03.12.2018 / Turgay Oğuz - Köy Enstitüleri’ne Merak Var

Hasan Ali Yücel


     “Köy Enstitüleri”ni, yaptığı yarı belgesel çalışma “Yücel’in Çiçekleri”yle yeniden gündeme taşıyan yönetmen Cengiz Özkarabekir ve filmin oyuncuları Mehmet Tokat, Muhammed Uzuner ve Mahir Günşiray’la masaya yatırdık.


 

     “Milli Eğitim Bakanı” Hasan Ali Yücel ve “İlköğretim Genel Müdürü” İsmail Hakkı Tonguç’un yaşam hikayeleri üzerinden “Köy Enstitüleri”ni ele alan “Yücel’in Çiçekleri” adlı yarı belgesel film seyircileriyle buluşuyor. Filmde Hasan Ali Yücel’e Mehmet Tokat hayat veririken, İsmail Hakkı Tonguç’u Muhammed Uzuner, Mustafa Kemal Atatürk’ü de Mahir Günşiray canlandırdı. Filmin müziklerini “Moğollar”ın efsanevi ismi Cahit Berkay ile Altuğ Öncü hazırladı. “Yücel’in Çiçekleri”nin yönetmeni Cengiz Özkarabekir ve oyuncuları Mehmet Tokat, Muhammed Uzuner ve Mahir Günşiray’la filme dair merak edilenleri ve “Köy Enstitüleri”ni konuştuk.


 

     - “Köy Enstitüleri” hakkında bir belgesel yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

     - Geçen yıllarda, Trabzon’un bir ilçesi belgesel hazırlamıştım. Orada Hasan Ali Yücel faktörünü görmüştüm. Tanıdığım ya da Fakir Baykurt gibi okuduğum “Köy Enstitüsü” mezunu önemli isimler, bu oluşum hakkında adeta bir “cennet bahçesi” olarak bahsediyorlardı. Bu “cennet bahçesi”ni gerçekten çok meak ettim ve daha fazla araştırma yapmaya, bu konuda kitaplar okumaya başladım.


 

     - Konu oldukça hassas. Belgeselin hazırlık sürecinde nasıl bir anlatım yolu izlediniz?

     - Burada konudan farklı bir senaryo yazmak, konuyla alakalı herkesi rahatsız edebilecek bir düzeydeydi. Dolayısıyla bu konuyu bire bir aktarmak istedim. Sadece enstitülerin hikayesini anlatmak bana çok klasik geldi. Tabloya uzaktan baktığım zaman, İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Ali Yücel’in büyük bir çalışma arzusuyla bu projeyi gerçeğe dönüştürdüklerini gördüm.


 

     Türk Tipi Bir Eğitim Modeli


 

     - Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç bu belgesel için nasıl bir anlam taşıyor?

     - Eğer “Köy Enstitüleri”ni anlatmayı düşünüyorsanız, İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Ali Yücel’i birbirinden ayrı düşünemezsiniz. Bu tablonun oluşturulmasına her ikisinin ortak çabası söz konusu. Birbirlerini o kadar güzel tamamlıyorlar ki. Bence bu kadar önemli bir projeyi anlatmak için biri yetmezdi. Yücel, Doğu-Batı kültürlerinin sentezlendiği bir entellektüeliteyi temsil ederken Tonguç, Alman ekolünün ve çalışma disiplininin temsilcisi olarak öne çıkıyor. Entellektüelite ile çalışma disiplininin muazzam uyumu “Köy Enstitüleri” projesini gerçeğe dönüştürüyor.


 

     - “Köy Enstitüleri” projesi kime atfediliyor?

     - İsmail Hakkı Tonguç destekçileri ve Hasan Ali Yücel destekçileri olmak üzere iki farklı görüş bulunuyor. Tabi bu bir sorun oldu film çalışmalarımızın yönü konusunda. Her iki tarafı üzmeden ama gerçekleri de çarpıtmadan bu konuda araştırmalarımızı derinleştirdik. Tonguç’un “Köy Enstitüleri”nin kuramcısı olduğunu söyleyebiliriz. “Köy Enstitüleri” dediğiniz anda karşınıza bu isim çıkıyor. Bu proje temelde Atatürk’in projesi. “Birinci Dünya Savaşı” sonunda Türkiye, eğitimli insanlarını ve eğitimci kadrosunu büyük ölçüde kaybetti. Eğitim sorunumuzu ortadan kaldıracak projeler, kırsal kesime eğitimin götürülebilmesi için eğitim modelleri elbette Hasan Ali Yücel’in de kafasını meşgul ediyordu. İsmail Hakkı Tonguç, kırsal kesimde yetişmiş biri olarak kırsal kesimin koşullarını iyi analiz ederek, eğitimci olarak görev aldığı yıllarda edindiği deneyimlerini, Almanya’da aldığı eğitimlerle sentezleyerek, Türk tipi bir eğitim modelinin metodolojisini oluşturmuş ve Hasan Ali Yücel’in desteği ile birlikte uygulamaya koymuştur.


 

     “Köy Enstitüleri” Önce İçeriğini Sonra Varlığını Kaybediyor


 

     - Araştırmalarınızda kapatılma süreci ile ilgili nelere rastladınız?

     - Karma eğitim modeli nedeniyle “komünizm” propagandası suçlaması ile karşı karşıya kalan “Köy Enstitüleri”, tek partili dönemde “CHP” içerisinde yer alan muhafazakar kesim tarafından tehlikeli bir yer olarak afişe ediliyor. 1946’da “Milli Eğitim Bakanlığı”ndan ayrılan Hasan Ali Yücel’den sonra Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer’le birlikte kapatılma sürecinin ilk adımları atılıyor. “Kızılçullu Köy Enstitüsü”nün adında “kızıl” geçiyor diye komik bir şekilde adı değiştiriliyor. Enstitüler, müfredatı değiştirilerek “Köy Öğretmen Okulları”na dönüştürülüyor. Çok partili döneme geçildiği yıllarda tek başına iktidar olan muhafazakar oluşum, 1954 yılında enstitüleri tamamen ortadan kaldırıyor.


 

     - Hazırlık sürecinde elde ettiğiniz veriler ışığında, siz bu sonucu nasıl değiştiriyorsunuz?

     - “Ham meyvayı kopardılar dalından” diyebilirim. İstatistiklere göre aralarında köy okullarında öğretmen, köylere tarım ve sağlık görevlisi olarak gönderilmek üzere 27 bin kişi bu kurumlardan mezun oldu. Bu proje devam etmiş olsaydı, Türkiye olarak bambaşka bir yerde olurduk.


 

     - Süreç içerisinde sizi en çok şaşırtan ayrıntı ne oldu?

     - “Köy Enstitüleri”nin bu kadar çok ilgi çekeceğini ve bu filmin bu kadar ilgi göreceğini tahmin etmiyordum. Tek şaşırdığım konu bu oldu. Bence toplumda, enstitülere karşı müthiş bir özlem ve merak söz konusu. Aradan yaklaşık 70 yıl geçmiş, normalde küllerinin bile kalmaması gereken bir konu hala insanları oldukça cezbediyor.


 

     Eğitim Alanındaki Türk Rönesansıdır


 

     Mehmet Tokat (Hasan Ali Yücel’i canlandırıyor)

     - “Köy Enstitüleri”, “Türkiye Cumhuriyeti”nin eğitim alanında yaptığı “Türk Rönesansı”dır. Bir uyanıştır. Sanırım bugünlere gelmemizin temelinde “Köy Enstitüleri” gerçeği yatıyor. Günümüze baktığımızda eğitim alanında yeniden bir atılım yapılmak zorunda. “Yücel’in Çiçekleri” adlı yarı belgesel filmi herkesin izlemesini, bilhassa bugünkü eğitimcilerimizin, o zamanlarda ortaya konulan özveriyi hissetmelerini istiyorum. Filmde Hasan Ali Yücel’in nefesi olmaya çalıştım. Rolüm için gerekli bütün bilgileri Hasan Ali Yücel’in hayatta olan tek kızı Gülümser Yücel’den toparladım. Filmde kullandığımız kıyafet ve aksesuarlar Hasan Ali Yücel’e ait.


 

     Unutulmaması Adına Çok Anlamlı


 

     Mahir Günşiray (Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırıyor)

     - Her şeyden önce ben, bu yarı belgesel filmi çok beğendim. Film olarak da, mana olarak da çok beğendim. Eğitimde devrim niteliğindeki bu girişimlerin unutulmaması adına, iş anlamında da ortaya konulan emeği çok anlamlı buldum. Tabii anlatılmak istenen, filmden çok daha öte güçlü bir olgu. Türkiye’nin yirminci yüzyılda, nerelerden nerelere gittiğini ya da gidemediğini tüm çıplaklığıyla gördüğümüz çarpıcı bir hayal kırıklığı. “Köy Enstitüleri” eğer kesintiye uğramamış olsaydı, bugün hangi noktada olacağımızı öngöremediğimiz bir başarı hikayesidir. Filmi bu anlamda çok değerli buluyorum.


 

     En İyi Eğitim Modeli


 

     Muhammet Uzuner (İsmail Hakkı Tonguç’u canlandırıyor)

     - “Köy Enstitüleri” bence düşünce olarak hala çok önemli. Cumhuriyet tarihimizin en iyi eğitim modeli. Zaten yıllardır ilgilendiğim, okuduğum ve seyrettğim bir konu. Hele ki ülkemizin eğitim yapısına şimdi baktığımızda, “Köy Enstitüleri”ni daha dikkatli bir şekilde ele almak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hem vizyonu olan hem de bu vizyonun pratik karşılığı olan bir proje. Dolayısıyla çok kıymetli bir girişim olduğunu düşünüyorum. Cengiz Özkarabekir, bütün süreci anlattığı bu yarı belgesel filmde, dönemin siyasi, ekonomik ve toplumsal koşullarını da ele alarak bence çok önemli bir işe imza attı. Herkesin izlemesi gereken çok bilgilendirici bir yapım ortaya çıktı.



     Aydınlık Gazetesi - 03.12.2018, Pazartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789213
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :794

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.