Osman Müftüoğlu İtiraf Etti

Müftüoğlu, Osman - Aydın, Ayşe

     Ayşe Aydın’ın Yaptığı Söyleşiden

     - Okul hayatınız nasıldı?
     - İlkokuldan itibaren çok başarılı... Lisede bilinmeyen bir özelliğim keşfedildi. Müziğe karşı çok yetenekliyidim ve elime aldığım hemen her aleti çalabiliyordum. Akordeon, bateri, gitar, org... Bir orkestrada profesyonel olarak çalışmaya bile başlamıştım. Çay bahçesinde bateri çalıyor, gecede 17.5 TL kazanıyordum. Notlarım bir anda düşünce, babam müdahale etti, “Ya okursun, ya çiftçi olursun” dedi. Bütün Anamurluların olduğu gibi bizim de muz ve portakal bahçelerimiz vardı. Ben okumayı tercih ettim, müziği bıraktım.

     - Bir daha hiç elinize almadınız mı?
     - 4-5 yıl önce, bu özelliğimi bilen yakın dostum Kenan Doğulu bir düğünde beni sahneye davet etti, arkasında bateri çaldım. Çok da keyif aldım. Üç sene önce de bir davette, Fatih Erkoç’un arkasında çaldım.

     Sezen Aksu’nun Durumu Ciddiydi

     - Sezen Aksu’yu sağlığına kavuşturan isim olarak biliniyorsunuz. Neydi problem?
     - 2.000’li yılların başında tanıştım Sezen’le... Kendisine yapılan gereksiz tıbbi müdahalelerin sonucunda “İyatrojenik Cushing” hastası olmuştu.

     - Nasıl bir yanlış müdahale yapılmış?
     - “İyatrojenik Cushing”, böbrek üstü bezlerinin aşırı çalışması sonucunda, yüzün yuvarlaklaşması, boyun bölgesinde yağ birikmesi, halsizlik, yüksek tansiyon şeklinde ortaya çıkan ve çok ciddi sonuçları olan bir hastalık. Bir konser öncesinde, ses kısıklığı problemi olunca kulak burun boğaz uzmanına gözükmüş. O da gereğinden fazla bir kortizon tedavisi uygulamış. Sezen’in tabiriyle iğneleri yedikçe bülbül gibi şakıyormuş. Aşırı kortizon kullanımı, “Cushing”e yol açmış.

     - Nasıl tanıştınız?
     - Beni telefonla aradı, hasta olduğunu, sağlığından endişe ettiğini söyledi. Ben de ilk fırsatta İstanbul’a gelip, kendisini kontrol edeceğimi söyledim. Bir hafta sonra tekrar aradı ve dedi ki: “Doktor, öleceğimden korkuyorum.” Çok üzüldüm ve dedim ki: “Sezen Hanım, bu besteleri siz mi yaptınız?” Şaşkınlıkla “Evet” dedi. “Bu sözleri siz mi yazdınız?”, “Evet” dedi yine... “O zaman merak etmeyin, siz kolay kolay ölmezsiniz. Mucize denen bir şey varsa, Allah bunu önem verdiği, özendiği kullarına bahşeder. Hastalığınızın ne olduğunu bilmiyorum ama üstesinden geleceğinize inanıyorum” dedim.

     - Ne cevap verdi?
     - Yarım saat sonra tekrar aradı. “Doktor, çok yoğunsan benim için programını bozma. Kendimi çok daha iyi hissediyorum.” Söylemek istediğim şey ona iyi gelmişti ama ertesi gün uçağa atlayıp onu görmeye gittim. O ilk karşılaşmayı hiç unutmam.

     - Nasıldı?
     - Kanlıca’daki yalısında bir iskoç battaniyesinin altına kıvrılmış, inanılmaz bir halsizlik içinde yatıyordu. Aşırı kiloluydu, kolunu kımıldatamıyordu ve tansiyonu çok yüksekti. Belli etmedim ama durumunun ciddiyetini görünce çok endişelendim.

     - Nasıl iyileşti?
     - Sezen Aksu normal bir kişilik değil. İnsanın varlığıyla ilgili çok farklı düşünceleri var. Kolay teslim olmuyor. Kafası yatarsa da, müthiş disiplinli bir şekilde sisteminize uyuyor. Tedaviye başladıktan bir yıl sonra, böbrek üstü bezleri tekrar çalıştı, bir buçuk yıl sonra ilk konserini verdi, iki buçuk yıl sonra tamamen iyileşmişti. Azmi karşısında hayran oldum ona... Artık aile gibiyiz. Ona ikinci hayatını verdiğimi söyler hep. Ben de son kitabımı Sezen’e ithaf ettim ve adını “İkinci Hayat” koydum. Demirel gibi, Sezen’i tanımak da bana Allah’ın bir lütfudur. Şimdi sağlık durumu çok iyi...

     Gazete Vatan – 18.07.2010, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5768348
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :641

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.