10.09.2014 / Müzisyen Beyni Üzerine Çalışan Klasik Gitarist

     Müzisyenlerde, vokal kullanıma veya enstrüman çalmaya bağlı yumuşak doku incinmeleri veya nörolojik problemler çok yüksek oranda, enstrümanına göre değişiyor ama % 86’ya çıkan prevalans rakamları yayınlandı.

Foto-1

     Amerika’da yerleşik değerlerimizden biri olan Dr. Serap Baştepe-Gray, hem tıp doktoru, hem klasik gitar hocası. “Johns Hopkins Üniversitesi Peabody Konservatuvarı” öğretmenleri arasında yer alan Baştepe Gray’le, müzik yaşamı, “ISME”deki rolleri ve halen yaptığı çalışmaları konuştuk.

     - Gitar merakınız nasıl başlamıştı?
     - Ben klasik gitara, televizyondan duyduğum, İspanyol besteci Francisco Tárrega’nın “Recuerdos de la Alhambra” isimli eserini çalabilmek için başlamıştım aslında. Birinci sınıfta annemle babam beni mandolin derslerine yazdırmışlardı. İki sene devam etmiştim. Üçüncü sınıftan önceki yaz döneminde bir gün dayımlarda mandolin çalışırken, rahmetli dayıcığım eve kocaman bir gitarla geldi bir akşam. “Al çocuğum, madem bu kadar heveslisin, bari gitar öğren” diyerek verdi bana. Ben de o gitarın ortadaki dört telini mandolin gibi kafamdan akort edip bir müddet öyle çaldım. Sonra bir gün, “TRT”nin teknik arıza nedeniyle manzaralı resimler üzerinde yayınladığı klasik müzik eserlerini dinlerken “Recuerdos”u duyup hayran oldum ve çok çalmak istedim. Bunun üzerine annemle babam beni ve kardeşimi “Kemal Eroğlu Müzik Dershanesi”ne yazdırarak müzik dolu hayatlarımıza başlattılar bizi.

     - Kimlerle çalıştınız?
     - Türkiye’de iken değerli hocalarımın arasında Bekir Küçükay da vardı. “Hacettepe Tıp Fakültesi”ni bitirdikten sonra “Marmara Üniversitesi Anatomi Anabilim Dalı”nda ihtisas yaparken, Bekir Hoca’dan gitar, İlteriş Sun Hoca’dan da solfej ve teori dersleri aldım iki yıl. Sonra Amerika’ya omurilik rejenerasyonu çalışması yapmaya gittiğimde, “Johns Hopkins Üniversitesi”nin “Peabody Konservatuarı Klasik Gitar Performans Bölümü”ne başvurdum; burslu olarak kazandım ve müzisyen olmaya karar verdim. “Peabody”de önce Ray Chester ve Julian Gray ile çalışarak lisansı birincilikle bitirdim. “Azalia H. Thomas Ödülü” ve en yüksek teori not ortalamam için “Virginia Carty de Lillo” ödülleri aldım. Yüksek lisansımı alırken gitar hocam Manuel Barrueco idi. 2009 senesinden beri de “Peabody Konservatuvarı Gitar Departmanı”nda öğretim üyesiyim. Gitar çalmaya halen devam ediyorum. Hem solo, hem de Julian Gray ile duo konserlerde sahneye çıkıyorum. Ayrıca, solo ve gitar oda müziği besteliyorum.

     -Eşiniz önemli bir klasik gitarcı. Nasıl tanıştınız?
     - Julian Gray ile ilk defa Connecticut eyaletindeki “Ulusal Gitar Festivali Klasik Gitar Zirvesi”nde çaldığı bir konserden sonra sahne arkasında tanışmıştık, seneler sonra hayat ve sahne arkadaşı olacağımızı bilmeden! Eşim şimdi “Johns Hopkins Peabody Konservatuvarı”nda gitar bölüm başkanı, ayrıca “Shenandoah Üniversitesi Shenandoah Konservatuvarı”nda da gitar çalışmaları direktörü. Gitar ikilisi olarak da birlikte sahneye çıkıyoruz.

Foto-2

     - Amerika’da değişik üniversitelerde esas disiplinleri mühendislik veya tıp olmasına karşın, klasik gitar alanında uzmanlaşıp akademik kadroya katılmış en az üç gitarist var. Sizce neden esas disiplini başka olmasına karşın en çok gitar alanında çalışma yapılıyor?
     - Aslında, Amerika’daki üniversitelerde gitar hocalığı yapanların arasında hem mühendislik veya tıp doktoru diploması hem de gitar diploması olanların yüzdesi çok fazla değildir. Ben kariyerim sürecinde hem tıp hem de müzik eğitimlerimi birleştirebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

     - Ünlü bir üniversitede çalışıyorsunuz Amerika’da. Üniversitenizdeki sanat eğitimi ve çalışmaları hakkında biraz bilgi verir misiniz?
     - “Johns Hopkins Üniversitesi” öğretim üyesi olarak çalışmak için hakikaten çok iyi bir üniversite. “Peabody Konservatuvarı” yöneticileri her zaman gitar departmanına çok destek vermişlerdir. “Peabody” dünya çapında bir konservatuvar ve özellikle gitar programı kuvvetlidir. Öğrencilerimiz temel müzik dersleri ve performans yanında gitar pedagojisi, gitar literatürü ve tarihi, klavye teorisi ve oda müziği konularında çalışırlar. Bunun yanında, hem haftalık performans sınıfları hem de ünlü gitaristler ile uzman-öğretici sınıfları sayesinde üst düzeyde performans eğitimi fırsatlarına sahiptirler. Öğrencilerimiz Avrupa, Amerika ve Asya’daki yarışmalarda başarı gösterirler. “Peabody Konservatuvarı” mezunları dünyanın üst düzey üniversiteleri ve konservatuvarlarında görev yapmaktadırlar.

Foto-3

     - Peki üniversite içinde öteki dallarla işbirliği nasıl?
     - Hem “Hopkins” yöneticileri, hem de yeni konservatuvar dekanımız Dr. Fred Bronstein, “Hopkins”e bağlı değişik bilim dalları içeren okullar arasında beraber çalışmalar yapılmasını desteklerler. Bu sayede, “Peabody” ve özellikle “Hopkins Tıp Fakültesi” beyin bilimcileri arasında çok ilginç çalışma yapma olasılıkları doğuyor. Örneğin şu anda ben, “Hopkins Otolaringoloji Bölümü”nden Dr. Charles Limb ve “Erciyes Üniversitesi Anatomi Anabilimdalı”ndan Dr. Niyazi Acer ile müzisyen beynindeki beyaz cevher değişiklikleri üzerine “TÜBİTAK”tan da destekli bir çalışma içindeyim. “Erciyes Üniversitesi”nde Dr. Niyazi Acer ile yaptığımız çalışma için Kayseri’ye gittiğimde, “Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü” viyolonsel hocası Levent Değirmencioğlu ile çok güzel bir toplantı yaptık ve kendisini bu çalışmaya araştırmacı olarak katılmaya davet ettik. Böylece üniversite çerçevesinde “Temel Bilimler” ve “Güzel Sanatlar” arasında bir bağlantı kurmuş olduk. Müzisyen beyni ile ilgili çalışmalara müzisyenlerin ve müzik eğitimcilerinin araştırmacı olarak katılmaları, bu tür çalışmalardan çıkan sonuçların doğru olarak yorumlanması açısından önemli.

     - “ISME”yle ilişkiniz nasıl başladı?
     - 2013 senesinde Amerika’daki performans sanatları tıbbi birliği (PAMA) toplantısında gitaristlerde “lateral epikondilit” ile bir bildiri sunmuştum. Bu kongrede “Ohio Üniversitesi”nden piyano profesörü ve Amerika’nın 24.000 civarında üyesi olan müzik eğitimcileri derneği (MTNA) eski başkanı Gail Berenson beni “ISME”nin müzisyen sağlığı ile ilgili uluslararası komitesine hem Türkiye’yi hem de ABD’yi temsilen katılmaya davet etti.

     - Tıp mezunu da olduğunuz için sağlık konularında öteki meslekdaşlarınızdan avantajlı durumda olmalısınız.
     - Müzisyen sağlığı benim ilgi alanlarımdan biri, hatta “Baltimore”da “Towson Üniversite”sinin “Ergoterapi Bölümü”nde yüksek lisans bitiriyorum bu konudaki görüş açımı daha da derinleştirebilmek için. Müzisyenlerde, vokal kullanıma veya enstrüman çalmaya bağlı yumuşak doku incinmeleri veya nörolojik problemler çok yüksek oranda, enstrümanına göre değişiyor ama % 86’ya çıkan prevalans rakamları yayınlandı. Bu incinmeler yüzünden bir müzisyenin sanatını icra edememesi içler acısı bir olaydır. Dünyada çok bilinen bir konu değil bu daha ve hatta icracılar arasında icraya bağlı ağrı, sızı gibi  problemleri saklama gibi bir meyil vardır. “ISME”nin enstrümantal ve vokal eğitim forumuna bağlı ve amacı dünya müzisyenleri ve müzik eğitimcilerini bu konuda bilgilendirmek olan bu gruba bu daveti çok sevinerek ve onur duyarak kabul ettim.

     - Brezilya toplantısına katılımınız nasıl oldu?
     - Sonradan çok iyi dost olduğum Gail Hanım’ın ön ayak olması ile bu ilgi grubunun danışmanlarından biri olan İsviçreli klarnet icracısı Sylvia Schwarzenbach ile tanıştım. Benden, “ISME 2014”de sunmak üzere, müzik eğitimcilerinin müzisyen sağlığında kendi rollerinin ne olduğu hakkındaki düşüncelerini ortaya koyan bir açık oturum hazırlamamı ve başkanlığını yapmamı rica ettiler. Ben bu oturumun yanı sıra, yönetimini Amerikalı değerli müzik eğitimcisi ve “MTNA”nın şu anki başkanı olan Gary Ingle’ın yönetimini gerçekleştirdiği “ISME Vokal ve Enstrümantal Eğitim Forumu” içeriğinde, biri klasik gitar öğrencilerinde melodik anlayışı geliştirmek, diğeri de enstrüman çalmaya bağlı incinme yaşayan bir öğrenciye enstrüman öğretmenlerinin nasıl yardım edebileceği konusunda bildiriler sundum.

Foto-4

     - “ISME 2018”in Türkiye’ye gelişi konusunda Uğur Alpagut’la orada mı rastlaştınız ve destekçi oldunuz, yoksa önceden planlanmış bir çalışma mıydı?
     - “ISME 2018”in Türkiye’ye gelmesi, “ISME Türk Delegasyonu” Başkanı Uğur Alpagut’un liderliği ve değerli hocamız Refik Saydam’ın başkanlığındaki “MÜZED Yönetim Kurulu”nun senelerdir süren çabalarıyla gerçekleşmiş bir olay. Ben Uğur Bey’le orada rastlaştım. Bir bildiri sunduktan sonra Sayın Abdullah Uz Bey bana “Merhaba, Türkçe biliyor musunuz?” diye yanaşarak Türk grubu ile ilk bağlantımı kurmuştu. Daha sonra beni Uğur Bey ve Maria Rita Epik Hanım’la tanıştırdı ve biz Türk grubu olarak birbirimize hemen ısındık. “ISME” Konsey Başkanları tarafından çok sevilen ve karizmatik bulunan Uğur Bey bana “ISME 2018”in nerede olacağının o hafta içinde açıklanacağını ve Türkiye’nin finalistler arasında olduğunu anlattı ve beni “Türk Delegasyonu”na katılmaya davet etti. Tabii ki gururlanarak kabul ettim. Aynı akşam, içerisinde “ISME Yönetim Kurulu” mensuplarının da olduğu bir grupla yemekte iken Amerika’lı ve Avustralya’lı dostlarım üstü kapalı cümlelerle “ISME Yönetim Kurulu”nun 2018 için Türkiye’de karar kıldığını ima ettiler. Ben de büyük bir sevinç ve heyecan ile Uğur Bey’le hemen bağlantı kurdum haber vermek için. O da kendi kaynaklarından böyle bir imaj almış zaten.

     - Bayraklar, amblemler hep hazırmış, fotoğraflardan gördüğümüz kadarıyla..
     - Şöyle oldu. Ertesi gün öğle saatlerindeki genel kurul toplantısında “ISME 2018”in nerede yapılacağının resmi olarak açıklanacağı gün, sabah erkenden buluştuk dört Türk arkadaş. Yanımıza Brezilya’lı piyanist ve müzik fizyoloğu arkadaşımız Carina Joly’i de katarak o basımevi senin, öbür kırtasiye benim diye dolaşarak Türk bayraklarımızı, “MÜZED” logomuzu ve hatta Uğur Bey’in ne olur ne olmaz diye hazırlattığı “ISME 2018 İstanbul” amblemlerimizi büyük boyutlarda ve en güzel şekilde bastırdık ve heyecanla gittik genel kurul toplantısına. 2018’in Türkiye’de olacağı resmen açıklandığında mutluluk ve gururla bayraklarımızı salladık. Ben, şu anda Ankara’dayken, “MÜZED Yönetim Kurulu” ile bir araya gelme fırsatı bulabildiğim için çok sevinçliyim. “ISME 2018” ile ilgili ABD bağlantıları ve organizasyon komitesindeki görevler konusunda ön çalışmalar yaptık. Yöreselden küresele doğru uzanan bu “uzun ince bir yol” üzerindeki sürece ve “MÜZED”in ülkemizdeki zengin müzik kültürünün dünyaya en iyi şekilde yansıtılması konusundaki emeklerine katkıda bulunmaya kararlıyım.

     http://www.sanattanyansimalar.com sitesinden alınmıştır. - 10.09.2014, Çarşamba (Söyleşi: Şefik Kahramankaptan)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5788489
Online Ziyaretçi Sayısı:31
Bugünlük Ziyaret :675

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.