14.09.2015 / Hakan Çuhadar - Konservatuvarda Deprem

Çuhadar, Hakan     

     Beni tanıyanlar klasik müziğe ve sanatçılara verdiğim önemi bilirler...

     Elimden geldiğince, konuyla ilgili haber yapmaya çalışırım. Geçen senelerde Adana’da ki müzisyen fabrikası “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”yla ilgili maalesef pek iyi haberler alamıyordum. Başarılı hocaların küstürüldüğü, kurum içi amirlerin mobing uyguladığı, hatta çoğu öğrencinin konservatuvardan ayrıldığı haberleri fısıltı gazetesi tarafından bilinen gerçeklerdi. Ta ki Rektörümüzün akıllıca bir hamleyle konservatuvara Doç.Dr. Hakan Çuhadar’ı atamasına kadar... Bir süredir konservatuvardan güzel haberler alıyorum. Okuldan uzaklaşmış öğrenciler geri dönüyor, masterclass’lar düzenleniyor, konservatuvar öğrencilerimiz dünya çapındaki yarışmalarda dereceler yapıyor...

     Bu güzel olayların mimarı Doç. Dr. Hakan Çuhadar ile yaklaşık 3 hafta önce güzel bir sohbet gerçekleştirmiştim. Röportajı aslında okulların açıldığı dönemde yayınlamak istiyordum, fakat önemli gelişmeler oldu. Bundan en son bahsedeceğim.

     Bu yazıyı okuyan herkesin Hakan hocayı tanımasını isterdim. Klasik müfredat ve koltuk sevdalısı hocaların tam tersi gözleri ne yapabilirimle parlayan gerçek bir beyefendi...

     -Hakan hocam, müzik bize ne kazandırıyor?
    - Bilim adamları müzik yapan ve müzik dinleyen insanların kafalarına elektrotlar bağlamışlar, yapılan radyoloji tetkikleri sonucu müzik esnasında beynin daha fazla kanlandığını ve hareketlendiğini görmüşler. Yani müzik yaparken, beyninizin her iki lobu da aktif hale geliyor. Bu spor yaparken kasınızın gelişmesi gibi bir durum. Aynı zamanda müzik, sorunları daha çabuk çözme yeteneğinizi, zekanızı arttırıyor. Odaklanmanızı sağlıyor ve iyileştirici etkisi var.

     - Müziğe kaç yaşında başlanmalı?
     - Yapılan araştırmalar anne karnındayken bile çocukların müziğe karşı olumlu tepkiler verdiğini gösteriyor. Genelleyecek olursak 7 ile 12 yaşlarında müziğe başlanabilir. Ne kadar erken başlanırsa absolit kulak o kadar çok gelişir.

     “Çukurova Devlet Konservatuvarı”ndan bahseder misiniz?
     - Müzik bölümü ve sahne sanatları olarak eğitim veriyoruz. Müzik bölümü olarak yaylı sazlar-üflemeli çalgılar-piyano-komposizyon ve orkestra şefliği, sahne sanatları olarakta şan-bale-tiyatro-oyunculuk branşlarımız var. Çocuklar, haziran ayı gibi yaptığımız giriş sınavlarıyla ilkokul 1. sınıftan itibaren yarım zamanlı olarak okulumuza başlıyorlar. 5. sınıftan itibaren tam zamanlı olarak okula devam ediyorlar.

     - Özellikle keman bölümüyle ilgili güzel haberler alıyoruz...
     - Her üniversitenin sivrilen bölümleri, branşları vardır. Aynı zamanda bir keman öğretmeni olarak gururla diyebilirim ki yaylı çalgılar bölümü Türkiye’deki konservatuvarlar arasında ilk 4 içindedir. Elbette diğer bölümlerimizle ilgili de ciddi başarılarımız var.

     - Müzikte yetenek mi yoksa çalışmak mı desem...
     - Çok yetenekli bir öğrenciyi müzisyen yapamayabilirsiniz. Okuldan yeteneksiz diye uzaklaştırılmak istenen öğrencilerin büyük başarılar kaydettiğini gördüm. Ankara’da iken bir hocamız “bize yetenekli öğrenci değil, çalışan öğrenci lazım” derdi. Çalışmazsanız, işinize odaklanmazsanız yeteneğinizin hiç bir anlamı yoktur.

     - Adana bölgesinde yetenekli sanatçı potansiyeli sizce nasıl?
     - Bir Ankara’lı olarak yıllardır Adana’da hizmet veriyorum. Bu yıllar içerisinde çok yetenekli öğrenciler gördüm. Çukurova bölgesinin gerçekten yetenekli cevherler barındırdığını düşünüyorum. Ama önemli olan bu cevherleri işleyip değerlendirmek.

     - Büyük şehirlerde müzisyenlere hamilik yapan ya da burs imkanı tanıyan müziksever işadamları olduğunu biliyorum. Adana’da durum nasıl?
     - Bir süre önce İstanbul’dan burs vermek isteği ile bir müracat olmuştu. Ben de bunu ihtiyacı olan bir çocuğumuza yönlendirmiştim. Şimdi o çocuk yurt dışında bir okulu kazandı... İstanbul’lu bir adam gelip burada burs vermeye kalkıyorsa bunu neden Adanalı iş adamlarımız yapmıyor? Paranızı burada kazanıp İstanbul’da yerseniz olmaz. Bu topraklar için birşeyler yapmalıyız. Çiçeği seviyorsak, onu sulamalı, gübrelemeli, yabani otlarını temizlemeliyiz...

     - Müzik yapmak pahalı bir uğraş mı?
     - Çocukların kendilerini geliştirmeleri için, iyi ses çıkaran enstrümanlara ihtiyaçları var. Masterclass’lara katılmalılar. Sık konser vermeliler. Yurt içi ve yurt dışı yarışmalara katılmalılar... Müzik alanında gerçekten kendini yetiştirmek istiyorsan meşakkatli bir yol diyebiliriz.

     - Konservatuvar olarak öğrencilerin enstrüman ihtiyaçlarını sağlıyor musunuz?
     - Ufak çaplı enstrümanları sağlayabiliyoruz. Fagot gibi. Fakat her öğrenciye piyano keman sağlamak gibi bir imkanımız maalesef yok...

     - Geçen sene sizin cuma konserlerinize geliyordum. Çocukların konser verdiği oda gerçekten içler acısıydı.
     - Müzik yapılan ortam, ses kalitesini çok fazla etkiler. Müziğin kalitesi müzik yapılan ortamla doğru orantıdadır. Bazı mekanlarda müzikten nefret edebilirsiniz, müzik yapmak istemezsiniz. Bazı mekanlarda ise müziğe aşık olursunuz. Bu kadar önemli bir bölgedeki konservatuarımızda maalesef konser salonumuz yok. Çocuklarımız ne yazık ki neredeyse bir barakada müzik yapmaya çalışıyorlar.

     - Rektörümüz Sayın Mustafa Kibar’ın, bu sorunla ilgili bir çalışması var mı?
     - Rektör beye sorunumuzu ilettim, sağolsunlar prefabrik bir konser salonuyla ilgili projemize sıcak bakıyor.

     - Fısıltı gazetesi bana “Bilkent Üniversitesi Konservatuvarı”ndan yeni bir hoca geleceğini söyledi?
     - Evet duyumlarınız doğru. Keman bölümümüzün hocaya ihtiyacı vardı. Ben de Doç.Dr. Tuğrul Ganiyev ile bağlantıya geçtim ve olumlu cevap aldık. Sağolsunlar yeni eğitim yılında kendisi konservatuvarımızda öğretmen olarak çalışmaya başlayacak.

     - Hakan hocam neden konservatuvarlarımızda yabancı hocalar fazla, neden Türk öğretmen yetişmiyor?
     - Öğretim elemanı olmak için en azından yardımcı doçentliğinin olması lazım. Öğretim hayatı boyunca müzik eğitimi almış birinin “YDS” ve “ALES”ten geçmesi sıkıntılı oluyor. Sınavlar diğer fakülteler geneline uyarlandığı için müzikten herhangi bir soru çıkmıyor. Bu durum müzik mezunlarını zorluyor. Sınavları geçse bile doktora açılmıyor çünkü bunun için yeterli sayıya ulaşamıyorsunuz. Burada aslında çok ciddi bir sıkıntı var. Öğretim elemanı yetiştiremiyorsunuz, öğretim elemanı olmadan da doktora açamıyorsuz. Öğretim elemanı olmayınca eksik öğretim elemanıyla öğrenci yetiştirmeye çalışıyorsunuz ya da yurt dışından öğretmen getirtmeye çalışıyorsunuz. Dolayısıyla yabancı hocayla çalışmanın bürokrasisi daha az oluyor.

     - Dikkat ediyorum da dışardan getirilen öğretmenler genelde yaşlı oluyorlar.
     - Bizim meslekte yaşla alakalı durumun bir problem oluşturduğuna inanmıyorum. Fakat şöyle bir handikap var. Kendi profesörünüzü 67 yaşında zorunlu emekli ederken, dışarıdan 78 yaşında yabancı bir öğretim elemanını kadronuza alabiliyorsunuz. Bu çifte standart kendi insanımıza yapılan büyük haksızlık.

     - Hakan hocam son olarak, neler demek istersiniz?
     - Çocuğunuzun illa konservatuara gitmesi gerekmez, eğitime dışarıdan da devam edebilirsiniz. İstikrarlı ve odaklanarak çalışmak ve ailelerin çocuklara gösterdiği kararlılık çok önemli. Çocuklar çabuk sıkıldığı için, anne-baba yeterli sabırı gösteremeyebiliyorlar. Bu şekilde belki de çok yetenekli çocuklar müziği bırakabiliyor. Unutmamak gerekiyor eğitime yaptığınız yatırım, gösterdiğiniz sabır mutlaka size geri dönüyor.

     Evet... Röportajım bu kadar... Sonrasında ise öğreniyorumki konservatuvarda deprem oluyor...

     Hakan beyin, Bilkent’ten getirtmek için o kadar çaba sarfettiği Sayın Tuğrul Ganiyev kendisinin yerine müdürlük makamına getirtilmiş. Açıkçası bu durumun evine davet ettiğin misafirin ev sahibinin yerini almasından farkı yok. Düşünün Adana’yı bilmeyen, okulu tanımayan, okul ve öğrencilerin sorunlarından haberi olmayan birisi direkt idareci oluyor hem de kendisini getirten insanın yerine... 
Hakan bey’e konuyla ilgili ulaşmaya çalıştığımda yorum yapmak istemedi, sadece “okulumuz adına hayırlı olsun” demekle yetindi. Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mustafa Kibar’ın ise gelişmelerden haberi var mı bilmiyorum. Eğer Sayın Rektörümüzün bu olaydan haberi olsa, Adana’da bu kadar sevilen ve saygı duyulan başarılı bir idarecinin, kişisel hırslar nedeniyle görevinden alınmasına sanırım müsade etmezdi.

     Bu arada, Sayın Ganiyev’in babası Server Ganiyev, dünyaca ünlü bir müzisyendi. Pek çok öğrenci yetiştirmiş ve ölümüne kadar “Bilkent Üniversitesi”nde hizmet vermiştir. Umarım yeni konservatuvar müdürümüz Adana’lı müzisyen çocuklarımız için hayırlı olur.

     Son olarak, “Çukurova Devlet Konservatuvarı”nın müdüre değil keman öğretmenine ihtiyacı vardı. Sayın Ganiyev o yüzden getirtildi. Maalesef keman bölümünün öğretmen ihtiyacı hala devam ediyor...

     http://www.cukurovametropol.com sitesinden alınmıştır. - 14.09.2015, Pazartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5770038
Online Ziyaretçi Sayısı:43
Bugünlük Ziyaret :994

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.