İ

\ İbişoğlu, Niyazi:

1966 yılında Adana’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana’da tamamladıktan sonra 1981 yılında Ankara’da bulunan “Askeri Mızıka Okulu”na gitti. 1985-2007 yılları arasında birçok ilimizde bulunan askeri bandolarda görev aldı. 2007 yılında emekli olduktan sonra Adana’ya yerleşti. Halen “Adana Güzel Sanatlar Lisesi”nde klarinet öğretmenliği ve bunun yanısıra üflemeli çalgılar tamiratı yapmaktadır.

İcra:

Yerine getirme, icra etme, yapma. Küğsel bir yaratıyı oluşturan notaları seslendirme. Yorumlama. Bir küğ eserini çalma. Daha çok geleneksel küğ bağdalarını çalmak anlamında kullanılmaktadır.

İcracı:

Yerine getiren kişi, icra eden, yapan. Küğsel bir yaratıyı oluşturan notaları seslendiren kimse. Yorumlayıcı. Bir küğ eserini çalan. Daha çok geleneksel küğ bağdalarını çalan sanatçı anlamında kullanılmaktadır.

İçinger, Ali:

1886 yılında doğan Ali İçinger hanende olarak pek tanınmış bir isimdir. 26 Ocak 1976 tarihindeki vefatına değin radyolarda hanendelik yapmış ve hatta musıki piyasasında da hanendelik yaparak ertiksel açıdan kendini kanıtlamıştır. Geniş kitlelerin pek sevdiği ve güftesi Ahmet Refik Altınay’a ait olan “Bir Gören bir dem unutmaz sen gibi bir mehveşi” isimli Evc makamından bir şarkı bağdamıştır.

\ İçli, Selahattin:

"İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı” emekli öğretim üyesi, bağdar ve devlet sanatçısı Prof. Dr. Selahattin İçli 14 Ekim 2006 Cumartesi günü öldü. Türk küğüne çok sayıda nitelikli yaratı kazandıran bu değerli ismin cenazesi 16 Ekim 2006 Pazartesi günü “İstanbul Teknik Üniversitesi”nin “Taşkışla Binası”nda saat 11.00'de yapılan törenden sonra “Teşvikiye Camii”nde kılınan öğle namazını takiben “Zincirlikuyu Aile Mezarlığı”nda toprağa verildi.

İdil:

Doğayı betimleyen yaratı, pastoral bağda. Bkz. Idyl(l).

İfade Bağı:

Bkz. Deyim Bağı.

\ İi Hedef Sistemi:

Dr. C. Maxwell Cade ve Dr. Jeffrey Thompson tarafından yapılan araştırmaların Dr. Jeffrey Thompson tarafından birleştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Dr. Jeffrey Thompson 1981 yılından bu yana sesin iyileştirici etkileri üzerine çalışmalar yapmaktadır. Sesin nabız üzerindeki etkilerinin akıl ve vücut sağlığına yansımalarını araştırmış olan Thompson, beyin yapısına etki eden ses frekanslarını kullanarak daha yüksek bir yapıya geçilebileceğini kanıtlamıştır. Geliştirdiği düzen sayesinde kişilerin beyin dalgalarının istenilen seviyede çalışmasını kolaylaştırmıştır.
 Bireyler genel olarak kişisel günlük modlarından kolayca sıyrılamamaktadırlar ve bu yüzden de konsantrasyon gerektiren konularda zorluk yaşamaktadırlar. Ancak bu yöntem sayesinde konsantrasyon, yaratıcılık ve öğrenme gerektiren konularda zihinsel berraklık sağlanabilmekte ve hedeflere ulaşmada kolaylık elde edilmektedir.

\ İi Uyku Sistemi:

ii uyku sistemi vücudun ve zihnin kendini yenilediği ve dengelediği frekansta, yani en elverişli düzeyde kalmasını sağlar; böylece uykuya geçmek ya da uykuda kalmak konusundaki sorunları ortadan kaldırır. Tek düze olmayan ezgisel bir küğ çalar; her bir kayıt kendi içerisinde çok katmanlı olup üç boyutlu mikrofonlar kullanılarak oluşturulmuştur. Bu nedenle çok farklı akışlara sahiptir. Küğ rahatlatıcı, mistik ve uyku destekleyici bir formattadır. Burada esas olan küğde baskın bir ezginin olmaması ve bu sayede zihnin kendini herhangi bir küğsel uyuma endekslemeden, salt küğü dinleyerek, bilinçli olmasıdır. Bu yolla küğ zihnin bilinçli bir şekilde uyku haline geçmesi için gerekli olan beyin dalga moduna girmesini sağlamaktadır.

İki Dörtlük Ölçü:

İçinde iki tane dörtlük toplamı kadar süre barındıran ölçü demektir. Dizeğin üst iki boşluğunu kaplayacak şekilde 2 ve alt iki boşluğunu kaplayacak şekilde de 4 rakamı yazılarak belli edilir. İki vuruşun toplamını oluşturacak şekilde bir süre kombinasyonu geçtikten sonra bir ölçü çizgisi çekilir ve yeni ölçüye başlanır. Bu işlem parça bitimine dek sürdürülür. Metrik sistemi (metraj) iki dörtlük olan parçalarda anahtarın yanına 2/4 yazılarak çalıcı ya da söyleyiciye parçanın başında bilgi verilir. Bkz.:

İki Dörtlük Ölçü

İkikardeş, Muhal-Uğur:

Adana’lı olan “İkikardeş Ailesi” genelde sanata ve özellikle küğ sanatına olan yakın ilgileri ile dikkatleri üzerlerine çekmektedirler. Avukat olan Muhal İkikardeş ile işletmeci olan eşi Uğur İkikardeş sanata ve küğ yaşamına destek vermekte, dinletileri kaçırmamakta, “Çukurova Müzik Dostları Derneği”nin etkinliklerini izlemektedirler. Sanat ile içiçe geçmiş olan yaşamlarını ise abartıdan uzak, reklamdan özellikle kaçarak sürdüren “İkikardeş”lerin bu tarzlarının tüm sanatseverlere örnek olması dileğimizdir. Böylesi kişilerin sayıca artması ise temennimiz ve umudumuzdur.

İkili:

İki çalgı, iki insan sesi veya bir çalgı ile bir insan sesi için yazılmış küğsel parçalara ya da küğ yaratılarına verilen isimdir.

İkili Aralıklar:

Yanaşık iki ses arasındaki uzaklık “ikili aralık” oluşturur. Uyuşumsuz (bir diğer deyişle kakışımlı, yani dissonans) bir aralıktır, hiçbir “ikili aralık” uyuşumlu (konsonans) olamaz. 2, k2, B2 ve +2 olarak sınıflandırılır. Dikkat edilecek olunursa eksik ikili aralıklar sıfır adım, yani 0 perde; küçük ikili aralıklar yarım adım, yani 1/2 perde; büyük ikili aralıklar tam adım, yani 1 perde; artık ikili aralıklar birbuçuk adım, yani 1 1/2 perdedir. Aşağıda “ikili aralık”lara ilişkin örnekler yer almaktadır:

İkili Aralıklar-1






Gözden geçirmeniz amacıyla birbirinden farklı başka "ikili aralık" örnekleri daha sunuyoruz:

 İkili Aralıklar-2

İkili Konçerto:

Orkestra ve iki yalkın çalgı ile çalınan konçerto. Bkz. Double Concerto.

İkilik Nota:

İki vuruşta okunan nota. Yuvarlak, içi boş ve kuyruklu nota biçimidir.

h

\ İkinci (II.) Josef:

“Kutsal Roma İmparatoru” II. Josef, 1765’de Viyana’da İmparator Franz I. Josef ve Maria Teresa’nın oğlu olarak doğdu. 1790’da öldü. Büyük bir sanatseverdi. Voltaire ve Prusya kralı Büyük Frederik’i okuyarak izlemişti. Ülkesine din özgürlüğü getirdi; eğitimde, yargıda, vergide, tıpta reformlarıyla çok sevildi. Katolik kuvveti Papa’nın elinden alarak kendi koruyacağını ilan etti. Galiçya’da yaşayan tutucu Yahudilere iç işlerinin yönetiminde serbestlik tanımasıyla bu topluluğun Yahudi giysilerinden çıkıp Almanlaşmalarını sağladı. Dindeki toleransı o çağ Avrupa’sında en ileri geleniydi. Serfleri derebeylerinin elinden alıp özgürlüklerini sağladı. Sayesinde 1789 yılından başlayarak Yiddiş konuşan Yahudiler artık Almanca konuşmaya başladılar. Kız kardeşi Fransız kraliçesi Mari Antoinette’i ziyarete Fransa’ya giderek “Kont Falkenştayn” ismini kullandı. 1780’de Rusya’ya giderek Katerina’yı ziyaret etti. Ülkesinde sanatın patronu ve daimi koruyucusu oldu. Mozart’a “Saraydan Kız Kaçırma” Operasını sipariş etti. Beethoven O’nun için bir “Cenaze Marşı” bağdadıysa da bu yaratının teknik güçlükleri çalınamamazlığını getirdi ve bir türlü seslendirilemedi.

\ İkinci Beyazıd Külliyesi:

Edirne’de bulunan “2. Beyazıd Külliyesi” kapsamında bir de “Sağlık Müzesi” yer almaktadır. Bu külliyede 1488 yılında tıp eğitimi verilmeye başlanmıştır. Evliya Çelebi 1652 yılında külliyeyi gezmiş ve eğitim alan öğrenciler için “Her biri Eflatun, Aristoteles, Pisagor...” demişti. “Şuruphanesi”nin yanısıra akıl hastalarına küğ ile eğitim verilen bölümlere sahip muhteşem bir binası bulunmaktadır. “Külliye” Edirne kentinde “Selimiye Camii”nden sonra en çok gezilen yer olup yılda ortalama 250 bin kişi ziyaret etmektedir.

İkonografi:

Değişik sanat dallarında ele alınan konuların betimleyici şekilde işlenmesi, çeşitli sanat kollarında konuların ikonlarla ortaya konuluşu, bu sanat dallarında ortaya konulan görüntülerin tasnif edilerek bütünlüklü olarak sergilenmesi. Küğ dalında insanlığın var oluşundan bu yana ortaya konulmuş olan küğsel resimlerin ve heykellerin bilgisi, bunların simgesel dili. Herhangi bir küğsel yaratının tasvir edilerek anlaşılması, çeşitli küğsel evreleri daha iyi algılamamızı sağlayacak resim, heykel ve ikonları inceleyen sanat. Arkeoloji'ye yardımcı olan bir dal, 19. yüzyılda arkeoloji'den ayrılarak bağımsızlığını elde etmiş olan disiplin.

\ İktu, Mesut:

Ankara'da doğan Mesut İktu küğ eğitimine "Ankara Devlet Konservatuvarı"nda başladı. Bir süre flüt eğitimi gördükten sonra "Opera Bölümü"ne geçti. Burada Eduard Heindrichs, Saaadet İkesus Altan ve Afro Poli ile çalışarak 1970'de "Opera Yüksek Bölümü"nden mezun oldu. Aynı yıl devlet bursu kazanarak Almanya'ya gönderildi. "Berlin Devlet Küğ ve Sahne Sanatları Yüksek Okulu"nda Herbert Brauer ile şan, opera sahnesi; H. Schmith Rhein ve Gerhard Puchelt ile de lied yorumu alanlarında çalışarak üstün başarıyla mezun oldu. Sesi, tekniği ve geniş ses yelpazesiyle ülke içinde ve dışında opera temsillerinde olduğu kadar vokal sinfonik dinletiler ve resitallerle de beğeni toplayan Mesut İktu Sevil Berberi, Figaro'dan Sihirli Flüt Papageno'ya, Rigoletto'dan Otello Jago'ya, La Boheme Marcello'dan Midas'ın Kulakları'nda Kral Midas'a birçok operada rol aldı. Özellikle Sevil Berberi, Sihirli Flüt ve Otello operalarındaki Figaro, Papageno ve Jago rolleriyle seçkinleşti. Opera'nın yanısıra dinleti şarkıcısı olarak da tanınan sanatçı devlet sinfoni orkestraları eşliğinde Gustav Mahler'in bazı yaratılarını yurdumuzda ilk kez yorumladı. TRT için arşiv bantları ve TV izlenceleri yaptı. Dinletilerinde özellikle Türk bağdarlarının yaratılarını tanıtan Mesut İktu, Ahmed Adnan Saygun'un kendisi için düzenlediği "Bariton ve Orkestra İçin Beş Ezgi"nin ilk seslendirilişini devlet sinfoni orkestraları eşliğinde yaptı. Opera ve dinleti şarkıcısı olarak yurt dışında Almanya, Romanya, Amerika Birleşik Devletleri, Yugoslavya, Bulgaristan, Etiyopya, Kenya, İtalya, Belçika, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Azerbaycan, Gürcistan, Polonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Yunanistan, Brezilya ve Norveç'te çeşitli opera yaratılarında rol alan, orkestra eşlikli dinletiler veren, sayısız resitaller sunan Mesut İktu Türk yaratılarının yurt dışında tanıtılması amacıyla dinleti izlencelerine bağdarlarımızın yaratılarını almayı ilke edinmiş, ulusal ve uluslararası küğ festivallerine, yarışma jürilerine ve simpozyumlara katılmıştır. Mesut İktu'nun "Sevda–Cenap And Müzik Vakfı"nın düzenlemesiyle Türk bağdarlarından oluşan ve "Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası" eşliğinde tanınmış opera aryaları ile piyano eşliğinde bir çok lied'in yer aldığı CD'leri bulunmaktadır. Yalkın sanatçılığı ile birlikte uzun süre "İstanbul Devlet Opera ve Balesi"nin müdür ve genel sanat yönetmenliği görevini üstlenen sanatçı 2004 yılında "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı" müdürü olarak atandı. Sanatsal çalışmalarını sürdüren profesör Mesut İktu kuruluşundan beri öğretim üyeliği yaptığı "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü"nün yanında şan ve Türkçe metinli küğlü diksiyon dersleri vermekte, "Opera Anasanat Dalı" başkanı olarak görev yapmakta ve "İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Sanat Yönetimi Bölümü"nde dersler vermektedir.

\ İktu, Mustafa:

Bas–bariton Mustafa İktu 12 Haziran 1938 tarihinde Salihli'de doğdu. Orta öğreniminden sonra 1952'de "Ankara Devlet Konservatuvarı Nefesli Sazlar (Korno) Bölümü"ne girdi. Bu bölümde dört yıl öğrenim gördükten sonra sınıf atlayarak "Opera Bölümü"ne geçti. Burada ünlü İtalyan bariton Carlo Galeffi ve Saadet İkesus–Altan ile çalışarak "Opera Yüksek Bölümü"nden pekiyi derece ile mezun oldu. "Ankara Devlet Opera ve Balesi", "İstanbul Şehir Operası" ve "İstanbul Devlet Opera ve Balesi" yalkın sanatçısı olarak yurt içinde ve dışında birçok operada bas ve bas–bariton rolleri oynayarak seçkinleşti. Bunlardan bazıları: "Don Carlos" (II. Philip), "Macbeth" (Banco), "Fidelio" (Rocco), "Figaro'nun Düğünü" (Figaro), "Don Giovanni" (Don Giovanni), "Satılmış Nişanlı" (Ketzal), "Anna Bolena" (VIII. Henri), "Faust" (Mephistopheles), "Hoffman'dan Öyküler" (Lindorf–Coppelius–Dapertutto–Miracle), "La Fanciulla del West" (Şerif), "Aida" (Ramfis), "Köroğlu" (Seyis), "IV. Murat" (IV.Murat)... Vokal sinfonik yaratı olarak ise, Beethoven'in "9. Sinfoni"si (yalkın bas) ve Haydn'ın "Mevsimler Oratoryosu" (yalkın bas)... Sanat yaşamı boyunca piyano ve orkestra eşliğinde yaptığı dinletilerde özellikle Türk bağdarlarını tanıtmıştır. Türk yaratılarını yorumlamadaki üstün nitelikleri, sahne  ve belcanto tekniğine hakimiyeti ile ünlenmiştir. "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı" ve "Atatürk Eğitim Fakültesi"nin kuruluş çalışmalarında bulunmuş ve öğretim üyesi olarak birçok genç sanatçı yetiştirmiştir. Kıbrıs ve Rusya'ya yaptığı dolaşılarda resitaller ve televizyon izlenceleri yapmış, operalar oynamış ve hakkında basında çok olumlu yazılar çıkmıştır. 1981 mevsimi sonunda "İstanbul Devlet Opera ve Balesi"nin müdür ve genel sanat yönetmenliğine atanan Mustafa İktu bu görevini sürdürmüş, 1982 yılında "Macar Radyo Sinfoni Orkestrası" eşliğinde Ulvi Cemal Erkin'in "7 Halk Türküsü"nün CD'sini yapmış ve bu CD Fransa'da ödül kazanmıştır. Aynı yıl "Uluslararası İstanbul Müzik Festivali"nde Brahms'ın "Bir Alman Requiemi"nde yalkın sanatçı olarak son kez yer almıştır. 1 Ekim 1982'de 44 yaşında iken yitirdiğimiz sanatçı kısa yaşam süresince beşyüzün üstünde temsil ve dinleti gerçekleştirmiştir.

\ İktu, Nazlı:

Nazlı İktu 8 Temmuz 1972 tarihinde Berlin'de doğdu. İlk öğretiminden sonra "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü"ne girdi. Dört yıl sonra "Opera Bölümü"ne geçti ve 1995 yılında lisans devresinden pekiyi dereceyle mezun oldu. Aynı bölümde yüksek lisansını tamamladı. Bir süre "Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü" ve "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü"nde öğretim üyeliği yaptı. "İstanbul Devlet Opera ve Balesi"nce sergilenen Wolfgang Amadeus Mozart'ın "Sihirli Flüt Operası"ndan uyarlanan "Kuş Adam ve Prens" çocuk müzikalinde "Papagena", Richard Charles Rodgers'ın "Neşeli Günler" müzikalinde "Luisa", Richard Charles Rodgers'ın "Hammerstein II"nin "Kral ve Ben" müzikalinde "Tuptim" ve Francesco Cilea'nın "Adriana Lecouvreur" operasında "Jouvenot" rollerini oynadı. 1998 yılında "İstanbul Devlet Opera ve Balesi"ne yardımcı rejisör olarak girdi ve bugüne kadar ondokuz ayrı eserde reji yardımcılığı yaptı. Gian Carlo Menotti'nin "Telefon", Francis Poulenc'in "İnsan Sesi" operalarını ve E. Thomas’ın "Sihirbaz Oz" adlı çocuk müzikalini sahneye koydu. Bir dönem "Andante Dergisi"nde söyleşileri yayınlandı. Sanatçı halen "İstanbul Devlet Opera ve Balesi"nde yardımcı rejisör olarak görev yapmaktadır.

\ İktu, Tülin:

Tülin İktu Eskişehir'de doğdu. 1957 yılında "Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü"ne girdi. Burada piyano çalışmalarını Ferhunde Erkin ile sürdürerek 1965 yılında "Piyano Yüksek Bölümü"nden mezun oldu. Aynı yıl "Ankara Devlet Konservatuvarı"na piyano ve eşlik öğretmeni olarak atandı. 1964 yılında "Opus Dergisi"nin açtığı yarışmada (keman-piyano) ikincilik ödülü aldı. 1971 yılında özellikle şan eşliği alanında ihtisaslaşmak için "Milli Eğitim Bakanlığı" adına Almanya'ya gönderildi. "Berlin Devlet Yüksek Müzik Okulu"nda H. Schliesser ile piyano, eşlik ve lied eşliği, R. Michel ile oda küğü alanlarında çalışmalar yaparak yurda döndü. Bir dönem "İstanbul Devlet Opera ve Balesi"nde eşlikçi olarak görev yaptı ve birçok opera hazırladı. "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nın kuruluşunu takip eden 1973 yılında bu kuruma geçti. Piyano ve şan eşliği öğretmeni olarak atandı. 1986'da yardımcı doçent, 1988'de doçent, 2005'de profesörlüğe yükseltildi. Birçok sanatçı yetiştiren Tülin İktu dinleti çalışmalarını bariton Mesut İktu ile sürdürmüş ve çok sayıda dinleti yapmıştır. "TRT" için arşiv bantları hazırlamış ve hemen her yıl opera anasanat dalı öğrencileriyle sayısız dinletiye çıkmıştır. Tülin İktu dinleti çalışmalarının yanında halen "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda piyano ve eşlik öğretim üyesidir.

İlahi:

Tanrıyı övmek ve Yaradan’a dua etmek üzere yazılmış nazımların makamla okunmasına denilir.

İlginç Bilgiler:

• Amerika'da satışa sunulan ilk CD Bruce Springsteen'in "Born in Theusa" albümüdür.

• Beethoven bağda yapmazdan önce kafasını soğuk suya sokardı.

Beyin akşam saatlerinde tekrar çalışmaya başlar. Sakin bir küğle beynin stresini alabilirsiniz.

• Bitkilere küğ çalmak daha hızlı büyümelerini sağlamaz. Çünkü dünyamızda küğün titreşimine tepki veren çok az sayıda bitki bulunmaktadır.

Dansa gidin. Yağ yakmanın en eğlenceli şekli danstır.

• Erkekler, kadınların okuyabildiklerinden daha küçük harfleri görebilir, kadınlar ise erkeklerden daha iyi duyarlar.

• İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.

Kediler ultrason seslerini duyarlar.

 

Kokain Tabletleri (1900): Tüm sahne aktör ve artistleri, şarkıcılar, öğretmenler, vaaz verenler yaptıkları işten en iyi sonucu almak için kokain tabletleri kullanıyorlardı; sesi yumuşatmak için çok yararlı olduğu söylenmekteydi... Resme bakınız:

• Kulaklıkla küğ dinlerken küğün sesini çok açmayın. Kulaklıkla sürekli ve yüksek sesle küğ dinlemek kulağınızı belli bir desibel seviyesine alıştırabilir, bu da zamanla işitme duyunuza zarar verebilir.

• Michael Jackson’un, doktorunun yazdığı reçeteli ilaçtan ölüp ölmediği araştırılıyor.

Monakonun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir.

• Sadece dişi kanaryalar ötebilir.

• Sirk çadırları niçin daima daire biçimindedir? 18. yüzyıla gelinceye kadar cambazlık, ateş yutma vb. gl;steriler sokaklarda halka, saraylarda ise asillere yapılıyordu. Philip Astley bugünkü modern sirklerin kurucusu kabul edilir. 1763 yılında kurduğu sirkinde ana gösteri ata binilerek yapılanlardı. Astley atlar bir daire e trafında döndüklerinde binicilerin at üzerinde daha rahat ayakta durduklarını bildiğinden sirk çadırını ve gösteri yerini bir daire oluşturacak şekilde düzenledi ve atların gösteri sırasında daima daire biçiminde dönmelerini sağladı. Bir başka sirk sahibi olan Antonio Franconi de dairenin en uygun çapının yaklaşık 13 metre olduğunu saptadı ki bu mesafe bugün bile kullanılan ölçüdür. İngilizcesi "circus" olan sirk kelimesi Latince'de daire anlamına gelen"circle"dan türemiştir.

Spor ve küğle alakalı olmak beyni besler. Bir hobi edinmek bu anlamda çok önemlidir.

Türk Toplumu Tarafından Beğeni ile İzlenebilen Bazı Ünlülerin Eğitim Durumları:

     Ünlülerin bazıları ilkokulu bile bitirmeden eğitim hayatını sona erdirmek zorunda kalmış.

     Kibariye de bu ünlülerden biri. Okuma yazmayı sonradan öğrenen Kibariye bunu şöhretin zirvesindeyken bile kimseden saklamadı. “Kimbilir” adlı şarkısıyla küğ dünyasına hızlı bir giriş yapan Kibariye, okuma-yazmayı öğrendikten sonra yaptığı bir röportajda “okumamış insanları çok eziyorlar” diyerek okuma-yazma öğrenmeden önceki ve sonraki hayatını şöyle anlatmıştı: “Okumamış insana gülmemek lazım. Gelen çiçekleri okuyamadığım zaman komplekse giriyordum. Ama ne yaptım, biliyor musunuz? Hırslandım. Hiç kimse bana okuma-yazma öğretmedi. Heceledim. Harfleri tanıyordum, ama birleştiremiyordum. Sonra çalışa çalışa öğrendim. Affedersiniz, hani bir zamanlar erkek tuvaletine giriyorken şimdi kadın tuvaletini bulabiliyorum. En önemlisi çocuğumun ilaçlarını okuyabiliyorum.”

     Ebru Gündeş: “Tanrı Misafiri” ile küğ dünyasına hızlı bir giriş yapan Gündeş ilkokul mezunu. Diplomasını aldıktan sonra ailesine katkıda bulunmak için bir konfeksiyon atölyesinde çalışmak zorunda kaldı.

     Sibel Can: Can ilkokul mezunu bile değil. Ekonomik zorluklar yüzünden 12 yaşındayken okul hayatına son vermek zorunda kaldı.

     Doğuş: Küğ dünyasının yıldızı ilkokuldan terk.

     Güzide Duran: Ekonomik zorluklar yüzünden ilkokul 3’ten ayrılmak zorunda kaldı. Ama ana dili gibi İngilizce konuşabiliyor.

     Yıldız Tilbe: Kendine özgü yorumuyla küğ dünyasında yer edinen Tilbe de ilkokul mezunu.

     Emrah: Sanat dünyasına henüz çocuk yaşta “Küçük Emrah” olarak girdi. Ortaokul mezunu.

     Muazzez Ersoy: Ortaokulu bitirdi, liseye kaydını yaptırdı. Ancak ekonomik sorunlar yüzünden okuyamadı.

     Petek Dinçöz: O da ilkokul mezunu, liseyi dışarıdan bitirebildi.

     Hülya Avşar: Ortaokul mezunu. Lise eğitimine devam etmek yerine evlenmeyi tercih etti.

     Sezen Aksu: “Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi” ikinci sınıftan terk.

     Nilüfer: “İstanbul İtalyan Lisesi”nde okurken katıldığı bir yarışmayla küğ dünyasına atıldı.

     Zuhal Olcay: “Ankara Devlet Konservatuvarı Yüksek Bölümü”nü bitirdi. Bir yıl da Londra’da eğitim gördü.

     Nükhet Duru: “Kandilli Kız Lisesi”nde okudu.

     Cansel Elçin: İlk ve orta eğitimini Paris’te “Lycée Racine”de tamamladıktan sonra aile işini devam ettirmek üzere ekonomi ve sosyal bilimler okudu. Bir süre ticaretle uğraşsa da akşam kursları ile başladığı tiyatro serüvenine konservatuvara yaşı tutmadığı için Fransa’nın önde gelen tiyatro okullarından “Ecole Florent”e yazılarak devam etti.

     Candan Erçetin: “İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü”nü bitirdi. Ardından yüksek lisans yapmak üzere “Viyana Üniversitesi”ne gitti, ancak bir yıl sonra geri döndü.

     Funda Arar: “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı”ndan mezun oldu.

     Kenan Doğulu: “Kültür Koleji”ni bitirdi. Ardından “L. A. Musicians Institute”de yüksek öğrenimine başladı. Daha sonra yüksek öğrenimine Türkiye’de “Bilgi Üniversitesi”nde devam etti.

     Mehmet Ali Alabora: “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nı bitirdi.

     Murat Boz: “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler Bölümü”nde eğitimine devam etmektedir.

     Mustafa Sandal: 1996 yılında Londra’ya yerleşen Sandal Amerika’nın New Hampshire eyaletindeki “New Hampshire Üniversitesi”nde yarım bıraktığı işletme eğitimine “American College of London”da devam etti.

     Nil Karaibrahimgil: “Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü”nden mezun oldu.

     Okan Bayülgen: “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nı bitirdikten sonra aynı üniversitenin “Sosyal Bilimler Fakültesi”nde yüksek lisans yaptı.

     Okan Yalabık: “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”nden mezun oldu.

     Sertab Erener: “İstanbul Devlet Konservatuvarı”ndan mezun oldu.

     Tamer Karadağlı: “Bilkent Üniversitesi Sahne ve Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü”nden mezun oldu.

     Yaşar: “Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi” mezunu. “İstanbul Üniversitesi”nde “Uluslararası Finans” dalında yüksek lisans yaptı.

     Çelik: “İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü” mezunu. Halen “İTÜ”de “Sanatta Yaratıcılık” konusunda doktora tezini hazırlıyor.

     Özgü Namal: “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”nden mezun oldu.

     Şahan Gökbakar: “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü”nden mezun oldu.

     Deniz Çakır: “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü” mezunu.

     Çağla Şikel: “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konsevatuvarı Bale Bölümü” mezunu.

     Emre Altuğ: “İstanbul Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”nde eğitim gördü.

     Demet Akalın: Gölcük “Barbaros Hayrettin Lisesi” mezunu.

     Nejat İşler: İlkokuldan sonra eğitimine “Cağaloğlu Anadolu Lisesi”nde devam etti. “Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf Bölümü”nü kazanan İşler iki yıllık olam bölümden askerliği için iyi sonuç getirmeyeceğini düşünerek vazgeçti. On yıl kadar satış işleriyle uğraştıktan sonra Taksim’de dolaştığı bir gün (27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü) bir tiyatro sahnesinde “Danton’un Ölümü” adlı oyunu izledi. “Ben niye bu işi yapmıyorum?” diye düşündü ve dayısının yanına gittiği Eskişehir’de konservatuvar sınavına girmeye karar verdi ve kazandı. İstanbul’a döndüğünde ilanını gördüğü “Mimar Sinan Üniversitesi”nin konservatuvarına başladı. 1995 yılında buradan mezun oldu.

     Melisa Sözen: “Pera Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Bölümü”nü bitirdi.

     Fikret Kuşkan: “İstanbul Devlet Konservatuvarı” mezunu.

     Berrak Tüzünataç: “İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi” mezunu.

Ünlü Küğcülerden Bazılarının Fobileri:

     Depp, Johnny: Topluluk önünde şarkı söylemekten korkuyor ve ayrıca palyaço gibi makyajlı ve yapmacık hareketli karakterleri gördükçe fenalaşıyor.

     Eminem: Baykuşlardan korkuyor, dergilerdeki baykuş resimlerine bile bakamıyor.

     Madonna: Gök gürültüsünden çok korkan sanatçı kötü havalarda yorganın altına saklanmaktadır.

     Thornton, Billy Bob: Antik mobilyalardan nefret ediyor. Onların etrafında nefes alamıyor, hatta yemek yiyemiyormuş.

     Winfrey, Oprah: Sakız çiğnemek ve böyle görüntülenmek...

Ünlü Küğcülerden Bazılarının Burçları:
     Emel Sayın: Akrep
     Muazzez Abacı: Akrep
     Zerrin Özer: Akrep
     Ebru Gündeş: Terazi
     Hülya Avşar: Terazi
     Levent Yüksel: Terazi
     Tarkan: Terazi
     Burak Kut: Başak
     Gülben Ergen: Başak
     Michael Jackson: Başak
     Gönül Yazar: Aslan
     Jennifer Lopez: Aslan
     Madonna: Aslan
     Mick Jagger: Aslan
     Sezen Aksu: Aslan
     Zuhal Olcay: Aslan
     Aşkın Nur Yengi: Yengeç
     Deniz Seki: Yengeç

\ İlker Halk Dansları Topluluğu:

“Karaçay-Çerkes” halk dansları topluluklarından “İlker” “Rusya Federasyonu”nun iki farklı bölgesinde düzenlenen festivalde iki ödül kazandı. “Nijni Novgorod”da yapılan “VII. Uluslararası Halk Sanatları ve Zanaatları Festivali” “Sadko”da “Karaçay-Çerkes Bölgesi”ni temsil eden “İlker Halk Dansları Topluluğu”na “Grand Prix Ödülü” verildi. Malokaraçayevs bölgesinden gelen grubun başkanlığını Musa Kaitov yapmaktaydı. “Sadko Festivali” organizatörleri Malokaraçayevski bölge başkanına “İlker”in katılımı nedeniyle bir de teşekkür mektubu gönderdiler. “İlker” aynı zamanda Vitoslavitsi’de yapılan “32. Geleneksel Folklor ve Zanaat Bayramı”nda katılım diplomasıyla ödüllendirildi.

\ İlyasoğlu, Evin:

İstanbul’da doğdu. Yedi yaşında piyano çalmaya başladı. 1957-1963 yılları arasında “İstanbul Belediye Konservatuvarı Piyano Bölümü”nde okudu. Özen Veziroğlu, Şerif Yüzbaşıoğlu, Raşit Abet ve Ferdi Statzer’in öğrencisi oldu. 1966’da “Arnavutköy Amerikan Kız (Robert) Koleji”nden mezun oldu. 1969-1971 arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde “Michigan Devlet Üniversitesi”nin gerçekleştirdiği “Küğ Eleştirisi ve Karşılaştırmalı Küğ Tarihi Seminerleri”ne katıldı. 1973-1991 yılları arasında “TRT Radyo”sunda; 1982-1996 arasında “TRT Televizyonu”nda uluslararası klasıl küğ izlenceleri hazırlayıp sundu. Yurt içinde ve dışında birçok dergi, gazete ve ansiklopedide eleştiri, inceleme ve söyleşileri yayımlandı. 1993-1997 arasında “Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümü”nde, “Küğ Tarihi, Estetik, Radyo ve Televizyonda Küğ Programcılığı” ve doktora aşamasında “Zaman İçinde Küğ” derslerini verdi. “1997 Habitat II” kapsamında “İstanbul’un Sesleri Sergisi”ni hazırladı. 2001-2002’de “T.C. Kültür Bakanlığı Cumhuriyet Kitaplığı Yayın Danışma Kurulu” üyesi; 2003-2006 arasında Afife Jale Tiyatro Ödülleri Jürisi”nin “Oylama Kurulu” üyesi oldu. “Mersin Uluslararası Küğ Festivali”nin 2003’ten beri “Danışma Kurulu” üyesidir. 1987’den beri “Boğaziçi Üniversitesi” öğretim görevlisi ve “Albert Long Hall Dinletileri”nin düzenleyicisidir. 1991’den bu yana “Cumhuriyet Gazetesi”nin sürekli küğ yazarıdır. 2007’den beri “Soprano Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı”nın “Mütevelli Heyeti” başkanıdır. İlyasoğlu’nun aldığı ödüller arasında şunlar bulunmaktadır: “Halide Edip Adıvar Edebiyat Ödülü” (1966), “Yeni Dergi Yarışması”nda “Salkımsöğütün Türküsü” ilebirincilik (1968), “Türk Dil Kurumu Radyo ve TV Dil Ödülü” (1978), “Türkiye Yazarlar Sendikası”nın “8 Mart-8 Kadın Ödülü (2008), “Boğaziçi Üniversitesi Senato Özel Ödülü” (2008). Evin İlyasoğlu çok sayıda kitap da yayınlamıştır: “Yirmibeş Türk Bestecisi / Twentyfive Turkish Composers” (Pan Yayıncılık - 1989), “Müziğin Kanatlarında Söyleşiler” (Pan Yayıncılık - 1992), “İlhan Usmanbaş’a Armağan” (Sevda Cenap And Vakfı Yayınları - 1994), “Zaman İçinde Müzik” (kitaba ekli 10 CD ile / Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık - 1994 / yedinci baskı - 2002), “Cemal Reşit Rey - Müzikten İbaret bir Dünyada Gezintiler” (YKY - 1997), “Galatasaraylı Besteciler” (İyi Şeyler / Müzikotek - 1997), “Necil Kazım Akses - Minyatürden Destana Bir Yolculuk” (YKY - 1998), “Zehra’nın Öyküsü” (Boyut Yayınları - 1998), “Çağdaş Türk Bestecileri / Contemporary Turkish Composers” (Pan Yayıncılık - 1998), “İlhan Usmanbaş - Ölümsüz Deniz Taşlarıydı” (YKY - 2000), “Ayla’yı Dinler misiniz?” (Remzi Kitabevi - 2002), “Teodora’nın Düşmanları” (Remzi Kitabevi - 2005), “Cemal Reşit Rey - Müzikten İbaret Bir Dünyada Gezintiler” (Yenilenmiş 2. Baskı, Dünya Kitapları - 2005), “Bülent Tarcan - Bir Hekimin Senfonik Öyküsü” (Dünya Kitapları - 2006), “71 Türk Bestecisi / 71 Turkish Composers” (Pan Yayıncılık - 2007), “Teodora’nın Düşmanları” (Yunanca çeviri - Livanis Yayınları, Atina - 2007), “Zaman İçinde Müzik” (10 CD Arşiviyle / Remzi Kitabevi, Genişletilmiş 8. ve 9. Basım - 2009), “Nevit Kodallı-Mersin’den Yükselen Çağdaş Bir Ses” (Pan Yayıncılık - 2009), “Yalçın Tura - Müziğimizin Çok Yönlü Bestecisi”, (Antalya Altın Portakal Film Festivali Yayını, Aksav – 2009).

\ İlyasoğulları, Şakir:

1943 yılında Makedonya’nın Srtuga kentinde doğan sanatçı daha üç yaşında iken Ohri’ye taşınmış ve 1957 yılında ailesi ile Ankara’ya göç etmiştir. Ortaokulu Ohri’de Makedonca okuyarak bitirmiş, liseyi ise Ankara’da tamamlamıştır. 1966 yılında “Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi”nden mezun olmuş, askerliğini tamamladıktan sonra ise kendi mesleği yerine “Devlet Operası”nın açtığı bir sınavı kazanıp tenor olarak “Devlet Operası”nın yalkıcı sanatçısı olmuştur. Şakir İlyasoğulları’nın ertiksel yaşamı oldukça uzun sürmüştür. Bu süre içerisinde “Ankara Operası”nda 16 yıl süreyle dinleti dolaşıları başkanlığı yapmış, yurt içi ve dışında çeşitli dinletiler vermiş, televizyon ve radyo izlencelerine konuk olmuştur. Konuk sanatçı olarak Arnavutluk, Moskova, Sibirya, Bosna-Hersek ve Makedonya’ya davet edilmiştir. 1990-2002 yılları arasında Üsküp Büyükelçiliğimizin ilk kültür müşaviri olarak görev üstlenmiştir. Sanatçı, piyanist Sıla İlyasoğulları’nın babasıdır. Makedonca-Sırpça ve Bulgarca dillerini pekiyi; Rusça, Arnavutça, Fransızca ve İtalyanca dillerini ise orta derecede konuşabilen Şakir İlyasoğulları’nın büyükannesi olan Feride Hanım, Osmanlı döneminin Üçüncü Ordu Komutanı Müşir İbrahim Paşanın kızıdır.

İmge:

Hayal, hülya. İmaj. Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi istenen düş. Duyu organlarının dış dünyadan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri ya da bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren görüntü veya olaylar. Bkz. Image.

İmpromptu:

Bkz. Empromptu.

İmprovizasyon:

Bkz. Emprovizasyon. Doğaçlama.

İnal, Eray:

1983 yılında Ankara’da doğdu. 1995 yılında “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Fagot Bölümü”nü kazandı ve eğitimine Orhan Nuri Göktürk ve Günnur Kurt ile başladı. Eray İnal bu alandaki eğitimine 8. sınıftan itibaren Tahsin Arslan ile devam etti ve Arslan’ın sınıfından mezun oldu. Eğitimi sürecinde üstün başarılarından dolayı 1999 ve 2001 yıllarında iki kez sınıf atladı. 2000 yılında “Yamaha”nın yapmış olduğu “Tahta Üflemeli Çalgılar Yarışması”nda ikinci oldu. 2001 yılında Prof. Hans Jörg Thome’nin “ustalık kursu”na katılarak başarılı bir dinleti verdi. Selim Aykal, Dug Jensen, Ali İrfan ve Tolga Alpay ile “çalışmalıklar” yaptı. Ankara içinde ve dışında birçok kez yalkın dinletiler ve resitaller verdi. Aykut Doğansoy ve Vagıf Süleymanov ile oda küğü çalışmaları yaptı. “Hacettepe Konservatuvarı Beşlisi” ve “Sekizlisi”nin bir üyesi olarak yurt içinde birçok dinletilere katıldı. “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”, “Ankara Devlet Opera ve Balesi”, “Bursa Senfoni Orkestrası” ve “Antalya Senfoni Orkestrası” ile “Borusan Filarmoni Orkestrası”nda birçok eserde görev aldı. Fagot ve oda küğü üzerine bağdaları ve düzenlemeleri bulunan İnal 2003 yılında okul ikincisi olarak mezun oldu. Eray İnal ayrıca “Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Tanıtma Vakfı (Tütav) Ekibi”nin küğ yönetmenliğini yapmış ve aralarında ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Slovakya, Ukrayna, Endonezya, Tayland, Singapur, Çin, Katar ve Lübnan’ın da bulunduğu dünyanın birçok yerinde dinleti, organizasyon, fuar, Türk şenlikleri ve gecelerinde ülkemizi temsilen görevler üstlenmiştir. Eray İnal 2005 yılında “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde yüksek lisans programına kabul edilmiş ve burada Ateş Kırkan ile fagot, Stilyana Strateva, Vladimir Ziverev ve Ayşe Sezer ile oda küğü çalışmaları yapmış, ayrıca “Bilkent Senfoni Orkestrası”nda sayısız eserde görev almıştır. Fagot dağarının en zor yaratılarından biri olan André Jolivet’nin “konçertosu” ve Jean Françaix’nin “divertissement”ını içeren bir mezuniyet dinletisi vererek 2007 yılının Haziran ayında yüksek lisans programından “Yüksek Şeref Derecesi” ile mezun olmuştur. Aynı yılın Kasım ayında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın açmış olduğu sınavı kazanan sanatçı, bu kurumda fagot sanatçısı olarak göreve başlamıştır. 2010 yılında ise bu orkestranın yönetim kuruluna seçilerek idari alanda da görev almıştır. 2011 yılı Ocak ayında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Fagot Bölümü”nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlayan İnal, 2011 yılı Temmuz ayında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Çoksesli Çocuk Korosu”nun müdürü olarak atanmıştır. Eray İnal halen “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nda fagot sanatçısı, yönetim kurulu üyesi, “Çoksesli Çocuk Korosu” müdürü ve “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” öğretim görevlisi olarak çalışmalarına devam etmektedir.

\ İnal, Selahattin:

1925 yılında Çankırı’da doğan Selahattin İnal çevresinde “Çopur” lakabı ile tanınan fırıncı Hacı Şükrü Efendi ile Nafia Hanım’ın oğludur. İlkokulu memleketinde bitirdikten sonra lise eğitimini Ankara’da tamamlayan Selahattin İnal eğitimini sürdürürken bir yandan da baba mesleği olan fırıncılık yapmaktaydı. Askerlik hizmetini tamamladıktan sonra “Ankara Radyosu”nun açtığı bir sınavı kazanarak bu kurumda keman sanatçılığı görevine başladı ve 31 yıl çalıştıktan sonra 1981 yılında emekli oldu. İnal, ilk küğsel çalışmalarına mandolin çalarak başladı ve daha sonra kendi çabası ile keman çalmayı öğrendi. Lisede okuduğu yıllarda, velisi, o sıralarda Ankara’da bulunan Hakkı Derman idi. Sanatçı, küğ çalışmalarına ciddi olarak bu yıllarda başladı ve Hakkı Derman’dan dersler aldı. Başlangıçta öğretmeninin etkisi altında kalmakla birlikte sonraları kendine özgü bir biçem geliştirerek aranan ve sevilen bir keman sanatçısı oldu. İlk bağdama denemesini 1947 yılında yapan Selahattin İnal tekniği sağlam, duygulu ve çok sevilen şarkılar yazmıştır. Sanatçı 7 Mayıs 1982 tarihinde Ankara’da yaşama veda etmiştir. 2009-2010 eğitim-öğrenim yılı başında ise sanatçının ismi,1995 yılında kurulan ve “Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı”na bağlı olarak çalışan “Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”ne verilerek “Selahattin İnal Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi” olmuştur.

\ İnan, Afet:

“Devrimci Türkiye Cumhuriyeti”nin aydınlık yüzlerinden birisini oluşturan Afet İnan’ın pek bilinmeyen bazı yönleri bulunmaktadır. “Edirne Muallim Mektebi”nden 1930 yılında mezun olan İnan, geceleri yatakhanede devrin moda şarkısı olan “Senelerce aşkı anmış, mahzun kalpler hep ağlarmış”ı terennüm ettiklerini anlatırdı. Sesi güzel olan Afet Hanım aynı zamanda klasik keman çalardı. Fransızca okumuştu ve eski yazıyı da bilirdi.

\ İnançer, Ö. Tuğrul:

1946 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta eğitimini Bursa’da tamamladıktan sonra “İstanbul Hukuk Fakültesi”ni bitirdi. Yirmi yıl kadar çeşitli şirketlerde müşavirlik ve avukatlık yaptı. 1991 yılında “Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Musikisi Topluluğu”nda çalışmaya başladı. Eğitimi süresince özel olarak küğ dersleri almış bulunan İnançer çeşitli radyo ve televizyon izlencelerinde konuk sanatçı ve konuşmacı olarak da yer almıştır. Yurt içinde ve dışında pek çok küğsel etkinliğe katılmış bulunan İnançer’in tasavvuf konularında çeşitli makaleleri yayınlanmıştır. Sanatçı halen “Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Musikisi Topluluğu”nun müdürlüğünü yapmakta olup evli ve iki çocuk babasıdır. Yayınlanmış eserleri arasında “Gönül Sohbetleri”, “Sohbetler”, “Gönül Sözü” ve “Vakte Karşı Sözler” bulunmaktadır.

İnançsal Küğ:

Dünyevi yaşamdan ötesi düşünülerek yazılan küğ demek olup dini duyguları harekete geçirmek ve insanların din ile olan ilgileri nedeniyle yazılan küğdür. Tümüyle ahiret bilinci içerisinde yaratılmış olup her türlü inanç sistemi içerisinde görebileceğimiz bu küğ ölüm sonrası ruhani yaşam hedef alınarak oluşturulmuştur ve halen de oluşturulmaktadır.

İndeciso:

(İt.) Kararsız. Kesin olmama durumu. Müphem. Belirsiz. Kararsızlık, kesinsizlik.

\ İntizami, İzzetullah:

İntizami, 1924’te Tahran’da doğdu. Sanat eğitimini “Tahran Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi”nde tamamlayan İntizami, 1951’de Almanya’ya gitti. Almanya’da da eğitimini ara vermeden sürdüren İntizami, 1958’de İran’a döndü. “Bay Aktör” lakaplı İntizami, 94 yıllık yaşamına birçok film ve tiyatro oyunu sığdırdı. İntizami “Postacı”, “İnek”, “Hacı Washington”, “Nasreddin Şah”, “Gerçek Gün”, “Su Üzerindeki Ev”, “Kanlı İnek”, “Yeşil Ateş”, “Mavi İpek Yolu”, “40 Yıllık” gibi sinema filmlerinde rol aldı. Sanatçı 16 Ağustos 2018 tarihinde sonsuzluğa göç etmiştir.

\ İsar, Özlem:

Türkiye’de bilinen sadece üç kadın “Ramazan Davulcusu”ndan biri… Datça ilçesinde yaşayan Özlem İsar “Datça Badem Çiçeği Festivali”nde de sahne almıştır. Kendi ifadesiyle “Bugüne kadar Ramazan davulcuları hep erkekti. ‘Neden bir kadın olmasın?’ dedim ve otantik geleneğimizi yaşatmak, hem de Datça turizminin tanıtımına doğal katkı sağlamak için yola çıktım. Ritmik, akustik, Datça’ya özel yazdığım manilerimle süsleyerek, davulu güm güm kuru kuruya tokmaklamadan, kimseleri rahatsız etmeden, geçmişten günümüze gelen geleneğimizi sürdürerek bu işi yapmaktayım” demektedir.

\ İSKEM Tiyatrosu:

“İSKEM Tiyatrosu” (İzmir Sanat Kültür Eğitim Derneği) tamamen amatör koroda görev yapan kişilerden oluşturulmuş, Türkiye’nin ilk müzikal topluluğudur. 2017 yılında kurulan bu tiyatro grubu, bugüne dek “Sevda Komedyası” ve “Erkeğin Adı Yok” isimli iki kabare sahnelemiştir. Bu eserleri İsmail Erkan yazmış ve Ali Soner Günüç yönetmiştir. İstanbul-Şişli, Balıkesir-Burhaniye, İzmir-Beydağı ve Karşıyaka’da 6 kez sahne alan “İSKEM Tiyatro Grubu” halen çalışmalarına devam etmektedir.

İsmail Cem Kültür Merkezi:

İzmir “Karşıyaka Belediyesi”nin, Zübeyde Hanım Mahallesi’nde 22 Kasım 2006 tarihinde temelini attığı “İsmail Cem Kültür Merkezi” bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlandı ve 2008 yılı içinde çeşitli kurs etkinlikleriyle hizmete girdi. “İsmail Cem Kültür Merkezi”nde beşyüz kişilik toplantı salonu, seminer salonları, düğün salonu, yemekhaneler, misafirhaneler, kurs ve etüt merkezleri ile okul öncesi eğitim veren ücretsiz anaokulu yer almaktadır.

\ İsmailov, İbrahim:

1945 yılında Azerbaycan’da doğdu. Yedi yaşında iken “Bülbül” isimli onbir yıllık küğ okulunda öğrenci olarak eğitime başladı ve aynı okuldan mezun oldu. 1965 yılında “Azerbaycan Küğ Akademisi”nin “Bağdama Bölümü”ne girdi ve dünyaca ünlü Azerbaycanlı bağdar profesör Kara Karayev’in sınıfını 1972 yılında başarıyla bitirdi. 1973 yılından itibaren küğ öğretmenliğine başladı ve çeşitli okullarda remileme ve piyano öğretmeni olarak çalışmalarını sürdürdü. 1983 yılında çocuk koroları için yapılan bağdama yarışmasında birincilik kazandı. 1984 yılında Azerbaycan’da karma korolar için düzenlenen yarışmada başarı ödülüne layık görüldü. Azerbaycan’da erkeklerden oluşan ilk çocuk korosunu yönetti ve aynı zamanda eşlikçiliğini yaptı. 1991 yılında “Azerbaycan Küğ Akademisi Rektörlüğü” tarafından öğretim görevlisi olarak davet edildi ve aynı zamanda eğitim şubesinde müdür olarak görevlendirildi. Yatay çokseslilik, uyum bilgisi, partitur okuma ve çalma, remileme, koro düzenlemesi, çalgılama derslerini yönetti. 1993 yılında “Küğ Akademisi Yüksek Kurum Kürsüsü”nün kararı ile yardımcı doçent ünvanını kazandı. Türkiye’ye gelinceye kadar bu görevi sürdürdü. Çocuk koroları, polifonik korolar, oda küğü toplulukları ve sinfoni orkestraları için birçok yaratısı bulunmaktadır. 1996 yılında “Bakü Devlet Konservatuvarı Rektörlüğü”nün izniyle Türkiye’ye gelerek İzmir “Dokuz Eylül Üniversitesi”, “Güzel Sanatlar Lisesi” ve “Güzel Sanatlar Özel Küğ Okulu”nda piyano, kuram, uyum bilgisi ve remileme derslerini verdi. 1997 yılında ilkokul ve lise için beş ve yedi yıllık remileme dersi içeriğini hazırladı. Büyük orkestra ve oda orkestrası, çeşitli bireşimlerdeki topluluklar ve diğer çalgı toplulukları için yaptığı çok sayıda düzenleme dikkatleri çekti. “İzmir Müzikseverler Amatör Orkestrası”, lise öğrenci orkestrası ve “Mersin Oda Orkestrası” için yazdığı bağdalar çeşitli dinletilerde seslendirildi. Orkestrasyonu yapılmış olan parçalar yalnız Mersin’de değil, İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Kayseri’de oda orkestraları tarafından dağara alındı. 1999 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na piyano, uyum bilgisi, yatay çokseslilik, orkestrasyon ve çalgı analizi derslerini vermesi için çağırıldı. “Mersin Üniversitesi  Devlet Konservatuvarı”nda Aydın Azimi ile birlikte yeni açılmış bulunan bağdama bölümünde dersler verdi. Ayrıca Ankara, Antalya, Adana ve Kayseri’de düzenlenen koro şenliklerine ve festivallerine piyano eşlikçisi olar ak katıldı. Türkiye’de bulunduğu sürede çok sayıda sinfoni ve oda orkestralarının düzenlemelerini yaptı ve bu düzenlemeler İzmir, Adana, Mersin, İstanbul ve Almanya’daki dinletilerde seslendirildi. 2003 yılında “Mersin Devlet Opera ve Balesi”nin isteği üzerine Verdi’nin “Traviata Operası” üzerine oluşturulan “Kamelyalı Kadın” bale küğünün orkestra düzenlemesini yaptı. Bu düzenlemenin ilk çalınışı 19 Kasım 2003 tarihinde Mersin’de gerçekleşti. 30 Ocak 2002 tarihinde “Bakü Küğ Akademisi Rektörlüğü”nün kararıyla doçent ünvanını aldı. Ocak 1999 tarihinden 31 Aralık 2005 tarihine kadar “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda doçent ünvanıyla öğretmenlik yaptı.

\ İsmailova, Zarife:

Altı yaşında küğ ilkokulunda piyano eğitimine başladı.1956–1960 yılları arasında “küğ lisesi”nin koro yönetkenliği bölümünde eğitim gördü. 1960–1965 yılları arasında Bakü “Üzeyir Hacıbeyov Küğ Akademisi”nde koro yönetkenliği bölümüne devam etti ve mezun olduğu yıl aynı akademide öğretmenliğe başladı. 1970–1995 yılları arasında akademinin çoksesli korosunu yönetti. 1971–1972 yıllarında Moskova “Gnesin Küğ Akademisi”nde koro yönetkenliği yaptı. 1975 yılında başöğretmen oldu ve 1989’da Moskova’da “Koro Yönetkenliği Kürsüsü Doçentliği” ünvanını kazandı. 1991’de “Küğ Akademisi Koro Yönetkenliği Bölümü”ne bölüm başkanı olarak atandı.1994 yılında akademinin yüksek kurumu tarafından profesörlüğe yükseltildi ve Türkiye’ye gelinceye kadar bu görevi sürdürdü. 1966 yılında “Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Çoksesli Korosu”nu kurdu ve 1995 yılına kadar yönetti. 1978’de kurduğu Azerbaycan’ın ilk erkek çocuk korosu ile 1982 yılında “Moskova Korolar Yarışması”nda birincilik ödülünü kazandı. Seksenin üzerinde koro yönetkeni yetiştirmiş olan sanatçının koro eğitimi ve tekniği üzerine basılmış onüç eseri vardır. 1995 yılında “İzmir Devlet Opera Balesi”nin daveti üzerine Türkiye’ye gelen sanatçı “İzmir Devlet Operası Korosu”nu 1997 yılına kadar yönetti. Aynı zamanda “TRT İzmir Çocuk Korosu”nu, “İzmir Türk-Fransız Kültür Derneği Korosu”nu, “Kültür–Sen Çocuk Koroları”nı da yönetti ve üçüncü “Ankara Polifonik Korolar Şenliği”ne katılarak değerli ödüller kazandı. “İzmir Devlet Opera ve Balesi” ile Puccini’nin “La Boheme”, Mozart’ın “Sihirli Flüt” operalarını ve “Requiem” ile Carl Orff’un “Carmina Burana” isimli yaratısını Antalya’da “Aspendos Festivali”nde seslendirdi. 1999–2000 öğretim yılında “Mersin Devlet Konservatuvarı Öğrenci Korosu” ile “Antalya” ve “Ankara Koro Şenlikleri”ne katıldı ve “Entonasyon, Homojeni ve Koro Tınısı” başarı ödüllerini kazandı. 5–6 Kasım 1999 ve 9–10 Mayıs 2001 tarihlerinde “Mersin Polifonik Korolar Derneği” tarafından düzenlenen “Mersin Korolar Şenliği”ne katıldı. “Mersin Devlet Konservatuvarı”nda çocuk, hazırlık, lise1, lise2, lise3, lisans ve oda korosu olmak üzere tam yedi tane koro kurdu ve çalıştırdı. 1999–2001 öğretim yıllarında üniversitenin düzenlediği törenlerde, sempozyum açılışlarında çalıştırdığı ve kurduğu korolar ile birçok dinleti verdi. Dinleti izlencelerinin dünya klasıl küğü, Türk Marşları ve halk küğünden yapılmış çoksesli düzenlemelerden oluşmasına özen gösterdi. 2000–2001 yıllarında “Mersin Devlet Opera ve Balesi”nde konuk koro yönetkeni olarak “La Boheme” ve “Satılmış Nişanlı” operalarını sahneledi, 2003–2005 yılarında “Ankara Polifonik Korolar Derneği” tarafından düzenlenen seminer ve sempozyumlarda koro yönetkenliğine ilişkin konularda bildiriler sundu. Aynı yılarda “Ankara Koro Şenliği”ne jüri üyesi olarak katıldı. 2002–2003 yıllarında “Türkiye Polifonik Korolar Derneği”nin düzenlediği “Ankara Çoksesli Korolar Şenliği”ne jüri üyesi olarak katıldı. 2003–2004 yıllarında ilk kez Türkiye’de “Mersin Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Zarife İsmailova “Koro Yönetkenliği Bölümü”nü açtı. 2005 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korosu” ile Pergolesi’nin “Stabat Mater Kantatı”nı ve Schubert’in “Missa”sını Türkiye dolaşısına hazırladı. 2003–2004 ve 2005 yılarında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda güz ve bahar yarı yılında “Küğ Ana Sanat Dalı”nda okutulan yüksek lisans derslerini verdi. 2005–2006 yıllarında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda formasyon derslerini vermek üzere görevlendirildi. 2002, 2003 ve 2004 yıllarında “Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü”nde özel öğretim yöntemleri ve okul deneyimi yüksek lisans derslerini yönetti. 2004 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korosu” ve Viyana Üniversitesi, İstanbul koroları, European Voices koro yönetkeni Vijay Upadhyaya ile birlikte Mersin’de bir çalışmalık ve dinleti gerçekleştirdi. 2006 yılında Mersin’de “Öğretmenler Korosu”nu kurdu ve aynı zamanda “Mersin Polifonik Korolar Derneği Umut Işığı Korosu”nu çalıştırarak “Ankara Polifonik Korolar Şenliği”ne katıldı ve başarı ödülleri aldı.

İsmet İnönü'nün Bulgaristan'da Mahsur Kalışı:

İnönü, Rusya dönüşü, Bulgaristan elçiliğimizde mahsur kaldı. Bulgar çeteciler İnönü’yü öldürmek için elçiliğimizi kuşatmışlardı. Bulgaristan’a ihtar verildi ama, hükümeti umursamadı.
Ankara'daki bazı isimler çareler düşündüler. İşin içinden çıkamadılar. Atatürk’e sordular. O, “Sizler ne düşünüyorsunuz?”, diye sordu. “Bulgaristan’a ekonomik baskı uygulayalım...”, dediler.
Atatürk, güldü: “Telefonu verin bana” dedi.
Donanmaya emir verdi.
Ertesi sabah, “Yavuz Zırhlısı” İzmit’ten Varna’ya gitti. Yüzbir pare top attı. Evlerin camları kırıldı... Amiralimiz, “İsmet Paşa’yı almaya geldim”, dedi.
Bulgar hükümeti, İsmet Paşa’yı Sofya’dan Varna’ya zırhlı trenle getirdi. Oradan da bando-merasimle “Yavuz”a uğurladı. Amiralimiz, kırılan camların parasını ödedi. İsmet Paşa’yı yurda getirdi.

İstanbul Filarmoni Derneği:

1945 yılında kurulan “İstanbul Filarmoni Derneği”, İstanbul’un kültür ve sanat yaşamında birçok ilkleri başararak, toplumun müzik hayatını 71 yıldır etkilemektedir. Sultan II. Mahmud’un 1826’da başlayan reformları arasında yerini alan çoksesli küğ, İstanbul’un kültür hayatının vazgeçilmez öğelerinden biri olarak kentin tarihine yüz yıldan fazla süreyle damgasını vurmuştu. 1917’de açılan “Darülelhan” (daha sonraki adıyla ‘İstanbul Belediye Konservatuvarı’) ve konservatuvar bünyesinde kurulan “Şehir Orkestrası” dışında “İstanbul Filarmoni Derneği”, kentte yaşayan aydınların ve küğseverlerin girişimleriyle kuruldu. Afif Tektaş, Nadir Nadi ve Cemal Reşit Rey’in öncülük yaptığı çalışmalar, kentin ileri gelenlerini de içine alarak büyüdü. Bu kişiler arasında bulunan Halit Ziya Uşaklıgil, Nedim Göknil, Ali Emel Tacar, Lütfi Kırdar, Salih Murat Özdilek ve Adnan Bozcalı ile Türk küğ yaşamının önemli küğcülerinden Ömer Refik Yaltkaya gibi girişimci sanatseverlerin ön ayak olmalarıyla genişleyen kitle, konservatuvar ve orkestra üyelerinin de desteğini aldı. 1945 yılında hazırladıkları tüzüğü gerekli makamlara ileterek derneği kurmuşlar ve etkinliğe geçirmişlerdir. “İstanbul Filarmoni Derneği”, küğ kültürünü geliştirerek çoksesli küğü yaygınlaştırmak, küğbilimsel karşılaştırmalar yapmak, “Şehir Orkestrası”na destek olmak, dinletiler, konferanslar ve kurslar düzenlemek, Türk bağdarları destekleyerek teşvik etmek amacıyla kuruldu. Gerektiğinde farklı şehirlerde şube açma yetkisi de bulunan dernek, kısa sürede kentin önemli kişiliklerini de bünyesine katarak genişlemiş ve İstanbul küğ yaşamının en önemli kurumu olmuştur. “İstanbul Filarmoni Derneği”, “Bakanlar Kurulu”nun 26.10.1957 gün ve 4-9648 sayılı kararıyla kamu yararına dernek statüsü kazanmıştır. İstanbul Filarmoni Derneği’nin Etkinlikleri: “İstanbul Filarmoni Derneği”nin başarılarında çok değerli kişilerin katkıları vardır. Cemal Reşid Rey gibi değerli bir ismin sanatsal etkinlikleri üstlenmesi, bir lokomotif güç olarak derneğe önemli ölçüde hız kazandırdı. Eski İstanbul valisi ve belediye başkanı Lütfi Kırdar, açıkhava tiyatrosu ve opera binasının yapılmasını sağladı. Tektaş ailesi ise iş dünyasından sağladıkları bağışlarla, derneğin şemsiyesinde İstanbul’un sanat hayatına kazandırdıkları zenginliklerle tarihteki yerlerini aldılar. Yine Fahrettin Kerim Gökay gibi devlet adamları, derneğin bugünkü durumuna gelmesinde önemli roller oynamışlardır. “İstanbul Filarmoni Derneği”, “Şehir Orkestrası” ile birlikte “Saray Sineması”nda düzenli dinletiler verdi; İstanbul’daki “Franko Konser Bürosu” vasıtasıyla yurtdışından önemli sanatçıların Türkiye’ye gelmesine ön ayak oldu. Bu sanatçılar arasında bulunan Prihoda, Thibaud, Händel, Menuhin, Ricci, Michelangeli-Benedetti, Oistrakh, Kogan, Abbado, Boulanger, Tagliaferro, Salzman, Cortot, Uninsky, Iturbi, Kempf, Gieseking, Ciccolini, Gilels, Magaloff, Perlemuter, Katchen, Francois, Sadlo, Cassado, Fournier, Janigro, Goossens, Rodrigo ve Britten gibi 20. yüzyılın en büyük küğcüleri kentin belleğinde anılmaktadır. Sadece küğ değil, öteki sanat alanlarından da devrin önemli isimleri Türkiye’ye davet edilmişler ve kültürel hizmetler birbirleriyle yarışmıştır. Yurdumuzun edebiyatçıları ve küğcüleri de yapılan bu konferans ve dinletilerde yer almışlardır. “Filarmoni Derneği” yurdumuzun genç sanatçılarına ödüller vererek onların sanat hayatlarında yaşadıkları ilk deneyimlerini hazırlamaları bakımından da önemli bir yer tuttu. Suna Kan’a 1947 yılında ödül veren dernek daha sonraki yıllarda Ergican Saydam, Mayda Arıkan, Ayhan Turan, Pertev Apaydın ve Vedat Kosal’ı da ödüllendirdi. Küçük çocuklar için etkinlikler düzenlemiş olan dernek, aynı zamanda küğ eğitimini bir ülkü olarak ele almış ve geniş kitleleri eğitmeyi görev edinmiştir. Panayot Abacı ve “Orkestra Dergisi”: Panayot Abacı’nın girişimiyle 1962 yılında hayata geçen “Orkestra” adlı dergi, yayımı en uzun süre devam eden yayın olmuştur. Abacı’nın yaşamı boyunca yayımı devam eden dergi, sadece 1974 ile 1983 yılları arasında kesintiye uğradı. Geniş bir okur kitlesine ulaşan dergi, küğ alanında önemli fikirlerin ortaya atılıp tartışıldığı bir kaynak olarak ün kazandı. İstanbul’un küğ hayatında gelişen fikirler ile yeni oluşumların hepsi “Filarmoni Derneği”nin içinde yankı bulmuş ve çalışmalarını birlikte sürdürmüştür. “İstanbul Şehir Orkestrası”nın bölünmesinden sonra yeni kurulan “İstanbul Şehir Operası” ile ilişkilerini geliştiren dernek, daha sonra kurulan “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” ve “İstanbul Devlet Operası” ile çalışmalarını devam ettirdi. “İstanbul Filarmoni Oda Orkestrası” ise 70’li yılların sonunda dernek bünyesinde kurulan bir orkestra olup çalışmalarına bir süre devam etti. “İstanbul Filarmoni Derneği” köklü geçmişiyle 20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçerken İstanbul’un değişen kültürel hayatında en önemli kurumlardan biri olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Uzun yıllar Panayot Abacı’nın özverili çalışmalarıyla yaşamını sürdürmüş olan “Dernek”, günümüzün maddi koşullarına dayanma açısından iyi bir sınav verdi ve zorlu süreçlerden geçerek varlığını koruma başarısı gösterdi. 2015 yılında Panayot Abacı’nın ölümünden sonra yeni bir döneme giren “İstanbul Filarmoni Derneği”, 2016 yılında yaptığı “Genel Kurul Toplantısı” ile yönetim kadrosunu gençleştirmiş ve yeniden İstanbul’un kültür hayatında önemli bir yer kazanmak için etkinliklerine başlamıştır.

İstanbul Kent Orkestrası'nın Kuruluşu ve Görevleri:

1989 yılında kurulan “Kent Orkestrası Müdürlüğü”, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı”na bağlı olarak görev yapmaktadır. Müdürlük, temel olarak bünyesindeki iki sanat topluluğunun sanatsal etkinliklerinin organizasyonuyla sanatçı ve idari personelin özlük işlemlerini yürütmek, genel idareyi sağlamakla görevlidir. Halen fiili olarak 2 müdür yardımcısı, 41 kişilik “Kent Orkestrası” sanatçı kadrosu, 35 kişilik “Belediye Bandosu”, bir şef, üç memur ve üç hizmetli ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Müdürlük küğ sanatının toplumsal işlevine uygun olarak halkın kültürel üretiminin, eğitiminin, sanat seviyesinin ve bilincinin yükseltilmesine katkıda bulunmak, ulusal ve evrensel küğ kültürünü yerleştirmek gayesi ile kapalı salon ve açıkhava veya park dinletileri ve belirli programlar ile toplantılar sırasında periyodik dinletiler vermek,
ayrıca Müdürlük bünyesindeki bando birimi ile açılış, kapanış, karşılama, uğurlama, çeşitli kutlama günlerinde seremoni görevleri ile özel kuruluşların talebi üzerine ücretli görevleri yerine getirmek için görev yapmaktadır.

İstiklal Marşı:

Bağımsızlık Çığırısı.

İstiklal Marşı Bestecisi, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi, Musiki Muallim Mektebi Kurucusu Zeki Üngör'ün Mezar Taşı (1880-1958):

İstiklal Marşı Bestecisi, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi, Musiki Muallim Mektebi Kurucusu Zeki Üngör'ün Mezar Taşı (1880-1958)

İşcen, Atilla:

İstanbul Devlet Opera ve Balesi” koro sanatçısı. Cenazesi 10 Aralık 2015 Perşembe günü “İstanbul Dudulu İmes Camii”nde ikindi namazında kılınan cenaze namazı sonrası aile mezarlığına kaldırılmıştır.

İşçi Marşı:

Hava döndü işçiden işçiden esiyor yel
Dumanı dağıtacak yıldız-poyraz başladı
Bahar yakın demek ki mevsim böyle kışladı
Bu fırtına yarınki sütlimanlara bedel
Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel

Tekliyor işte çağın çarkına okuyan çark
Ve durdu muydu birgün bu kör, avara kasnak
Bir zincir yitirenler bir dünya kazanacak
Sen de o dünyadansın sınıfın bil safa gel
Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel

Köylükler uykusunda döndü dönüyor sola
Güne bakıyor bebek büyüyen yumruğuyla
Başaklar göverdi bak başkoydular bu yola
Şaltere uzanıyor allaha açılmış el
Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel

Senlik-benlik bitip de kuruldu muydu bizlik
Asgari ücret değil, hür ve günlük güneşlik
Bir Türkiye olacak aldığın son gündelik
Halk kalacak geride bitince bu zalim sel
Hava döndü, işçiden, işçiden esiyor yel

Tarihle yürüyenler, tarihle adım adım
Safları sıklaştırın tarihle hızlanalım
Lakin hızlandık derken, kolu dağıtma sakın
Başları bozuklar var şimdi bize tek engel
Hava döndü, işçiden, işçiden esiyor yel

Sen ki ferhatsın işçi günün senin gelecek
İndir külüngün indir, del, şu karanlığı del
Del ki dağlar ardından önümüzde bir çiçek
Gibi açsın aydınlık tekmil olunca tünel
Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel

Can Yücel

İşitme Kaybı Demans ya da Alzheimer Hastalıklarını Hızlandırır:

İşitme kaybı demans ya da alzheimer’ı hızlandırmaktadır. Öğrenmek, konuşmak, güvenliğimizi sağlamak, düşünebilmek, sosyal olabilmek ve kısaca hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için işitme fonksiyonu çok önemli bir konuma sahiptir. Ancak, ilerlemiş işitme kaybı, kişinin toplum içerisindeki yerini ve durumunu etkileyen çok önemli bir sorundur. Günümüzde özellikle yaşlılarda karşılaşılan unutkanlık, demans ve alzheimer gibi hastalıkların işitme kaybı ile yakın ilişkisi olduğu bilinmektedir. İşitme kaybı en az 25 desibel olan kişilerde alzheimer ve demans oranı oldukça yüksek çıkmaktadır. İşitme kaybı olan kişiler, sesi anlamlandırabilmek ve anlayabilmek için daha fazla çaba harcadıklarından beyin gücünü diğer etkinliklere ayırmakta zorlanmaktadırlar. İşitmeye odaklanmaktan dolayı hatırlama ve farkındalık gibi özelliklerden uzaklaşmaktadırlar. İleri yaş hastalıkları ile daha güçlü bir şekilde mücadele edebilmek için işitme kayıplarının düzeltilmesi gerekmektedir. İşitme kaybı nedeniyle kişi içine kapanmakta ve sosyal hayattan çekilmektedir. Bu durum alzheimer’a yakalanma riskini yüzde 9 arttırmaktadır. İşitme kaybı tedavisi ile bahsedilen hastalıklar geciktirilebilir ya da engellenebilir.

İt.:

İt.: İtalyanca

İzmir Çocuk Korosu:

“Çocuk Korosu” 1986 yılının Ekim ayında, “İzmir Merkez İlçe Belediyesi”nin girişimiyle kuruldu. Kültürel etkinliklere çok önem veren zamanın Belediye Başkanı Süha Baykal’ın, “Belediye”nin “Halkla İlişkiler Müdürü” Köksal Ünal ve aralarında Hikmet Coşkuncan ile Mustafa Polat’ın da bulunduğu küğ kurulu üyeleriyle yaptığı toplantılarda, çoksesli bir çocuk korosunun kurulmasına karar verildi. “İzmir Devlet Konservatuvarı” öğretim üyesi Hazar Alapınar’ın önerisiyle çocuk korosunun başına Fehamettin Özgüç’ün getirilmesi ve Mayıs ayı içinde seçme sınavlarının yapılması konusunda görüş birliğine varıldı. “Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı” öğretim üyeleri Hazar Alapınar, Sayram Akdil ve emekli öğretim görevlisi ve orkestra sanatçısı Fehamettin Özgüç’ün titizlikle yaptığı sınavda başarılı olan 66 ilkokul öğrencisi koronun çekirdeğini oluşturdu. Koro kurulunca eğitim ve sanat danışmanlığını üstlenen Fehamettin Özgüç; toplu ses eğitimi, öğretim ve yönetim için “İzmir Devlet Opera ve Balesi” sanatçısı Kumru Canku ve piyano eşliği, öğretim ve yönetim için “Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü” öğretim görevlisi Süleyman Kıvrak’la işbirliği yaparak Ekim 1986’da çalışmalara başladı. İlk birkaç ay Basmane’de, “Merkez İlçe Belediyesi Binası”nın en üst katında, Süleyman Kıvrak’ın getirdiği küçük bir org eşliğinde çalışan koro, bir süre sonra çalışmalarına “Güzelyalı”da “Belediye”nin kültürel etkinlikler için kiraladığı “As Sineması”nda, küçük öğrencilerden Pelin Karayılan’ın getirdiği org eşliğinde devam etti. “Çocuk Korosu” için henüz bir ödenek sağlanamadığından “Belediye” yalnızca notaları fotokopi yoluyla çoğaltmakla yetindi. Çocuklar ve öğreticiler “As Sineması”nın içe işleyen soğuğuna aldırmadan, kimi zaman bina kapısının açılmamasını ya da geç açılmasını hoşgörüyle karşılayarak çalışmalarını aksatmadan sürdürdü. Ancak çalışma koşullarının güçlüğü ve “Belediye”nin, çocukları semtlerine bırakmak konusunda verdiği sözü tutamaması nedeniyle üyelerin sayısı 43’e düştü. Çocuklar ilk dört aylık çalışmalarını, “As Sineması”nda verdikleri bir dinletiyle velilere sundular. Altı ay sonra, 12 Nisan 1987’de “Denizli Belediyesi”nin davetlisi olarak hem yaşıtlarına dinleti verdiler hem de “Pamukkale”yi gezip gördüler. Bu alıştırma dinletilerinden sonra “İzmir Çocuk Korosu” 26 Nisan 1987’de “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Prova Salonu”nda “Merkez İlçe Belediyesi” ve “İzmir Filarmoni Derneği”nin işbirliği ile düzenlenen ve Belediye Başkanı ile Belediye üyelerinin, İzmir milletvekili Kaya Erdem’in eşi Sevil Erdem’in de dinleyici olarak katıldıkları bir dinletiyle mevsimi kapattı. 1987-1988 çalışma döneminin başlamasına yakın Belediye Başkanı Süha Baykal’ın görevden alınması, “Çocuk Korosu”nun sahipsiz kalmasına neden oldu. Koroyu yaşatmak için çareler aranırken bu kadar verimli bir çalışmanın yarıda kalmasını istemeyen “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” ve “İzmir Filarmoni Derneği” üyesi Tuğrul Göğüş’ün çabalarıyla “Çocuk Korosu” “İzmir Filarmoni Derneği”ne bağlanarak, “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nın “Çınar Sineması” yanındaki “Prova Salonu”nda çalışmaya başladı. Sıcak bir salona, yeterli sayıda sandalyeye, öğrenim için son derece gerekli olan piyanoya ve bir kantine kavuşan koroya yeni elemanlar almak için sınav açıldı ve bir bölümü belli bir süre denenmek koşuluyla toplam 61 yeni üye alındı. İlkokul ikinci ve üçüncü sınıflardan oluşan bu daha küçük üyeler ilk birkaç ay haftada dört saat ses ve nota eğitimi gördükten ve dağarlarını yeterince genişlettikten sonra iki koro birleştirildi. “Koro”nun kısa bir süre sonra 24 Ocak 1988 Pazar günü saat 11.00’de “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Salonu”nda verdiği dinletiye 91 çocuk katıldı. 8 Mayıs 1988 Pazar günü saat 11.00’de verilen mevsimin ikinci dinletisinde Georg Philipp Telemann’ın “Küğ Öğretmeni” isimli komik kantatı, Fehamettin Özgüç’ün çevirisiyle Türkiye’de ilk kez seslendirildi. “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” ve “İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası” üyelerinin değerli katkılarıyla gerçekleştirilen bu dinletiye şu sanatçılar katıldı: I. Keman (Ümmiye Özden-Tuğrul Göğüş), II. Keman (Selin Kutlu-Tuna Sağay), Kontrabas (Duran Kaya), Piyano (Caner Ruhselman). “Küğ Öğretmeni” partını, “İzmir Devlet Operası” yalkıcısı bariton Gökhan Koç seslendirdi. Süleyman Kıvrak dinletiden iki hafta önce ayrılmış bulunduğundan “Koro”nun piyano eşliğini dönem sonuna kadar “İzmir Devlet Konservatuvarı” öğretim görevlisi Seyyal Saraç üstlendi. 1988-1989 dönemi başlarken koro yine sahipsiz kalma tehlikesiyle karşılaştı. Çalgılarını orkestranın prova salonunda bırakan orkestra üyeleri, yıl boyunca herhangi bir olay olmadığı halde, çocukların çalgılara zarar verebileceği endişesi içindeydiler. Onların bu endişesi çocuklardan sorumlu olan öğreticileri de tedirgin ettiğinden koroyu yaşatmak için yeni olanaklar aramak zorunda kaldılar. Bu kez koroya “İzmir Devlet Opera ve Balesi” rejisörü Necdet Aydın’ın önerisiyle “İzmir Devlet Opera ve Balesi” müdürü Altuğ Dilmaç sahip çıktı ve “Koro”nun “İzmir Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu” adı altında çalışmasını istedi. 1988-1989 döneminin ilk çalışması operanın “SSK Blokları”ndaki (D-Blok) “Koro Çalışma Salonu”nda yapıldı. Ancak işlemlerin tamamlanması ve koronun resmen “Opera Çocuk Korosu” adını alması bir yıl sonra Nejat Tekebaş’ın müdürlüğü sırasında gerçekleşti. “Çocuk Korosu” opera binasında çalışmaya başlayınca piyano eşliğini “İzmir Devlet Opera ve Balesi” sanatçısı Ahmet Kahyaoğlu üstlendi ve yaklaşık birbuçuk yıl sürdürdüğü görevini işlerinin çokluğu nedeniyle Şubat 1990’da “İzmir Devlet Opera ve Balesi” korrepetitörü ve koro yönetken yardımcısı Ali Hoca’ya devretti. 1988-1989 döneminde üç, 1989-1990 döneminde biri Salihli’de (Belediye Şehir Tiyatrosu) olmak üzere beş dinleti veren çocuk korosu üyeleri aynı zamanda “Satılmış Nişanlı” ve “Tosca” operalarında rol aldı. 1990-1991 döneminde biri Bergama’da (Belediye Gösteri Salonu) olmak üzere dört dinleti verildi. Aynı dönemde çocuklar “Cavalleria Rusticana” ve “Palyaçolar” operalarında oynadılar. Bu döneme dek bir yıl “Merkez İlçe Belediyesi Başkanlığı”, bir yıl “İzmir Filarmoni Derneği” ve üç yıl “İzmir Devlet Opera ve Balesi” bünyesinde çalışan koro üyelerinin önemli bir bölümü küğ okullarında öğrenim görerek ya sanatçı ya da küğ öğretmeni olarak çalışma yaşamına atıldılar. “İzmir Çocuk Korosu”nun dinletilerini tarihsel sırayla verecek olursak “İzmir Merkez İlçe Belediyesi Çocuk Korosu” adı altında Şubat 1987 (İzmir As Sineması), 12 Nisan 1987 (Denizli), 26 Nisan 1987 (İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Salonu), “İzmir Filarmoni Derneği Çocuk Korosu” adı altında 21 Ocak 1988 (İzmir Amerikan Lisesi Salonu), 24 Ocak 1988 (İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Salonu), 8 Mayıs 1988 (İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Salonu-İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçısı bariton Gökhan Koç ve altı kişilik orkestra eşliğinde), “İzmir Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu” adı altında 18 Aralık 1988 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 29 Ocak 1989 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 26 Şubat 1989 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 24 Aralık 1989 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 21 Ocak 1990 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 11 Mart 1990 (Salihli Belediyesi Şehir Tiyatrosu), 28 Mart 1990 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu-İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, Korosu ve Yalkıcıları ile birlikte “Barok Esintiler” dinletisi), 22 Nisan 1990 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 20 Ocak 1991 (Bergama Belediyesi Gösteri Salonu), 24 Şubat 1991 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 24 Mart 1991 (İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu), 12 Mayıs 1991 (İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Salonu) dinletilerini görürüz. “Çocuk Korosu”nun rol aldığı oyunlar arasında ise şunlar bulunmaktadır: 1989-1990 mevsimi (Tosca-Giacomo Puccini), 1989-1990 mevsimi (Satılmış Nişanlı-Bedrich Smetana), 1990-1991 mevsimi (Cavalleria Rusticana-Ruggero Leoncavallo), 1990-1991 mevsimi (Palyaçolar-Pietro Mascagni), 1991-1992 mevsimi (Carmen-Georges Bizet) ve yine 1991-1992 mevsimi (Carmina Burana-Carl Orff).

\ İzmir Ekin Koleji Veli Tiyatrosu ve Korosu:

Velileriyle birlikte gerçekleştirdikleri ortak projeler ve çalışmalarla okul-veli işbirliğinde ilginç bir örnek oluşturan “İzmir Ekin Koleji”nde velilerle birlikte okulun gelenekselleşen “Veli Tiyatrosu” ve “Veli Korosu” çalışmalarında çok sayıda veli görev almaktadır. Örneğin “Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı” öğretim görevlisi Gökhan Ekim yönetiminde çalışmalarını sürdüren “Ekin Koleji Türk Halk Müziği Veli Korosu”nun “Fuar İsmet İnönü Sanat Merkezi”nde verdiği ve hasta çocuklar için bakım evleri oluşturulması amacına yönelik destek dinletisi dikkatleri çekmiştir.

\ İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı:

“İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı” kültür ve sanatın araştırılmasına, incelenmesine, oluşturulmasına, öğrenilmesine, öğretilmesine, korunmasına ve kitlelere yaygınlaştırılmasına yönelik her türlü girişimde bulunmak amacıyla 1985 yılında kurulmuştur. Vakıf kurulduğu günden bu yana kesintisiz her yıl“Uluslararası İzmir Festivali”ni düzenlemektedir. Ayrıca 15 yıldır “İzmir Avrupa Caz Festivali”nin düzenleyicisidir. Sekizbin yıllık geçmişe sahip, tarih boyunca pek çok medeniyetin doğum yeri olmuş İzmir’in kent kimliğinin oluşmasında çok önemli katkılar sağlayan “İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı” festivallerin yanı sıra ulusal düzeyde yarışmalar da düzenlemektedir. Kurucu başkanı Dr. Nejat F. Eczacıbaşı adına iki yılda bir düzenlenen “Ulusal Beste Yarışması” çok sesli küğümüze bugüne kadar yüzyirminin üzerinde sinfonik yaratı kazandırmıştır. “Uluslararası İzmir Festivali” ile uluslararası küğ kamuoyunda önemli bir yere ve deneyime sahip olan “İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı” bu deneyimini genç kuşaklara aktarmayı amaçlamaktadır. “İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı” bu amaçla “dileyen herkese; her yaş, her gereksinim, her düzey için” nitelikli küğ ve dans eğitimi veren “Akademi İksev”i kurmuştur. “Akademi İksev” 24 Şubat 2004’de İgor Oistrakh’ın ustalık kursu ile eğitimine başlamış ve geçen süre içinde bale ve caz alanlarında da çok sayıda ustalık kursu düzenlemiştir.

\ İzmir Yöneliş Koleji Yaylı Çalgılar Orkestrası:

“İzmir Yöneliş Koleji”nde her öğrenci bir çalgı çalmayı öğrenmesi için özendirilmektedir. “İzmir Yöneliş Koleji”nde küğ eğitimi çalışmaları büyük önem taşımakta ve okula giren her öğrenci belli bir eğitim düzeyinin ardından ilgi duydukları bir çalgıyı yetenekleri ölçüsünde çalmaya yönlendirilmektedir. Çağdaş küğe ve çoksesli küğ eğitimine büyük önem verilen okulda oluşturulan “Yaylı Çalgılar Orkestrası” çağdaş bağdarların yaratılarını başarıyla yorumlayıp seslendirmekte ve “Yöneliş Orkestrası”nın sunduğu küğ dinletileri konuklardan her zaman tam not almaktadır. “Yöneliş”li genç küğcüler yorumladıkları eserlerle dinleyenleri büyülemektedir. “Yöneliş Koleji Genel Koordinatörü” Nilgün Uygun “Yöneliş”te her çocuğun mutlaka bir çalgı çalmayı öğrendiğini belirtmektedir.

İzmir'in İşgali Süreci:

1919 Yılı 15 Mayıs’ında “İzmir Limanı”nı dolduran “Yunan Donanması”nın içinden karaya ayak basmak için sabırsızlanan Yunan Efsun alayını yaşlı gözlerle izleyen İzmirliler, tarihin en kara gününü yaşıyordu. Mavi-Beyaz bayraklarla donatılmış Kordon boyu o sabah hiç de ışıldamıyordu. Rum kızları eteklerini savurarak şarkılar söyleyip dans ederken, “Yunan Efsun Alayı” karaya ayak bastı. Bando önde, Başpapaz Hristamos önderliğindeki “Efsun Alayı” arkada Kordon boyunda gövde gösterisine başlamıştı.

\ İzzet Baysal Gençlik Orkestrası:

“Gençler Oda Orkestrası” Kasım 2004 tarihinde küğ eğitimi anabilim dalı öğrencilerinin kendi istekleri doğrultusunda kuruldu. Orkestranın kuruluş amacı sadece küğ yapmak değil; dinletiler yolu ile küğ eğitimi de vermektir. Özellikle ilköğretim okullarına yönelik “konu anlatımlı dinletilerde” çalgıların tarihsel gelişimleri, fiziksel özellikleri, yapıları, bağdarların yaşamları, yaratıların dönem özellikleri gibi konularda izlenceler amaçlanmış ve gerçekleştirilmiştir. “Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi” öğrencileri ile birlikte verilen ortak dinletilerle lise ve lisans öğrencilerinin aynı sahnede beraber etkinlik sergileyerek birlikte iş yapabilme ve bilgi alışverişinde bulunabilmelerine olanak sağlanmış, sanatsal düzeylerini daha yukarılara taşımaları hedeflenmiştir. Dinletilerimizde orkestra elemanlarının etkinlik düzeylerini göstermeleri için, yalkın çalışmalar içerisinde olmaları ve beraber küğ yapma ve paylaşma gereksinimlerini karşılamaları amaçlanmıştır. Ayrıca yapılan çalışmalarla, oda orkestrası dağarının en seçkin yerli ve yabancı ürünlerinin etkin biçimde seslendirilerek çoksesli küğün tanıtıp sevdirilmesine ve yaygınlaştırılmasına, oda küğü grupları için eser üreten bağdar ve eğitimcilerin özendirilmesine, yaratılarının seslendirilmesine ve tanıtılmasına olanak sağlamak hedeflenmektedir. 12 yıl içerisinde, çevre il ve ilçelerde dinletiler veren orkestra “Sivas Cumhuriyet Üniversitesi”, “Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi”, “Mersin Üniversitesi”, “Konya Selçuk Üniversitesi”, “Balıkesir Üniversitesi”, “Zonguldak Karaelmas Üniversitesi”, “İstanbul Maltepe Üniversitesi” dolaşıları, 2015 yılı Kütahya ve ayrıca “Adana Çukurova Üniversitesi” ve “Hatay Mustafa Kemal Üniversiteleri”nin bahar şenliklerindeki davetleri üzerine gerçekleştirdiği dolaşılarla başarılı dinletiler vermiştir. “İBGO” 2009 yılında “Sakarya Üniversitesi”nde gerçekleştirilen “1. Batı Karadeniz Üniversiteleri Kültür ve Sanat Şenliği” ve yine 2009 ve 2012 yıllarında Bolu’da ve “Mersin TED Koleji”nin daveti üzerine ilk kez gerçekleştirilen bir etkinlikle “Tonton” adlı oyun-opera’sında opera orkestrası olarak aktif görev almıştır. Ayrıca 2010 yılı içerisinde “Kocaeli Üniversitesi”nin daveti üzerine “2. Hereke Gitar Festivali”nin ve “VII. Ulusal Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrenci Kongresi”nin açılış dinletilerini, 2011 yılı içinde davet üzerine İstanbul Arnavutköy’de ve “Safranbolu Turizm ve Sanat Etkinlikleri” kapsamında Safranbolu tarihi “Cinci Han”da iki dinleti gerçekleştirmiştir. Geçmiş yıllarda orkestramıza “Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi”, “Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi GSE” bölümleri ve “Mersin” ile “Zonguldak Üniversitesi Devlet Konservatuvarları” konuk sanatçı düzeyinde katkı sağlarken geçen on yıl içerisinde lisanstan lisansüstüne, I. Sınıftan IV. Sınıfa kadar geniş bir çerçevede yaklaşık 52 öğrencimiz orkestramızla başarılı dinletilerde görev almışlar ve mezun olmuşlardır. Bu yıl, yeni orkestra elemanlarımızla ve dağarımızla orkestra daha da gelişecektir. Orkestramız mevcut durumda 7 birinci keman, 6 ikinci keman, 4 viyola, 5 viyolonsel, 1 kontrabas olmak üzere 23 yaylı çalgı ve çeşitli üflemeli çalgılardan oluşmaktadır. Orkestra elemanlarının sayısal değeri ve çalgı çeşitliliği, dinleti izlencesinde yer alan eserlerin özelliklerine göre değişiklik göstermektedir. Ayrıca  bu yıl yapılan bir değişiklikle orkestramız, 2009 yılından itibaren üniversitemiz kurucusu, küğsever ve sanatsever değerli insan İzzet Baysal’ın adını alarak “İzzet Baysal Gençlik Orkestrası” olarak değiştirmiştir. “İBGO” 2015 yılı dolaşı izlencesi çerçevesinde davet üzerine 25 Nisan 2015 Cumartesi Tekirdağ’da bir dinleti vermiştir. Orkestra 5 Mayıs’ta “İzzet Baysal Kültür Merkezi Mavi Salon”da verdiği dinleti ile mevsimi tamamlamıştır. Diğer sorumluluklarının yanısıra, bireysel ve toplu derslerin dışında özveri ve disiplin gerektiren bu çalışmalara gönül veren orkestra üyeleri Ahmet Serkan Ece’nin yönetkenliğinde çalışmalarını sürdürmektedir. Orkestranın 2015-2016 yılı üyeleri şu isimlerden oluşmaktadır: Birinci Kemanlar: Caner Mutluer (Başkemancı), Şevval Karamustafaoğlu,
Caner Kalender,
Gökçen Çakır, Ender Akgüngör, Berru Kıcıman,
İnci Kutlu.
İkinci Kemanlar:
Ayşegül Altuna, İbrahim Kıvrak,
Dilan Harmancı,
Büşra Bodur,
Simge Çiller,
Batuhan Doğru.
Viyola:
Umut Can Dülger,
Utku Çoban,
Yaren Özcan, Şevval Satıcı, Merve Dinçer.
Viyolonsel:
Kürşat Çeliksümer, Ayça Aşmet Köse,
Abdullah Sandıkkaya. Flüt: Ece Berber.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5756709
Online Ziyaretçi Sayısı:12
Bugünlük Ziyaret :633

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.