19.07.2014 / 'Bir Türk Filminde Oynamak İsterim'

     “Hollywood”un aksiyon filmlerinin önde gelen aktörlerinden ve dövüş sahneleriyle dünyada büyük bir hayran kitlesine sahip olan Steven Seagal, “Aydınlık”a sanat ve özel yaşamını anlattı.

     Amerikalı dövüş sanatları aktörü, şarkıcı, yazar, yapımcı ve yönetmen Steven Seagal, Türkiye ziyaretinde ülkemizin mistik bir havası olduğunu söyledi. Manevi yönden kendisine huzur vereceğini düşündüğü Ramazan ayında ülkemizde olmaktan memnun olduğunu belirten Seagal, aynı zamanda çevreci bir hayvan hakları savunucusu. Seagal “Aydınlık”ın sorularını yanıtladı:

     - Büyükbabanızın Moğol olduğu doğru mu?
     - Evet doğru. Büyükbabam bir Moğol. Ben Moğol’um, eşim de yarı Türk. Moğol ve Türklerin çok yakın olduğunu düşünüyorum.

     - Türk-Moğol kültürünü hiç araştırdınız mı? En sevdiğiniz kültürel özellik nedir?
     - İkisi de savaş konusunda çok başarılı. Tarihinizin büyüleyici olduğunu düşünüyorum. Cengizhan’dan bu yana tarihinizi okudum ve Türk tarihini okumaya devam ediyorum. Baharatlarınız, tarihi kültürünüz çok ilgi çekici. Ayrıca Mevlana anlayışını içimde barındırıyorum.

     - Daha önce hiç Türkiye'ye gelmediniz mi?
     - Tanrı nereye götürürse oraya gidersiniz. Kaderimde bugünlerde Türkiye’de olacağım varmış.

     - İyi bir aktör ve müzisyen olmanızın yanı sıra çok duyarlı bir hayvansever eylemci olduğunuzu da biliyoruz. Yabani hayvanların doğal ortamlarında yaşaması için Türkiye’nin Kars ilinde “Yaban hayat koridoru” yapılıyor, biliyor muydunuz?
     - Çok güzel bir haber. Her ülkede yaban hayvanları için bu tür çalışmalar yapılmalı. Dünyada sadece insanlar yaşamıyor. Hayvan haklarını savunmak insanlığın yapısında olması gerekiyor. Kars’ta yaban hayvanları için yapılan “Yaban Hayat Koridoru”nu destekliyorum. Hayat koridorunun Türkiye’de başka bölgelerde ve dünyada da yaygınlaştırılması için hayvanseverlere sizin aracılığınızla çağrıda bulunuyorum.

     - Jackie Chan’le çok yakın arkadaşınız. Chan geçtiğimiz yıllarda film çevirmek için Türkiye’ye gelmişti. Siz de ileride film çevirmek için Türkiye’ye gelmeyi düşünür müsünüz?
     - Çok isterim. Türkiye’ye film çevirmek veya Türk sinema yapımlarında yer almak benim için onurdur.

     - Aynı filmde rol almaktan çok keyif aldığınız Hollywood aktör ve aktiristler kimler?
     - Hollywood sinema sektöründe birçok arkadaşımla beraber film çevirdik. Hepsi benim için ayrı ayrı önem taşıyor.

     “Türk Müziğini Seviyorum”

     - Büyük blues ustalarından örnek aldığınız kimler var?
     - BB King, Bo Diddley, Buddy Guy benim müzikte ilerlerken örnek aldığım ve müziğini dinlemekten bıkmadığım sanatçılardır.

     - Filmlerinizde çok değişik sert karakterler çiziyor ve olağanüstü güzel filmler çeviriyorsunuz. Böyle fırtınalı oyunculukla müzik alanında çalışmalar yapıyorsunuz. Bu iki birbirine zıt alanı nasıl birlikte yürütebiliyorsunuz?
     - Aile konusunda çok şanslı biriyim. Ailemin bana olan desteği ile iki zıt alanda dengeyi kurabiliyorum. Manevi olarak insanın mutluluğu iş-sanat yaşamında olanlar için büyük önem taşıyor. Ailem ruhumu dengede tutuyor.

     - Müzikte seçmiş olduğunuz parçalar sizin bu alandaki yeteneğinizi zirvedeki durumunuzu göstermektedir. Konser repertuvarınızı seçerken parçaların sıralanmasında nelere dikkat ediyorsunuz?
     - Beni harekete geçiren müziği seviyorum ve repertuvarımı ona göre seçiyorum. Çeşitli ülkelere konsere giderken de özel bir repertuvar hazırlıyorum. Türkiye’yi Ramazan gibi ruhani bir ayda ziyaret ettiğim için mutluyum. Ramazanın atmosferini yaşamak istiyorum ve ruhsal olarak bana iyi geleceğine inanıyorum. Türkiye konserindeki repertuvarımda “My God” adlı parçam var. Bu parça birlik ve beraberlik içinde terör olmadan sevgiyle yaşamayı anlatıyor.

     - Türk müziği dinlediniz mi? Hakkında ne düşünüyorsunuz?
     - Evet dinledim. Türk müziğini seviyorum. Tasavvuf müziğini de seviyorum.

     - Geçen yıl “Gezi Parkı”ndaki ağaçların kesilmesini önlemek için başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan eylemleri duydunuz mu?
     - Hayır duymadım ama doğa ve toplum için iyi bir gösteri.

     Filistin Poşulu Seagal

     2005 yılında piyasaya sürdüğü ilk “Blues” albümü ile müzikseverlerin beğenisini kazanan Steven Seagal, “Thunderbox Avrupa Turnesi” kapsamında “İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi”nde konser verdi. Konser öncesi düzenlediği basın toplantısında Filistin poşusu ile poz veren Seagal ayrıca önceki gün “Beşiktaş Belediyesi”nin iftar etkinliğine de katıldı.

     Steven Seagal Kimdir?

     14. Dalai Lama olan Tenzin Gyatso’nun bir destekçisi olan sanatçı, manevi değerlere çok değer verdiğini her fırsatta dile getiriyor. Babası Yahudi, annesi İrlandalı olan Seagal, dedesi tarafından Moğol ve kendisinin bir tarafının Türk olduğundan gururla söz ediyor. Öğrencilerinin “Sensei” diye seslendiği Seagal’in dövüş sanatları konusunda birçok başarılı deneyimi var.

     1964 yılında “Orange County Aikido Okulu”nun (Orange County Aiki Kai) kurucusu Usta Harry Kiyoshi Ishisaka’nın altında Aikido eğitimi almaya başlayan oyuncu Japonya’da karate ustalarıyla bir araya geldi. Japonya’da kalmaya karar verdi ve Koichi Tohei’nin yönetimi altında onun 1. dan derecesi (Shodan) aldı. Seiseki Abe’nin öğrencisi olarak Aikido’ya çalışma devam etti. Aikido’nun 7. dan derecesi ve “Shihan” derecesini de alınca Japonya’da bir aikido dojo çalıştıran ilk yabancı oldu.

     Seagal babası emekli olunca, Osaka City’deki “Juso”da (Aikikai’ye bağlı) “Tenshin Aikido” olarak bilinen örgütün başkanı oldu.

     Seagal, öğrencileri tarafından “Sensei Take” olarak bilinir. Japonya’da kaldıktan bir süre sonra, sınıf öğrencisi Haruo Matsuoka ile 1983 yılında ABD’ye döndü. California’daki “Kuzey Hollywood”ta başlangıçta, bir aikido dojo okulu açtı ancak daha sonra “Batı Hollywood” şehrine taşındı. Seagal 1997 yılında Haruo Matsuoka ile yollarını ayırdı ve okulunu sorumluluğunu Matsuoka’ya bıraktı.

     Seagal, 1999 yılında, “PETA İnsani Ödülü”ne layık görüldü.

     Aydınlık Gazetesi - 19.07.2014, Cumartesi (Sema Sezen)