Küçükler Babalarının İzinde

Küçükler Babalarının İzinde

     “Elele Dergisi”, “Babalar Günü” için özel bir prodüksiyona imza attı ve bir yazar, bir piyanist, bir futbolcu ve bir oyuncu babayı çocuklarıyla birlikte kendi iş ortamlarında görüntüledi.

     Tuna Kiremitçi: Can, Dağılmamı Önledi
     * Can doğduğunda, benim için oldukça zor bir dönemdi. Baba olmak hayata tutunmamı sağladı; dağılmamı önledi ve sorumluluk duygumu perçinledi. Hayatımdaki bütün kritik kararları hep Can’ı düşünerek aldım. Onunla arama girebilecek durumlara, bedeli ne olursa olsun izin vermedim.
     *
“Babalar Günü” bana, Can’ın bir sürpriz hazırlayabileceğini varsayarak beklemeyi ifade ediyor. Onunla en güzel “Babalar Günü”müz, umuyorum bu olacak. Çünkü, kendisinin ciddiyetle idrak edeceği ilk “Babalar Günü”...
     * Onun en sevdiğim huyu, sevmeyi ve şefkati bilen bir çocuk olması. İtiraf edeyim, annesiyle bunun için çok çaba sarf ettik. Yazar olmazsa üzülmem; çünkü kitapları sevdiğini biliyorum, bu da bana yetiyor.

     Can Kiremitçi (5): Babam annemin çok yakın arkadaşı
     * O çok iyi bir baba. Bir sürü oyun oynuyoruz. Bana kitap alıyor, okula gelip gitar çalıyor.
     * Bu
“Babalar Günü” için ona nasıl bir sürpriz hazırlayacağıma henüz karar vermedim.
     * Onun en sevdiğim huyu, komik olması. Ona en çok da ben oynamak istediğim zaman yazı yazmaya giderse kızıyorum. Size onunla ilgili kimsenin bilmediği bir sır vereceğim; babam annemin çok yakın arkadaşı.

     Emre Kınay: Duru, hayatımı değiştirdi
     * “Babalar Günü”nde hissettiğim duygu, “Dünya Tiyatrolar Günü”nde hissettiğim şeyle çok yakın aslında. Bana ait bir gün tahsis edilmiş gibi. İyi ki var! En azından bir gün sadece babaları konuşup, babaları anıyoruz. Bu sene kızımla dedesinin kabrini ziyaret edeceğiz.
     * Duru’yla birlikte hayatımda çok şey değişti. Sigara alışkanlığı dışındaki bütün alışkanlıklarımı değiştirdim; uyku düzenim dahil! Hız yapmaktan vazgeçtim, motosiklete binemiyorum. Birlikte en çok bisiklete binmeyi seviyoruz. Baba-kızız ama çok iyi geçinen iki arkadaşız aslında.
     * Bugüne kadar benim için en güzel
“Babalar Günü”, ilk olanıydı. Annesi evi süslemişti. Playstation3 çıkmıştı o dönemde. Alıp, paketlemişler annesiyle beraber. O günü hiç unutmam.

     Duru Kınay (6): Ona Fenerbahçe tişörtü alacağım
     * Babamla en çok bisiklete binmeyi seviyorum. Babama bir def asında kravat almıştım. Şimdi de kısa kollu Fenerbahçe tişörtü almak istiyorum. Ama biraz üzüleceği bir şey. Çünkü şampiyon olamadı.
     * Onu çok seviyorum ama sigara içmesine çok kızıyorum.

     Deniz Barış: Yorgun bile olsam birlikte yemek yaparız
     * Çocuk sahibi olmadan önce, buna hazır olup olmadığınızı anlamıyorsunuz, ama bir kere yaşayınca, üzerinizdeki sorumluluğu fark ediyorsunuz. Onlara her şeyi sunmak yeterli değil, sorumluluk duygusu gibi becerileri de karakterlerine katmaya çalışıyorum.
     * Çocuklarla çok yoğun bir hayatımız var. Sabah 6’da kalkıyoruz her gün. Normalde antrenmanlardayım, antrenmanım olmazsa birlikte bisiklete biniyoruz, futbol oynuyoruz. Hafta sonları genelde kamplarda oluyorum. Çocuklar daha çok Esra ile birlikte vakit geçiriyor. Çocuklarla beraber yemek yapmayı çok seviyoruz. Onlara görevler veriyorum. Tolga, internetten yapmak istediğimiz şeyin tarifini alıyor örneğin. Yorgun olsam bile, eve geldiğimde Josephine krep yapmak isterse, birlikte yapıyoruz. Zaten hepimizin önlükleri ve şef şapkaları var.
     * Kamp dönemlerinden birinde, Almanya’da yaşadıkları bir süre olmuştu. Bana mail attılar. Aşama aşama bana aldıkları hediyeyi gösteren sürpriz fotoğraflı bir çalışmaydı. Onun dışında
“Babalar Günü”nün henüz çok farkında değiller. Genellikle Esra ile birlikte özel bir şeyler hazırlıyorlar.

     Josephine (5): Ona “You Are My Sunshine”ı söylüyorum
     * Babam güzel bir baba, bana hiç kızmıyor. Ben ona “You Are My Sunshine” şarkısını söylüyorum...
     * Babamla en çok parkta oynamayı seviyorum. Esra, babam, Tolga ve ben hep eğleniyoruz. Maça gidiyoruz, bazen antrenmanlara gidiyorum.
     * Babama güzel şeyler alıyorum, çiçek mesela... Ona her gün bir resim yapıyorum, asıyoruz onları.

     Tolga (10): Futbol oynamayı seviyorum
     * Babamla en çok futbol oynamayı seviyorum. Birlikte yemek yapıyoruz, ödevlerime yardımcı oluyor.
     *
“Babalar Günü”nde ne yapacağımızı henüz bilemiyorum.

     Kerem Görsev: Formalarımızı giyip maç seyrediyoruz
     * Çocuk sahibi olmayı hiç hayal etmiyordum ama Nisan doğduktan sonra bütün egolarımı bir kenara bırakıp onu nasıl en iyi şekilde yetiştiririm diye düşünmeye başladım. Nisan, geçen sene “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü”ne girdi. Nisan’ın piyanoya yeteneği olmasaydı üzülmezdim ama iyi bir kulağı olsun isterim, ki öyle... Bir konsere gittiğinde beğenmediği konserden çıkma cesaretini gösterecek kadar iyi bir kulağı olmalı!
     * Okuldan geldiğinde kızıma kapıyı genellikle ben açıyorum. Ortak noktamız, ikimiz de hayvanları çok seviyoruz. Birlikte
“National Geographic” izliyoruz. Nisan da Fenerbahçeli, formalarımızı giyip birlikte maç seyretmeyi seviyoruz.
     * Nisan bana genellikle çorap, CD gibi hediyeler alır. Gösterişsiz, minimalist, ihtiyacım olan şeyleri almayı tercih ediyor, bu da benim daha çok hoşuma gidiyor.

     Nisan Görsev (10): Benim için piyanist değil, normal bir baba
     * Benim babam dünyadaki en iyi baba. Ben onu piyanist olarak değil, normal bir baba olarak görüyorum. Ben piyano odasından gelince bana bakıp “Ne oldu” diyor bazen. Sonra ona sarılıyorum. Onun söylediği “Piyano çalarken, çalmak için çalma, istediğin için çal” sözünü hep aklımda tutuyorum.
     *
“Babalar Günü”nde babama bir hediye alacağım ama hediyemin ne olacağını bilmiyorum.
     * Size babamla ilgili bir sır vereyim mi, ben babamı hiç ağlarken görmemiştim. Ama yazın biz köpeğimizi uyutunca annem babamın ağladığını söyledi.

     Hürriyet Gazetesi – 02.06.2010, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5792741
Online Ziyaretçi Sayısı:19
Bugünlük Ziyaret :530

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.