01.11.2020 / Yaratımına Yansıması Ulusçuluk Çerçevesinde

Yöre, Seyit


     “Cumhuriyet”in 97. yılını kutlarken çok sesli müzik alanında yapılan atılımlar, alınan yollar ve çabalar konusunda Prof. Seyit Yöre ile konuştuk. Yöre, Türkiye’nin ulusal tek sesli müziklerinden yola çıkarak çok sesli müzik yaratımını önemle vurguluyor.


 

     Asrı devirmeye yaklaşan “Cumhuriyet”imizin doğum gününü kutladığımız bu hafta, besteci, müzikolog, yazar, öğretim görevlisi Prof. Seyit Yöre ile çok sesli müziğimizin köklerine, ilerleyişine, ilk dönemlerinde “Cumhuriyet”in yaratım sürecindeki etkilerine dair konuştuk.


 

     - Çalışmalarınız temelinde Türkiye’de ulusçu çok sesli müzik konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

     - Avrupa’daki modellere uygun olarak “Osmanlı”dan geçişte “Türkiye Cumhuriyeti”nin kuruluş politikası da ulus-devlet yönünde planlanmıştır. Bunun sanata, özelde müzik ve sahne sanatları eseri yaratımına yansıması da ulusçuluk çerçevesindedir. İlk üç kuşak bestecilerin çoğunluğu ve bunu model alan sonrakiler de istemli ya da istemsiz Türkiye’nin ulusal tek sesli müziklerinden yola çıkarak çok sesli müzik yaratımına girişmişlerdir. Düzenleyip yayınladığım Ahmed Adnan Saygun’un “Yalan-Sanat Konuşmaları” kitabı bu çerçevededir. Saygun’un öğrencisi ve benim de hocam olan İlhan Baran hakkında hazırladığım “Kutup Yıldızımız: Anılarla, Besteci / Eğitimci İlhan Baran” kitabımızda Baran’ın makalelerinde de ulusal malzemelere dair görüşler görülebilir. Ayrıca “Temel Besteleme Malzemeleriyle Çağdaş Müzik” kitabımda da uluslararası alandan ve Türkiye’den bestecilerin eserlerinden örneklerle bilgiler verdim.


 

     - Anlattıklarınızdan sonra aklıma şu takılıyor. Çok sesli müziğin varlığı Osmanlı’da hiç yok muydu? Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla mı başladı?

     - Avrupa temelli çok sesli müzik tarihine yönelik yerli kitaplarda bu konu eksik verildiği için, bu konu anlaşılamıyor. Hatta bu konuyu hem derinlemesine yazıp hem de örnekleriyle Ayça Aytuğ ile birlikte seslendirerek “Osmanlı’nın Yeni Müziği” projem kapsamındaki “Bir Çiçeğim Adım Lale” adlı albümümüzde sunduk. 19. yüzyılda Osmanlı’da da kültüre özgü hem yerli hem de Avrupalı bestecilerce çok sayıda eser yaratılmıştır. Hatta Osmanlı ve Türkiye’deki bestecilikleri, çok yazarlı “Cumhuriyetin Müzik Politikaları” kitabımızdaki “Türk Ulusuna Müzik Arayışları: Sentez mi Kültürel Transplantasyon mu?” başlıklı yazımda sundum.


 

     - Kitap çalışmanızla yaşamını irdelediğiniz opera sanatçımız Mesut İktu’nun Ulusal Kanal’da “Sanat Hayatı” programında ayda bir konuk olacak. Siz bu konuda neler söylersiniz?

     - Değerli Mesut İktu hocamızla farklı dönemlerde aynı konservatuvardan mezunuz ve hatta İlhan Baran ortak öğretmenimiz olmuştur. Kendisiyle sanata bakış konusunda aynı disiplindeyiz ve ortak fikirleri de paylaşırız. Hazırladığım “Mesut İktu: Cumhuriyet’in 50 Yıllık Sesi” kitabımızdaki çok yönlü bilgilerin yanı sıra, “Sanat Hayatı” programınızda da kendisi izleyicileri 50 yıllık deneyimleriyle bilgilendirecektir.


 

     Not: Prof. Seyit Yöre bugün saat 14.00’te “Ulusal Kanal”da “Sanat Hayatı” programına konuk olacak.



     Aydınlık Gazetesi - 01.11.2020, Pazar (Zafer Bilgin)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5781001
Online Ziyaretçi Sayısı:15
Bugünlük Ziyaret :671

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.