02.04.2016 / Pinchas Zuckerman’ın El Verdiği Bir Türk Genci

Engin, Emre


    
“Notacini Ayın Genç Müzisyenini Sunar” adlı köşemizde bu ay keman öğrencisi Emre Engin’i konuk ediyoruz. Emre, “Manhattan Müzik Okulu”nda Pinchas Zukerman’ın solistlik sınıfı öğrencisi ve “ÇEV Harika Yetenekler” bursiyeri. Ayrıca geçtiğimiz aylarda “Aydın Gün Teşvik Ödülü”nün sahibi oldu. Başarılı genç kemancı “Andante” okurları adına sorduğumuz soruları yanıtladı.

 

     - Şimdiye kadar “CAKA” ve “Keshet Eilon”dan “Kraliyet Müzik Koleji”ne çeşitli seçkin eğitim ortamlarında bulunmuş ve Itzhak Rashkovsky’den Shlomo Mintz’e pek çok hocayla uzun ya da kısa soluklu çalışma imkanı bulmuş genç bir keman sanatçısı olarak bugün “Manhattan Müzik Okulu”nda almakta olduğunuz eğitimi değerlendirebilir misiniz?

     - Keman çalışmalarıma “Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Özgür Özkök ile başladım. Bu eğitim devam ederken, “CAKA” (Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) projesi sayesinde temelimi sağlamlaştırıp solistlik bir altyapıya ulaştım. Akabindeyse “Londra Kraliyet Müzik Koleji”nin sınavlarını kazanarak lisans çalışmalarımı orada tamamladım. Şu anda “Manhattan Müzik Okulu”ndaki yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Son senemdeyim. Bu okuldaki eğitimim birçok açıdan büyük önem taşıyor. Her şeyden önce, dünyanın sayılı keman virtüozlarından biri olan Pinchas Zukerman ile iki sene çalışma fırsatı buldum. Zuckerman’ın sınıfında sadece 5 kişi olduğumuz için, biz okuldaki diğer yüksek lisans öğrencilerinden daha farklı ve daha solo repertuvar odaklı bir eğitim görüyoruz. Zukerman uzun soluklu konser turnelerinde olduğunda ya bulunduğu ülkeden video konferans dersi yapıyoruz ya da asistanı Patty Kopec ile çalışıyoruz. Bu yüzden sürekli bir bilgi aktarımı ve akabinde hepimizin çalışında büyük bir gelişim ve olgunlaşma söz konusu oluyor. Okuldaki genel eğitimden bahsedecek olursak, bu okulda en dikkatimi çeken şey, müziğin akademik tarafına hayli önem vermeleri oldu. Müzik tarihi ve teori birçok dala ayrılmış durumda ve siz, kendinize en uygun olanı seçebilme olanağına sahipsiniz. Örnek vermek gerekirse; ben bu sene “Opera Tarihi”, “Konturpuvan” ve “Beethoven” derslerini seçtim. Kanımca müzik tarihini yüzeysel olarak “Rönesans”tan 21’inci yüzyıla kadar işlemek yerine, belli dönemlere ve konulara odaklanmaları Amerika’daki müzik okullarının akademik müzik öğretiminde ne kadar ileri olduklarının önemli bir göstergesi.

 

     - Başta Amerika’ya adapte olmak kolay oldu mu?

     - Adapte olma süreci kolay oldu desem fazla pozitif yaklaşmış olurum sanırım. Bunun birkaç önemli sebebi vardı: öncelikle Londra’daki hem sosyal hem de müzik yaşantıma çok alışmıştım. Okulum, keman hocalarım, beraber çalıştığım değerli müzisyenler ve şehrin o büyüleyici ruhu... Bunların hepsi gerek kişiliğim gerek müziğim için çok büyük birer ilham kaynağı oluşturmuştu. Bir anda bunların hepsini bırakıp bambaşka bir kıtaya ve müzik ortamına yerleşmek beni biraz korkuttu. Ama Pinchas Zukerman gibi efsanevi bir ismin öğrencisi olarak çalışmalarıma bu denli canlı ve hızlı yaşayan bir şehirde ve böylesine kozmopolit bir topluluğun içinde devam etmek müziğime bambaşka renkler ve bakış açıları kazandırdı.

 

     - Ülkemizde legal nota kullanımının son derece düşük seviyede olduğunu biliyoruz. Türkiye’de eğitim aldığın kurum ve şu an bulunduğun “ABD”deki eğitim kurumunu legal ve sağlıklı nota kullanımı bakımlarından karşılaştırdığında hangi sonuçlara varıyorsun?

     - Türkiye’de daha çok fotokopi nota kullanımı tercih ediliyor. Bunun birkaç sebebi var: orijinal notaların pahalılığı ve orijinal notaya sahip olmanın uzun yıllar sürecek avantajlarının öğrenciler tarafından yeterince anlaşılmaması bu sebeplerin başında geliyor. Aslında Amerika’da da durumu çok farklı görmüyorum. Orijinal notaların fiyatları bazı basım şirketlerinin Amerikan olmasından ötürü çok daha uygun. Fakat buna rağmen öğrenciler arasında kendi orijinal notalarını edinmek yaygın bir alışkanlık haline gelmiş değil. Gözlemlediğim kadarıyla bunun bir sebebi de şu olabilir: öğrenciler doğal olarak çalıştıkları hocalarının notalarını, onların not aldığı parmak numaraları, arşeler ve frazlar gibi detaylara daha kolay sahip olabilmek adına tercih ediyorlar. Bu yüzden orijinal nota satın almayı gerekli görmeyebiliyorlar.

 

     - “Aydın Gün Teşvik Ödülü”nü almak hayatınızda nasıl yeni kapılar açtı?

     - Bu prestijli teşvik ödülünü almak her geçen gün benim hayatımda çok önemli bir yer edinmekte. Çünkü bu ödül sayesinde verdiğim röportajlar ve hakkımda çıkan haberlerle daha büyük bir dinleyici kitlesine ulaştım. Bu durum daha çok konser teklifleri ve bağlantılarını da beraberinde getirdi.

 

     - Yaklaşan konserlerinizden, festival dinletilerinizden (yerli ya da yabancı) duyurmak istedikleriniz var mı?

     - 24 Mayıs 2016 tarihinde Ankara’da “CSO” ile Mendelssohn keman konçertosunu seslendireceğim. 4 Haziran 2016’daysa “İstanbul Müzik Festivali”nde Bach’ın “La Majör Keman Konçertosu”nu seslendiriyorum. Türkiye’deki klasik müzik severleri bu renkli konserlere bekliyorum.

 

     - Bu aralar hazırlanmakta olduğunuz bir yarışma var mı yoksa artık konserlere mi yoğunlaşacaksınız?

     - Hazırlandığım birkaç odisyon ve yarışma var. Ama şu sıralar daha çok konserlerime odaklanıyorum.

 

     - Artık uzun ve yükselen bir yolda seyahate çıktığınızı farz edecek olursanız, gelecekteki Emre’ye yollamak istediğiniz bir mesaj var mı?

     - Gelecekteki Emre’ye, en kasvetli ve yağmurlu havada bile güneşin aslında hep orada olduğunu ve en önemlisi de bu gerçeği bilerek, her koşulda motisvasyonunu en yüksek seviyede tutması gerektiğini söylemek isterdim.

 

     http://www.andante.com.tr sitesinden alınmıştır. - 02.04.2016, (Söyleşi: Sanat Deliorman)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5771496
Online Ziyaretçi Sayısı:45
Bugünlük Ziyaret :1060

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.