Harun Kolçak askerlik dönüşü caz küğüne yöneldi. Bu dönemde Aydın Esen, Neşet Ruacan, Nükhet Ruacan, Erol Pekcan gibi ünlülerle çalışan ve deneyimini artıran sanatçı birçok ünlü ismin de yer aldığı “Onno Tunç Orkestrası”na katıldı. Burada yedi yıl boyunca bas gitaristlik, vokalistlik ve yalkıcılık yaptı. Orkestranın dağılmasının ardından bir süre vokalist olarak çalıştı. Bu arada 1987 yılında katıldığı ve birinci olduğu yerel bir şarkı yarışmasında yaptığı ikili ile büyük beğeni topladı. Harun Kolçak’ın çıkış yapması 1991 yılında Onno Tunç ile ortak yaptıkları “Gir Kanıma” isimli albümle oldu. Bu büyük çıkıştan sonra küğ tarihinde adının onaylanmasına neden olan ikinci albümü “En Büyük Aşk” geldi. Onno Tunç’un vefatından sonra İskender Paydaş ile çalışmaya başlayan sanatçı “En Büyük Aşk”, “Derman Olayım”, “İnsan Gülerken Ağlar” gibi birçok parçada Paydaş ile beraber oldu. Daha sonra 1995 yılında “Yanımda Kal” adını taşıyan üçüncü albümünü küğseverlerin beğenisine sundu. Albümde çoğunun söz ve küğü Harun Kolçak’a ait on şarkı yer aldı. Düzenlemelerini İskender Paydaş’ın yaptığı albümden iki şarkının söz ve küğleri Adnan Ergil imzasını taşıyordu. “Korkuyorum”, “Dualarım Yoluna” ve “Yanımda Kal” gibi şarkılar unutulmaz Harun Kolçak şarkıları arasında yerini aldı. Kolçak üç yıl sonra 1998’de çıkardığı dördüncü albümünde bambaşka bir görünümle belirdi. “Teslim Oldum” adını taşıyan albümde kendi çizgisinin yanı sıra pop-rock tarzının öne çıktığı dikkatleri çekti. Albümde yine kendi söz ve bağdaları ağırlıkta olmakla birlikte İskender Paydaş, Eda Özülkü, Metin Özülkü, Eser Taşkıran, Günay Çoban gibi isimler de yer aldı. “Günahım Boynuna” albümün çıkış parçası olurken, sözlerini Sezen Aksu’nun, bağdasını Uğur Başar’ın yaptığı “Yeniden” adlı parçayı Aşkın Nur Yengi ile birlikte seslendirdi. 2000 yılına gelindiğinde Harun Kolçak’ın “Yaşasın” adlı albümü küğ marketlerindeki yerini aldı. Sanatçı bu albümde eser düzenlemeleri için Emre Irmak ile çalışırken kendi bağdalarının dışında diğer parçalarda da Şehrazat, Günay Çoban, Ümit Sayın, Ercüment Vural gibi isimlerle birlikte oldu. Bu albümde “Yaşasın”, “Kal Benimle”, “Derbeder Sevdalı” ve “Rüyalar” öne çıkan parçalar oldu. Harun Kolçak’ın ulusal düzeyde kazandığı birçok ödülün yanısıra bir de yurtdışı başarısı bulunmaktadır. 1996 yılında Litvanya’da 13 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen “Müzikos Festivalis Nerinos Vasara 96” yarışmasında Türkiye’yi başarıyla temsil ederek “En İyi İkinci Şarkıcı” seçildi. Küğ yaşamına bir süre ara veren sanatçı 2006 yılında “Müzisyen” adlı albümü ile iddialı bir dönüş yaptı. Harun Kolçak vejetaryen, hayvansever ve doğa tutkunu biri olarak tanınmaktadır. İnsanları duyarlı hale getirmek için çabalar harcayan Kolçak aktif olarak pek çok faaliyetin de içinde bulunmakta, aynı zamanda meditasyon, parapsikoloji ve zen-budizm ile de yakından ilgilenmektedir.

Koloratur:

(Alm.) Kıvrak bir sesin renkli figürler ile söylemesi; bu tarzda söyleyen ses. Söyleyişin her süslü halini kapsamına alır. Kıvraklığın çekim gücünü betimler. Kelimenin aslı İtalyanca “coloratura” olup buradan Fransızca’ya geçmiştir. Almanca’da “Coloratur” şeklinde de yazılmaktadır. “Koloratur soprano” seçkin ve kıvrak söyleme becerisini elde etmiş kantatristlere verilen isimdir. “Koloraturarie” ile “Bravurarie” Almanca’da anlamdaş anlatımlardır. “Aria di Bravura” çalımlı ve kutlamayı hak eden arya anlamına gelir. Bkz. Coloratura. Coloratur. Koloraturarie. Bravurarie. Aria di Bravura. Koloratur soprano. Coloratur soprano. Kantatrist.

Koloseum:

“İmparatorluk Roması”nda eski amfitiyatrolara verilen isim. O dönemde yapılmış olan herhangi bir büyük stadyum ya da açık hava tiyatrosu. Bkz. Coliseum, colosseum.

Koma:

Bir tam ses (B2) aralığının dokuzda biri. Bölünebilen en küçük ses birimidir. Makamsal musıkide “koma” kavramı dizinin varlığı, tanımlanması ve gidişatı bakımından özellikle önem taşır.

Komponist:

(Alm.) Bağdar, bağdama eylemini yapan kişi. Besteci, bestekar.

Komposition:

(Alm.) Bağda, yaratı. Beste.

Kompozisyon:

Bkz. Beste, bağda.

Kompozitör:

Besteci, bağdar.

\ Komzák, Karel I:

Bohemyalı bağdar, orgçalar, bando ve orkestra yönetkeni. Karel Komzák II’nin babası ve Karel Komzák III’ün büyükbabası. 4 Kasım 1823 tarihinde bugünkü Çek Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Netechovice’de dünyaya geldi. Keman çalmayı aslında bir nalbant olan, fakat aynı zamanda pek sevilen bir halk ırlağanı ve beğenilen bir kemancı olan babasından öğrendi. Daha sonra “Prag Konservatuvarı”nda öğrenci oldu ve bu okulda Moritz Mildner ve Antonin Bennewitz ile çalıştı. Ayrıca orgçalar olmak için eğitim gördü ve bir köye öğretmen olarak atandı. Bu görevinden sonra “Ulusal Zihinsel Hastalıklar Enstitüsü” ismini taşıyan bir akıl hastanesinin orgçalarlığına getirildi. Sanatçı 19 yıl burada görev yaptı. Ayrıca Prag’da konuşlanmış “Tüfekli Kolordu”nun bando yönetkenliğini yapıyordu ve Linz’de bulunan bir tiyatro’nun da yönetkenliğini almıştı. Bu farklı görevleri nedeniyle sık sık yolculuklar yapan Komzák en çok Viyana ve Baden’de ikamet etmiştir. Komzák, yaptığı fedakarca çalışmalar sonucunda “Czech Provisional Theatre” (Çek Geçici Tiyatrosu)’nda opera performansları alanında saygı duyulan bir orkestra oluşturdu. 1862 yılında bu orkestra kalıcı bir şekilde tiyatroya bağlandı. Bu orkestranın üyeleri arasında viyola çalan Antonin Dvorak ve keman çalan bağdarın kendi oğlu Karel Komzák II’de bulunmaktaydı. Bedrich Smetana bu başarısı nedeniyle sanatçıyı başarılı bulduğunu belirtmiştir. 1865 yılında Komzák, Innsbruck’ta konuşlanmış “Avusturya-Macaristan Ordusu”nun “11. Piyade Alayı”na bando yönetkeni olarak atandı. Buradaki sorumluluğu sanatçının 15 yıl boyunca coğrafik olarak çok çeşitli yerlerde bulunmasını gerektirdi. Sanatçı 1880 yılında “74. Piyade Alayı”na atandı. Bu tarihe dek, dinleti izlencelerinde düzenli olarak Çek halk ırlarına yer vererek dinleyicilerinin gönlünü fetheden ve büyük sempati toplayan sanatçı, 1880 yılından itibaren bu küğün yasaklanmasıyla derin bir hayal kırıklığı yaşadı. Bunun üzerine 1881 yılında emekliliğini istedi, ama yalnızca bir yıl sonra Prag’da yeni kurulan “88. Piyade Alayı”na yönetken olarak katılmaya ikna edildi. Sanatçı 1888 yılı Nisan ayında tam anlamıyla emekli oldu ve doğduğu yere yerleşti. 19 Mart 1893 tarihinde 69 yaşında iken sonsuzluğa göç etti. Doğduğu eve bir hatıra plaketi çakıldı. Bir bağdar olarak ikiyüz civarında popüler marşlar, valsler, mazurkalar, polkalar, galoplar, kuadriller ve başka kırın küğleri yazdı.

\ Komzák, Karel II:

Bohemya doğumlu Viyana’lı bağdar. Prag’da 8 Kasım 1850 tarihinde dünyaya geldi. İlk küğ eğitimini babası Karel Komzák I’den aldı. 1861 ile 1867 yılları arasında “Prag Konservatuvarı”nda keman, küğ kuramları ve yönetkenlik çalıştı. 1869 yılının Mart ayında babasının yönetken olduğu Linz’de konuşlanmış “11. Alay Küğ Takımı”na keman ve bariton çalıcısı olarak katıldı. 1871 yılında “7. Piyade Alayı”nın bando yönetkeni pozisyonu boşaldığında, genç Komzák başvuru yaptı, başarılı bulundu ve 21 yaşında Innsbruck’taki yeni görevine başladı. Bu dönemde Tirol halk küğünü tanımaya başladı. Koro yönetkeni olduğu “Innsbruck Liedertafel Korosu” için yazdığı koral parçalarda Tirol küğlerinin etkisini görülür. Komzák’ın uzun süredir içinde beliren Viyana'ya yerleşme arzusu, 1882 yılında “84. Piyade Alayı”nın bando yönetkeni olarak görev devralması için başkente çağrıldığında gerçekleşti. Bu kentte bulunduğu sürede tanınırlığı yavaş yavaş artmaya başladı ve sonunda “Avusturya İmparatorluğu”nun her yerinde bilinir oldu. İçtenliği, dost canlısı doğası ve enerjik orkestra yönetme şekli, O’nu kısa sürede Viyana halkı tarafından çok beğenilen bir isim haline getirdi. Karel Komzák aynı zamanda büyük saygı duyulan askeri bağdarlardan birisiydi. Bağdarın “Avusturya Askersel Küğü”ne en büyük katkılarından birisi yaylı çalgıları bando içerisinde kullanması oldu. Yönetimi altında bulunan küğ takımında en az 14 birinci keman yer almaktaydı ve bu dönemin geleneksel dinleti orkestrasında bulunan rakamla eşdeğerdi. Sanatçının alay küğ takımı ile yaptığı dinleti turları gidilen her yerde büyük beğeni topladı. 1892 yılında Komzák’a sağlık gerekçesiyle alayından izin verildi ve aile “Baden-bei-Wien” kaplıca kasabasına taşındı. Bu kasaba Viyana’nın yalnızca 23 km güneybatısında bulunmaktaydı. Ertesi yıl sanatçı “Spa Orkestrası”nın yönetkenliğini üstlendi. Bu arada 20 Eylül 1892 tarihinde sanatçı Mostar Herzegovina’daki yeni garnizonuna taşınan alay bandosu ile Viyana’da bir veda dinletisi verdi. Komzák, 1896 yılında emekli olana kadar konumunu korudu, kış aylarını Mostar’daki alayla geçirdi ve ilkbahar sezonunda spa dinletilerini yönetmek için Baden’e döndü. Ertiksel yaşamının doruk noktası, 1904 yılında St.Louis, Missouri’deki “Dünya Sergisi”nde “Wiener Farben” (Viyana Renkleri) orkestrası ile verdiği dinletiler dizisi oldu. Bundan yalnızca altı ay sonra sanatçı bir Pazar günü Paskalya’da yaşama veda etti. 23 Nisan 1905 tarihinde sonsuzluğa göç ettiğinde 54 yaşındaydı. Baden-bei-Wien tren istasyonunda kalkan bir trene binmek için hamle yaptığında ayakları kaydı ve demir tekerlerin altında kaldı. İlk olarak Baden’de toprağa verildiyse de sonraki Kasım ayında kalıntıları çıkarıldı ve şehir yetkilileri tarafından kendisine onurlu bir mezar verildiği “Viyana Merkez Mezarlığı”na gömüldü. 1907 yılında mezarının başucunda bağdarı elinde bageti ile gösteren bir anıt dikildi. Sanatçı özellikle yazdığı kırınları ve yürüyüşlükleri ile tanınmıştır. “Erzherzog-Albrecht Marşı” O’nun eseridir. 1878 ile 1924 yılları arasında yaşayan oğlu Karel Komzák III de bir küğ adamı ve bağdar idi. Bkz. Karel Komzák I ve Karel Komzák III.

\ Komzák, Karel III:

Bağdar ve koro yönetkeni. 20 Mayıs 1878 tarihinde Avusturya’nın Innsbruck kentinde dünyaya geldi. Hayatının ilk dört buçuk yılında Innsbruck ve Riva’da “Garda Gölü” yakınında yaşadı. Sonra Viyana’da büyüdü. 15 yaşında iken babası Karel Komzák II’nin rahatsızlıkları nedeniyle Viyana yakınlarındaki Baden’e taşındılar. Baden’de “Biondek” sokağında bulunan lisede öğrenci oldu. 1897 yılında bu okulu bitirdi. 1905 yılında (babası Karel Komzák II’nin öldüğü yıl) Avusturya ve Almanya’da birlikte sahneye çıktığı 45 küğcüden oluşan orkestrayı yönetti. 1907 yılında Münih, Leipzig, Nürnberg, Augsburg ve diğer kentlerde dinletiler verdi. Eleştirmenler ve küğseverler sanatçının bu performanslarını övgüyle karşıladılar. Genç sanatçı yeteneğini hemen ortaya koymuştu. 1908 yılından itibaren, orkestrasıyla birlikte sessiz film gösterilerine eşlik ettiği Viyana’ya yerleşti. 1919 yılında “Kuzey Bohemya”da (Marienburg, Eger, Rumburk ve diğer kentler) başka bir dinleti dolaşısına çıktı. Strauss ailesinde yer alan Johann Strauss III’de olduğu gibi, Karel Komzák III de ailesinin en genç ve en az tanınan üyesidir. Ancak ailenin bu üçüncü kuşak üyesi gerçek Viyana tarzında olağanüstü mükemmellikte küğler yazdı. Karel Komzák I’in torunu olan sanatçı Almanya’da “Enkel” ismiyle bilinmektedir. En tanınmış yaratıları arasında Op. 285 sırasayılı “Grillenbanner” Marşı ile Op. 286 sırasayılı “Münchner Kindl” (Münih Çocuğu) sayılabilir. “Münih Çocuğu” isimli eseri cezbedici bir valstir. Bağdarın diğer yaratıları da aynı etkiyi yaratacak güzelliktedir. Bir operet bağdamışsa da sahneye hiç konulmamıştır. Babası ile kendi yazdıkları arasında ne yazık ki nota yayınevleri herhangi bir ayrım yapmadılar. Hatta her ikisinin eserleri toplu basımlarda bir arada bile yer alabildi. Bu nedenle her iki bağdarın yaratıları kolaylıkla birbirine karıştırılabilmektedir. Ölümünden kısa bir süre önce, Maria-Lanzendorf’ta bir kümes hayvanı yetiştirme ve besi tesisinin sahibi olarak faaliyeti ile ilgili birkaç yasal işlem devam ediyordu. 5 Eylül 1924 günü Karl Komzák, kısa süre önce taşındığı Pestalozzi caddesi 4 numaradaki evinde baygın halde bulunarak “Wiedner Hastanesi”ne kaldırıldı. İlk başlarda sanatçının içine girdiği maddi sıkıntılardan ötürü sinir krizi geçirerek bayıldığı düşünüldü. Ancak ölümünden sonra yapılan otopside kalp krizi geçirdiği belirlendi. Sanatçı Viyana’da 5 Eylül 1924 tarihinde sonsuzluğa göç etti. Bazı Yaratıları: “Das sind die Herren Studenten” (Bunlar Öğrenciler) Opus 4 (İlk çalınışı 20 Temmuz 1897), Marş; “Weltuntergang verschoben” (Kıyamet Ertelendi) Opus 59, Marş; “Grillenbanner” (Barbekü) Marşı, Opus 285; “Münchner Kindl” (Münih Çocuğu) Opus 286, Vals; “In der Zaubernacht” (Sihirli Gece’de) Opus 308, Vals; “Blühende Kastanien” (Çiçek Açan Kestane) Opus 312, Vals; “Kinder aus Dorf und Stadt” (Kasaba ve Köyden Çocuklar) Opus 317, Vals; “Die Rose vom Kaukasus” (Kafkas Gülü) Opus 320, Vals; “Ausstellungsmarsch” (Sergi Yüyüyüşü) Marş, Opus 321; “Ein Engel wacht an deiner Seit” (Seni Yakından İzleyen Melek) Opus 322, Lied (Irsal Parça); “An schön’ Gruss vom alten Steffel” (Eski Steffel’den İçten Selamlar) Opus 323, MarschLied (Irsal Marş); “Erst mein, dann dein” (Önce Benim, Sonra Senin) Opus 329, Polka Mazur; “Der Findbua” Opus 340, Lied (Irsal Parça); “Trocadero” Opus 360, İspanyol Valsi; “Helenen-Marsch” (sırasayısı yok).

\ Konak, Volkan:

1967 yılında Trabzon'un Maçka ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Maçka'da tamamladıktan sonra "İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı"na girdi. 1988 yılında konservatuvarı bitirip aynı yıl "İstanbul Teknik Üniversitesi"nde sosyal bilimler lisans üstü eğitimine başladı. Karadeniz küğünü uluslararası küğ biçimleriyle buluşturarak özgün bir yapıda yeniden şekillendiren Volkan Konak ilk albümü "Efulim"i 1993 yılında yaptı. Albüm başta Karadeniz halkının ve küğseverlerin beğenisini ve ilgisini kazandı. Daha sonra 1994 yılının Ekim ayında "Gelir misin Benimle" adlı albümünü hazırladı ve askerlik görevi nedeniyle bir süre çalışmalarına ara verdi. Askerlik görevini tamamladıktan sonra hemen üçüncü albümü "Volkanik Parçalar"ın çalışmasına başladı. Üç aylık çalışmadan sonrada bu albüm küğseverlerin beğenisine sunuldu. Volkan Konak 1998 yılının Nisan ayında kendisinin kurduğu "Kuzey Müzik Prodüksiyon" isimli firmasından "Pedaliza" isimli albümünü çıkardı. 1993 yılından bu yana albüm çalışmalarında yaklaşık elli adet bağdasını sergileyen sanatçı bu çalışmalar sonunda "Gazeteciler Cemiyeti" ile çeşitli vakıf ve dernekler tarafından yılın sanatçısı seçildi. 1997 yılınıda "Politika Dergisi" tarafından yılın en iyi küğ sanatçısı seçilen Volkan Konak'ın 1993 yılında ürettiği bir bağdasının tüm dünya hakları "Kuzey Müzik Prodüksiyon" ile Fransız prodüktör Alain Finet tarafından yapılan sözleşme sonucunda Alain Finet tarafından satın alındı. Bu bağda İspanyolca olarak tüm dünyada yayınlanmak üzere single olarak çıkarıldı.

Koncert majstor:

(Hırvatça) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Koncert mojster:

(Slovence) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Koncertmester (Koncert mester):

(Danca) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Koncertmester (Koncert mester):

(Macarca) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Koncertmistrz (Mistrz koncertu):

(Lehçe) Başkemancı. Bkz. Concermaster.

Koncertní mistr:

(Çekçe) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Koncertný majster:

(Slovakça) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Koncertų meistras (Koncertmeisteris):

(Litvanca) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Konçertino:

Küçük konçerto, konçertocuk. Bkz. Konçerto, concerto; concertino.

Konkord:

(Slovence) Uyum, ahenk. Bkz.: Konsort.

Konsert mästare:

(İsveççe) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Konsert mester:

(Norveççe) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Konsertist:

Bkz. Concertiste.

Konserttimestarina (Konsertti mestari):

(Fince) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Konsonanca:

(Hırvatça) Bkz.: Konsonans.

Konsonance:

(Slovence) Bkz.: Konsonans.

Konsonans:

Kulağa hoş gelme, uyuşma. Uyuşumlu. Uyuşumlu aralık. Birbiriyle çelişmeyen iki ya da daha çok ses ve aralık. Ahenkli, uyumlu. Ses uyumu olan. Bağdaşan, uyuşan. Uygun. Ünsüz.

Konsonanser:

(Norveççe) Bkz.: Konsonans.

Konsonant:

Ünsüz.

Konsonanz:

(Alm.) Bkz.: Konsonans.

Konsort-1:

Aynı tip çalgıların bir grup halinde bulunması anlamına gelir. En iyi bilinen örnek, violların bir araya gelmesiyle oluşanlardır. Thomas Morley’in eseri “Konsort Dersleri” (Consort Lessons)’ni inceleyiniz. Bkz. Consort, Kırık Konsort. Broken Consort.

Konsort-2:

Uyum, anlaşma, birlik. Uygunluk. Armoni, armonik olma hali. Ahenk. Anlaşma, antlaşma. Bkz.: (İng.) Concord. Konsonans. Kulağa kendi içinde tamamlanmış hissi veren ve başka bir uygu (akor) tarafından çözülmeyi gerektirmeyen iki veya daha fazla notadan oluşan dikey yapı. Sekizliler (oktavlar) en sade ve en mükemmel uyumu sağlar. Beşli aralıklar ve üçlü aralıklar da uyumlu aralıklardandır. Bkz.: Diskord.

Kontralto:

Kadın seslerinin en kalını. Çalgılarda soprano ile tenor arasındaki ses.

Kontrapunkt:

(Alm.) Bkz. Kontrapunt.

Kontrapunktas:

(Litvanca) Bkz. Kontrapunt.

Kontrapunt:

(Kontrapunto, kontrpuan, kontrapunkt, kontrapunt) Küğ bağdama sanatında birden fazla (ya da çok sayıda) ezgisel çizginin üst üste getirilerek uyum sağlama tekniği. Çok sayıda çizginin birbirleri ile aynı anda yürütülmesi. Etimolojik olarak bu sözcüğün kelime anlamı “noktaya karşı nokta” olup küğ sanatında “notaya karşı nota” ve dolayısıyla “ezgiye karşı ezgi” olarak anlaşılmalıdır. “Kontrapunt” (basit bir şekilde) uygulara dayanan bağdama tekniği olarak açıklayabileceğimiz “armoni”nin zıddıdır. “Uyumsal yazım tekniği” olarak tarif edebileceğimiz “armonik yazım tekniği” küğ sanatına göreceli olarak daha sonra girmiştir ve uyguların belli bir düzen çerçevesinde birbiri ardına sıralanmasını gerektirmektedir. “Kontrapunt” sanatında da dikey bağlantılar ihmal edilmemekle birlikte, eş zamanlı hareket halinde bulunan ezgisel gidişler ön plandadır. Kısacası, ezgiye karşı ezgi oluştururken uygusal yapılar gözetilmekle birlikte başlı başına bir dayanak noktası olmaz. Yani, notalar birbirlerine uzaklıklarına -aralıklarına- bakılarak ele alınmakta olduğundan bu teknik aralık kavramı üzerine temellendirilmiştir. Kontrapunt, özellikle eski Flaman bağdarların ve rönesans ustalarının çoksesli yaratış biçiminin temelinde yer almakta olup onaltıncı yüzyılda en yetkin düzeyine erişmiştir. Bu dönemde kontrapunt tekniği kullanılarak yazılan ezgisel çizginin miktarını abartarak sergilemek adeta bir yarışa dönüşse de bu zorlamalı yazım tarzından bir süre sonra vazgeçildi. Küğ biçimlerinden füg, kontrapunt yazım biçiminden hayli yararlanmaktadır. Johann Sebastian Bach ile kontrapuntsal yazım tekniği doruğuna çıkmıştır. Ludwig van Beethoven da bu teknikten yararlanmayı bilen olağanüstü yaratıcılardan bir diğeridir. Örneğin “5. Sinfonisi”nin birinci bölümünde yer alan füg kesiti Beethoven’in yüksek beyin gücünün en önemli kanıtlarından birisidir. Beethoven’in son evrelerinde yazdığı eserlerinde kontrapunt tekniğini sıklıkla kullandığını görüyoruz. Romantik çağda ise kontrapunt adeta bir alıştırma ya da egzersiz düzeyine indirgendi. Fakat yirminci yüzyılın başlarında Schönberg’in katkılarıyla tekrar canlılık kazandı. Çünkü Schönberg’in kurallara dayadığı ve öğrencileri tarafından geliştirilen “oniki ton tekniği” uygulara değil, aralık kavramına yaslanmaktadır. Kontrapunt gerçekleştirmek isteyen bağdarın işleme şekline göre beş çeşit kontrapuntsal çalışma bulunmaktadır:

 

1. Verilen (ya da yazılan-biçimlendirilen) ezginin süre değerleri ile bağdaşan (tam olarak ‘notaya karşı nota’ ya da ‘noktaya karşı nokta’),

2. İki notaya karşı bir nota,

3. Dört notaya karşı bir nota,

4. Sinkoplu gidiş,

5. Süslemeli (karışık süre değerlerinde) gidiş.

Eğer kontrapuntsal yazıda iki koro grubu kullanılırsa bu sekiz sesli bir kontrapuntsal yazım meydana getirir. Her bir koro için -sopran, alt, tenor ve bas- dizilişi tasarlanmış ise her biri dört ses üzerinden biçimlendirilmiş iki koronun küğsel edimleri birbirinin karşılığı olur veya birbirini izler ya da birbiriyle birleşir veya birbirine karşır. Bu oluşan çoksesli topluluk bir bütün oluşturur. Bkz.: Benzetmeli Kontrapunt, Devrik Kontrapunt.

Kontrpuan:

Bkz.: Kontrapunt.

Kontsertmeister (Kontsert Master):

(Estonca) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

\ Konuk, Ahmed Avni:

1871 yılında İstanbul’da doğan sanatçı 19 Mart 1938’de yine İstanbul’da sonsuzluğa göçmüştür. Darüşşafaka mezunu olan Konuk, 1898 yılında da hukuk okulu olan “Mekteb-i Hukuk-ı Şahane”yi bitirmiştir. 43 yıllık hizmet sonrası emekli olmuştur. Küğ öğrenimini Zekai Dede ile yapmış, daha sonra da bir süreliğine Suphi Ezgi ve Rauf Yekta ile de çalışmıştır. Fransızca, Farsça ve Arapçayı çok iyi bilmekteydi. Şiirler yazan Konuk, güfte dergisi “Hanende”yi derlemiştir. Ahmed Avni Konuk’un 40 kadar küğsel yaratısı vardır.

Konularına Göre Türküler:

Türküleri konularına göre sınıflandırmanın oldukça güç olduğu açıktır. Türkülere söz konusu olan konuların çok çeşitli olmasının yanısıra ele aldığı konular sürekli değişim göstermektedir. Aynı cümle içinde birden fazla konunun işlendiği türkülere de sıklıkla rastlanır. Bunun dışında türkülerin kullanıldığı yerler dahi bazı durumlarda türküleri belirleyebilmektedir. Tüm bu nedenlerden ötürü türkülerimizde kesin bir konu saptaması yapılamaz. Yine de türküleri genel anlamda sınıflandırırsak şu konuları işledikleri söylenebilir:
1) Lirik türküler,
2) Satirik türküler,
3) Anlatı türküleri,
4) Pastoral türküler,
5) Eğitici türküler...
Ayrıca kullanıldıkları yerlere göre ise türküleri yine birkaç grupta ele almak olanaklıdır:
1) Çalışma türküleri,
2) Törenlerde kullanılan türküler,
3) Mevsim türküleri,
4) Meslek türküleri,
5) Oyun türküleri.
Bu grupların hiçbirine dahil edemeyeceğimiz türküleri ise “Öteki Türküler” olarak ele alabiliriz.

Konzertmeister:

(Alm.) Eril. Bkz. Concertmaster. Konzertmeisterin.

Konzertmeisterin:

(Alm.) Dişil. Bkz. Concertmaster. Konzertmeister.

Kooskõla:

(Estonyaca) Uyum, ahenk. Bkz.: Konsort.

\ Kopan, Yekta:

28 Mart 1968 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi. Radyo programcısı, seslendirme sanatçısı ve kültür-sanat izlenceleri hazırlayıcısıdır. Babası tiyatro sanatçısı Lütfü Kopan, annesi ise Engin Kopan’dır. İlkokul, ortaokul ve liseyi Ankara’da okuyan Yekta Kopan “Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü”nü bitirmiştir. Babasının aracı olmasıyla daha çocuk yaşlarında “TRT Ankara Radyosu”nda seslendirme çalışmalarına başladı. Sonrasında “Çocuk Saati” programında bu işin eğitimini aldı. Ablası Yeşim Kopan da seslendirme sanatçısıdır. Sanatçının sesinin bazı karakterlere hayat verdiğini görüyoruz: Jim Carrey, “Geleceğe Dönüş” filmi serilerindeki Michael J. Fox, çizgi film karakteri Sylvester ve “Buz Devri” animasyon film karakteri Sid, “Star Wars”ta Obi-Wan Kenobi  ve “X Men”de Cyclops bunlardan bazılarıdır. Sanatçı, radyo programcılığı ve seslendirme çalışmalarının yanı sıra “NTV”de yayınlanan kültür-sanat programı “Gece Gündüz”ün sunuculuğunu da yaptı. Çok sayıda dergide öyküleri yayınlanan Yekta Kopan sinema dergisi “Altyazı”da film eleştirileri kaleme almıştır. “Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri” kitabı 2002 yılında “Sait Faik Hikaye Armağanı”nı kazandı. 2006 yılında “İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali” bünyesinde “Tiyatro DOT” tarafından sahnelenen ve bir Bülent Erkmen projesi olan “İki Kişilik Bir Oyun”un metni Kopan’a aittir. Oyun Almanya, İtalya ve Hollanda’da sahnelenmiştir. “Daha Önce Tanışmış mıydık?” adındaki e-kitabı http://www.altkitap.net" tarafından yayınlandı. 2007 yılında yayınlanan “Karbon Kopya” isimli öykü kitabı, aynı yıl “Dünya Kitap Ödülleri”nde “Yılın Telif Kitabı” ödülünü aldı. “Bir de Baktım Yoksun” isimli öykü kitabı Kasım 2009 tarihinde yayınlandı ve “Yunus Nadi Öykü Ödülü”nü kazandı. Aynı kitap “2010 Yılı Milliyet Haldun Taner Öykü Ödülü”nü de aldı. Yazarın Kitapları: “Fildişi Karası” (2000), “Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri” (2002), “Yedi Derste Vicdan Muhasebesi” (2003), “Absürd Öyküler - Aslı Erdoğan, Bozkurt Şener, Cem Mumcu, Hasan Ali Toptaş, Yekta Kopan” (2003), “İçimde Kim Var” (2004), “Kara Kedinin Gölgesi” (2005), “İki Kişilik Bir Oyun” (2006), “Karbon Kopya” (2007), “Bir de Baktım Yoksun” (2009), “Burun” (2009), “Kediler Güzel Uyanır” (2011), “Kar İzleri Örttü” (2012), “Aile Çay Bahçesi” (2013),  “İki Şiirin Arasında” (2014), “İpekli Mendil” (2014). Seslendirme Yaptığı Filmler: “Beyaz Gölge Dizisinde Morris Thorpe” (1978), “Şirinler Dizisinde Güçlü Şirin” (1981), “Charles İş Başında Dizisinde Charles” (1984), “Geleceğe Dönüş 1-2-3 Filmlerinde Marty McFly” (1985-1989-1990), “Muhteşem İkili Dizisinde Kuzen Balki” (1986), “Bizim Ev Dizisinde Jesse Dayı” (1987), “Cesur ve Güzel Dizisinde Thorne Forrester” (1987), “Tanrı’nın Zırhı Filmlerinde Jackie Chan” (1987-1991), “Evimiz Hollywood’da Dizisinde Brandon” (1990), “Cezalandırıcı Filminde Alfredo Garcia” (1993), “Maske Filminde Maske” (1994), “Esaretin Bedeli Filminde Tim Robbins” (1994), “Budala Dedektif Filmlerinde Ace Ventura” (1994-1995), “Herkül Dizisinde Iolaus” (1995), “Batman Daima Filminde Edward Nygma” (1995), “Polis Akademisi 4 Filminde Jackie Chan” (1996), “Space Jam Filminde Duffy Duck” (1996), “Baş Belası Filminde Kablocu” (1996), “Çılgın Bediş Dizisinde Cenk Torun” (1996-1997-2001), “Yalancı Filminde Jim Carrey” (1997), “Afrika Kaplanı-Kimim Ben? Filminde Jackie Chan” (1998), “Truman Show Filminde Truman Burbank” (1998), “Devlet Düşmanı Filminde Hicks” (1998), “Çarli Dizisinde İlker Aksum” (1999), “Ay’daki Adam Filminde Tony Clifton” (1999), “Dövüş Kulübü Filminde Tyler Durden” (1999), “Yıldız Savaşları Filmlerinde Obi-Wan Kenobi” (1999-2002-2005), “Bir Aşk Hikayesi Filminde Turgut” (2000), “Ben, Kendim ve Sevgilim Filminde Hank Evans” (2000), “Kasım’da Aşk Başkadır Filminde Nelson Moss” (2001), “Majestic Filminde Luke Trimble” (2001), “Yüzüklerin Efendisi Filminde Pippin” (2002-2003), “Buz Devri Animasyonlarında Sid” (2002-2006-2009), “Düş Kapanı Filminde Pete” (2003), “Aman Tanrım Filminde Bruce Nolan” (2003), “Talihsiz Serüvenler Dizisinde Kont Olaf” (2004), “Köpek Balığı Hikayesi Animasyonunda Oscar” (2004), “Dick ve Jane İş Başında Filminde Dick Harper” (2005), “Şaşkın Filminde Radyo Çalışanı” (2005), “Kebap Connection Filminde İbo” (2005), “Madagaskar Filmlerinde Alex” (2005-2008), “Barnyard Parti Hayvanları Filminde Otis” (2006), “Amerikalılar Karadeniz’de Filminde Levent Kazak” (2006), “Arabalar 1-2 Filmlerinde Şimşek McQueen” (2006-2011), “Prenses Lissi ve Kar Adamı Yeti Filminde Franz” (2007), “Red Kit: Batı’ya Hücum Filminde Rin Tin Tin” (2007), “Alvin ve Sincaplar 1-2-3 Filmlerinde Alvin” (2007-2009-2011), “Bay Evet Filminde Carl Allen” (2008), “Hancock Filminde Hancock” (2008), “Melekler ve Şeytanlar Filminde Camerlengo Patrick Mckenna” (2009), “Ayı Yogi Filminde Bobo” (2010), “Max’ın Maceraları Filminde Max”, (2012), “Rio Filminde Mavili” (2014).

Kordirektör:

Koro yöneten, koro idare eden. Koro yönetkeni, koro şefi. Yönetken. Türkçe’de pek kullanılmayan bir terimdir. Bkz. Chordirektor. Şef. Yönetken. Yönetmek.

\ Korkut, Sema:

İzmir’de doğan sanatçı 1977’de “İzmir Devlet Konservatuvarı”na girdi ve keman eğitimi süresince Candan Nicolai, Ayşe Özbekligil ve Atilla Işıksun gibi öğretmenler ile çalıştı ve aynı konservatuvarın keman bölümünden 1987’de mükemmel dereceyle mezun oldu. Daha sonra keman eğitimine Ion Voicu ile devam eden Korkut aynı yıl “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”na keman sanatçısı olarak girdi. 1985 yılında “Akdeniz Gençlik Orkestrası”nın bir üyesi oldu ve bu orkestrayla gerek yalkıcı olarak ve gerekse oda küğü dinletileri verdi. Bugüne kadar “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”, “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” ve “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” ile yalkın dinletiler veren sanatçı şu anda “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nın başkemancısı olarak görev yapmaktadır. Korkut ayrıca keman öğretmeni olarak “İzmir Devlet Konservatuvarı”nda çalışmaktadır.

Korno:

Tekerlek şeklinde bükülmüş perdeli orkestra borusu. Bkz. French-horn.

\ Kosova Ulusal Marşı:

Yeni kurulan küçük bir devlet olan Kosova’nın “Ulusal Marşı”nın adı “Avrupa”. Sözleri olmayan marş yalnızca ezgiden ibaret. Milletvekilleri marşı finale kalan üç bağda içinden seçti. Koşullardan biri yeni marşın herhangi bir etnik gruba yönelik bir ima içermemesiydi. Devlet Başkanı Fatmir Seydiu ve Başbakan Haşim Taçi Kosova’nın bir devletin sahip olması gereken bayrak, arma ve marş gibi sembollere kavuştuğunu belirterek milletvekillerini kutladı. Meclisin kabul ettiği marş Mendi Menciç’in bağdadığı ellisekiz saniyelik bir küğden oluşmaktadır. Menciç böylece onbin avro değerinde ödülü de kazanmış oldu. Aynı zamanda bir bağdar olan Kültür Bakanı Valton Beçiri “Sözleri olsaydı marşın daha da güzel olacağı” görüşünü savundu. Marş için düzenlenen yarışmaya yirmidördü yabancı bağdarların olmak üzere toplam yüzotuzdört yaratı katıldı. ABD, AB, Yeni Zelanda ve Rusya’dan bağdarlar da yarışmada yer aldı.

\ Kotevska, Tamara:

Film yönetmeni ve yazar. 9 Ağustos 1993 tarihinde Kuzey Makedonya’nın Prilep (Pirlepe) kentinde dünyaya geldi. “Games-Oyunlar” (2014) ve Ljubo Stefanov ile birlikte yazıp yönettiği “Honeyland-Bal Ülkesi” (2019) isimli filmleri ile pek tanındı. “Honeyland” belgeseli “En İyi Belgesel” ve “En İyi Uluslararası Uzun Metraj Film Oscar Adaylığı” dahil olmak üzere kırkın üstünde adaylığa ve ödüle sahip oldu. Aldığı ödüllerden en önemlileri ilk gösteriminin gerçekleştiği “Sundance Film Festivali”nde, “Dünya Sineması Belgesel Kategorisi”nde “Büyük Jüri Ödülü”, “Dünya Sineması Belgesel Sinematografi” alanında “Jüri Özel Ödülü” ve “Değişime Etkisi” sebebiyle “Dünya Sineması Özel Jüri Ödülü” de dahil olmak üzere kazandığı üç ödüldür. İlk uzun metraj filmi “Honeyland”den önce yaptığı çevre konulu belgeseli “Lake of Apples-Elma Gölü” (2017), “UNDP/United Nations Development Programme-Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı” tarafından desteklendi ve dünyanın çeşitli yerlerindeki festivallerden ödüllerle döndü. Belçika’nın Namur kentinde düzenlenen “Festival International Nature-Uluslararası Doğa Festivali”nde aldığı “Prix de l’Environnement-Çevre Ödülü”, Sırbistan’da düzenlenen “Silafest”te aldığı “En İyi Ekoloji Filmi Ödülü”, “Green Montenegro International Film Festival-Yeşil Karadağ Uluslararası Film Festivali”nde “En İyi Ekoloji Filmi Ödülü” bu ödüllerden birkaçıdır. Filmlerinde öyküler anlatmayı seven, güçlü karakterler yaratmayı ve algı değiştiren mesajlar vermeyi tercih eden Kotevska, “Man v.s. Flock-Adam ve Sürü” adındaki yeni uzun metraj kurgu filminde geleneksel ve yenilikçi dünya arasındaki çatışmayı ele almıştır.

\ Koto:

Japonların ulusal çalgılarından birisidir.

\ Köseoğlu, Fatih:

14 Mart 1971 tarihinde Erzurum’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini aynı ilde tamamladı. 1992 yılında “Erzurum Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”ne girdi. İlk ses eğitimi ve koro çalışmalarına Sırrı Ali Talay ile başladı. Öğrenimini 1996 yılında bölüm birincisi olarak tamamladı. Konya ve Trabzon’da küğ öğretmeni olarak çalıştı. “Bilim ve Sanat Merkezleri”ne öğretmen seçimi sınavlarında başarılı oldu ve kurucu küğ öğretmeni olarak “Trabzon Bilim ve Sanat Merkezi”nde göreve başladı ve bu kurumda dört yıl çalıştı. 2003 yılında “Güzel Sanatlar Liseleri”ne öğretmen seçimi sınavlarında başarılı olarak “İzmir Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi”ne koro öğretmeni olarak atandı. “İzmir Sanat Çoksesli Korosu”nda koro üyesi, “Ege Çağdaş Çoksesli Oda Korosu”nda koro üyesi ve yalkıcı olarak birçok dinletide görevler aldı. Halen “İzmir Işılay saygın Güzel Sanatlar Lisesi”nde koro öğretmeni olarak görevini sürdürmektedir.

Köy Enstitüleri ve Küğ:

İşte Köy Enstitüleri-1

İşte Köy Enstitüleri-2

İşte Köy Enstitüleri-3

İşte Köy Enstitüleri-4

İşte Köy Enstitüleri-5

Bir Köy Enstitüsü Mezunu Olan Hayri Yenigün Öğrencileriyle / Tokat - 1940

Bir Köy Enstitüsü Mezunu Olan Hayri Yenigün Öğrencileriyle / Tokat - 1940

Krassev, Mikhail:

Sanatçı Alexander Grechaninov, Isai Dobrowejn ve Nikolai Žiljajew’den bağdama dersleri aldı. 1920’lerde küğ eğitimini tamamladıktan sonra, “Rusya Proleter Küğcüler Birliği”nde küğ öğretmeni olarak ve kolektif “Mavi Ceketliler”in küğ yönetmeni olarak çalıştı ve sonunda “Sanatsal Hemşerilik Merkezi”nin başına geçti. Mikhail Krassev on çocuk operası, üç operetta, vatanseverlik kantatı ve piyano için çocuk parçaları yazmıştır. Bunların arasında “The Tanne” (Soğuk Kışta Kırınmak), Sinaida Alexandrova’nın popüler bir metnine dayanmaktadır. (Bkz.: Krassew, Michail)

Krassew, Michail:

Bkz.: Krassev, Mikhail.

\ Kravchenko, Sergey:

Sanatçı Ukrayna Odessa’daki ünlü “Stolyarsky Küğ Okulu”ndan 1965 yılında mezun olmuş, sonradan ismi “Peter Ilyitch Tschaikovsky” olarak değişen “Moskova Devlet Konservatuvarı”nda dünyanın en büyük sanatçılarından biri olan Leonid Kogan ile çalışmış, “Rusya’nın en seçkin sanatçısı” ünvanıyla ödüllendirilmiştir. Kravchenko İtalya’nın Cenevre kentinde 1969 yılında düzenlenen “Paganini Yarışması” ve Paris’teki “Jean Thibaut Yarışması”nda birincilik ödülü kazanmıştır. Sanatçı eski “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği”nin tüm kentlerinde ve Polonya, Almanya, Macaristan, Yugoslavya, Bulgaristan, İtalya, Fransa, İspanya, Belçika, Lüksemburg, Finlandiya, Amerika, Kuzey ve Güney Kore, Japonya gibi ülkelerde dinleti dolaşılarına çıkmıştır. Sanatçının V. Ligolinsky, V. Mullova, S. Krylov, E. Gelen, J. Ko, N. Sachenko, A. Stepanenko ve E. Stembolaky gibi birçok öğrencisi çok sayıda ulusal ve uluslararası yarışmada birincilik ödülü kazanmıştır. Kravchenko aynı zamanda ulusal ve uluslararası küğ yarışmalarında jüri üyesi olarak görev yapmaktadır.

\ Krebs, Johann Ludwig:

Alman Barok küğcüsü, klavye sanatçısı ve bağdarı. 12 Ekim 1713 tarihinde Almanya’nın Buttelstedt isimli küçük bir kentinde dünyaya geldi. Borulu org, klavsen (harpsikord), çok sayıda başka çalgılar ve orkestralar için çeşitli küğler yazdı. Verimleri arasında oda küğleri, koral eserler ve konçertolar da yer almaktadır. Babası Johann Tobias Krebs de dönemin anık küğcülerinden idi. Genç Johann Ludwig Krebs yalnızca Alman küğ kuramcısı ve bağdarı Johann Gottfried Walther’in öğrencisi olmakla kalmayıp Johann Sebastian Bach’ın da yıldızlaşan öğrencilerinden biri oldu. 1737 yılında Zwickau’da org çalarlık yaptı, 1744 yılında Zeitz’da görev aldı ve 1756 yılından 1780 yılına dek Altenburg’da çalıştı. Dinsel ürünler de veren Krebs’in en tanınmış verimi “Clavier Übungen-Klavyeli Çalgılar İçin Çalışmalıklar” (yaklaşık 1750 yılı) başlığını taşımaktadır. Bağdar 1 Ocak 1780 günü Altenburg’da sonsuzluğa göç etmiştir. Bkz.: Krebs, Johann Tobias; Walther, Johann Gottfried; Bach, Johann Sebastian; klavye, borulu org, harpsikord.

\ Krebs, Johann Tobias:

Alman küğcü, orgçalar ve bağdar. 7 Temmuz 1690 tarihinde Almanya’nın Heichelheim kentinde dünyaya geldi ve 11 Şubat 1762 tarihinde Almanya’nın Buttstadt kentinde sonsuzluğa göç etti. Johann Sebastian Bach’ın en parlak öğrencilerinden birisi olan Johann Ludwig Krebs’in babasıdır. Weimar yakınlarında bulunan bir okulda eğitim gördü. Genç yaşlardaki küğsel eğitimi hakkında hiçbir şey bilinmemektedir. Ancak, 20’li yaşlarında Johann Tobias Krebs’in klavyeli çalgılarda becerisi son derece gelişmişti. Bu nedenle aynı bölgede bulunan başka bir yerleşim birimi olan Buttelstedt kentinde orgçalar olması için davet aldı. Genç sanatçı bu daveti kabul ettiyse de Weimar kentinde almakta olduğu küğ derslerini sürdürdü. Haftada iki kez Johann Gottfried Walther ile çalışmak amacıyla Weimar’a gitmekteydi. Bu çalışmalarını daha sonra Johann Sebastian Bach ile sürdürmüştür. 1721 yılında Buttstadt kentinde çalışması için bir öneri aldı. Bu kentte “Michaeliskirche” (Aziz Michael Kilisesi)’de orgçalar olarak çalıştı ve öğretmenlik yaptı. Bu öneriden sonra Krebs hayatının sonuna dek Buttstadt kentinde yaşadı. Üç oğlundan en büyüğü pek tanınmış bir bağdar ve küğcü olan Johann Ludwig Krebs’tir. Johann Tobias Krebs pek az sayıda eser yazmıştır. El yazması olarak günümüze ulaşabilen bu yaratılar arasında birkaç adet koral prelüd yer almaktadır. Bu parçalar bize bağdarın kontrapuntik tarzda yazmaya aşırı bir eğilim duyduğunu göstermektedir. “Bach Yaratıları Kütüğü”nden pek bilinmeyen iki tanesi de Krebs tarafından bağdanmıştır. Bunların dışında bir zamanlar Bach’ın yazdığı düşünülen BWV 553-560 sırasayılı “Sekiz Kısa Prelüd ve Füg” günümüzde Johann Tobias Krebs’in ya da en büyük oğlunun verimi olarak düşünülmektedir.

Krebs, Johann Tobias Jr.:

16 Kasım 1716 tarihinde Almanya’da Buttelstedt kentinde dünyaya geldi. Dönemin anık bağdarlarından Johann Tobias Krebs’in oğludur. 1729 yılından 1740’a dek Leipzig’de bulunan “Thomas Kilisesi” bünyesinde faaliyet gösteren ve bir çeşit küğ okulu olan ‘Thomasschule”de öğrenim gördü. 1729 yılında Johann Tobias Jr.’in işitme ve yetenek ölçümleme sınavında bulunan Johann Sebastian Bach henüz 13 yaşında bulunan bu çocuğun güzel ve güçlü bir sesi olduğu ve küğ eğitimi için yüksek bir yeteneği olduğu hükmüne varmıştır. 1739 yılından 1742 yılına dek (belki de 1746 yılına dek) “Leipzig Üniversitesi”nde öğrenci oldu. 1746 yılında master derecesini tamamladı. Aynı yıl Chemnitz’de bulunan bir okula müdür yardımcısı oldu. Daha sonra 1751 yılında Grimma kentine taşındı ve burada da müdür yardımcılığı yaptı, 1763 yılında aynı okulda müdür oldu. Ölümüne dek Grimma kentinde yaşadı ve 6 Nisan 1782 tarihinde bu kentte sonsuzluğa göç etti.

\ Krentzman, Laura:

Viyola sanatçısı olan Laura Krentzman, lisans çalışmalarını Boston’daki pek tanınmış “New England Konservatuvarı”nda, yüksek lisans çalışmalarını ise “North Texas Üniversitesi-Hartt School”da Carol Rodland, Susan Dubois ve Rita Porfiris gibi isimlerle yaptı. Bunların yanısıra Cynthia Roberts ile barok viyola çalıştı ve birçok barok topluluğunda baş viyolacı konumunda çaldı. Kim Kashakian, Wilfred Strehle, Helen Callus, Michelle LaCourse, Paul Neubauer, Danny Seidenberg ve “Emerson Yaylı Çalgılar Dördülü”nden Lawrence Dutton gibi isimlerle çalışmalar yaptı. Krentzman, bugüne kadar “Henry Mancini Enstitüsü”, “New York Üniversitesi Yaylı Dördülü Projesi”, “Mimir Oda Küğü Festivali”, “Bowdoin Uluslararası Küğ Festivali”, “Killington Küğ Festivali” ve “Boston Üniversitesi Tanglewood Enstitüsü”nün de içlerinde yer aldığı çok sayıda yaz festivaline katıldı. “Hartford Sinfoni Orkestrası”, “North Texas Üniversitesi Collegium Musicum”, “Hartford Bağımsız Oda Orkestrası”, “Carnegie Mellon Yeni Müzik Topluluğu” gibi birçok toplulukla yalkıcı olarak sahneye çıkmasının yanında “Pittsburgh Operası”, “New Haven”, “Glenns Falls”, “Hartford”, “Orchestra of the Pines”, “Wheeling”, “Westmoreland Sinfoni Orkestrası” gibi birçok orkestrada bulundu. Pittsburgh (Pensilvanya)’da yaşayan Laura Krentzman daha çok yeni küğ yaratılarına yoğunlaşmaktadır. Ayrıca “Hartford Bağımsız Oda Orkestrası”nın baş viyolacısı ve “016 Yeni Küğ Topluluğu” üyesi olarak dinletilerini sürdürmektedir.

\ Kresz, Géza de:

Keman sanatçısı, öğretmen ve yönetken. 11 Haziran 1882 tarihinde Budapeşte’de dünyaya geldi. 1930 yılında Kanada vatandaşlığına kabul edildi. 2 Ekim 1959 tarihinde Toronto’da sonsuzluğa göç etti. Sanatçı 1892-1897 yılları arasında “Budapeşte Ulusal Konservatuvarı”nda Alajos Gobbi’nin öğrencisi oldu ve 1897-1900 yılları arasında Jenö Hubay ile çalıştı. 1900-1902 yılları arasında “Prag Konservatuvarı”na geçerek Otakar Sevcik’le çalışmalarını sürdürdü. Bu okuldan 1902 yılında ikinci diplomasını alarak mezun oldu. İzleyen üç yıl boyunca Brüksel ve Godinne-sur-Meuse’de Eugene Ysaye’nin öğrenciliğini yaptı. Ayrıca Brüksel’de Theophile Ysaye ve Paris’te Albert Lavignac ile bağdama üzerine çalıştı. 1905 yılında Paris’te Jacques Thibaud’dan keman dersleri aldı. Sanatçı Godinne-sur-Meuse’de viyolonsel sanatçısı Boris Hambourg ile tanıştı ve birlikte kurdukları dördül ile sayısız kez sahneye çıktılar. De Kresz ertikten bir kişi olarak ilk dinletisini 1906 yılında Viyana’da verdi. 1907-1909 yılları arasında “Viyana Ses Sanatçıları Orkestrası” (Vienna Tonkünstler Orchestra)’nın başkemancısı oldu. Kresz çok sayıda Avrupa orkestrası ile yalkıcı olarak dinletiler verdi. 1909-1915 yılları arasında hem “Bükreş Sinfoni Orkestrası”nın başkemancılığını yaptı hem de “Bükreş Devlet Konservatuvarı”nda keman eğitimcisi oldu. “Romanya Kraliyet Sarayı”nda “Carmen Sylva Yaylı Çalgılar Dördülü”nün kurucusu oldu. Sanatçı 1915 yılında Berlin’e gitti. 1917-1921 yılları arasında “Berlin Filarmoni Orkestrası”nın başkemancılığını üstlendi ve 1919-1923 yılları arasında “Stern Konservatuvarı”nda keman öğretmenliği yaptı. 1918 yılında piyanist Norah Drewett ile evlendi ve bir ikili olarak çok sayıda resitaller verdiler. 1923 yılında Boris Hambourg’un yönlendirmesiyle eşi Norah Drewett ile Kanada-Toronto’ya göç ettiler. Bu ikili Kanada’daki ilk resitallerini 30 Ekim 1923 tarihinde “Massey Salonu”nda gerçekleştirdi. Kresz, 1924-1925 yıllarında “Hambourg Üçülü”nün bir üyesiydi.  1930 yılında bir oda küğü orkestrası olarak kurduğu “Küçük Sinfoni Orkestrası”nı 1934 yılına dek yönetti. De Kresz 1935 yılına dek hem “Hambourg Konservatuvarı”nda öğretmenlik yaptı ve hem de “Hart House Yaylı Çalgılar Dördülü”nde birinci kemancı oldu. “Yeni Sinfoni Orkestrası” ve “Toronto Sinfoni Orkestrası” ile yalkıcı olarak çaldı. Sanatçı bazı yıllar yaz aylarını Avrupa’da geçirdi ve “Viyana Üniversitesi” ile “Salzburg Mozarteum”da ustalık kursları verdi ve dinletiler sundu. 1935-1947 yılları arasında Budapeşte’de kalan sanatçı “Liszt Küğ Akademisi” ve “Ulusal Konservatuvar”da öğretmenlik yaptı. “Ulusal Konservatuvar”da 1941-1947 yılları arasında yöneticilik görevi de alan sanatçı Macaristan’da küğ eğitimini akademik konularla birleştiren ilk lise müfredatlarından birini oluşturdu. “II. Dünya Savaşı”ndan sonra bazı uluslararası yarışmalarda jüri üyesi oldu. 1947 yılında Kresz ve eşi Toronto’ya geri döndüler. Kresz-Drewett ikilisi 1951 yılına dek Kanada içerisinde çok sayıda dinleti dolaşısı yaptı. Kresz bu kez “Toronto Kraliyet Küğ Okulu”nda keman öğretmeni oldu, keman pedagojisi alanında kurslar verdi. Sanatçı 1955 yılına kadar dinletiler vermeyi sürdürdü. 1955 yılı Mayıs ayında Toronto’da verdiği resital kayda alındı. Géza de Kresz’in yetiştirdiği öğrenciler arasında Murray Adaskin, Arthur Garami, Flora Matheson Golden, Betty-Jean Hagen, Clayton Hare, Adolf Koldofsky, Kayla Mitzel, Maurice Solway, Irene Diehl Thorolfson ve Margaret Wilson bulunmaktadır. Dora de Pedery Hunt, “Géza de Kresz Burs Fonu”nun açılışını kutlamak için 1969 yılında bir madalyon tasarladı.

\ Kriegsmann, Volker:

Volker Kriegsmann 1956 yılında Köln'de doğdu. "Köln Radyo Sinfoni Orkestrası"nın yalkın obuvacısı Wilhelm Meyer ile "Berlin Filarmoni Orkestrası"nın yalkın obuvacısı Hans–Jörg Schellenberger'in öğrenciliğini yaptı ve Helmut Hucke'nin öğrencisi olarak "Köln Küğ Yüksek Okulu"ndan mezun oldu. Volker Kriegsmann 1980 yılından bu yana "Bonn Beethovenhalle Orkestrası"nın yalkın ingiliz kornocusu ve obuvacısı olarak çalışmakta ve aynı orkestranın müdürlüğünü yapmaktadır.

Kromatik:

İsimleri aynı seslerin yarım ton (yarım basamak, yarım adım) ara ile dizilmeleri.

Ksilofon:

Bkz. Xylophon, silofon, sülofon.

Kuartet:

Bkz. Dördül, Quartet, Quartette.

\ Kucherenko, Ivan Iovych Kuchuhura:

Ukraynalı kobzar çalıcısı. 7 Temmuz 1878 tarihinde Bohodukhiv kentine bağlı Murafa köyünde dünyaya geldi. Daha henüz üç yaşında iken sol gözü tamamen kör oldu, sağ gözünde ise kalıcı hasar oluştu. 8 yaşına bastığında babasını yitirdi ve öksüz kaldı. Ancak, küğ sanatına olan olağanüstü anıklığı ile kendini belli etti ve kobzar çalmaya başladı. Artık kobzar O’nun için bir yaşam şekli olmuştu. Pavlo Haschenko’nun öğrencisi oldu ve bir süre sonra dinletiler vermeye başladı. Kucherenko, 20. yüzyılın başlarında yaşamış en etkili kobzar çalıcılarından birisiydi. Artistik kalitesinden ötürü 1919 yılında “Ukrayna Halk Sanatçısı” ve 1926 yılında “Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” ünvanı ile onurlandırıldı. Kucherenko 1902 yılında 24 yaşında iken Harkov’da yapılan “12. Arkeoloji Konferansı”nda bir dinleti verdi. Bu dinletinin organizasyonunu Hnat Khotkevych üstlenmişti ve doğuştan gelen muazzam artistik yeteneklerle donanmış bu genç çalıcıyla performansı için hazırlanırken hatırı sayılır bir zaman geçirmişlerdi. Bu birliktelik Ivan’a çok şey öğretti ve Khotkevych O’nun üzerinde kişiliği ile derin izler bıraktı. Khotkevych, genç sanatçıyı Myrhorod kentinde yaşayan Opanas Slastion’a daha çok şey öğrenmesi için yolladı, üç ay kadar Kucherenko bu kişinin evinde yaşadı, ardından Yekaterinoslav’a döndü. Bu eğitim ile yeni artistik beceriler elde etmiş ve hayli ilerlemiş olan sanatçı Yekaterinoslav’da tarihçi Dmytro Yavornytsky tarafından organize edilen bir dinletide çalarak büyük başarı elde etti. Bu dinleti sayesinde Kucherenko bir halk ırlağanı olarak olağanüstü popüler oldu. 1908 yılında Kucherenko, Kiev’de bulunan Mykola Lysenko’nun küğ okulunda öğretmen olması için davet aldı ve bu okulda yaklaşık 18 aylık bir süre kadar çalıştı. Ancak öğretmenlik sanatçının çok vaktini aldığı için devam edemedi ve kaldığı noktadan dinleti vermeye yeniden başladı. Bandura çalma konusunda virtüoz bir düzeye erişmiş olan Kucherenko’nun bir bariton olarak dinleyiciyi etkileyen mükemmel bir sesi vardı. Tereshko Parkhomenko’nun sağlığında bandura alanında O’nun ardından gelen Kucherenko, Parkhomenko’nun sonsuzluğa göç etmesinin ardından birinci sıraya yükseldi. 1913 yılında T. Pryvalov’un daveti üzerine Saint Petersburg’a gitti. Burada ağırlıklı olarak eğitim kurumlarında olmak üzere 40’a yakın dinleti verdi. St. Petersburg’dan sonra Kucherenko, “Kobzar Derneği” tarafından Moskova’ya davet edildi ve bu kentte dernek tarafından düzenlenen akşamlarda ya da etnografik dinletilerde çaldı. 1915 yılında “Harkov Halk Kütüphanesi”nde çok başarılı bir dinleti yaptı. Ukrayna’nın bağımsızlık elde edebildiği kısa dönemde Kucherenko şahsen tanıdığı Symon Petliura hükümetini desteklemek için ülke çapında dolaştı ve dinletiler verdi. Bunun sonucu olarak Ukrayna hükümeti tarafından “Ukrayna Halk Samatçısı” ünvanı ile onurlandırıldı. Sovyet döneminde Kucherenko’nun dinletileri daha fazla teşvik edildi, bu performansları bizzat Sovyet hükümeti destekledi. 1921 yılında Bohodukhiv kentinde Kucherenko’nun kobzar çalıcısı olmasının 25. yılı onuruna özel bir dinleti düzenlendi ve nihayet 1926 yılında “Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Halk Sanatçısı” ünvanı verildi. 1928 yılından sonra Kucherenko, Kaniv kentinde bulunan Taras Shevchenko’nun anıt mezarında performans vermeye başladı. 1930’larda, “Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi”ne ortodoks bir rahip olarak gizli bir şekilde atandığı bilinmektedir. Sanatçının gerçek ölüm tarihi belli değildir. Sovyet kaynaklarına göre Alman işgali sırasında Harkov’da 1943 yılında ölmüştür. Bir başka kaynağa göre ise Kucherenko tutuklanmış ve uzun süren bir işkence sürecinden sonra İçişleri Bakanlığı kaynaklarına göre 1937 yılında kurşuna dizilmiştir. Çürümüş bedeni Harkov eteklerinde KGB’ye ait bir alanda bulunmuştur. Bkz.: Kobzar. Haschenko, Pavlo. Khotkevych, Hnat. Slastion, Opanas. Yavornytsky, Dmytro. Lysenko, Mykola. Bandura. Parkhomenko, Tereshko. Pryvalov, T. Petliura, Symon. Shevchenko, Taras.

\ Kulaklık:

Bir saat süreyle kulaklık kullanarak bir şey dinlemek kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırmaktadır.

\ Kundura Sinema:

“Kundura Sinema” özenle tasarlanmış film izlencelerinin düzenli gösteriminin yapıldığı mekanın ismi. Bu çatı altında film türü veya coğrafya gözetmeden izleyiciye diyaloğa dayalı bir yaklaşım sunulmaktadır. “Beykoz Kundura”nın kazan dairesinde özgün endüstriyel mimarisiyle restore edilerek oluşturulan “Kundura Sinema”, bir dağar sineması olarak dünya sinema tarihinin ve Türkiye sinemasının klasıl filmlerini yeniden beyaz perdeye yansıtmaktadır ve sinema tarihinin önemli yönetmenlerinin filmografisini sinemaseverlere yeniden hatırlatmayı önemsemektedir. Bir “Kundura Sinema Geleneği”ne dönüşen canlı küğ eşliğinde sessiz film gösterimleri ise, Avrupa’nın önde gelen arşivlerinden itinayla seçilen filmlerin her ay düzenli gösterimi ile sinemayı farklı bir seyir deneyimine dönüştürmektedir. Dağar yaklaşımının yanı sıra günümüzün yeni yapımlarına ayrıca yer veren “Kundura Sinema”, sinema dilinde gerçekliğe dair farklı biçemlerde hikayelerin buluştuğu yaratıcı belgesel seçkisiyle, gerçekliğin aktarımında sınırların nasıl değişkenlik gösterebileceğine dair düşünmeye davet etmektedir. Ulusal ve uluslararası festivallerde beğeniyle karşılanan günümüz sinemasının öne çıkan filmlerinden bir seçki oluştururken, festival ritminde gözden kaçan gizli cevherlerin gösterimi de önemsenmektedir. “Kundura Sinema”, her sene “27 Ekim Unesco Görsel-İşitsel Miras Günü” ve “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” gibi benzeri özel günlerde düzenli olarak gerçekleştirdiği film izlenceleri ve konuşmalarla izleyicilerle etkileşim sağlayıp sinema bağlamında farkındalığı yükseltmeyi hedeflemektedir. “Kundura”, sinema ve sahne için tasarladığı izlencelerine koşut olarak yeni içeriklerle sürekli zenginleştirdiği kültür blogu aracılığıyla yeni fikirlerin yol gösterdiği bir kültürel alan yaratmaktadır. Yapılan seçki, araştırma odaklı bir anlayışla, sinema yazarlarından dramaturglara “Kundura”nın listesindeki filmler ve sahnelenen yapıtlarla ilişkili metinlere, video, konuşma gibi içeriklere yer vermektedir.

\ Kundurama:

“Kundura Sinema” izleyici alışkanlıklarına uyum sağlamak için sürekli bir çaba içindedir. Bu çaba özellikle pandemi ile birlikte çok belirgin hale gelmiştir. Bu nedenle “Kundura Sinema”, “Kundurama” isimli yeni bir alan geliştirmiştir. Bu alanda izleyiciye “Beykoz Kundura”nın kültür ve sanata ilişkin düşünceleri “geniş bir açı” ile sunulmaktadır. Bu portalı ziyaret edenlere hem sinema alanında çeşitli filmler ve hem de sahne sanatları alanında çok sayıda edimden oluşan kaliteli bir seçki sunulmaktadır. “Kundura Sinema”, bağımsız sinemadan kısa ya da uzun metrajlı filmlere dek örnekler içermekte, yaratıcı belgesel filmlerden sessiz filmlere dek dağarında çok sayıda ürüne yer vermektedir. Ayrıca kadın yönetmenleri ya da feminist karakterleri izleyiciye tanıtmaktadır. “Kundurama” farklı film seçkileriyle içeriğini zenginleştirmeye devam etmektedir. “Kundura Sinema”, 2020 yılı sonbahar aylarından itibaren Kinoscopeile ortak film gösterilerine başlamıştır. Kinoscopeile yaptığı işbirliği sayesinde dünya festivalleri ve sinema tarihinden seçki ve filmleri takipçileri ile buluşturmaktadır. Ayrıca genç ve usta yönetmenlerin Türkiye’de daha önce gösterilmemiş filmleri Türkçe altyazı seçeneği ile sinemaseverlere aktarılmaktadır. Beykoz Kundura: Adres: Yalıköy Mah., Süreyya İlmen Cad. No:1 34820 Beykoz/İstanbul * Telefon: 0 (216) 323 31 30. e-posta: info@beykozkundura.com  www.beykozkundura.com Çevrim içi gösterim platformu ile ilgili sorularınız için: kundurama@beykozkundura.com Bkz.: Kundura Sinema.

Kurant:

Klasıl ardışlarda yer alan eski usulde ve üçerli yapıda bir kırındır. Bkz. Courante.

Kurşunyağar, Murat:

Yaylı çalgılar luthiyesi olan Murat Kurşunyağar Almanya'nın Mönchengladbach kentinde 12 Ekim 1978 tarihinde doğdu. 1984 yılında ailesiyle birlikte Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Aile Adana kökenli olduğu için bu kente yerleşen Kurşunyağar yedinci yılında eğitimini bırakarak iş hayatına atıldı. Askerlik görevini tamamlaamasının ardından eğitimine kaldığı yerden devam ederek açık liseyi bitirdi. Bu dönemde klasik gitar çalışmaya da başlayan Kurşunyağar değişik küğ dershanelerinde klasik gitar dersleri verdi. Üniversite sınavlarına girerek "Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Yapım Bölümü"nde öğrenci olma hakkını kazandı. 2007 yılında başladığı bu eğitimini 2011 yılında başarı ile bitirdi. Eğitim süresi boyunca mesleki olgunlaşma amacıyla farklı isimlerle çalıştı; bunlar arasında Hasan Sami Yaygıngöl, Zafer Güzey, Ecevit Tunalı, Yücel Açın, Atilla Okan, Hakan Utandı, Hans Plural ve Jürgen Manthey bulunmaktadır. Yüksek eğitimini tamamladıktan sonra Adana kentine yerleşen Kurşunyağar kendisine ait bir yaylı çalgılar yapım ve restorasyon atölyesi kurmuştur.

\ Kurt, Ela:

20 Ağustos 1979 tarihinde Girne’de doğdu. Kendi ifadesi ile “denize olan tutkusu” böyle başladı. Babasının hakim olması nedeniyle Türkiye’yi karış karış yaşadı, Türkiye sevdası bu şekilde oluştu. Öğretmen olan annesinin elinden aldığı kalem sayesinde yazmak Ela Kurt için bir tutku oldu. Adli tatillerde hep gittikleri İstanbul’a duyduğu hislerin başlangıç tarihini hiç bir zaman bilemedi, kendini tanıdığından bu yana İstanbul Ela Kurt’un içindeydi. İlk, orta ve lise öğrenimini sırasıyla Orhangazi, Ödemiş ve Malatya'da tamamladı. Küğ yaşamına 1996 yılında “Malatya Musiki Cemiyeti”nde koro üyesi olarak başladı. Bu koro sayesinde oldukça genç yaşlarda Avni Anıl ve Alaaddin Yavaşça gibi isimlerle tanışma ve onların bilgilerinden yararlanma olanağına erişti. Aynı dönemlerde Mahmut Bay’dan ud dersleri almaya başladı. 1997 yılında “TRT Ankara Radyosu Türk Sanat Musikisi Gençlik Korosu”na girdi. Burada Özgen Gürbüz, Vedat Kaptan Yurdakul, Yüksel Kip gibi öğreticilerden yararlanma fırsatı buldu. Bu çalışmaların yanı sıra Zafer Oytun’dan ud dersleri aldı ve “Ankara Kulübü Etüt Engürü Musiki Topluluğu”nun çalışmalarına katıldı. Ayrıca Feruzan Esmergül’den şan dersleri aldı. 2000 yılında “TRT”ye akitli ses sanatçısı olarak girdi. 2003 yılında kazayla kazandığı (!) “Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi”nden mezun oldu. Avukatlık asıl mesleği olmasına karşın “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı”nda Türk küğü alanında yüksek lisans yaptı ve İstanbul’a yerleşti. Kendisini sanata adamayı amaçladığı günlerde “hayatla öylesine burun buruna geldi” ki avukata gereksinim duydu ve avukatlığa başladı. Tezini avukatlığı ile birleştirme düşüncesiyle “Türk Müzik Endüstrisinde Korsan Sorunu ve Çözüm Önerileri” üst başlığındaki çalışmalarına başladı. Edebiyatla ve özellikle de şiirle ilgilenen Ela Kurt’un 2004 Ocak ayında ilk şiir kitabı “Kalbim Mavi Kaldı”,“Aydın Kitabevi Yayınları” tarafından yayınlandı. Yine aynı yayınevi “Sebeb-i İstanbulum” isimli şiir kitabını da bastı. Bunun dışında babası ile birlikte yazdığı “Uyuşturucu Madde Suçları” adlı kitabı Adalet Yayınevinden çıktı. Çeşitli edebiyat dergilerinde şiirleri basıldı. Şiirlerinden “Sen Gelmeyi Bilmiyorsun” Avni Anıl, “Hatıralardaki Ankara” Necip Gülses ve “Bir Gelsen” Necdet Varol tarafından bağdandı. Bağdalarını gün yüzüne çıkarmamış olsa dahi bağdama çalışmaları yaptığı bilinmektedir. “Mesam” üyesi olan Ela Kurt’un şairliği avukatlığını adım adım takip etti ve kendisini şair avukat olarak tanımlamayı seçti. Sanatçı fotoğraf ile de uğraşmaktaydı, İstanbul’u fotoğraflamak amacıyla fotoğrafçılığa da başlamıştı. Özellikle de “Şiir-i İstanbul”u fotoğraflamaktaydı. “İstanbul Barosu”na bağlı serbest avukat olarak çalışan sanatçı 2008 Temmuz ayında bir trafik kazası sonunda yaşamını yitirdi. 29 yaşında çok genç iken vefat eden Ela Kurt’un cenazesi 8 Temmuz 2008 Salı günü Ankara’da defnedildi.

\ Kurt, Fatih:

1961 yılında Ceyhan’da dünyaya gelen Fatih Kurt ilk, orta ve lise eğitimini burada tamamladı. On yaşında iken bağlama ile küğe başlayan sanatçı ondört yaşında gitar öğrenmeye karar verdi. Onbir yıldır “Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Kültür Müdürlüğü” bünyesinde üniversiteli öğrencilere gitar eğitimi vermekte, öğretmenliğini aynı zamanda “Natürel Müzik Merkezi”nde de sürdürmektedir.

Kurt, Hasan Basri:

Tamamen el işçiliği ile kırın pabuçları üreten Taksim’deki atölyenin sahibi. Bu kırın pabuçları yurt içi tüketimine olduğu kadar yurt dışına da satışı yapılan kaliteli ürünlerdir. Hasan Basri Kurt, üniversite hayalleri olmayınca 1970 yılında ayakkabı onarım işine girmiştir. O tarihten itibaren mesleğini çok severek yapan Kurt, ayakkabı onarımı ile başladığı bu işi 18 yıldır yalnızca kırın pabuçları üreterek sürdürmektedir. “İstiklal Caddesi”ndeki iş yerinde iki çalışanı ile birlikte günde ortalama sekiz ayakkabı üretebilmektedir. Söz konusu pabuçlar; derinin kesimi, dikimi, temizlenmesi, kalıba alınma işlemlerinden sonra hazır olmakta ve biten işlemlerin ardından bir gün boyunca şekil alması için kalıbın içinde bekletilmektedir. El işçiliği ile üretilen kırın pabuçlarının en büyük özelliği rahat olması ve kişilerin kendi ayak ölçü ve özelliklerine göre yapılmasıdır. Avrupa ülkelerine ve Amerika’ya da gönderilen bu ürünler toplamda 12 ülkede satılmaktadır.

\ Kurtaslan, Zafer:

1993 yılında girdiği “Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nün lisans ve yüksek lisans izlencelerini tamamlayan Zafer Kurtaslan keman çalışmalarına Mehmet Akpınar ile başladı. “Ankara Devlet Opera ve Balesi” emekli keman sanatçısı ve keman eğitimcisi Ömer Can ve “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı” öğretim üyesi Cihat Aşkın ile çalışmalarını sürdürdü. “III. Uluslararası Ayvalık Yaylı Çalgılar ve Oda Küğü  Uzmanlık Kursları”nda Suna Kan ve Lukas David ile, Cihat Aşkın’ın “Caka Projesi” kapsamında Ordu’da düzenlenen yaz okulunda Cihat Aşkın ve Tuğrul Ganioğlu ile çalıştı. 2000–2002 yılları arasında “Erciyes Üniversitesi Oda Orkestrası”nda keman sanatçısı olarak görev yaptı. 20002–2004 yılları arasında “Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü”nde öğretim görevlisi olarak bulundu ve “Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yaylı Çalgılar Dörtlüsü”nün kurucu üyesi oldu. Gerek yalkıcı, gerekse orkestra üyesi olarak Türkiye’nin farklı yerlerinde dinletiler veren Kurtaslan “Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda öğretim görevlisi, “Selçuk Ensemble” ve “Selçuk Oda Orkestrası”nın kurucu başkemancısıdır. Ayrıca “Selçuk Üniversitesi Ders Dışı Etkinlikler Danışma Kurulu” üyesidir.

\ Kuşçuoğlu, İsmail Zühtü:

Bulgaristan’ın “Aydos Kasabası”nda 1877 yılında doğdu. Üç yaşında iken babasını yitirdi, üvey babası yedili yaşlarına geldiğinde küçük İsmail Zühtü’yü tarlalarda çalıştırdı ya da çobanlık yapmaya zorladı. Üvey babası da yaşama veda edince annesi ile Tire’ye göç ettiler. 1890 yılında Tire’ye gelen “İzmir Sanayi Mektebi”nin bandosunu izledi ve bu grubun hem küğsel edimine, hem çalgılarına ve hem de bu topluluğun mensubu olan öğrencilerin kılık kıyafetlerine ve bu giysilerin parlaklığına hayran kaldı. Bu kendisinde büyük bir küğ sevgisi yarattı. Aynı yılın yeni öğretim döneminde “İzmir Sanayi Mektebi” (bugünkü ismi ile “İzmir Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi)’ne girdi. Bu okulda küğ sanatına büyük bir ilgi gösterdi ve okul müdürünün özel ilgisini çekerek korunma altına alındı. Dönemin pek tanınmış bağdarı ve küğ öğretmeni olan Macar Tevfik Bey’den (Alessandro Voltan) piyano, uyum bilgisi ve karşıt yazım öğrendi. 1896 yılında bu okuldan mezun oldu. Aynı okulda bulunan İtalyan asıllı keman ve piyano öğretmeni Hidayet Bey’in yardımcısı olarak görevlendirildi ve adı geçen okulda kısa süre içerisinde küğ öğretmenliğine getirildi. Döneminin ölçütlerine göre ilerici düşünceler taşımakta olduğu için devlet görevliliğinde hayli zorluklarla karşılaştı. Fakat “1908 Meşrutiyeti”nin ilanı ile göreceli olarak rahatladı ve hem mezun olduğu okulda hem de İzmir’deki çeşitli okullarda korolar ve bando toplulukları kurdu ve çalıştırdı. Nihayet kafasındaki idealleri gerçekleştirmek fırsatı bulmuştu. 1913 yılında Celal Bey’in (Ahmed Adnan Saygun’un babası) tavsiyesi ile henüz kurulmuş bulunan “İzmir İttihat ve Terakki Mektebi”nin küğ sorumlusu yapıldı. Bir sonraki yıl başlayan “Birinci Dünya Savaşı”nda askere alındı. “Çanakkale Savaşı”ndan mucize eseri sağ olarak çıkabildi. “Kurtuluş Savaşı”nda ise ailesini İzmir’de bırakarak 1920 yılında “Kuvvay-ı Milliye” saflarına katıldı. Önce Eskişehir’e, ardından Kastamonu’na gitti. En sonunda Ankara’ya geçti ve “Garp Cephesi Bandosu” ile “Millet Meclisi Bandosu”nun yönetkeni olarak komutanlığını üstlendi. “Cumhuriyet” kurulunca İzmir’e geri döndü. Çoğunlukla İzmir’de olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde küğ öğretmenliği ve bando yönetkenliği yapan sanatçının öğrencileri arasında Ahmed Adnan Saygun ve Ferit Hilmi Atrek de bulunmaktadır. Piyano ve orkestra için çok sayıda bağda yazdı. “Selanik Marşı” ve “Edirne Marşı” İsmail Zühtü’nün verimleridir. Bir bölümü halk küğü türünde olmak üzere pek fazla miktarda okul ırları üretmiştir. Başlıca yaratıları “İstiklal Marşı”, “Bahçevan Çocukları”, “Memleket Hatırası” “Çiftçiler”, “Tatil”, “Türk’ün Duası”, “İzmirim Güzel İzmirim”. Batı küğü biçimlerinden “sonat” ve “sinfoni” gibi formları ilk kullanan da İsmail Zühtü Kuşçuoğlu olmuştur. 11 Ağustos 1924 Pazartesi günü yaşama veda eden sanatçı “Eşrefpaşa Semti”ndeki “İzmirlioğlu Mezarlığı”na gömülerek sonsuzluğa uğurlanmıştır. Ne yazık ki bu büyük ismin gömüldüğü yerde bugün bir ilkokul bulunmaktadır. Cumhuriyet öncesi dönemin en parlak ve üretken bir küğcüsü olmuştur. Aynı zamanda değerli bir bağdar, piyano sanatçısı ve küğ eğitimcisi olarak ta tarihe geçmiştir. Tüm bu özelliklerine karşın toplumca pek bilinen bir isim haline gelememiştir. Ailesi İzmir’li olup aile lakapları “Kuşçuoğlu” idi.

\ Kutlubay Müzik Evi:

Küğ öğretmeni Hasan Kutlubay Mutlu tarafından kurulmuştur. 1992 yılında “Mersin Yusuf Kalkavan Anadolu Lisesi”ne küğ öğretmeni olarak atanan Mutlu, 2001 yılında emekli olmuş ve “Kutlubay Müzik Evi”ni açarak bilgi ve deneyimlerini öğrencileri ve kursiyerler ile paylaşmaya karar vermiştir. Mersin kentine büyük katkılar sağlayan sanatçı buraya devam eden kursiyerlerle ayrıca bir de koro oluşturmuştur.

Küçük Mücennep:

(Ar.) Türk musikisinde beş koma değerindeki aralık.

Küçük(lü) Dizi Kalıbı:

Küçük(lü) dizi kalıbı, büyük(lü) dizi kalıbından tam anlamıyla farklıdır. Küçük(lü) tabir edilen aşıtlarda belirleyici olan unsur ilk üçlünün (dizinin eksen sesi ile üçüncü derecede yer alan ses) küçük olmasıdır. Buna göre düzenlenen herhangi bir dizi küçük(lü), (alışılmış söyleme şekliyle minör) dizi oluşturur. Büyük(lü), yani majör dizinin kalıbı tek olup, hiç değişmez. Halbuki küçük(lü) dizi kalıbı için durum böyle değildir. “Küçüklü” dizinin değişik çeşitleri vardır. Bunlar doğal küçük(lü) dizisi, armonik küçük(lü) dizisi ve ezgisel küçük(lü) dizisi olarak üç farklı kalıp gösterirler. (Başka bir ifade ile doğal minör dizisi, armonik minör dizisi ve ezgi -melodik- minörü dizisi). Ancak şunu özellikle belirtelim ki, hangi küçük(lü) dizi cinsinden olursa olsun, ilk beş ses arasındaki aralık düzeni küçük(lü) dizilerin hepsinde aynıdır. Yani değişmeyen kısım “B2+k2+B2+B2 olup değişen kısım geriye kalan kesimdir. Bkz. Minör Dizi Kalıbı. Doğal Küçük(lü) Dizisi, Armonik Küçük(lü) Dizisi, Ezgisel Küçük(lü) Dizisi, Melodik Minör Dizisi.

\ Küçükaksoy, Merve Eken:

1979 yılında İstanbul’da doğdu. İlkokuldan sonra “İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitimi Bölümü”nü kazandı ve burada Cüneyd Orhon ile 4 telli klasik kemençe çalıştı. Lisans eğitimini “İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü”nde tamamladı. Yüksek lisansını “İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi Etnomüzikoloji Programı”nda “Musical and Social Change as Reflected to ‘Fasıl’ Performance in Istanbul” teziyle, doktorasını ise “İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji ve Müzik Teorisi Anabilim Dalı”nda, “Kültürel Kimliğin Müzik Yoluyla Sunumu: Kemaliye (Eğin)’de Kültürel Performanslar” başlıklı teziyle 2012 yılında tamamladı. 2006-2011 yılları arasında “İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü”nde araştırma görevlisi olarak yer aldıktan sonra, 2011 yılında, yapılanmasında da yer aldığı “Karadeniz  Teknik Üniversitesi (2018 yılından itibaren Trabzon Üniversitesi) Devlet Konservatuvarı”na geçti ve burada 2012 yılında yardımcı doçent, 2018 yılında doçent ünvanını aldı. 2012-2019 yılları arasında “Konservatuvar Müdürlüğü” görevlerinde bulundu. 2021 yılında ise “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda doçent olarak göreve başladı. “Makam Teorisi”, “Müzik Paleografyası”, “Performans Teorileri”, “Müzikoloji” ve “Etnomüzikoloji” alanlarında temel dersler vermiştir. Etnomüzikoloji ve performans teorileri alanlarında ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılarda sunumları, kitap bölümleri ve mesleki ve hakemli dergilerde makaleleri bulunmaktadır. Yurt içi ve yurt dışında dinletilerde klasik kemençe çalıcısı olarak yer aldı. Ayrıca “İTÜ”, “KTÜ” ve “Trabzon” üniversitelerinde görev aldığı dönemlerde birçok uluslararası sempozyumlar, ustalık kursları, dinleti ve seminer gibi etkinliklerin düzenleme ve bilim kurullarında yer almış ve başkanlık yapmıştır.

\ Küçükayvaz, Erdem:

4 Şubat 1994 tarihinde Uşak’ta doğdu. İlköğretimini “Uşak Atatürk İlköğretim Okulu”nda, lise öğrenimini ise 2012 yılında “Uşak Merkez Güzel Sanatlar Lisesi”nde tamamladı. Aynı yıl “Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Piyano Anasanat Dalı”nı kazanarak Fakı Can Yürük’ün piyano öğrencisi oldu. Birçok dinleti ve festivallerde yer alan Küçükayvaz 2015-2016 eğitim döneminde adı geçen okulun dördüncü sınıf öğrencisi olup halen eğitimini sürdürmektedir.

\ Küçükekmekçi, Nurdan:

1987 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü”ne girerek altı yıllık yalkıcılık eğitimini sınıf atlayarak beş yılda tamamladı. Üniversitenin tüm birimleri arasında en yüksek not ortalamasıyla “Konservatuvar” ve “Üniversite” birincisi olarak mezun oldu. 1993’de mezun olduğu üniversiteye “Araştırma Görevlisi” olarak atandı. 1996 yılında yüksek lisans  eğitimini tamamladı. 1994’de İstanbul’da yapılan “Güzin Gürel Bilim ve Sanat Vakfı Şan Yarışması”nda  birincilik ödülü aldı. 1998 ve 1999 yıllarında İtalyan bariton Licinio Montefusco’nun ustalık kursu sınıflarına katıldı ve dinletiler verdi. 1999 yılında “Antalya Devlet Opera ve Balesi”nde göreve başladı. 2000 yılında İstanbul’da Katia Ricciarelli ve Ankara’da Leyla Gencer şan seminerlerine katıldı. Aynı yıl Hikmet Şimşek’in “45. Sanat Yılı Kutlaması” için seslendirilen “Yunus Emre Oratoryosu”nda yalkın sopran partını söyledi. Eylül 2000’de Azerbaycan’ın Bakü kentinde yapılan “II. Uluslararası Şan Yarışması”nda en iyi yorumcu olarak “Jüri Özel Ödülü”ne layık görüldü. 2005 yılında yönetken Gürer Aykal ve “Borusan Filarmoni Orkestrası”yla birlikte önce İstanbul’da, ardından Atina’da bir dinleti verdi. 2006 yılı Kasım ayında “Pakistan Konsolosluğu”nun daveti üzerine “Pakistan Büyükelçiliği”nde bir dinleti verdi. 2007 Nisan ayında Devlet Sanatçısı Ayhan Baran’ın “56. Sanat Yılı Kutlaması”nda sanatçı ile birlikte bir dinleti verdi. “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü”ne Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma Operası”nda “Konstanze” partını söylemek üzere Ankara’ya davet edildi ve dört temsil yaptı. “Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivalleri”nde “La Bohem”, “La Traviata”, “Aida”, “Carmen”, “Saraydan Kız Kaçırma”, “Lucia di Lammermoor” operalarında ve Carl Orff’un “Carmina Burana”sı ile Beethoven’ın “Koral Fantezi” yaratılarında görev almıştır. “Side Uluslararası Kültür ve Sanat  Festivalleri” kapsamında birçok opera ve dinleti etkinliklerinde bulundu. Dağarında bulunan diğer eserler “Rusalka”, “Rigoletto”, “Figaro’nun Düğünü”, “Aşk-ı Memnu”, “Don Giovanni”, “Zaide”, “Hercules”dir. 2008 yılında “Mavi Nota Müzik Dergisi”nin “Yılın Sanatçısı Ödülü”ne layık görüldü. Aynı yıl “Finlandiya Büyükelçiliği”nin daveti üzerine Helsinki’de Türk eserleri dinletisi verdi. 2010 yılı Mart ayında Almanya’da Verdi’nin “Requiem” yaratısında söylemek üzere davet edildi. Ardından 2011 yılında yine Almanya’da Beethoven’in “9. Sinfoni”sini ve Carl Orff’un “Carmina Burana” yaratılarını seslendirdi. 2015 yılında “Semiha Berksoy Opera Vakfı” tarafından verilen “Yılın En İyi Kadın Opera Sanatçısı” ödülüne layık görüldü. 2016 yılında  “Andante Dergisi”nin “Donizetti Klasik Müzik Ödülleri” kapsamında “Yılın Kadın Opera Sanatçısı” ödülünü aldı. Şan çalışmalarını 2001 yılından bu yana aralıksız olarak Polonya’lı şan pedagogu tenor Roman Werlinski ile sürdürmektedir.

Küğ Arkeolojisi:

Küğ arkeolojisi, küğbilim ve arkeolojiyi birleştiren disiplinler arası bir çalışma alanıdır. En geniş anlamıyla küğ arkeolojisi, geçmiş küğsel davranışlar ve ses olgusu üzerine yapılan çalışmalara verilen isimdir. Farklı disiplinlerin bir arada yer almasını gerektiren küğ arkeolojisi disiplini, arkeolojik ve küğbilimsel yaklaşımların bir arada ele alınmasını gerektirir. Bu alanda yapılacak çalışmaların temelini, kazılarda bulunan veya bir şekilde elde edilmiş olan küğsel buluntular, ses veya küğ üretimi için tasarlanmış ve imal edilmiş araçlar, küğsel edimlere ilişkin eserler, küğ sanatının yüzyıllarca korunabilme olanağı bulmuş materyal buluntularının yanısıra çalgıcıların, ırlağanların ve kırıncıların araç-gerecini içeren tasvirler, resimler ve bazen de manzaralar dahil orijinal malzemeyi ve çalgının ve çalgıcının performans duruşlarını kapsamına alan herşey oluşturmaktadır. Geçmişte yaşamış çeşitli toplumlar arkalarında arkeolojik değeri olan çok sayıda buluntu bırakmışlardır, bu buluntular incelendikçe eski toplumların geçmişte kalan küğlerinin sosyokültürel bağlamlarını ve anlamlarını kavrama olanağına erişmekteyiz. Eski küğ aletleri ve gereçlerinin buluntu ve tasvirleri yalnızca geçmiş zamandaki küğsel geleneklerin belirteçleri değildir, aynı zamanda geçmişe ilişkin çalgı çalma tekniklerinin nasıl olduğu konusunda değerli birer yansıtıcıdırlar. Orijinal ses yaratıları veya replikaları söz konusu olduğunda, bunların akustik işlevi ve hatta geçmişte seslendirilmiş bir küğsel eserin temel akustik özelliklerinin yeniden üretimi ve analizi “küğ arkeolojisi”nin kapsama alanına girer. Ayrıca mimari yapılar, insan eliyle yapılmış her türlü dinleti mekanı, mağaralar ve diğer doğal mekanlar da “küğ arkeolojisi”nin çalışmalarının konusudur. Tüm bunlara arkeolojik kayıtlardan elde edilen bilgileri, tüm diğer arkeolojik çalışmaları, eski el yazması betikleri, tarihsel anlaşmaları ve küğle ilgili diğer yazılı kaynakları ve verimleri eklediğimizde son derece geniş ve derin bir çalışma alanı karşımıza çıkmaktadır. Bu tür belgeler, edimsel uygulamalar ve bunların sosyokültürel kodları hakkında değerli birer evraktır. Bazı kültürlerde, eski küğ kuramları ve küğ estetiği ile ilgili ipuçları da bulunabilir. Bu ipuçları eski notasyon sistemleri ile ilişkilendirilirse, küğsel yapılarının ne olduğu berrak bir şekilde ortaya çıkar. Geçmişin bazı küğsel geleneklerinin halen korunduğu çağdaş küğ eserlerinin ve kültürlerinin incelenmesi, yapılacak karşılaştırmalı çalışmalar için önem taşımaktadır. “Küğ arkeolojisi” pek sık kullanılan bir terim olduğundan dolayı bazen kendi sınırlarının dışına taşarak yanlış bir şekilde kullanıldığı da görülmektedir. Bu nedenle bu disiplinlerarası disiplinin sınırlarını çok iyi bilmek yapacağımız araştırmaların başarıya ulaşması için olmazsa olmazdır. “Küğ Arkeolojisi”nde farklı amaçlar bir arada yer alır. En önemlilerinden biri, ses üreten araçlar ile küğün edimde yer alması ve metinsel kanıtlar gibi antik küğün yeniden inşasıyla ilgili yapılan kazılarda elde edilen ürünlerin araştırılması, bu tür eserlerin arkeolojik analizi ve dokümantasyonu, tarihlenmesi ve tanımlanmasının yanı sıra buluntu bağlamlarının ve kültürel bağlamlarının açıklanması, geçmişin günlük yaşamındaki kullanımına ve işlevine ışık tutması, böylece onları yeniden inşa etmemize yardımcı olması, dahası geniş anlamda küğ üretmek için kütüphanelerde veya diğer gizli yerlerde bulunan erken dönemlerin küğ notasyonlarının ve edebi kaynakların araştırılmasıdır. Böylece bu sonuçlar, erken dönemlere ait çalgıların nasıl çalındığı veya küğün nasıl ırlandığı konusunda bizleri aydınlatabilir. Eski zamanlarda çalınan küğlerin geçmişin karanlığından kurtarılarak günümüz küğcülerinin eski çağların ezgilerinin ve tartımlarının nasıl yazılmış olabileceğini hayal etmeleri için gereken bilimsel temelin ortaya konulması küğ arkeolojisinin çalışma ve araştırma alanlarındandır. Eski dönemlerin çalgılarının sesleri günümüzde yeniden canlandırılabilir. Son yıllarda nörofizyolojik, biyolojik ve psikolojik araştırmaların küğ arkeolojisinde kullanılmaya başlanmasıyla alan önemli ölçüde genişledi. Tüm bu yeni yaklaşımlar, insanlığın küğ yapması ve küğsel anlayış için evriminde en erken ön koşulları arayarak ses üretiminin olası başlangıçlarını araştırmaya sevk etti. Küğ notalama sistemlerinin keşfi ve kuramsal çalışmalar için yeni yayınlanan kanıtlar veya eski küğle ilgili yeni yazınsal ve ikonografik kaynaklar, çoğunlukla yok olan küğ kültürlerinin nasıl ve neler olduğunu anlamamız için katkıda bulunabilir. Yakın geçmişte veya çağdaş toplumlarda etnografik analojilerin gözlemlenmesi ve bütünleştirilmesi, geçmişin küğ yaşamını anlamamıza ve uzun sürede elde edilmiş gelenekleri bulup ortaya koymamıza yardımcı olabilir. Küğbilim ile arkeolojinin çalışma alanlarını birleştirmeye yönelik ilk girişim, 1977 yılında Berkeley’de toplanan “Uluslararası Küğbilim Topluluğu Konferansı”nda gerçekleşti. Örneğin asurolog Anne D. Kilmer tarafından eski Mezopotamya küğ sisteminin ortaya konması bu yeni çalışma alanının ilk müjdecilerinden birisi oldu. Buna dayanarak, “Ugarit” liman kentinde yapılan kazılar sonucu Mezopotamya küğ sistemine dayalı notasyon içeren, Hurri dilinde icra edilen bir “Geç Bronz Çağı İlahisi” Batı nota sistemine aktarıldı. Berkeley’den küğbilimci Richard L. Crocker yardımıyla çalgı yapımcısı Robert Brown bir Sümer lirinin replikasını yaptı ve Kilmer’in versiyonuna dayanılarak bir Hurri ilahisi kaydedildi. Berkeley’de Kilmer rekonstrüksiyon yöntemini açıkladı ve ortaya çıkan sesi açıklayan bir gösteri düzenledi. İşte bu, küğ arkeolojisi üzerine oluşturulan “ICTM - International Council for Traditional Music / Geleneksel Küğler İçin Uluslararası Çalışma Grubu Konseyi”nin başlangıç noktasını oluşturdu. 1981 yılında “Uluslararası Geleneksel Küğler Konseyi” (ICTM) Seul’de (Kore) resmi olarak kuruldu ve 1982 yılında Cambridge’de (İngiltere) küğsel-arkeolojik araştırmalar üzerine ilk toplantısını yaptı, ardından 1983 yılında New York’ta “ICTM” tanındı. “ICTM Küğ Arkeolojisi Çalışma Grubu” Stokholm’de (1984), Hannover - Wolfenbüttel’de (1986), Saint Germain-en-Laye’de (1990), Liège’de (1992), İstanbul’da (1993), Kudüs’te (1994 / 1995, ICTM-İkonografik Çalışma Grubu) ve Limasol’de (1996) uluslararası öneme sahip konferanslar düzenledi. Bu toplantılar kapsamlı çalışma raporlarıyla sonuçlandı. “ISGMA - International Study Group on Music Archaeology / Küğ Arkeolojisi Üzerine Uluslararası Çalışma Grubu” ise 1998 yılında Ellen Hickmann ve Ricardo Eichmann tarafından kuruldu. Bu yeni oluşumun amacı arkeologlarla daha yakın işbirliği sağlamaktı ve “ICTM Küğ Arkeolojisi Çalışma Grubu”ndan filizlenerek ortaya çıktı. Bu tarihten başlayarak “ISGMA”, çalışmalarını “Alman Arkeoloji Enstitüsü - DAI, Deutsches Archäologisches Institut” (Berlin) ile sürekli işbirliği içinde sürdürdü. “ISGMA”nın konferansları 1998 yılından 2004 yılına dek her iki yılda bir “Michaelstein Manastırı”nda ve “Saksonya-Anhalt Küğ Akademisi”nde düzenlendi ve “Alman Araştırma Vakfı” (DFG, Deutsche Forschungsgemeinschaft) tarafından desteklendi. “Berlin Etnoloji Müzesi” bünyesinde bulunan “Etnomüzikoloji Bölümü” ile kurulan yakın işbirliği sonucunda “ISGMA”nın 5. ve 6. simpozyumları 2006 ve 2008 yıllarında “Berlin Etnoloji Müzesi”nde yapıldı. “Tientsin Küğ Konservatuvarı”nın sıcak ilgisi sonucu “ISGMA”nın 7. simpozyumu 2010 yılında Çin’in Tientsin kentinde toplandı. “ISGMA”nın 2012 yılında gerçekleştirdiği 8. simpozyum da Çin’in Suzhou ve Pekin kentlerinde gerçekleştirildi. 9. simpozyum ise 2014 yılı Eylül ayında tekrar “Berlin Etnoloji Müzesi”ne aktarıldı. Tüm bu gelişmeler olurken “ICTM” yoluna bağımsız olarak devam etti ve kendi etkinliklerini sürdürdü.  Ancak bazı araştırmacıların gerek bu grupta gerekse diğer grupta ortak olarak yer aldıkları görüldü. “ICTM”nin birkaç yılı eylemsiz geçirmesi üzerine Julia L. J. Sanchez 2003 yılında Anthony Seeger’in teşebbüsü ile oluşumu yeniden canlandırdı ve önce Kaliforniya Los Angeles’ta 2003 yılında, sonra Kuzey Karolina Wilmington’da 2006 yılında arka arkaya toplantılar düzenledi. Bu toplantıları 2009 yılında New York’ta düzenlenen bir ortak konferans takip etti. Böylece “Çalışma Grubu”nun 1981 yılındaki ilk kuruluşundan sonra 11. simpozyumu ve ayrıca “Küğ İkonografisi Araştırma Merkezi 12. Konferansı” yapılmış oldu. “ICTM”nin 12. konferansı ise İspanya’nın Valladolid kentinde gerçekleştirildi. Bu, “ICTM Çalışma Grubu”nun en geniş katılımlı ve en büyük toplantısı oldu. 13. simpozyum 2013 yılında Guatemala’da, 14. simpozyum 2015 yılında Polonya’da düzenlendi. 2013 simpozyumunda yeni bir dizi yayın yapılmasına karar verildi: “Ekho Yayıncılık Şirketi” tarafından “ICTM Çalışma Grubu Küğ Arkeolojisi Yayınları” kuruldu. Bkz.: Arkeoloji.

Küğ Bilimi'nin Dalları:

1. Küğ Tarihi

Küğ yazımı bilgisi,

Küğ kuramları ve tarihi,

Küğ terimleri ve işaretleri (simgeleri) bilgisi,

Çalgı bilgisi,

Küğsel resimlere ilişkin bilgiler

2. Seslendirme Becerisi

3. Dizgesel Küğ Bilimi

Akustik,

Canlıların ve çalgı seslerinin fiziği,

Stüdyo akustiği,

Ses alma ve yayınlama,

Ses grafikleri ve ses ölçümleri,

Küğsel duyum ve küğsel gözlem fizyolojisi

Ses, çalgı çalma ve işitme fizyolojisi

İşitme psikolojisi

Küğ psikolojisi

Küğ felsefesi

Küğ sosyolojisi

4. Küğ halk bilimi

5. Uygulamalı Küğ Bilimi

Küğ pedagojisi

Küğ eleştirisi

6. Küğ Teknolojisi

Küğ Hakkında Söylenmiş Özlü ve Güzel Sözler:

Pitagoras: Küğü biz yaratmadık, biz küğü keşfettik.

Küğ ile Tedavi:

“Müzikoterapi” veya “Küğ ile Tedavi” son zamanlarda sıklıkla ele alınan bir konu olmaya başlamıştır. Bu alan tıp biliminde halen araştırılan karmaşık konular içerisinde yer almaktadır. Küğün özellikle ruhsal sağaltımda kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak bir noktada yanlış anlaşılmayı engellemekte yarar bulunmaktadır; sağaltım olayının salt küğ kullanılarak başarılabileceğini düşünmemek gerekir. Küğ ile birlikte çağdaş tıbbın tüm olanakları kullanılmalı ve küğ ile tedavi konusunda araştırmalara devam edilmelidir. Örneğin küğ terapisi salt makamların insan bedenine ve beynine etkilerini inceleyen bir bilim dalı değildir. Türk kültüründe önemli bir yer edinmiş olan makamların yaptığı etkilerle ilgili ilk bilgilere Farabi’de rastlıyoruz. Farabi’ye göre Türk küğündeki makamların bellibaşlılarından olan rast makamı neşe ve huzur, rehavi makamı sonsuzluk düşüncesi, kuçek makamı hüzün ve elem, büzürk makamı korku, ısfahan makamı güven duygusu ve hareket yeteneği, neva makamı ferahlık duygusu, uş(ş)ak makamı mutluluk ve gülme isteği, zirgüle makamı uyku, saba makamı cesaret ve güç, buselik makamı kuvvet, hüseyni makamı rahatlık ve sakinlik, hicaz makamı ise kalenderlik ve alçak gönüllülük hisleri aşılamaktadır. Yine Farabi’ye göre geleneksel küğümüzde kullanılan bu makamların etkili oldukları zaman dilimleri farklılıklar göstermektedir. Rehavi makamı yalancı sabah vaktinde, hüseyni makamı sabah, rast makamı güneş iki mızrak boyuna ulaştığında (güneşin gökte yükselmesinin geldiği noktanın mızrak boyu olarak ifade edilmesi güneşin doğuşundan itibaren ne kadar süre geçtiğini belirtir. Güneşin iki mızrak boyu yükselmesi ise eğer güneş saat 06.00’da doğuyorsa tahminen 08.30 civarlarına karşılık gelir), buselik makamı kuşluk vaktinde (günün sabahla öğle arasındaki bölümü, güneşin doğması ve sabah namazı vaktiyle ilgisi olmayıp kerahet vaktinin sona ermesiyle başlar; tahminen 09.00 ile 10.00 saatleri arasına denk gelir./Kerahet vakti ise hem güneşin batışından yarım saat-kırkbeş dakika öncesi ile batışı arasındaki zaman, hem de doğuşundan önceki yarım saat-kırkbeş dakika öncesi ile doğuşu arasındaki zaman), zirgüle makamı öğleye doğru, uş(ş)ak makamı öğle vakti, hicaz makamı ikindi vakti, ırak makamı akşam üstü, ısfahan makamı gün batarken, neva makamı akşam vakti, büzürk makamı yatsıdan sonra ve zirefkend makamı uyku vakti etkilidir. Küğ ile tedavi konusu ile ilgilenen diğer isimler arasında Gevrekzade Hasan Efendi ve Şuuri Hasan Efendi gibi bazı Osmanlı hekimlerini de görmekteyiz. Küğ ile tedavi alanında hiçbir makam ya da ton, hiçbir tür ve hiçbir düzümsel yapının mutlak bir psikolojik ve fiziksel etkiye sahip olmadığı konusunun altını çizmek gerekmektedir. Beyin ve bedenle düzümsel yapının ve ezgisel gidişin etkileşimini ortaya koyan bilimsel araştırmalar devam etmekte ve tedaviye ancak yardımcı olabilmektedir. Küğ ile sağaltımın salt küğ dinletilerek uygulanan bir yöntem olarak algılanmasının önüne geçilmelidir. Çalgı çalma, ırlama, kırınma gibi etkin küğsel uğraşların kullanılması da yöntem olarak sağaltıma katkıda bulunmaktadır. Bu çeşit çalışmalara örnek vermek gerekirse: Üflemeli çalgı öğretimi dilsel beceriler açısından eksikleri olan deneklerde yardımcı bir unsurdur, ancak bunun okul eğitiminde kullanılan bilindik çalgı eğitimi yöntemlerinden farklılık göstermesi gerekmektedir. Bu yaklaşımda farklılık amacın çalgı öğretmek değil, çalgı çalmayı öğrenen bireyin becerilerinin geliştirilmesidir. Böyle bir tedavi yönteminin uygulamasını yapabilmek için salt küğcü ya da salt psikolog olmak yetmemekte, çoğu kez iki alandan uzmanların birlikte çalışmaları sonuca ulaşmayı sağlamaktadır. Bunun dışında küğsel etkinlikleri sağaltım amacı ile kullanmada yeterliliğe sahip olmak, yani bir müzikoterapi eğitiminden geçmiş olmak asgari koşuldur. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerde olduğu gibi küğ ile sağaltım konusunu öğreten okullar açılması sağlanmalıdır.

 

Küğ Nedir?:

"Küğ nedir?" sorusuna çok sayıda farklı yanıt vermek olanaklıdır. Bunlardan en bilindik olanı herkesin duyduğu şu tanımdır: “Küğ; kelimeler ile anlatılması olanaklı olmayan duygu ve heyecanlarımızı, bu duygu ve heyecanları sezdirecek, duyuracak şekilde düzenlenmiş sesler yolu ile başkalarına yansıtma sanatıdır.” Bu tanıma göre; duygu ve düşüncelerimizi, heyecanlarımızı belirtmek için sesleri kullanıyoruz. Konuşma dilinde de sesleri kullandığımıza göre “konuşma dili” ile “küğ dili” arasında bir bağ bulunduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, her ikisi de ses temeline dayanmaktadır. (Bkz.: Müzik Nedir? ve “Ses Nedir?”)

Küğ Yazısı:

Günlük dilde kullanılan cümleleri oluşturmak için kullandığımız kelimeleri en küçük yapı taşı olan harfleri değişik şekillerde ve dilbilgisi kurallarına uygun olarak farklı sıralamalar yaparak oluştururuz. Kısacası, alfabenin harfleri değişik düzenlerde bir araya getirilerek kelimeler meydana getirilmektedir. Kelimeleri oluşturan harflerin sayısı her dilde farklıdır. Örneğin, “Atatürk dönemi Türkçesi”nin harfleri toplam 29 adet idi. Fransız dilini yazmak için ise 26 harf yeterli olmaktadır. Küğ dilinin harfleri de ülkelere göre farklılıklar göstermektedir.  Örneğin uluslararası çoksesli sanat küğünün yazımı için 12 nota yeterli iken“Geleneksel Türk Sanat Musikisi”ni yazmak için kimilerine göre 24, kimilerine göre 48 nota kullanmak gerekmektedir. Pentatonik küğ dilinde ise yalnızca beş ses yeterli olabilmektedir. Küğ yazısının harfleri dediğimiz seslerin her birinin farklı isim taşıdığını belirtmek yararlı olacaktır. Ancak uluslararası çoksesli sanat küğünün yazımında kullanılan 12 sesin yalnızca yedisine özel bir isim verilmiş ve geriye kalan beş tanesi de bu yedi ana isme bağlı kılınmıştır. Bu yedi ana sese verilen isimler şunlardır: Do, Re, Mi, Fa, Sol, La, Si. Kuzey Avrupa ülkelerinin bazıları ile ABD ve Kanada gibi ülkelerde bu yedi ana ses sırasıyla C, D, E, F, G, A, B isimlerini alırlar. (Bkz. Dizek, Porte)

\ Kükrekol, Erdoğan:

Şehit küğ öğretmeni Erdoğan Kükrekol, 18 Ağustos 1934 tarihinde Erzurum Oltu’da öğretmen bir baba ile ev hanımı bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. İlköğrenimini “Kars Susuz İlkokulu”nda, orta öğrenimini “Erzurum Öğretmen Okulu”nda (1953) tamamladı. “Konya Altınova Devlet Üretme Çiftliği İlkokulu”nda bir yıl öğretmenlik ve başöğretmenlik yaptıktan sonra (1953/54), “Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne girdi (1954). Eduard Zuckmayer’in öğrencisi oldu. Küğ öğretmeni olarak mezun olduktan sonra (1957) “Kars Lisesi Küğ Öğretmenliği”ne atandı. Çok kısa bir süre “Hakkari Lisesi”nde çalıştıktan sonra, askerlik görevini yapmak üzere “Yedek Subay Okulu”na gitti (1958) ve “Polatlı Topçu Okulu”ndan 48/14 dönem olarak mezun oldu. Bu esnada, “Erzincan Askeri Lisesi”nde de görev yaptı. Vatani görevini tamamladıktan sonra 6 Ağustos 1959 tarihinde Erzurum Oltu’lu edebiyat öğretmeni Keriman Önder ile evlendi, 24 Eylül 1959 tarihinde “Mersin Tarsus Lisesi”nde küğ öğretmeni olarak göreve başladı. Bu okulda görev yaptığı altı yıllık süre içinde, müdür yardımcılığı görevinde de bulundu. İki kız çocuğu (Fulya ve Funda) babasıdır. 10 Ekim 1965 tarihinde şehit olduğunda henüz 31 yaşındaydı. Yetiştirdiği öğrencilerden biri de, “Dokuz Eylül Üniversitesi Müzik Anabilim Dalı Eski Başkanı” Prof. Dr. Mahmut Sarı’dır. Erdoğan Kükrekol, Menemen’de şehit edilen öğretmen Kubilay’dan sonra ülkemizin ikinci şehit öğretmeni ve ilk küğ öğretmeni şehididir. Zuckmayer Tarsus’a geldiğinde kendisiyle görüşmüştür. Eğer şehit olmasaydı ülkemizin ilk küğ eğitimi müfettişi olarak atanacaktı. Katil Atahit Yeşil, “Tarsus Lisesi” öğrencisiydi. Yeşil, 1943 Tarsus doğumluydu ve cinayet suçunu işlediğinde 22 yaşındaydı. 1964 yılında yedi dersten belgelenmişti. Bu dersler edebiyat, psikoloji, coğrafya, cebir, geometri, kimya ve küğ dersleriydi. Coğrafya ve geometri derslerinden sınava girmeyen ve 29 Eylül 1965 tarihinde öğleden önce, sınavına girdiği küğ dersinden sorulan sorulara cevap vermediği için bir (rakamla 1) almış olan ve dört dersten geçen Atahit Yeşil, küğ dersinden geçseydi bile, coğrafya ve geometri derslerinden zaten sınava girmediği için sonuç değişmeyecekti. Öğrencinin, istediği notları sağlamak maksadıyla, ders öğretmenlerini zaman zaman tehdit ettiği ve rüşvet vermeye çalıştığı belgelerde yer almaktadır. Öğrenci 1962 yılında bir kez, 1964 yılında üç kez (cezalardan biri, bir hafta okuldan uzaklaştırma) olmak üzere, toplam dört kez disiplin cezası aldı. Sınav tarihinden dokuz gün sonra, 8 Ekim 1965 Cuma günü öğle saatlerinde okula gelen Atahit Yeşil, derse girmekte olan küğ öğretmeni Erdoğan Kükrekol’a arkadan üç kez ateş ederek Kükrekol’un karaciğerini ve kalın barsağını parçaladı. Erdoğan Kükrekol 10 Ekim 1965 günü şehit oldu. Arkadan vurulduğu esnada, ders vereceği sınıfa gülümseyerek girmekte olduğu öğrenci tanık ifadelerinde belirtilmiştir.

Kültürel Etkileşim:

(İng. Acculturation, Alm. Akkulturation, Fr. Acculturation ) Yeni bir kültürü benimsemek. Kültürleşme. Kültürel değişim. İki veya daha fazla farklı toplum arasında kurulan sürekli temasın kültürel değişime neden olduğu süreç. Bu bir ya da iki şekilde olabilir. Bir ya da iki veya ikiden çok grubun inanç ve adetleri neredeyse eşit bir şekilde birleşerek tek bir kültürle sonuçlanabilir ya da daha sık görülen şekli ile bir topluluk ya da tüm toplum bir seçme ve bunun sonucu elde edilen değişim süreci yolu ile bir diğer topluluk ya da toplumun kültürel değerlerini tümüyle içselleştirir. Bu dönüşüm genellikle herhangi bir topluluk ya da toplumun diğer herhangi bir topluluk ya da toplum üzerinde kurduğu siyasal ya da askeri bir üstünlük sonucu gerçekleşir. Örneğin, Kuzey Amerika kıtasına yerleşen beyazların o kıtanın yerli halkına karşı saldırılarda bulunarak gerçek Amerikan kıtası yerleşimcileri olan kızılderili topluluklarını yaşadıkları topraklardan atmaları ve buralara kendilerinin yerleşmeleri konumuza uygun bir örnek oluşturmaktadır. Bir başka örnek ise güçlü bir ekonomiye sahip olan Kuzey Avrupa ülkelerinin kültür, sanat ve yaşam biçimlerinin Güney Avrupa, Asya ve diğer dünya toplumları üzerinde tesis ettikleri güçlü etkidir. Bu türlü kültürel etkileşimler önemli psikolojik rahatsızlıklara ve sosyal huzursuzluklara neden olabilir. Kültürel etkileşim terimi ilk olarak ondokuzuncu yüzyılın sonlarında antropoloji bilimi tarafından kullanılmıştır ve “İkinci Dünya Savaşı”ndan sonra uygulamalı antropolojinin önemli çalışma sahalarından birisini oluşturmuştur. Ekonomik, siyasal, kültürel ve sanatsal açıdan daha zayıf konumda bulunan toplumun üyeleri önceleri meydana gelen türbülansa şiddetle direnseler dahi mevcut zayıflık ve eksiklikleri nedeniyle daha sonra uzlaşı noktasına varırlar ve sonraki aşamalarda absorbe edilmeye direnemeyerek yeni modele teslim olurlar. Bu nedenden ötürü, her toplum kendi dokusunu daha sağlamlaştırmalı ve toplum yaşamlarında herhangi bir gedik bırakmayacak denli güçlü olmaya çalışmalıdırlar.

\ Kvardnadze, Manana:

Gürcistan’ın Tiflis kentinde doğdu. 1957 yılında yetenekli çocukların öğrenim gördüğü küğ okulunda piyano eğitimine başladı. 1968 yılında “Tiflis Devlet Konservatuvarı”na girerek eğitimine devam etti. Bu süre içerisinde çok başarılı bir öğrenci olarak yalkın ve orkestra eşlikli çok sayıda dinleti verdi. Konservatuvardan mezun olduktan sonra “Devlet Opera”sında eşlik sanatçısı olarak çalıştı. Öğrencileri uluslararası pek çok yarışmada dereceler aldı. Avrupa ve Gürcistan’dan tanınmış küğcülerle çalışmalar yaptı. Gürcistan’ın en başarılı eşlik sanatçılarından birisidir. Türkiye’de “Mersin Devlet Opera ve Balesi” ile “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı”nda çalışmış olan Kvarnadze halen “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda piyano öğretmeni ve eşlikçi olarak çalışmaktadır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5757630
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :1066

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.