30.01.2012 / İzmir ve Sanat Dergisi Zafer Yümlü Söyleşisi

     - Sayın Yümlü bize kendinizi tanıtır mısınız?
     - İzmirliyim. Müzik çalışmalarıma A. Faruk Kakınç ile başladım. 1990 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na girdim. 1994-1998 arası Ertuğrul Karamenderes ile “Rus Ekolü” üzerine çalıştm. Fransa’da Prof. Charles Lecomte ile, “Cenevre Konservatuvarı”nda Prof. Gregory Cass ile çalışmalarda bulundum. 1995-2001 arasında “İzmir”, “Çukurova” ve “Bursa Senfoni Orkestraları”nda konuk sanatçı olarak yer aldım. 2002’de İzmir’de bir ilki gerçekleştirerek “Çoksesli Dünya Şarkıları Topluluğu”nu kurdum. 2004 yılında ulusal ve uluslararası çoksesli müzik alanında konserler vererek toplumu bilinçlendirmek amacında çaba harcayan “Ensemble Feverish Music Topluluğu”nu kurdum. “Dornbirn Horntage 2006” etkinliğine (Avusturya), 2009 Temmuz ayında da “Art Baltica Summer Academy”e (Litvanya) konuk sanatçı olarak davet edildim. Halen genel koordinatörü olduğum “Ensemble Feverish Music Uluslararası Kültür Ajansı”nda konser çalışmalarını sürdürmekte, çoksesli müziğin çeşitli branşlarında öğrenciler yetiştirmekte, dünya çapında sanatçıların katıldığı master kurslar düzenlemekteyim.

     - Meslek olarak müziği seçmenizde en büyük etken nedir?
     - Çok sosyal bir ilk ve orta okul yaşatım oldu. Folklör, okul korosu, tiyatro çalışmaları ile geçti bu yıllar. Özellikle ortaokuldaki müzik öğretmenimin konservatuvara gitmem konusunda bana ve aileme çok tavsiyesi olmuştu.

     - “Ensemble Feverish Music”, sanatsal ve müzikal anlamda ne gibi çalışmalar yapmaktadır?
     - “Ensemble Feverish Music Uluslararası Kültür Ajansı” alanında bir ilktir. Yurt içi ve dışında konserler, seminerler, eğitim çalışmaları ve “AB Projeleri” gerçekleştirmektedir. Bünyesinde dünya çapında pek çok orkestra, topluluk ve solist sanatçı bulundurmaktadır. Ülke kültürümüzün ve müziğimizin tanıtımı ile kültürler arası çalışmalar yapmaktayız. Yetiştirdiğimiz öğrencilerin başarıları da bize ayrıca mutluluk vermektedir.

     - Çocukları çok sevdiğinizi ve onlara müzik eğitimi verdiğinizi biliyoruz. Müzik eğitiminin erken çocukluk dönemindeki önemi konusunda bize neler söylersiniz?
     - Çocuklar bizim geleceğimiz. Onların kültürlü, özgüven sahibi ve kendini ifade edebilen kaliteli bireyler olması bizim dileğimizdir. Sanatsal çalışmalar bu anlamda çok önemli. Anne karnından itibaren çocukları çoksesli müzik ile eğitmek onların gelecekte kaliteli bireyler olmasında büyük bir etken. Doğru eğitim ve yönlendirme ile ilkokul öncesinden çocuğunuzun sanatsal ve kültürel temelini atabiliyorsunuz. Ben de yıllardır öğrencilerimde bunu büyük mutlulukla gözlüyorum. Otistik ve bedensel engelli öğrencilerimizin başarıları da bize ayrıca mutluluk veriyor.

     - “Ensemble Feverish” olarak yurtdışında kültürümüzün ve müziğimizin tanıtımına yönelik projeler hazırlıyorsunuz ve projelerde ortak olarak yer alıp çalışmalar yapıyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
     - Kültür, dünya toplumları için çok önemli bir olgu. Ülkemiz bu konuda çok zengin. “Ensemble Feverish Music Uluslararası Kültür Ajansı” olarak yıllardır kültürel projeler gerçekleştirmekteyiz. Bu projelerde kültürümüzün ve müziğimizin tanıtımını yapıyor, kültürlerarası farkındalığı geliştiriyoruz. Pek çok ülke ile sağlam iş birliklerimiz var. 2009 yılında “Avrupa Kültür Başkenti” Vilnius’ta gerçekleştirdiğimiz projede aile birlikleri alkol yüzünden zarar görmüş, yetenekli ve imkanları kısıtlı Litvanya’lı çocuklara yönelik bir kültürel farkındalık programı gerçekleştirmiştik. Proje dahilinde çeşitli branşlarda master classlar gerçekleştirdik. Bu projedeki konserlerimizde Türk ve Litvanyalı bestecilerin eserlerine yer verdik. Halen gerçekleştirmekte olduğumuz yeni kültür ve eğitim projelerimiz var.

     - Okullardaki müzik eğitiminin kalitesi konusunda neler düşünüyorsunuz?
     - Ne yazık ki bu konuda okullarımızın durumu içler acısı. Eğitim sistemimizdeki hatalar nedeni ile olan çocuklarımıza oluyor. Müzik ve resim dersleri gereksiz ders gibi görünüyor. Oysa bunlar çok önemlidir. Öncelikle okullarımızda müzik ve resim dersleri için özel sınıflar kurulmalıdır. Bu sınıflarda piyano, gitar gibi enstrümanlar bulundurulmalıdır. Çağdaş bir eğitim anlayışı izlemeliyiz. Çocuklarımızı blokflüt adlı akordsuz düdüklerden kurtarmamız gerekli. Müzik öğretmenlerine konservatuvar düzeyinde eğitim verilmeli. Hepsi branşlarında uzman olmalı. Okullarda müzik dersleri haftada iki saat olmalı. Bu derslerin temelleri okul öncesinde atılmalı.

     - Klasik müziği, yalnızca belli bir dinleyici topluluğunun müziği değil, halkın çoğunluğunun da severek dinlemesi için sizce neler yapılmalı?
     - Toplumumuzda çok sesli müziğe karşı bir ön yargı var. Bu olumsuz ön yargının sebebi toplumun bu konuda bilinçlendirilmemesidir. Ülkemizde çoksesli müzik belli bir kısma mal edildi. Bu çok yanlış. Mozart, Beethoven, Brahms gibi bestecilerin eserlerinin kökeni ülkelerinin halk ezgilerine dayanır. Bizim halk ezgilerimiz de çok seslendirilmeliydi. Maalesef, “Türk Beşleri” olarak adlandırdığımız ilk dönem bestecilerimiz bu konuda pasif kaldılar. Fransız ekolünde eserler verdiler. Bu da topluma yabancı geldi. Ayrıca ne yazık ki orkestralarımız Türk bestecilerin eserlerini yeteri kadar sık seslendirmiyor. Kendi kendimize yabancıyız yani. Orkestralarımızın ve operaların daha çok halka inmesi gerekli. Eğitim konserleri, halk konserleri yapılmalı. Daha çok Türk eseri seslendirilmeli. Televizyon ve radyoda bu konuda programlar yapılmalı. İlköğretimden itibaren çocuklara çokseslilik aşılanmalı. Kendi halk ezgilerimizden yola çıkarak çoksesliliğe yönlendirilmeli insanlar. Çoksesli müzik mutlaka halka sevdirilmelidir. Öğretilmelidir. 1936 yılında Bela Bartok ve A. Adnan Saygun’un hazırladığı raporlar doğrultusunda çoksesli müzik halka sevdirilmeliydi. Ama yapılmadı. Büyük şehirlere ve protokole mal edildi çoksesli müzik. Çokseslilik halkı bilinçlendirir, ufkunu açar. Okullarımızda mutlaka öğretilmelidir. Köylere, sokaklara götürülmelidir. Çoksesli korolar kurulmalı, oda müziği konserleri ile halka gidilmelidir. Halk ezgilerimiz çok seslendirilmelidir.

     - Çoksesli müziği seven, sanatı bilinçli bir şekilde izleyen ve dinleyen bir gençlik için ne gibi çalışmalar yapmak gerektiğine inanıyor sunuz?
     - Günümüzde gençlik bir tüketim toplumu halinde ve popülizm kurbanı. Beyinler uyuşturuluyor. TV’deki çoğu pop müzik parçasının anlamı yok. Gençliği uyandırmak için doğru bir eğitim sistemi uygulamalı onlara. Güzel Türkçeyi ve iyi müziği öğretmeli. Nedir iyi müzik? İnsanların duygu ve düşüncelerini ifade edebilen, insanları bilgilendiren, felsefi ve duygusal mesajlar verebilen müziktir. Elbetteki bir toplumda eğlence müziği olmalı. Ancak dinlenilen müzik insanlara değer de katmalı. Çoksesli müziğin yaygınlaştırılması amacında açıklamalı oda müziği konserleri verilmeli. Biz ajans olarak bu konuda özelikle çaba harcıyoruz. Gerekirse dinleyicinin ayağına gitmeli. Toplumun her kesimine sanat götürülmeli. Bir toplumun temeli kültür ve dildir. Bu öğeler kaybedildiğinde toplum parçalanır ve çöker.

     - Kültür ve sanat bilincinin oluşması, müzik eğitiminin yaygınlaştırılması için neler yapmak gerekmektedir?
     - Şu an ki eğitim sistemimizde müzik dersi gereksizmiş gibi. Haftada bir saat müzik dersi çok az. En az iki saat olmalı. Çocuklar müzik, resim gibi derslere özendirilmeli. Ders müfredatı ve kitabı çağdaş standartlarda olmalı. Müzik öğretmenleri konservatuvar mezunu olmalı. Eğitim fakültelerinde dört yıl aldıkları enstrüman eğitimi çok yetersiz. Bu düzeltilmeli. Öğretmenler memur zihniyetinden uzaklaşmalı. Okullarda yapılacak etkinliklerle çocuklar sosyalleştirilmeli. Okullarda müzik odaları ve dinleme salonları ve sanat kütüphaneleri oluşturulmalı. Ülkenin her köşesine bu eğitim götürülmeli. Çoksesli okul koroları ve müzik toplulukları kurulmalı.

     - Mesleğinizle ilgili kitap, makale vb. yayınlarınız var mıdır?
     - “Dört Korno için Anadolu Ezgileri” adlı bir kitabım var. Bu kitap ülke kültürümüzün tanıtımı alanında bir ilk. Almanya’da yayımlanıyor. Bu kitaptaki eserler şu anda dünyanın pek çok konservatuvarı ve sanatçılar tarafından seslendirilmektedir. Ayrıca pek çok basın organında ülkemizin sanat ve kültür alanında sorunları ve çözümleri hakkında makale ve ropörtajlarım yayınlanmaktadır.

     - Konservatuvarlar ve güzel sanat liseleri için öğrencilere yönelik hazırlık kurslarınız var mıdır?
     - Evet. Ajansımız bünyesinde çoksesli müziğin çeşitli branşlarında bireysel müzik eğitimi verilmektedir. Bu anlamda bir konservatuvar gibi öğrencileri eleme ile seçiyor, bireysel eğitim ile enstrüman ve kulak eğitimi dersleri veriyoruz. İçindeki cevheri keşfetmek isteyen her yaştan insana yardımcı oluyoruz.

     - Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz Zafer Bey.
     - Ben teşekkür ederim.

     30.01.2012 - İzmir

     http://www.izmirsanat.info/r%C3%B6portajlar.html




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789581
Online Ziyaretçi Sayısı:22
Bugünlük Ziyaret :859

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.