07.06.2020 / Yücel Paşmakçı Aydınlık’a Konuştu-6: ‘TRT Halk Müziğine Sahip Çıkmalı’

Soldan: Abdi Tural, Mustafa Hisarlı, Hamdi Özbay, Mehmet Özbek, Yücel Paşmakçı (Oturan)

Soldan: Abdi Tural, Mustafa Hisarlı, Hamdi Özbay, Mehmet Özbek, Yücel Paşmakçı (Oturan)

     “Bugün ‘TRT’de koro, solo kalkmış durumunda. Bir hainlik var bu işin içinde. Bu kültürü yok etme çabasıdır bu. Ciddi müzik yayıncılığının merkezi konumunda olmalıdır TRT…”


 

     Değerli sanatçımız Yücel Paşmakçı bu hafta Türk halk müziğimizin “Cumhuriyet”in ilk yıllarında değer bulma sürecini ve Türk sanat müziğinden nasıl ayrıldığını anlatıyor. Yücel Paşmakçı’nın derlediği Erzincan Kemaliye (Eğin) yöresine ait iki türkümüzün bilgileri de sayfamızda.


 

     Eğin’in güzelliklerini hayal ederek söyleşimize devam ediyoruz…


 

     - Cumhuriyet”in ilk yıllarında Atatürk ile birlikte Türk halk müziği nasıl gelişti?

     - Atatürk öldüğünde üç yaşındaydım. Ama anlatılıyordu. O vakit galiba halk müziğini sokmuyorlar radyoya. Bir toplantıda, içki sofrasında Rumelili Osman Pehlivan da varmış. Yemekte alaturka müzikle beraber O da çalıyor. Bize anlatılan bu. Çok duymuşumdur bunu. Atatürk’ün dikkatini çekiyor: “Sen yalnız söyle bakayım. Sen nerelisin?” diyor. Tamburcu Osman Pehlivan “Anadolu Rumeliliyim” diyor, “Sen radyoda çalıyor musun?” diye soruyor. O da “Radyoya sokmuyorlar bizi” diyor. Bunun üzerine Atatürk “Her gün radyoda çalacaksın” diyor.


 

     - Atatürk Türk halk müziğini sevmez, yasaklanmış diyenler var.

     - 1936 yılında derleme çalışmaları başlatılmış. Radyoda halk müziği yasaklanmış ama Atatürk’ün haberi yok. Alaturkacılar halk müziğini radyoya sokmuyorlarmış.

     İbrahim Can: Cumhuriyet döneminde Osmanlı kalıntıları halk müziğini o zaman küçümsüyorlardı.


 

     “Yurttan Sesler Topluluğu” Kuruluyor


 

     - Osmanlı döneminde ve sonrasında Türkülerimiz küçük alanlara hapsolmuştu. Cumhuriyet döneminde bu sorun nasıl çözüldü?

     - 1940’lı yılların başında “Ankara Radyosu”nda bir koro vardı. Bu koro şarkı, marşlar, türküler söylüyormuş. Türkülerden nefret ederek söylüyorlardır eminim. Rahmetli Mesut Cemil beye (o zamanki radyo müdürü) diyorlar ki “Türkü söyleyenler şikayet ediyorlar.” O da “Herhalde bu işin üslubu başka, kaynağı başka, konusu başka. Biz halk türkülerini söyleyen bir grup oluşturalım” diyor. Rahmetli Muzaffer Sarısözen de o zaman konservatuvarda. Derlemelerle meşgul. O’nu da getiriyorlar radyoya. 1947 yılında, Muzaffer Sarısözen başkanlığında Neriman Altındağ, Muzaffer Akgün, Ali Can, Turhan Karabulut, Nurettin Çamlıdağ, Sebahat Karakulak dört kadın, üç erkek ile “Yurttan Sesler Topluluğu” kuruluyor.


 

     - Türk sanat müziğinin Türk halk müziğinden ayrılması “Yurttan Seslerle” ile mi oldu?

     - Evet. “Yurttan Sesler”in kurulması gayet isabetli tabii. Eğer topluluk olacaksa bu müziğin repertuvarı ayrı, sazı ayrı, üslubu ayrı. Türküler için ayrı söyleyen bir topluluk olması gerekir yani. Şimdi bunun aksini düşünenler şöyle söylüyorlar: “Halk bir araya gelip türkü söylemez.” Söylemez olur mu? Bunun pek çok örneği var. Sıra geceleri, kadınların mani atışmaları…


 

     Türküler İvme Kazanıyor


 

     - Yurttan Sesler” gereken ilgiyi gördü mü?

     - Evet. Halk müziği ayrılınca türküler bir ivme kazandı. Muzaffer Sarısözen derlediği, notaya aldığı bin beş yüz türküyü koroya öğretti. Derken onlardan bize intikal etti. Bugün “TRT”de koro, solo kalkmış durumda. Bir hainlik var bu işin içinde. Bu kültürü yok etme çabasıdır bu.


 

     - Bugün bu çalışmaları yetersiz mi görüyorsunuz?

     - TRT”ye gidip gelmediğim için orayı bilmiyorum. İbrahim daha iyi bilir.


 

     “Koro’nun İlkeleri Anadolu’ya Yayılır”


 

     - İbrahim Can: “Yurttan Sesler” ve radyo yayıncılığı ne kadar güçlüyse dışarıdaki ilgi ve etki o kadar çok olur. “Yurttan Sesler Korosu”nun ilkeleri Anadolu’ya yayılır. Mesela ben Trabzon’da sınava girmeden önce “TLYC” (Trabzon Liselerinde Yetişenler Cemiyeti) korosundaydım. Radyo üslubu dışında bir türküyü hocamız bize okutmazdı. O disiplin oraya da yansıyordu. Merkez dağılınca “Yurttan Sesler” azaldı. Dışarıda her tarafta koro var. Ama koronun disiplinine ne oldu? Ne çalınıyor? Ne okunuyor? Onu bilmiyoruz. Ordu disiplini gibi olmalı. Merkez dağılır mı hiç? Koronun görkemi, o sazların görkemi… Hep aynı cins ses. Bir de şimdi bir şey çıkardılar. Her şeyle her şeyi çalıyorlar. Çalınacak şey var çalınmayacak şey var. Çal sürmeliyi bakalım, nasıl çıkacaksın içinden? Temel’e sormuşlar: “Saz çalabilir misin?” Temel, “Ondan kolay ne var?” demiş, “Boğazını sıkaysın, karnını gıdıklaysın!” Aynen öyle.


 

     “TRT” Merkez Olmalıdır


 

     - Piyasanın devreye girmesiyle halk müziği nasıl bir görünüm aldı?

     - Farklı televizyon kanallarının devreye girmesiyle sanatçılar arasında sorunlar başladı. “Ben solo söylemezsem koro içerisinde çıkmam” diyen sanatçılar çıktı. Bize böyle dilekçeler verdiler. Kısır çekişmeler yaşandı. Bu piyasa sorunuyla ilgili şunu söyleyebilirim: Halka ne verirseniz o sonucu alıyorsunuz. Radyoda çok niteliksiz müzik yapmak isteyen kişiler çıktı. Piyasadan radyoya baskılar da oldu zaman zaman. Biz bunlara karşı çok direndik. O zamanki şube müdürümüz de çok direndi. Şimdi ise denetim mekanizması bitti. “TRT”nin bu türlü olumsuz yayınlara müdahale etmesi, etki etmesi gerekir. Ciddi müzik yayıncılığının merkezi konumunda olmalıdır “TRT”.


 

     Küçük Halay ve Gurbet Türküleri


 

     - Derlemeleriniz arasında Eğin türküleri var.

     - Evet. Küçük halay ve gurbet türküleri. Kısadır ama güzeldir. “Elinde düdük kaval” ve “Ah elmadan, elmadan” türkü melodileri bu kadardır. Artık derlediklerimi de unutuyorum. Dört yüz türkü tabi… İnsan tekrarladıkça aklında kalıyor.


 

     Yücel Paşmakçı meşhur etti



Elinde Düdük Kaval


 

     “Elinde Düdük Kaval”


 

     Elinde düdük kaval

     Önünde sürü davar

     Çoban davar susamış

     Çek bizim çayda su var


 

     Zencirli höyük gaya

     Yiğit vurgundur taya

     Git oğlan akça kazan

     Kızı verirken toya


 

     Elinde gümüş orak

     Ağam tarlan ne ırak

     Irak yoldan gelmişem

     Yatağı çifte bırak


 

     Höyük: Toprak yığını, tepe.

     Akça: Para.

     Toy: Acemi, genç

     Irak: Uzak

     Yöresi: Erzincan-Kemaliye-Eğin

     Kaynak Kişi: Yöre Ekibi

     Derleyen ve Notaya Alan: Yücel Paşmakçı

     Makamsal Dizi: Uşşak

     Ses Genişliği: 6


     Not: Bu türkü "Repertükül Türkü" sitesinden alınmıştır.


 

     “Ah Elmadan Elmadan”


Ah Elmadan Elmadan

 

     (haydi de haydi) Ah elmadan elmadan

     (haydi de haydi) Bir dal kestim elmadan

     (haydi de haydi) Beni yare kavuştur

     (haydi de haydi) Hüda canım almadan


 

     (haydi de haydi) Kemerim yele yele

     (haydi de haydi) Yolladım gurbet ele

     (haydi de haydi) Yolladıysam kemeri

     (haydi de haydi) Götür ver ince bele


 

     (haydi de haydi) Bayırda dut dizildi

     (haydi de haydi) Dalı üzüm üzümdü

     (haydi de haydi) Gören maşallah desin

     (haydi de haydi) Oynayanlar dizildi


 

     Hüda: Yaradan, tanrı

     Yöresi: Erzincan-Kemaliye-Eğin

     Kaynak Kişi: Yöre Ekibi

     Derleyen ve Notaya Alan: Yücel Paşmakçı

     Makamsal Dizi: Hüseyni.

     Ses Genişliği: 7


 

     Eğin (Kemaliye)’den İki Türkü…


Eğin (Kemaliye)

 

     Eğin, Türkçe kökenli “cennet gibi güzel bahçe” anlamında bir sözcük. Yeni adı yöre halkının “Kurtuluş Savaşı”ndaki yiğitlikleri ile Mustafa Kemal’in adından da esinlenerek Kemaliye olarak değiştiriliyor. Ama yazılı metinlerde Kemaliye (Eğin) olarak yer alıyor.


 

     Eğin’in tarihi çok eski. M.Ö. 2000’lere dayanıyor. Hititler, Urartular, gelmiş geçmiş bütün kavimlerin bıraktığı taş mimarisiyle, ahşap işçiliğiyle, kapı tokmaklarıyla önemli bir kültürel mirasa ev sahipliği yapıyor. “Murat Suyu”nun kenarında, “her tarafından oluk oluk akan su sesleriyle saklı bir vadide, gönül alıcı ve şairane bir kasaba” diye anlatılıyor. Sadece bu saydıklarımızla anlatılmıyor güzel Eğin şehri. Oraya gidenlerden öğrendiğimize göre yöre insanı yaşam biçimini, yaşadıkları yerin tarihi dokusuyla, kültürüyle birleştirmiş. Kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla hep birlikte yöresel özünü koruyarak türkülerini söyleyip, halaylarını çekiyorlar…


 

     Eğin, “Vatan Partisi Genel Başkanı” Sayın Doğu Perinçek’in de memleketi. Her yemekli toplantıda bir Eğin türküsü öğrenirdik Genel Başkanımızdan… Yücel Paşmakçı hocamazan derlediği iki Eğin türküsünü Genel Başkanımız ile birlikte söyleyelim istedik.


 

     Gelecek Hafta: “Bir Hışmınan Geldi Geçti (Peh, Peh, Peh).



     Aydınlık Gazetesi - 07.06.2020, Pazar (Emine Sağlam Akfırat)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5783496
Online Ziyaretçi Sayısı:17
Bugünlük Ziyaret :630

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.